balıkesir 43. mühimmatta yaptığım kısa dönem askerlik süresince yaşadığım keyifli aktivite.
hafta sonları çarşı izninin olmadığı günlerde öğlen 1'de başlar maçlar bitene kadar başından kalkmazdık televizyonun. (evet, er gazinosunda digiturk vardı, kendi aralarında para toplar yatırırlarmış faturayı, biz de devam ettirdik.) ama anlatacağım yaşanmışlığım belirli bir maç ile ilgili.
18 ekim 2014 galatasaray fenerbahçe maçı günü çarşı iznim var, nöbet kağıdına falan bakmamışız. bizim arkadaşlarla çıktık sabahtan, gittik güzel kahvaltı falan. bilenler bilir, balıkesir'de gol diye bi mekan vardı oraya gittik, maç günü sonuçta. bizden olanlar var, suyun karşı yakasından olanlar var. 15 - 20 kişi falan varız. gazeteleri almışız konuşuyoruz maç hakkında şöyle olur böyle olur falan. muazzam muhabbet. fenerli arkadaşlardan birisi "ya
emenike var,
kuyt var,
emre var siz bizi yenemezsiniz biz size dua edin de yine bi
6 atmayalım" falan diyor. diğer bir arkadaş "yok yok
4 atalım sene sonu alacağımız yıldızı ilk onlara göstermiş oluruz" falan diyor. direk dedim "
sneijder yada
selçuk 1 tane atar, ben gerisini bilmem" diye. o sırada arkadaşlardan birisi "hacı senin 19:30 - 21:30 nöbetin var, maçı kaç dakika izleyebilirsin ki" dedi. ne diyosun lan dedim, tamam bakmadık da tanıdık yazıcı var, toprağım hemde,
* * derbi sonuna bağlar nöbeti diyorum. ama unuttuk, eleman
fenerli. gıcıklık olsun diye benim nöbeti 19:30'a yazmış. birliğe dönene kadar bilemiyoruz tabi,
* ben o arada ne olur ne olmaz diye çarşıdan bi tane bu dandik mp3 çalarlardan aldım hani pil kadar uzunlamasına olanlar varya. radyo çeker elbet. varsa öyle bi durum açarım radyoyu dinlerim falan diyorum. (içeri sokmak için diş macunu aldım, macun tabi hikaye, kutusu lazım.)
geri döndük birliğe ilk iş nizamiyedeki arkadaştan nöbet listesini aldım baktım ama nasıl sinirlendim. döndük koğuşa giyindik kamuflaj falan tam çıkıyorum bu yazıcı eleman geldi. "lan derbi saatine nöbet mi yazılır olum, bana yapma bari" falan derken bu kıs kıs gülüyor "hahaha nasıl gönderdim seni nöbete biz size çakarken sen nöbette çapraz duracaksın" falan diye iyice delirdim. neyse bir baktım, bizim kısa dönem başka bir arkadaşla gidiyoruz nöbete, eleman da fenerli. ilk 10 - 15 dakikayı izledim sonra gittik tırmanıyoruz kuleye. nöbete gittiğim arkadaş da "ulan maç da gitti" falan derken ben dedim buna "bende mp3 var hacı, radyo çekiyorsa izleyemesek de dinleriz" diye. nasıl sevindi eleman. neyse çıktık, kuleye girdik oturduk. açtım radyoyu frekans arıyorum derken aha lig radyo çekiyor ama 2 eleman utanmasa yemek tarifinden bahsedecek. lan diyorum maçı anlat maçı alooo. arada bir işte şu vurdu dışarı gitti şu pası atamadı falan diyorlar ama maç anlatmaktan çok adamlar muhabbette.
ilk yarı bitti, devre arası haberler falan 2. yarı başladı. dinliyoruz neyse eleman "bu maç böyle biter hacı, berabere bitsin zaten ya dostluk, kardeşlik" falan konuşmaya başladı dışımdan "hıı kanka" falan derken içimden "bi sus lan, wesley saplayacak aha şimdi" derken yayının ortasında arko traş bıçağı reklamı girdi hiç unutmam. nasıl sövüyorum ama, öncesinde de maçı anlatmıyorlar zaten bi anda reklam girince ben ana bacı
lig tv'ye
lig radyo'ya
şansal büyüka'ya
prandelli'ye kim varsa sövmeye başladım. reklam bitti "evet galatasaray sneijder'in çok güzel golüyle 1-0 öne geçiyor" falan konuşmaya başladı bu ben kalktım pardon filminde hapishanenin önündeki asker gibi oynuyorum aga. peşine bi reklam daha aha lan noluyor yine mi gol dedik sneijder 2'yi atmış aslanım benim. muhabbet geyik falan indik aşşağıya geri nöbet bitince. o arada bi de yedik taçtan çevrilen top fenerli arkadaş "hadi olum" falan diyor ama lig radyo'daki eleman "cüneyt çakır verdi golü" diyince ben o golde bir numara olduğunu zaten anlamıştım, daha da bir şey olmaz bu maçtan dedim.
bizim galatasaraylı arkadaşlar habersiz tabi bende radyo olduğundan geliyorlar olum nasıl koyduk senin şimdi haberin de yoktur falan. ben keyiften zaten dört köşe olmuşum nöbet kulesinde. bak 5 ay orada askerlik yaptım, kuleden gülerek inen bir ben varımdır. :)
velhasıl, wesley sneijder'in galatasaray kariyerindeki en güzel 2 maçından birisinin özetlerini izleyebildim, ama radyodan maç dinlemekten de nefret ettim.
bide o dönem bengü'nün "sahici" şarkısı yeni çıkmıştı, o dönemki teknik direktörümüze ithafen ben onu şu şekilde düzenlemiştim;
"yıkılır her maçta üzerime dünya, demiştim prandelli harbiden bir kazma, 4. yıldızı parçalı formaya takmıştık söktü piç zorla".
askerde çok vaktiniz oluyor beyler,
askerlik yapmamış sözlük yazarlarına tavsiyemdir bir aydınlanma arıyorsanız gidin, hiç beklemeyin.