• 258
    söz konusu olaylı maç 2002 senesinde olup, tribün bazında bize karşı nefret olmasa da bir sevgisizlikleri hala mevcuttur. bir çok kişiye belki garip gelecek ama roma şehrinin diğer takımı olan lazio tribünleri bizi daha çok sever demeyelim de saygın ve sempatik bulur.

    2016 daki 3_1 yenildiğimiz maç öncesinde ki gece bizim avrupa tayfalari kendince olay çıkarmak için aranırken roma sokaklarında ve hatta olimpico çevresinde, adamlar haber gönderip sizinle bir alıp veremediğimiz yok neyin peşindesiniz demişlerdir.

    ayrıca 2001 de yine s.liginde aynı grupta iken ( ilk maçı 11 eylül 2001 de ümit karan in golü ile kazanmıştık) lazio ile deplasmanda ki maçtan önce ( 1 0 kaybettik mihalovic ya da o tarz iviclerden biri atmıştı uzaktan golü)bizim tribünün ileri gelenleri ile meşhur merdivenlerde bulunmuşlardı( iyi niyetli) söz konusu görüşmede tercümanligi şu an bein sportsta çalışan ,besiktasli kimligi ile bilinen , rahmetli babası bjk in eski altyapı sorumlusu olan spiker arkadaş yapmıştır. kendisi bu görüşmeden önce eğer herhangi tufaya getirildiğimiz takdirde memlekete dönmemesi hususunda uyarilmistir şaka ile karışık. herhangi sıkıntı yaşanmamıştır sonuçta.
  • 259
    bugün bir adet 2018 - 2019 sezonu iç saha formasını güzelliğine dayanamayarak aldığım kulüp. nike outlet'te canlı gözlerle görünce resmen vuruldum formaya. inanılmaz şık duruyor.

    ayrıca şunu belirtmem lazım. aynı yerde roma'dan başka psg, chelsea ve diğer bazı takımların da forması vardı. hepsinin kumaşına dokunduğunuz zaman bizim formalarla olan kalite farkı net anlaşılıyor. maalesef nike bize fiyatı ülke şartlarında tutabilmek için alt kalite üretim yapıyor sanırım.

    http://asroma.dunebuggysrl.netdna-cdn.com/...f/r/o/ro18001_10.jpg

    http://www.asromastore.com/...-jersey-2018-19.html
  • 261
    oynadıkları udinese maçında * attıkları 3.golü imrenerek izlediğim takım. paulo fonseca'nın muhtemelen elle çizilmiş kontra atak planı, tudor'un takımı udinese'yi adeta darmadağın etti.

    https://streamable.com/mm7oi (roma'nın birinci bölgeden üçüncü bölgeye kadar şiir yazarak attığı gol.)

    https://www.youtube.com/...I&feature=onebox (udinese roma maçının özet görüntüleri)
  • 262
    serie a'nın akıllara durgunluk veren ırkçılık karşıtı kampanyasına (bkz: #2823749) şöyle bir tepki vermiş olan kulüptür:

    "bu kampanyayı görünce çok şaşırdık. ligin bu sorunun üstesinden gelmek istediğini biliyoruz ancak bunun doğru bir yol olduğuna inanmıyoruz."

    https://twitter.com/.../1206706879558307842

    https://twitter.com/.../1206708965003972608
  • 263
    10 nisan 2018 gecesi, roma olimpiyat’ı dolduran 70.000 romalı sadece tarihi bir ana tanıklık etmiyor ayrıca gelecek güzel günlerin de heyecanını taşıyordu büyük ihtimalle. o gece barcelona’yı 3-0’la geçen roma’nın kadrosuna bakınca da heyecanlanmamak elde değildi hani. kalede bir kaleciden çok daha ötesi olan alisson, defansta yunan savunma tanrısı edasıyla oynayan manolas, orta sahada birbirini harika şekilde tamamlayan de rossi, strootman, nainggolan; forvette türünün en nadide örneklerinden dzeko, yedek kulübesinde iki -hot prospect for future- cengiz ile pellegrini…

