• 26
    sadece para kazanıp kazanmadığına göre değerlendirilmemesi gereken şubelerdir. ülkede futboldan başka sporun gelişmeme nedenlerinin başında da bu geliyor. mesela bu sene 17 yaş altı kızlar voleybolda dünya şampiyonu oldular ama iddia ediyorum "ben sporla ilgileniyorum, takip ederim" diyenlerin yarısı bile haberdar değildir bu olaydan.
    mesela beşiktaş bu sene erkek voleybolda tamamen genç ve yerli bir takım kurdu ve 11 maçta 1 galibiyetle* son sırada. bizim maicon'dan az gol atan negredo'ya ödedikleri maaşın* yüzde 10uyla bir takım kursalardı(u: ligde şuan da 8. sırada olan afyon belediye yüntaş'ın bütçesi aşağı yukarı bu kadar) en az play-off'a kalmak için mücadele ederlerdi.
    negredo'ya verdiğin paranın yüzde 10unu koskoca bir şubeye aktaramayacaksan yazık gerçekten. biz de nigel de jong, ryan donk, tarık çamdal gibi örnekler mevcut.
  • 27
    galatasaray'daki amatör şubeler (bkz: #2320679) belirttiğim üzere kalan amatör şubelerin tamamının toplam 2017 yılı gideri 14 milyon türk lirasıydı. tüm bu amatör şubelerin kendi ürettiği gelirler ise sponsorluk, yayın v.b. 5 milyon türk lirası olarak gerçekleşti. yani aslında kulübün aktardığı kaynak 9 milyon türk lirasıdır.

    ki bu iş bilmeyen yöneticilerin elinde para saçılan, eşe dosta peşkeş çekile branşlar. yani galatasaray yelken'in amacı aileler kalamışta güzel bir haftasonu geçirirken çocukların göz önünde yelkene başlamalarından ibarettir. dolayısıyla sorumlu yönetici açığı cebinden karşılayacağı için hem tasarrufa gidecek hem de yeni kaynaklar yaratacaktır. dolayısıyla bu 9 milyonun 5 milyonunu da kulüp aktarsa kalan 4 milyon liradan tasarruf edip şube kapatacağına tarık çamdalı gönder tüm bu bütçelerin 3 senelik iaşesi çıksın...galatasaray'ı da ayrıca 1.5 milyon dolar 2018 senesi için kurtaracaksa kapatılsın o zaman ona da itirazım yok..!
  • 28
    her zarar eden kurumumuzu kapatacaksak galatasaray'ın toptan kapatılması gerekir. amatör şubelere kadar gs store'dan, gs tv'den tutun; futbol takımına kadar her şey zarar ediyor.

    amatör takımları yok ederseniz, galatasaray ile fenerbahçe arasındaki en büyük ikinci çekişmenin kaynağı olan küreği kapatmanız gerekir. türkiye galatasaray tarafından getirilen basketbolu kapatmanız gerekir.

    yapmayın ne olursunuz. futbolda asgari ücret 2 milyonken diğer branşlar konuşmada en son sırada yer almalı bence. dün tesadüf babamla konuşuyorduk. bayan voleybol'da bizim ligde (dünyanın en iyi liglerinden biri, birinci derseniz de bir şey demem.) şampiyon olmak için 8-10 milyon euro lazım. geçen sene bu miktar erkek basketbolunda bizi çok mutlu etmişti. el için ortalama bir miktar bu. futbolda geçen senenin ve bu senenin şampiyonluk adayı ve bizim mütavazi bütçe ile kuruldu dediğimiz başakşehirin yarı bütçesi.

    o yüzden aynı ekonomik düzlemde değil bu branşlar. farklı ekonomik düzlemlerde de en şımarığı ve başarısızı futbol. (ekonomik olarka.) branşın baya yüksek ve belki de şişirme gelirleri var. ona rağmen zarar ediyor.
  • 29
    adı "galatasaray spor kulübü" olan bir camianın kapatmayı konuşmaması gereken branşlardır.

