resim
Arda Turan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Eyüpspor
Yaş:37
Uyruk:Türkiye
  • 6778
    uefa avrupa ligi, beşiktaş maçı için istanbul'a geldiğinde hava alanında muhtemelen şu sözleri duyacağız kendisinden;

    muhabir: uzun zaman sonra yeniden inönü'de maça çıkacaksın neler hissediyosun?
    a.t: beşiktaş taraftarı muhteşem, o taraftarın önünde oynamak gerçekten güzel olacak.
    muhabir: ibrahim toraman'la yakın arkadaş olduğunu biliyoruz, maçtan önce buluşacak mısın?
    a.t: ibrahim, çok sevdiğim abimdir. kendisi adam gibi adamdır, tabiki buluşacağım.
    muhabir: beşiktaş'ın portekizli' futbolcuları hakkında neler düşünüyosun?
    a.t: çok kaliteli oyuncular, hepsi dürüst ve efendiler. onlara karşı oynamak benim için gurur verici olacak.
    muhabir: galatasaray'ı nasıl buluyorsun? lig'de lider konumdalar?
    a.t: gayet güzel gidiyorlar, hakeden şampiyon olsun derim ben.
    muhabir: son olarak; galatasaray taraftarı için neler söyleyeceksin? bir mesajın var mı?
    a.t: onlara kırgınım, istanbul'dan ayrılırken bir galatasaray taraftarı bile beni uğurlamaya gelmedi. ben bu camianın çocuğuyum, ben bunları haketmiyorum.
  • 6780
    kendisi gittiği günden beri o kadar huzurluyum ki anlatamam. 90'larda 10'lu yaşlarında çocuk ve o şaşalı fatih terim'li dönemde ergen biri olarak; o dönemi yaşayanlar da bilirler, bizler hagi'ye, popescu'ya ve taffarel'e sahip olmamıza rağmen kişileri değil galatasaray futbol takımı'nı konuşurduk. takımda her birey işini yapar, çıkar futbolunu oynardı. o dönemde paparazzi'ler şimdikinden daha çok popülerdi. öyleki televole ismi bir marka olmuştu ve hemen hemen her kanalın kendi televole'si vardı. şimdinin dizi furyası neyse 90'lı yılların sonlarında televole oydu. buna rağmen galatasaray takımının futbolcularından hemen hemen hiç birinin adı televole'lerde anılmazdı. çok nadir 15-20 saniyelik klipler ve alpay özalan*'ın yazın tatilde attığı taklalar dışında bizler futbolcuların özel hayatlarını bilmezdik.yani uzun lafın kısası, futbolcuların bireysel hayatlarından çok takımlar konuşulurdu.

    arda turan'ın döneminde ise galatasaray'ı bırakıp arda'nın günlük ne yaptığından, yediği içtiği her şeye kadar haberdar olduk. her gazetede, her internet sitesine, her sosyal platformda arda vardı. arda aşağı arda yukarı. onun haricinde bir kaç sevilen sempatik futbolcu hariç hiç kimse takım olgusunu gündeme getirmez ve ilgilenmez olmuştu.

    arda'nın gidişiyle rahatlamış olan takım psikolojisi ve düşen ego sayesinde 10-15 yıldır özlediğim, o takımı bir bütün olarak konuşma şansını elde etmiş olduk. şimdi açıp bakıyorum gazetelerde bir kişi değil, galatasaray futbol takımı konuşuluyor. sözlüklerde her maç sonrası arda turan başlığına 10'larca entry girmek yerine, kaleci muslera'dan tut yedek bekleyen ve hatta a2 takımından a takıma çıkmasını sabırsızlıkla beklediğimiz gençlerimize kadar hepsine entry giriliyor. işte o çok meşhur 2000 ruhu denilen olay bu sevgili sözlük. sakat futbolcularımız bile sabırsızlıkla bekleniyor ise işte takım ruhu ve benim gibi düşünen taraftarın özlediği de budur.

    dolayısıyla, arda turan muhteşem bir yetenek olmasına rağmen, sahip olduğu kişisel egosu ve takım üstüne çıkma psikolojisi takımı bozan en büyük etkenlerden biriydi. gidişi, büyük resmi görmeye çalışırsak eğer, maddiyattan ziyade manevi olarak takıma çok büyük bir katkı sağlamıştır.
  • 6782
    kendisinin gitmesiyle degil, adnan polat ve ekibinin gidip yerine unal aysal ve fatih terimgibi bir teknik direktorun gelmesiyle takim olma yolunda onemli mesafe katetmemiz bir olmustur. arda turan gittigi icin galatasaray duzeldi mantigina sahip insanlar ne iciyorlarsa aynisindan icmeye devam etsinler. beyin bedava.