    saha dışında da kadro sağlamdı doğrusu. ya da öyle görünüyordu… italyan asıllı amerikan milyarder pallotta başkanlığındaki kulübün sportif direktörü sevilla’da harikalar yaratan monchi’ydi bir kere ve yukarıda saydığım kadroyu daha da güçlendireceğine kesin gözüyle bakılıyordu. sonra totti vardı yönetimde ki tribünde görünmesi bile başlı başına bir güven kaynağıydı taraftar için, tıpkı inter’deki zanetti ve juventus’taki nedved gibi… teknik direktör koltuğunda ise sassuolo’dan beri üzerine koyarak gelen genç hoca di francesco oturuyordu. vazgeçemediği 4-3-3’ü roma kadrosuna fit oturmuş, hem izlemesi zevkli hem de sonuç elde edebilen bir takım yaratılmasında aslan payını kapmıştı.

    derken o yaz ilginç bir kadro değişimi yaşandı. alisson, nainggolan ve strootman satılırken robin olsen, nzonzi, pastore, kluivert, cristante, coric, santon ve zaniolo transfer edildi. aslında bu transfer dönemi uzun uzun anlatılır ama onun için başka bir yazı gerekir, es geçiyorum.

    yapılan bu transferler kağıt üzerinde çok hoş gözüküyordu ama sahada işler bambaşka aksetti. olsen birkaç maç hariç hiçbir zaman alisson’un yerini dolduramadı, de rossi varken n’zonzi, oyun stiliyle hep kadük kaldı, cristante atalanta’daki skorerliğini hiç sergileyemedi, pastore ve vücudu psg değirmeninden futbolu unutmuş biçimde çıkmıştı, eredivise’den serie a’ya düşen 18’lik kluivert sudan çıkmış balık misaliydi… sonrasında cengiz ve de rossi sakatlandı. acı şekilde avrupa’dan elendiler, kupada fiorentina’dan 7 yediler, ligde geriye düştüler derken di francesco kovuldu. onun kovulmasına şiddetle karşı çıkan monchi kısa süre içinde istifa etti.

    bu başarısızlıkta ihale monchi’ye kaldı. özellikle olsen ve pastore transferleri çokça eleştirildi. hatta olsen transferinde bit yeniği olduğu bile konuşuldu. nainggolan’ı “24 milyon + zaniolo + santon” karşılığında inter’e okutması zaniolo’nun patlamasıyla sonradan süper bir iş gibi gözüktü ama zaniolo kendini gösterene kadar nainggolan’ı çok aradılar ve 2018-2019 sezonu çöpe gitmişti bir kere.

    tüm bunlar yetmez gibi sezon sonuna doğru de rossi’ye -adeta kovarcasına- gelecek sezonun planlamasında düşünülmediği bildirildi. uyduruktan bir basın toplantısıyla taltif edilen kaptan, giderayak yönetimin kararını eleştirse de elden bir şey gelmiyordu. üstelik taraftarın daha çekeceği vardı… bu defa totti’yle yönetim arasında bir kavga çıktı. totti’ye göre yönetim bir defa olsun kendisinin fikrini almıyor, ceo baldini kulübü londra’dan yönetmeye çalışıyor ve başkan pallotta da baldini’nin tarafını tutuyordu. ayrıca totti, takımın başına conte’yi getirmek istediğini hatta anlaşmayı sağladığını ama yönetimin kendisinden gizlice fonseca’yı hocalığa getirdiğini de istifa gerekçesi olarak sunuyordu. de rossi’nin gönderiliş şekline binaen de “artık bu kulüpte biz italyanlara yer yok.” diyen “il capitano” 30 senenin ardından roma’yı terk ediyordu.