    ha derseniz ki "galatasaray futbol kulübü" yapalım, o zaman olur. diğer türlü yanlıştır. amatör olarak görünen branşlarda transfer yapmazsın, adı üzerinde amatördür. basketbol - voleybol gibi önde gelen dalları amatör olarak görmemek, profesyonel olarak yaklaşıp sadece bu branşlar için gelir arttırıcı çalışma yapmak gerekmektedir.

    ancak, bu işi yapacak adamların özellikle seçilmesi gerekir. yani sen bu şubelerin içerisinde saydığın basketbol'u can topsakal'a emanet ederek bu gelir arttırıcı işlemleri yapamazsın, aksine sürekli zarara gidersin. sonra da "kapatılsın" safsataları çıkar.

    karar verin, spor kulübüysek bu konulara da eğilmek gerekir. değilsek, bir isim değişikliğinin zamanıdır.
  • 30
    basketbol bütçesinin 3 milyon euro’ya düşürülmesi başlığının açılmasından sonra tekrar amatör şubelerle ilgili bir kaç kelam yazmak istedim. amatör şube dediğimiz olay, kulübün kendi sporcularını yetiştirmesidir. 5-10 milyon dolar para harcayınca, o iş amatör spor olmaktan çıkıyor. şahsi fikrim; erkek basketbol hariç (ki o da katılabilir) tamamen kendi sporcularımızla mücadele etmemizdir. ben buna taraftar olarak sonuna kadar destek veririm. bu sayede belki ülkeye 1-2 tane iyi sporcu kazandırırız. misal, fenerbahçe ile rekabet edeceğiz diye her yıl kadın basketbola dünya kadar pars harcıyoruz. karşımızda ezeli rakip olmasa, yine de aynı parayı harcarmıydık? o yüzden bu kafadan kurtulup, mantıklı işler yapmalıyız. bana katılmayacak çok renkdaş olacaktır ama fikrim bu....
  • 31
    galatasaray’in gucunun, buyuklugunun tikandigi yerdir.

    galatasaray’in mali gucu bu branslarda rekabetci olmaya yetmiyor. galatasaray’in kisitli bir havuza dayanan insan kaynagi, bu branslari limitli butceyle basarili yonetebilecek idareci potansiyelini barindirmiyor. galatasaray’in yillardir suren vizyonsuz, basarisiz yonetimler silsilesiyle kaybettigi spor kulubu kulturunun yoklugunda bu branslarda once galatasaray’i basariya tasiyacak, genel olarak da turk sporuna faydali olacak sporcular yetismiyor. kisacasi:

    1. yonetemiyoruz.
    2. sporcu yetistiremiyoruz.
    3. finansal sebeplerle rekabetci kadrolar da kuramiyoruz.

    galatasaray, idarecilerini daha genis bir havuzdan sececegi bir noktaya gelebilir, insan kaynagi potansiyelini tumuyle degerlendirebilirse bu uc sorun da cozulur. aksi takdirde, galatasaray ismini, markasini, formasini, amblemini averaj takimi haline gelmis branslarla yerlerde surundurmenin manasi yok, zarari var. basketbolda adi derbi olan macin futboldaki guc farki acisindan esdegeri real madrid-erzurumspor. kulup surekli yenilmektense bari biraksin bu isi artik. cunku uzun vadede tek cozum olarak gordugum donusum buyuk ihtimal hic gerceklesmeyecek.
  • 32
    basketbol hariç diğer tüm şubelerin kapatılması gerekiyor. romantizm bitti artık.

    konu sadece kulübün zarar etmesi değil. taraftarın da bu şubeleri sallamamsıdır. aynı şey fenerbahçe ve beşiktaş için de geçerli. istisnalar hariç futbol sayesinde sevildi bu kulüpler. memlekete sporu her alanıyla tanıtmak belki de yıllar önce üçünün de asli görevlerindendi ama iletişim çağında herkes her şeyi rahatlıkla öğrenebilecek durumda artık.