    hayir yani ideal ilk 11'deki oyunculardan sadece hakan balta gecen sezon surekli ilk 11'de oynuyordu, geri kalan takim tamamen degismis hala arda'ya bok atmaya devam ediliyor. nerenizle futbol izleyip takip ediyorsunuz bilmiyorum ki. besiktas tu kaka mi deseydi? adam ne diyecek. bundan sonra konusmadan once gs sozlukteki futbol entellektuellerine sormasi gerekiyor sanirim. onlarda da beyin bedava.
  • 6786
    bugün oturup "o eski halimden eser yok şimdi" diye şarkılar söyleyip kendine gelmesi gereken güzel yeteneklere sahip futbolcu. tamam eskiden hep milli takımı tek başına sırtladığı için bu oyunu kötü geliyordur belki ama çok etkisiz paslar atması sanki biraz isteksiz gibi gösteriyor kendisini. sanki aman sakatlanmayım da ispanya'da kadroya girip maçlarıma çıkmaya devam edeyim havasındaydı. arda milliyetçi bir görüşe sahip olduğu için yanılma olasılığım 1'e yakın. fakat bu sahada etkisiz olduğu gerçeğini değiştirmez. *
  • 6789
    oğuzhan asiltürk'ün merve kavakçı ile ilgili söylediklerini okuyayım derken o haberi değil bir önceki haberi açtım...

    ve öğrendim ki arda turan ile sinem kobal ayrılmış...

    http://haber.gazetevatan.com/...ildi/434184/8/Manset

    yarın öbür gün acaba arda bey '' bir ilişkiye yaşarken sahip çıkmak lazım. bu kız yemek yapamıyordu, yaptığı zaman da bana yemek vermiyordu aç kalıyordum. '' der mi?

    bence der...

    (u: ''bu kulüpte yemek verilmediği zamanlar oldu. büyük kulüpler; kendilerini başarılarla değil duruşlarla gösterir''... a.t)
  • 6790
    az önce %100 futbolda güntekin onay'ın dediğine göre 7 kilo vermiş.

    burada göt göbekten koşamıyordu, orta açamıyordu. sonra taraftar tepki gösterdi mi suçlu oluyordu.

    iyi oyuncudur, galatasaraylıdır ama artık sermeye başlamıştı. gitmesinin her iki taraf için de ne kadar hayırlı olduğunu zamanla anlıyoruz.

    o orada mutlu biz burada. umarım galatasaray'a paralel olarak o da başarılı bir süreç geçirir futbol hayatında.
  • 6791
    önce bir şu haberi okuyalım:

    http://spor.milliyet.com.tr/.../1511276/default.htm

    şimdi ardacım şu sözlükte senin tüm yaptıklarına rağmen hala seven ender insanlardan biriyim. fakat bak şimdi neredeyse kaçarcasına gittiğin ispanya'da da aynı sebeplerden eleştirilmeye başladın. burada her açıklamanda senin özel hayatındaki meşguliyetinden dolayı eleştiren basına salladın. seni taparcasına seven taraftarının gözünden düştün ve taraftar seni haklı yada haksız eleştirdi diye salladın hem de taa ispanyadan. her röportajında türkiyedeki futbol ortamına salladın vs...

    düşün bakalım suç türk basınında, taraftarında veya futbol ortamında imiş?
  • 6792
    http://www.marca.com/...tico/1330766372.html

    marca gazetesinin hakkında yaptığı haber...

    bu da haberin tükçeye biraz çevrilip özetlenmiş hali...
    http://spor.milliyet.com.tr/.../1511276/default.htm

    iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batıracaksın sevgili arda, hem iğneyi hem çuvaldızı başkalarına batırınca olmuyor, hatayı hep başkalarında aradın, taraftarda, takım arkadaşlarında, medyada, klüpte...

    peki şimdi suçlu kim?

    teknik direktör değişikliği yaptığı için atletico madrid de mi? hakkında haber yaptığı için ispanyol gazetelerinde mi? kötü oynadığın bir maç sonrası oyuncu değişikliği sırasında seni ıslıklayan taraftarda mı? lig mi kalitesiz yoksa la liga'yı mı beğenmedin?

    lütfen artık biraz büyü, olgunlaş ve hep örnek aldığın emre abinin yolundan ilerlemekten vazgeç...