    temellerini taa sabatini’nin attığı ve 2013-2014 sezonundan itibaren her sezon ilk 3’te bulunmayı başarmış, çok oyuncu satsa (pjanic, salah, benatia, marquinhos vs.) bile bir şekilde bunların yerini doldurmayı başarmış proje böylece çöktü. artık değişim şarttı. monchi’den boşalan sportif direktörlük rolüne torino’dan petrachi getirildi, yeni teknik direktör ise paulo fonseca oldu. kadro erozyonu kaçınılmazdı; manolas’ı diawara+15 milyon avro karşılığında napoli’ye sattıktan sonra genç sol bekleri luca pellegrini’yi 22 milyon avro karşılığında juve’ye satıp juve’nin sol beki spinazzola’yı 30 milyon avro karşılığında transfer ettiler ki bu meblağlar tamamen ffp’ye ayar çekme amaçlı şişirme sayılardan oluşuyordu. (petrachi’yle juve sportif direktörü paratici’nin kanka olduğunu buraya not düşelim.)

    n’zonzi, marcano, coric, schick, defrel, gerson gibi isimlerin gönderilip kadronun temizlenmesi sağlandı. yukarıda bahsettiğim üzere defansif orta saha rolüne diawara’nın sol beke de spinazzola’nın geldiğinden bahsetmiştim. bunlardan başka fonseca’nın “ayağı düzgün kaleci” ricasıyla pau lopez, manolas’ın yokluğunu doldurması amacıyla manchester’dan smalling-atalanta’dan mancini transfer edildi. ayrıca orta sahaya veretout alınırken mkhitaryan, kalinic ve zappacosta da kiralandılar.

    kısacası kulüp sil baştan yaptı. yaptı yapmasına da ben de dahil kimsenin ümidi yoktu kendilerinden. napoli’de kadroya giremeyen diawara ya da manu’da istenmeyen smalling, mkhitaryan ikilisi mi kurtaracaktı roma’yı? derken bir de elde defansif orta sahaya benzeyen tek oyuncu olan diawara ile sağ bek problemini çözsün diye kiralanan zappacosta gelirayak sakatlandılar ki bu da tüm o ön yargıların üzerine mum dikti.

    gel gör ki hazırlık maçlarından itibaren çok farklı bir roma vardı karşımızda. topa sahip olmayı isteyen, bol pas yapan, defans çizgisini ileride kuran kısacası “possession football” diye nitelendirilen ajax-barcelona tarzı futbol oynamaya çalışan bir takım yaratmaya çalışıyordu fonseca. bunda belirli ölçüde de başarılı oldu.

    kaleye 24 milyon avroya lopez alındığında neden cragno’yu denemediler diye roma yönetimini eleştirmiştim ama özellikle topu oyuna sokma konusunda lopez beklediğimden çok daha iyi çıktı. zaten fonseca’nın isteğiyle nokta atışı transfer edildiğinden bahsetmiştim. 4’lü savunma oynatan fonseca’nın aklındaki tandem smalling-mancini ikilisinden kuruluydu. smalling’in kötü şöhreti ve mancini’nin toyluğunu hesaba katarak bunun tutmayacağını düşünenlerdendim ki bilhassa smalling öyle bir top oynadı ki kendisine “smaldini” yakıştırmaları bile yapıldı. bu saatten sonra hiçbir oyuncuyu manu’da kötü oynuyor diye eleştirmem. sıkıntı oyuncularda değilmiş çünkü. mancini’ye gelince diawara sakatlandıktan sonra fonseca onu ön liberoya çekti. kulağa saçma gelse de aslanlar gibi oynadı, asist falan yaptı çocuk.

    sol bekte kolarov yine belirli bir standartla oynuyor ama sağ bek problemini yine çözemedi kulüp. zappacosta ağır sakat bir kere. birkaç seneye futbolu bırakması bile şaşırtıcı olmaz. aslında santon da var ama, santon işte… el mahkum orada oynatılan ve orijini sağ bek olmayan florenzi de batırınca sol bek olarak alınan ama sağ ayaklı olmasından mütevellit sağda da oynayabilen spinazzola oraya konuşlandırıldı.