    aksini düşünenleri de pek anlayamıyorum. futboldan sonra en çok ilgilenilen erkek basketbolda bile maçlar takımın durumuna ya da maçın önemine göre ilgi görüyor. fazla uzağa gitmeden şubenin bu yılki durumuna ve sözlükteki ilgiye bakmak yeterli. diğer şubelerden bahsetmiyorum bile. sözlükte 3000 civarı yazar var, 2995'inin bu takımların maçlarından haberi bile yoktur. 3-5 emektar arkadaş yazmasa kimsenin aklına gelmez. gayet de normal bir durum, futbol taraftarıyız neticede.

    armanın peşindeyiz mottosu da geçerliliğini yitirdi. yıllarca bu şubeleri birçok kişiden daha yakın takip etmiş biri olarak bir çırpıda aklıma gelenleri özet geçeyim; tekerlekli basketbol derbisinde tribünler tekme-tokat birbirine girdi, kadınlar basketbol maçında kadın sporculara "ölecek ölecek öleceksiniz, a.... a.... göreceksiniz" diye hakaret edildi, kadın-erkek voleybol maçlarında defalarca kez olay çıktı, erkek basketbolda yaşananları yazmaya bile gerek görmüyorum, hepiniz biliyosunuz. 30 yaşında adamım; ben gerçekten efes-ülker, eczacıbaşı-vakıfbank maçlarındaki o naif tribünleri, sporun gerçekten spor olduğu o dönemleri özledim. holiganizm futbolda yetiyor da artıyor. allahtan üç büyükler dışındaki diğer futbol kulüpleri de işin içinde değil, onlar da olsa branş farketmeksizin her maç ayrı bir kaos yaşanması işten bile değil.

    son olarak, galatasaray adının "oyuncuların maaşının ödenmemesi, takımlara bütçe ayrılmaması, teknik direktörün çocuğunun kumbarasındaki parasıyla antremana gitmesi" gibi rezillikler içinde geçmesinden de illallah ettim. kimsenin galatasaray'ın adını bu şekilde kirletmeye hakkı yok. kendimi bildim bileli bu branşlar bir türlü doğru-düzgün yönetilmedi. futbol takımı başarılı olduğu müddetçe birkaç emektar hariç kimse de umursamaz. derbilerde biraz küfür edilir, geçilir. umarım en yakın zamanda buna bir son verilir.

    erkek basketbol haricinde üç büyüklerin tüm şubeleri kapatılmalıdır.
  • 33
    galatasaraycıların, dayısının oğlunun, amcasının kızının falan geçim kaynağı. her bir olayda biraz daha anlaşılıyor ki galatasaray'ın sportif kültürü, geleneği, itibarı kimsenin umrunda değil. maksat bu yiğenlerin cebine akan musluk kapanmasın...

    arada ömür çürüten spor insanları ve bunu dert eden bir avuç deli de eneyiliğine doymasın artık.

    bu yiğenleri ve amca-dayılarını karşısına alma pahasına amatör şubeleri süründürmekten vazgeçip öldürmeyi becerebilecek kadar yürekli bir yönetim gelirse bu çile o zaman biter. öbür türlü birileri gününü gün ederken biz dövünmeye devam ederiz...
  • 34
    eger mevcut konumlari galatasaray'a maddi acidan zarar veriyorsa kuculmelerinde sakinca gormuyorum. bakin kapatilsin demiyorum sonucta galatasaray bir spor kulubudur ve boyle de olmalidir.

    ancak gorunuyor ki son zamanlarda amator subelerden sorumlu olan yoneticiler gorevlerini yerine getiremiyor. yine tahminim odur ki babalarinin ciftligi gibi takiliyolar. yoksa bu kadar borc harc, maaslarin odenememesi gibi durumlar yasamazdik.

    mustafa cengiz yonetiminden istegim sadece futbol kulubu ile seffaf degil, diger tum branslarimizla ilgili de seffaf olsunlar. sedat incesu'nun istifasindan sonra aciklama yapmak seffaflik degil cunku. bu surece gelene kadar neler oluyor bitiyor kimsenin haberi yok.

    bric takimindan su topu'na nasil yonetiliyor sahsen bilmek istiyorum ben. bu subeler surekli zararda midir yoksa her sey gulluk gulistanlik midir bilelim.