    özel hayat her yerde özel hayat, bak mesut almanya'ya gitti milli takım yenildikten sonra gece klübüne eğlenmeye gitti diye haber, liverpool arsenal maçı sonrası gece iki takımın futbolcuları aynı mekanda eğleniyor hoop haber hoop taraftar hareketleniyor ''derbi kaybetmişiz ne işiniz var o gece o adamlarla'' diye... al işte ispanya'da da manşetlerdesin... medya yıpratıyor medya haberleri çarpıtıyor, bazen yaptığı 10 haberin 5i yalan çıkıyor evet haklısın... peki sen kendine dikkat ediyor musun? sen kendini koruyup kolluyor musun?

    inşallah o klüp sana yemek veriyordur da aç kalmıyorsundur sevgili arda...
  • 6793
    profesyonel futbolcu değilim, futbol gibi fiziğe dayalı bir iş yapmıyorum, daha doğrusu gücün, kuvvetin, zindeliğin belirleyici olduğu bir iş yapmıyorum diyeyim. futbolcu da idmanı-maçı olmadığı zaman dilediğini yapsın, içsin-dağıtsın diye de savunmayacağım, ancak aşağıda yazdıklarıma bakarak biraz samimi olmamız gerektiğini düşünüyorum. basında öyle bir kavram yok, o nedenle belki sözlükte bir kısım insana derdimi anlatabilirsem ne mutlu.

    öncelikle, dediğim gibi yaptığım iş kas kuvvetine falan dayanmıyor, bildiğin ofis işi. ancak ciddi anlamda kafa patlatıyorum ve sözlük vb. yerlere de açıkçası kafamı dağıtmak veyahut dinlendirmek için giriyorum. sonuç olarak beyin de bir organımız ve gece hayatı, içki, sigara vs. gibi şeylerden haliyle etkileniyordur. ancak bulunduğum iş yerinde bizim dairede sanmıyorum ki benden daha fazla dışarıda takılan, içen, gecenin bir körü eve gelen 2-3'ten fazla kişi olsun, tüm kuruma yayınca da rakam azdır. öte yandan yaptığım işin kalitesini falan ben takdir edemem, başkaları etsin ama benim yoğunluğumda çalışan da en fazla 2-3 kişidir. diyeceğim odur ki tüm gün hemen hiçbir iş yapmadan oturup, akşam olunca çıkış saatini sektirmeden evine giden ve "düzenli" bir hayat süren yüzlerce insan var. ha var da ne oluyor, öbür gün mükemmel bir profesyonellik anlayışıyla işlerini mi yapıyorlar. hayır, yine yan gelip yatarak, ben arada fırsat yaratıp sözlüğe gireyim derken onlar bakacak sayfa bulamamaktan canları sıkılarak günü geçiriyorlar. ne benim yoğunluğumun ve yaptığım işin doğrudan bir etkisi var akşamki hayatımla, ne de onların. tekrar belirteyim, bir futbolcu ile kıyaslanmaz tabii ki benim fiziksel durumumun işime etkisi ama sanıyorum ki arda da benim kadar "düzenli"! yaşamıyordur. belli bir ölçüde kaldığı sürece kimseyi akşamki hayatı ilgilendirmez, olan kendisine olur, ona üzülürüz, futboluna "net" bir şekilde yansıdığı zaman merak etmeyin zaten onu harcamak için sıraya girenler de işi bizlere bırakmadan halledeceklerdir.

    "profesyonellik" anlayışımızın ne kadar ikiyüzlü olduğunu -kendimce- belirtmek için yazıyorum bunları. üç kuruşluk aklını çalışanına dikte ettirmeye çalışan çoğu patronun yaptığı gibi sabah belli bir saatte gel, iş yoğunluğuna göre hayvan gibi çalışıyormuş gibi görün, daha iyi bir iş olanağı bulunca da vın turizm değil profesyonellik, öyle göstermeye çalışıyorlar ama kelime anlamından bile yola çıkınca 2 dakikada anlaşılacağı üzere bu değil, ilgisi bile yok. ama insanların kafasında öyle bir profesyonellik imajı yaratma çabası sonucunda, biz çalışanlar da işimize geleni kabule hazır olduğumuzdan böyle kalmış. aslen "sahip olduğu bilgi birikimi veya yetkinliği kullanarak ve geliştirmeye çalışarak işini yapma" benzeri bir şeyi biz almışız "para kazandığın mesleğe ihanet etmemek, daha fazla para için o mesleği değiştirmek" gibi çelişkili anlamlara yıkmışız. böyle olunca da türk futbolunda kendini geliştirme ve işine bağlılık konusunda örnek teşkil edecek bülent korkmaz gibilerini "amatör" diye adlandırmışız, gerçek anlamda en profesyonel davranan/yaşayan futbolcuların başında gelirken.