    orta sahaya gelince diawara sakatlıktan döndükten ve tekrar sakatlanana kadar mükemmel oynadı. öyle ki ocaktaki sakatlığı roma’nın yeni yıldaki çöküşünün en büyük etmenlerinden biri olacaktı. diğer orta sahalar veretout ve cristante fena değillerdi ama özellikle crsitante istikrarsız. aslında atalanta’dan oyuncu almak için iki kere düşünmek lazım. gasperini orada nasıl bir sihirbazlık sergiliyorsa herkesten tam verim aldığı gibi kimse sakatlanmıyor da. ofansif orta saha rolünde oynayan pellegrini ise sezonun bir başka parlayan yıldızıydı. 24 maçta yaptığı 11 asistle takımın yaratıcılık yükünü tek başına çekti neredeyse.

    sezonun kuşkusuz en iyi performansını sergileyen romalısı zaniolo’ydu ki merih’in de sakatlandığı juventus maçında dört beş kişiyi çalımlayarak devam ettirdiği slalomunu çapraz bağlarını yırtıp sezonu kapatarak sonlandırdı ve bu sakatlık aynı zamanda roma’nın da mahvolmasına sebebiyet verdi. sakatlandığı juve maçını da sayarsak onsuz roma, 8 maçta 3 galibiyet, 4 mağlubiyet ve 1 beraberlik alarak sezonun en kötü periyodunu geçirdi.

    fonseca kanatlarda ya da kanat forvette driblingciden ziyade pas yapmayı seven oyuncuları tercih ediyor. yani cengiz tarzı değil de zaniolo, mkhitaryan gibi içeriye kat etmeyi seven birini sağ açıkta, kluivert’i ise solda oynatıyor. cengiz’in kadroya girememesinde bunun kadar sık sık sakatlanması da etkili elbette. şu vaziyette cengiz’in fonseca’nın sisteminde kendine yer bulması oldukça zor. iyi bir teklif gelirse satılması sürpriz olmaz. bu arada mkhitaryan’ın da smalling gibi “manuzede” olduğunu ve roma’da çok iyi oynadığını söylemeden geçmeyeyim.

    yazın inter’in ilgisi sayesinde yağlı sözleşmeyi kapan dzeko, bu sezon çıktığı 32 maçta 15 gol, 9 asist yapmış ki kendisinin 34 yaşında olduğunu ve neredeyse hiç rotasyona sokulmadığını hesaba katmak da fayda var. yedeği kalinic oynadığı sayılı maçta fena değildi gerçi ama dzeko başka bir seviye. bir de neredeyse unuttuğum pastore var. pellegrini’nin olmadığı birkaç maçta sahaya çıktı ve şiir gibi oynadı herif. acayip yetenekli ve izlemek büyük zevk. fakat sonra ne olduysa yine sakatlandı ve sesi soluğu çıkmamaya başladı. kendisi, psg’den nefret etmek için 3873 nedenden biridir benim için.

    özetlersek fonseca’nın kafasındaki xi: lopez/kolarov-smalling-mancini-spinazzola/diawara-veretout-pellegrini/zaniolo-kluivert-dzeko şeklindeydi ama sakatlıklardan dolayı şu xi neredeyse hiçbir zaman aynı anda sahada olamadı. yine de dediğim gibi 2020’ye kadar ya da şöyle söyleyelim zaniolo ve diawara ikilisini kaybedene kadar hem ne oynadığı belli olan hem de çok iyi sonuçlar alan bir takım yaratmayı başarmıştı ama özellikle zaniolo gittikten sonra takımın insicamı yerle yeksan oldu.