    bugun cikip da tum amator subelerle ilgili giderler cok fazla o yuzden şu onlemleri alip tasarrufa gidiyoruz ve şu sekilde yeniden yapilaniyoruz deseler eminim bir kac catlak ses haricinde tum camia destek verecektir. belki de bi tasarrufun icindelerdir ama bunu somut olarak goremiyorum ben. hal boyle olunca da kotu yonetiliyor dusuncesi oluyor tum camiada.
  • 35
    benim bildiğim kulüp amatör şubelere her yıl 40-50 milyon tl para harcıyor. bı bence çok çok büyük bir rakam. ve sonucunda başarı oranı çok düşük. bunun yerine benim düşündüğüm bir model var. galatasaray spor lisesi. devletle konuşuluyor ve onların da yardımıyla büyük bir araziye bir spor lisesi kuruluyor. öğrencilerin hem öğretim, hem de spor eğitimi aldığı bir nevi akademi kuruluyor. bütün şubeler buraya toplanıyor ve yetenekli gençler burada yatılı kalarak eğitim görüyor. alanında başarılı hocalar alt yapı eğitimi veriyor. burdan çıkan sporcular amatör şubelerde oynuyor. hem derslerinde, hem de branşlarında başarılı ve atatürkçü gençler yetiştiriyoruz. yani kulübün kuruluş amacını yerine getirmiş oluyoruz. bu sayede amatör şubeler zarar etmiyor. bence acilen yapılması gereken şey budur ama bunu yapacak cesarette bir başkan ve yönetim çıkmayacaktır.
  • 36
    galatasaray spor kulübünün, hatta diğer büyükleri de dahil ediyorum şimdi diyeceklerime, tek görevlerinin bu branşlarda başarılar kupalar kazanması olarak değerlendirmiyorum. galatasaray spor kulübü aynı zamanda türkiye'nin en önemli sivil toplum örgütlerinden biridir. görevi türkiye'nin gençlerine spor bilincini, ahlakını, kardeşliğini vs. pek çok değeri aşılamaktır. ne kadar genç sporla uğraşırsa o kadar ülke için o gençler profesyonel olmasa da değerler oluşacaktır. sağlam kafa sağlam vücutta olur çok doğru bir sözdür.
    bu branşlardan zarar ediyor muyuz?
    evet
    bu şubelerin daha şeffaf bir şekilde yönetilmesi gerekli mi?
    kesinlikle
    bu branşlarda ki önceliğimiz rekabetçilikten öte topluma sporu sevdirmek olmalı.
    şahsen ben futbol dışındaki sporları izlemeyi sevmeyen bir insanım. ama bu yüzden bu branşların önemini yadsıyamam. mesela tekerlekli sandalye basketbol takımımızın önemi sadece kupalar mı?
    söylenmesi hoş görünmeyen ama doğru olan bir şey var. bu takım zaten ciddi handikaplarla hayatına devam eden insanlar için bir umut. sadece oynayan değil izleyenler için de. izleyen engelli vatandaşlarımızı tüm zorluklara rağmen hayata tutmak için bir umut olarak değerlendiriyorum.
    bu milyon eurolardan çok daha değerli sosyal bir görev. keza bu takımın bütçesi devede bırakın kulağı toynak falan.
    peki ne yapılması gerekli?
    şahsi fikrim yukarıda bahsettiğim gibi bu branşların gerçekten amatör olması yani kastettiğim rekabetçi değil yetiştirici bir şekle girmesi lazım.
    tamamen kendi yetiştirdiğin gençler üzerinden takımlar kurmak belki bir çözüm olabilir. şubelerin harcamalarının dikkatli bir şekilde incelenmesi şeffaflaşması olabilir. kısaca bu tarz şeyler. bu konuda benden bu konuda daha bilgili ve tecrübeli arkadaşlarımız dediklerime eklemeler yapar zaten.
    eyyorlamam bu kadar.
  • 37