    aynı mantığın illa ki para kazanılan bir işle ilişki kurmadan da gerçekleşmesini beklerim mesela ben. üniversiteyi sadece tutturabildiğin kadar yüksek ortalamayı tuttur, bir şekilde araya onu-bunu sok, herkesin geçtiği yollardan geç daha afili şekilde, sonrasında işe gir şeklinde gören zihniyete bakın (üniversite, okuyanlar için bir nevi futboldaki altyapıdır aslında). çevrenizdeki kaç kişi okurken "gerçek" anlamda kendini geliştirdi, kaçı çok daha iyisi olabilecekken "seme tavuk" olarak çıktı okuldan ve iş hayatına farkında olmasa da bu şekilde devam ediyor? ben bu ülkedeki en zor girilen lisede okudum, gerçek anlamda "zeki" denebilecek farklılığa sahip arkadaş çevrem oldu. ardından en zor girilen üniversitelerden birinde okudum ve hem gerçek anlamda "zeki" denebilecek farklılığa sahip arkadaş çevrem oldu hem de gerçek anlamda kendini "akıllı" zanneden ama sadece düzenin iyi adamı olabilmiş insanlarla tanıştım. bugün o çok akıllı insanlar üniversiteyi bitirdikten 10 sene kadar sonra "ales" denen sınav için mesela nasıl 60 alacağız telaşındalar, kendilerine de iyi baktıklarını düşünüyorlardır eminim.

    sonuç olarak, alt/orta gelir seviyesinden gelen kendi seviyesinden gelip yükseleni ezmeyi pek sever, üst gelir seviyesindekilere fazla ses çıkaramaz. bu bizim memlekette daha da fazladır. arda turan'ı sevmeyebilirsiniz, sevmek zorunda tabii ki değilsiniz, özellikle gittikten sonra yaptığı açıklamalarına üzülebilirsiniz, ben üzülüyorum. ama erman toroğlu gibi saldırmadan önce nasıl "profesyonel" bir toplumdan arda turan'ı çıkarttığımıza bakmak daha doğru olmaz mı?
  • 6794
    bu akşam saatlerdir ntvspor'un sürekli duyurduğu üzere röportaja çıkmıştır. ispanya'dan bahsederken türkiye'yi anlatmıştır. türkiye'den bahsederken ispanya'yı. bir ara ispanyadaki gazetelerden dergilerden hiç haberimiz yokmuş gibi orada sadece futbol konuşulduğundan bahsetmiştir. sonrada röportaj devam ederken ben gene yanlış bir şey söylemeyeyim dedikten sonra ortamı terk etmiştir.

    ntvspor sunucuları durumu toparlayıcı laflar etmiş. misafirlerinin geldiğini o yüzden terk etmiş olabileceklerini söylemiştir. (u: bu hareketi nontvsporculara bilerek yaptıysa hiçbir şey demiyorum ama pek öyle görünmüyordu.)
    gerçekten çok garipti konuşurken. yüzü gülüyordu ama mutsuz gibi geldi bana. sanki ben neden buradayım ne yapıyorum der gibiydi. bu çocuk ya şu an galatasaray'da olamamanın pişmanlığını yaşıyor. ya da fenerbahçe'ye gidebilir miyim acaba diye düşünüyor. aylardır verdiği demeçlerden yaptığı hareketlerden benim anladığım yurtdışında başarılı olamayacak. oranın şartlarına göre yaşama konusunda e.b.'den bile daha kötü durumda görünüyor zihinsel olarak. kendisini çok severim çok sayarım ama bu halleri hakikaten çok kötü. umarım kendisi için en doğru yolu bulur onu sevenleri daha fazla üzmeden.
  • 6799
    http://www.ligtv.com.tr/haber/ardayla-cok-ozel

    çok memnun oldum kendisi adına, galatasaray hakkında konuşmamayı yorum yapmamayı tercih ediyor, biraz kinayeli konuşuyor bu konuda sanki o ak dedi de biz bok anladık gibi ama biz sen ne dediysen onu anladık ondan kızdık sana... neyse sikilmiş götün davası olmuyor, önümüze bakalım... en azından şimdi yorum yaparken ''yaptığım hatalar oldu... söylediklerim yanlış anlaşılıyor galatasaray'a istemeden zarar veriyorum konuştuklarımla'' demesi bence güzel...

    röportajın bir yerinde de galatasaray ile ilgili bir soruya ''çok iyi oynuyoruz şampiyon oluruz inşallah'' gibi birşey söylemesi daha güzel...

    bırak şu profosyonel futbolcu ayaklarını geleceğin ne getireceği belli olmaz ayaklarını...

    sen bizim için kale arkasında haginin golü sonrası sevinen çocuksun, bu takımın evladısın... öyle de kal!
App Store'dan indirin Google Play'den alın