    ocak transfer döneminde onun yokluğunu doldurmak için çok çabaladılar. inter’de oynayamayan politano’yla spinazzolu’yu takas etmek üzereydiler, hatta politano, roma formasını bile giydi ama spinazzola’nın sakatlık geçmişinden korkan inter yönetiminin sözleşmeye bin bir çeşit opsiyon koydurmak istemesi bu işin yatmasına sebebiyet verdi. bunun sonucunda da apar topar barcelona’nın yedeklerinden carles perez diye bir elemanı kiraladılar ama çin virüsü musallat olana kadar kısıtlı sürede kendisinin ne menem bir oyuncu olduğunu anlayabilmiş değilim.

    ocak ayındaki diğer önemli gelişmeye gelince… sağ bek olmamasına rağmen taraftarın bir cafu performansı beklediği, karşılığını alamayınca da sosyal medyadan etmedik hakareti bırakmadığı, alt yapıdan yetişme ve totti-de rossi silsilesini devam ettirmesi beklenen florenzi artık baskıya dayanamayarak takımdan ayrıldı. işin kötü tarafı gittiği valencia’da da sağ bek oynatılıyor ve yine kötü oynuyor. ee tabii kendisinin gitmesi, zappacosta’dan haber alınamaması ve spinazzola’ya güvenilememesiyle bir sağ beke daha ihtiyaç hasıl olmuştu. roma bunu kendi içinden çözdü. benim hala roma futbolcu olduğunu bile unuttuğum bruno peres’i brezilya’dan geri getirdiler. bunda muhakkak ki torino’da beraber çalıştığı petrachi’nin de parmağı var ama geldikten sonra fena da oynamadı. en azından adam sağ bek ve sakatlanmıyor.

    roma ligde 5. sırada bulunuyor(du) ve 4. sırada bulunan bir maçı eksik atalanta’nın 3 puan gerisinde(ydi). ayrıca avrupa ligi’nde son 16’da sevilla’yla karşılacaklar(dı). şu saatten sonra başımızdaki bu illet gider mi, giderse ne zaman gider, giderse takvim nasıl işler hiçbir şey belli olmadığı için bunlara dair yorum yapmayacağım ama normal şartlar altında “roma’nın ilk 4’e girmesi zor, avrupa ligi’ne asılmaları lazım” derdim.

    ne olursa olsun yönetimin fonseca’nın arkasında durması gerek. adam gerçekten iyi bir hoca. yalnız yazıyı bitirirken en önemli noktayı ıskaladığımı fark ettim. roma satılıyor. hatta ön sözleşme bile imzalandı. kulübün yeni sahibi yine amerikalı bir milyarder: dan friedkin. aslında bu da başka bir yazıyı hak ediyor. pallotta’nın yeni stadyum ve çevresine yapılacak tesislerle ilgili projeleri vardı, onlara ne olacak mesela? ya da bu pandemiden sonra satış yine de gerçekleşecek mi? dünyanın öbür ucundaki yarasa yiyen bir dangalağın tüm insanlığı soktuğu belirsizliğe bak…
  • 265
    nike ile olan ve normal şartlarda 2025 yılında bitecek sponsorluk anlaşmasını feshetmişler. 2013'ten beri nike ile çalışıyorlardı ve elitler kategorisinde en güzel tasarımlar hep roma için tasarlanıyordu. nike'ın hazırladığı 2020-21 sezonu ürünleri de kullanılacak ve tam bir yıl sonra roma bu sözleşmeden çıkmış olacak. anlaşmanın bitme sebebi ise roma'nın aldığı yıllık 5 mn eur'luk ücret. roma çift haneli sponsorluk gelirlerine gözünü dikmiş durumda ve doğru sponsoru bulabilmesi için bir yıl gibi gayet yeterli bir süre var önlerinde.
  • 266
    "satılan" kulüpler arasında yerini almıştır.

    --- alıntı ---

    abd'li iş insanı dan friedkin, italya futbolunun köklü takımlarından as roma'yı 591 milyon euro'ya satın aldı.

    italya serie a ekiplerinden as roma, abd’li milyarder dan friedkin’e satıldı. friedkin köklü kulüp için 591 milyon euro bedel ödeyecek. roma başkanı james pallotta, anlaşmanın ardından kulübün el değiştirmesine yönelik yasal sürecin başladığını söyledi.

    pallotta, "dan ve ryan friedkin, anlaşmanın gerçekleşmesi için geçen ay boyunca büyük bir kararlılık gösterdi. kulübü daha pozitif bir yola sokacaklarından ve roma’yı harika bir geleceğin beklediği konusunda şüphem yok" dedi.

    italyan kulüp kendi liginde en son 2000-2001 sezonunda şampiyonluk yaşamıştı.

    --- alıntı ---

    https://t24.com.tr/...ro-ya-satildi,895079
  • 268
    https://twitter.com/...062032542375936?s=19
    ali naci kucuk'un dedigi gibi pazarlık için ozel ucakla ekip gönderen takım bu işi bitirip gitmeye kararlıdır. abdurrahim baskanimin a0 kâğıda büyük puntolarla 25 mio € yazıp kağıdı pazarligin yapildigi ofise asip çıkması lazım, hic karşılıklı diyaloğa gerek yok. fiyat pazarliginda bu kararli duruşu bekliyorum başkanım.
  • 272
    sportif direktör seçiminin bir kulübü vezir de rezil de edebileceğinin en güzel örneğidir herhalde roma. sabatini'nin ilmek ilmek örerek kurduğu ve şampiyonlar ligi'nde yarı final gören kadroyu, monchi yerle yeksan edip çöplerle doldurunca kabak di francesco'nun başına patlamış, işin sonundaysa kel sahtekar ispanya'ya topuklamıştı. pallotta'ysa -nasıl olduysa artık- enkazı kaldırması için doğru sportif direktörü bulabildi: torino'nun sabık sportif direktörü olan gianluca petrachi. üstüne üstlük benim her fırsatta çok beğendiğimi dile getirdiğim paulo fonseca'ya hocalığı verdi ve 2018-2019 sezonunda yaşanan rezaletlerin üstüne bir sünger çekilmiş oldu.

    monchi ne kadar karavana salladıysa petrachi'nin transferleri de bir o kadar iyiydi. mkhitaryan, smalling, diawara, veretout, mancini, pau lopez... fonseca da güzel bir takım kurup lige beklenenden çok iyi başladı ama sezon ortasına gelindiğinde takımın oyununda gözle görülür bir düşüş vardı ve bu sonuçlara yansımaya başlamıştı. bunda sakatlıkların ve formsuzlukların payı büyüktü. sonuç olarak devre arası transfer döneminde üç tane no-name genco daha takıma katıldı: villar, ibanez, carles perez. bu transferler de problemin çözümü değillerdi ve kötü oyun devam etti. fonseca'nın da sonu geldi diye düşünülürken portekizli formasyon değişikliğine gidip 4-2-3-1'i bozarak 3-4-2-1'i geçiş yaptı ve takımın performansı acayip şekilde düzeldi.

    sonra pallotta denen andavallı, klasik mallıklarından birine daha imza atarak petrachi'yle papaz olmayı başardı. tevatüre göre petrachi, bonservissiz pedro'yu almakta tereddüt eden pallotta'yla sert bir şekilde tartışıyor ve ikili arasında köprüler atılıyor; pallotta'nın mobbinge başvurmasıyla da görevinden istifa ediyor. yerine de galatasaray'da da kalecilik yapan morgan de sanctis getiriliyor...

    işte yaza böyle girdi roma: hemen her zamanki gibi kaotik. fakat güzel şeyler de yaşanmadı değil... uzunca zamandır konuşulan şey gerçek oldu ve pallotta'dan nihayet kurtuldu kulüp. yaklaşık 600 milyon avroya yine milyarder bir amerikalı iş adamına, dan friedkin'e satıldı. satış ağustos ortası gibi gerçekleştiğinden yeni başkanın nasıl bir yönetim sergileyeceğine dair herhangi bir fikir edinemedik ama yaptığı açıklamada roma'ya yatırım yapacağını ve kulübü dünyanın en büyüklerinden biri haline getireceğinin sözünü verdi. bekleyip göreceğiz ama vaadini gerçekleştirmesinin yolu pek tabii ki yeni stat projesini bir an önce başlatmasından geçiyor. (bu arada unutmadan, sportif direktörlüğe petrachi'yi geri getireceği söyleniyor.)

    transferlere gelince... petrachi'nin koltuğuna mal olan pedro ve inter ya da lazio'ya gideceği konuşulurken aradan sıyrılıp aldıkları kumbulla dışında oldukça sönük şekilde geçti. tabii bir de real'den kiralanan borja mayoral var. ama asıl mevzu smalling'te yaşandı. geçen yaz transferin son anlarında mkhitaryan'la birlikte kiralanan smalling, öyle top oynadı ki hem fonseca'nın hem de taraftarın sevgilisi olmuştu. united'da oynayamayacağı gün gibi ortadayken roma'ya temelli gelmesi bekleniyordu ama arsenal, mkhitaryan'ı ne kadar kolay bir şekilde bıraktıysa united, smalling konusunda roma'yı o kadar zorladı. aslında bayağı komik bir olay.

    roma en başından beri 15 milyon avro civarında bir meblağ öneriyor ama united bunu azımsıyordu. hatta büyük de gıcıklık yaptılar. daha sezon bitmeden belki avrupa ligi'nde rakip oluruz diye smalling'i geri çağırdılar ingiltere'ye. sezonun bitmesiyle pazarlıklar başladı. iki kulüp de inadından vazgeçmedi. sezon başladı ve fonseca her basın toplantısında smalling'e ne kadar ihtiyaç duyduğundan bahsetti. öte tarafta da smalling, roma'ya dönmek istediğini açık açık söylüyordu. transferin kapanmasına saatler ve dakikalar kala nihayet roma transferi bitirdi. peki kaça? 15 milyon avroya. united neden o kadar ayak diretti anlamak güç. ha tabii günahlarını almayalım. bir de madde ekletmişler anlaşmaya çünkü. şayet roma şampiyonlar ligi şampiyonu olursa, evet uefa şampiyonlar ligi şampiyonu, united'a 5 milyon avro ödeyecek. bana göre avrupa'nın açık ara en komik kulübü bu manchester united.

    gidenlere gelince... neredeyse bir devlet kuşu kondu başlarına. schick'i 27 milyon avroya satabildiler. schick kötü oyuncu olduğu için demiyorum bunu ama ona ödedikleri 40 küsur milyon avronun üstüne çoktan soğuk su içmişlerdi bile. yeni formasyonun kurbanları olan cengiz ve kluivert da satın alma opsiyonuyla kiralık gönderildiler. tabii cengiz'in durumunu sadece yeni formasyonla açıklamak mümkün değil. değişiklikten önce de çok fazla sakatlanıyordu ve bir türlü ne ilk xi'e ne de fonseca'nın gözüne girebilmişti. iki taraf için de hayırlısı bu oldu. aynı şekilde müzmin sakat perotti, yaşını başına alan ve yerini spinazzola'ya bırakan kolarov, facia performansıyla hatırlanacak robin olsen; defrel, gonalons, florenzi (bence bu elde tutulmalıydı) kadro epey bir hafifledi.

    sadece tek bir hamle eksik kaldı. allah'ın cezası milli maç arasında 9 ay önce olduğu üzere ikinci defa çapraz bağlarını koparan zaniolo'nun yerine el shaarawy gelecekti ama belgeleri yetiştiremediler ve iş yattı. oyuncu şu an yanılmıyorsam italya'da ve antrenmanlara roma tesislerinde çıkıyor. ocakta da takıma katılacak ama büyük kayıp olduğu kesin. çok şey sunabilirdi roma hücumuna.

    fonseca kaldığı yerden, 3'lü savunmayla devam ediyor. kumbulla ve smalling'in gelmesiyle güzel de bir savunma hatları oldu. şu dörtlüden seçilecek herhangi bir üçlü, insanın başını ağrıtmaz: smalling, mancini, ibanez, kumbulla. yaz boyu elden çıkarmaya uğraştıkları ama smalling'in gecikmesiyle ellerinde patlayan juan jesus'la fazio da avrupa ligi ve kupa maçlarında forma bulacaklardır. takımın en büyük problemi bence bekler. spinazzola dışında ki o da çıtkırıldım, hiçbiri üst düzey olmayan dört oyuncuları daha var o mevkiler için: sakatlıklardan futbolu unutan karsdrop, ne halt oynadığı belirsiz santon ve bruno peres, bir de 18'lik calafiori. spinazzola gerçekten olağanüstü bir oyuncu bence ve bek olmasına rağmen takımın en büyük hücum silahlarından biri. onu sola koydun diyelim, sağ tarafı ne yapacaksın? çok büyük soru işareti. o yüzden keşke florenzi'yi göndermeselerdi diyorum.

    orta sahada darlık çektikleri bir mevki ama petrachi'nin elche'den bulup geldiği villar'da iş var. veretout zaten demirbaş ve takımın metronomu. diawara sık sakatlanmasa veretout'yla çok iyi bir ikili oluşturabilir ama işte... o da ayrı bir cam adam. cristante ise biraz daha toparlanmış gibi bu sezon; aynı geçen sezon sonuna doğru çuvallayan pellegrini gibi.

    takımın ideal ileri üçlüsü pedro-mkhitaryan-dzeko'dan oluşuyor ve oldukça elit bir üçlü bana kalırsa. şimdiye kadar da bunu kanıtladılar. dzeko değişik bir adam. geçen yaz inter'in bu yaz juve'nin kapısından dönmesine rağmen en ufak bir konsantrasyon kaybı yaşamadan gollerini dizmeye devam ediyor ve piyasada kalan nadir pivot santrforlardan biri olduğu için çok kıymetli. pedro'yu anlatmaya gerek yok, gelir gelmez uyum sağladı. fakat mkhitaryan'a ayrı bir parantez açmak gerek. bence takımın en önemli futbolcusu. deliler gibi asist yapıyor bir kere. topu istediği anda istediği yere onun kadar güzel yollayan çok fazla oyuncu yoktur herhalde piyasada. attığı goller de cabası. zaniolo'nun yokluğunu şimdiye kadar pek de aramadılar o yüzden. bir de carles perez'den bahsetmek lazım. tarzını cengiz'e çok benzettim. eğer onun gibi sakatlık problemi de çekmezse büyük yetenek. borja mayoral'i ise henüz beğenemedim.

    kaleyi unutuyordum az kalsın. fonseca ilk geldiğinde onun talebi olan ayağı iyi kaleci kontenjanından pau lopez alınmıştı ve başlarda epey de iyiydi ama sonradan o da iki sezonki olsen gibi cortladı. şimdi kale, kala kala 37'lik mirante'ye kaldı. iyi oynuyor ama pau lopez'e verilen para zamanında keşke cragno'ya yatırılsaydı... neyse, monchi'nin çaktığı kazıklara nazaran lopez ne ki? misal bak takımın en fazla kazanan ikinci (2023'e kadar yıllık €4,5m) futbolcusu pastore'ye. yine aylardır sakat yatıyor. romalı olsam ve ziyech alınabilecekken bu herifin tercih edildiğini hatırlasam kafayı yerdim galiba. (totti'nin istifa sebeplerinden biridir ayrıca bu transfer.)
App Store'dan indirin Google Play'den alın