    bütün amatör şubelerin tek amacı olmalıdır. olimpik sporcu üretmek. tamamen türklerden kurulu takımlar kurmak ilk etapta zor olsa da birkaç yıl içinde bu kadrolar kurulabilir. altyapılarımız tüm sporcular için öncelik haline gelir. basketbolcu olmak isteyen ve belli bir potansiyeli olduğu belli gençlere şunu diyebilmeliyiz. galatasaray'a gelirsen ahlaklı,kültürlü bir sporcu olabilirsin. burada altyapıda kendini gösterirsen a takımdaki yerin garantidir. gelişmen için gereken süreleri alabileceğin bir düzen var burada. çalışırsan başarı için her şey burada var.
    yarışma kısmına gelindiğinde ise ekonomik dar boğaz aşılana kadar belli bir ekol denenebilir.basketbol için konuşursak ;katma değer verebilecek türklerle,yaz liginden ncaa'den atletik ve belli meziyetleri olan ama mental sıkıntılar yaşayan dolusuna basketbolcu bulunup bir takım yaratılabilir. inanın altyapı yatırımları dahil 10-12 milyon tl'ye kompakt,ne oynamaya çalıştığı belli bir takım yaratılabilirdi. kadın basketbol takımı için de aynı şeyler geçerli.
    diğer branşlar ise tamamen amatörleşmelidir. yabancı sporcu almak anlamsızdır. bana ırkçı diyecekler için cevap vereyim . bir insanın pasaportu asla umrumda değildir.ekonomik katma değeri olmayan branşları kapatmaktansa yarışmacı olmayı ertelemek ve sadece türk gencini spor yapmaya yönlendirmek yeterlidir. genç insan kaynağımız çok büyük bir potansiyel sahibi ama bu potansiyeli gösterebilmek için galatasaray gibi bir öncüye ihtiyaç var. bizim amacımız kaliteli,saygın insan ve sporcu yetiştirmek olmalı bu branşlarda.
    biz bir real madrid değiliz maalesef. yahut rakibimizin yaptığı gibi başarılı sporculara yüksek ücretler vererek galatasaray forması giydiremiyoruz. rakibimizin durumu ortada zaten onlar da devam edemeyecekler alıştıkları düzende. galatasaray camiasının kulübüne ne kadar sahip çıktığı da ortada. faydadan çok zarar veriyorlar. bu sebeplerden amatör branşlar için tek çare olimpik ruh. biz insan yetiştirmeye odaklanırsak o insanlar bir gün galatasaray'ın bu branşlarında kendi kaynaklarıyla yarışmacı ve başarılı olmasını sağlayabilir.
  • 42
    sporun beşiği kulübümüzde özellikle son 25 yıldır ciddi manâda siklenmeyen, istisnasız her sezona düşük bütçelerle veya mali krizlerle başlayan, derbi kazanmanın beklenen rutin bir şey olması gerekmesine rağmen çok büyük başarı sayıldığı ya da algının bu yöne çekildiği ya da taraftarın buna mecbur ettirildiği şubelerimizdir.

    uzun uzun "bunlara rağmen bunları kazanmıştık, şöyle olması lazım, şu an imkanlar bu kadar cart curt" diye yazmayacağım. zaten bunlar hakkında defalarca yazılmış, sorunlar dile getirilmiş, çözüm önerileri sunulmuş... yakından takip eden herkes de bu sorunların gayet farkında...

    geçmişten günümüze, galatasaray spor kulübü'nün bu değerli şubelerini aciz hâle getiren "kim varsa" hakkımı asla helal etmiyorum. haram olsun!
  • 43
    tabii ki daha profesyonel yönetilebilir ama çok umursanmamasının sebebi maddi açıdan getirisinin çok olmamasıdır. en basitinden basketbolda euroleague şampiyonunun ödülü 2-3 milyon euro gibiydi diye hatırlıyorum. bildiğim kadarıyla futboldan elde edilen gelir de bu şubelere aktarılamıyor. kendi özelimde kadın voleybol takımı dışında çok takip ettiğim bir şube yok. pek çok taraftar içinde bu geçerli. taraftar da ilgilenmeyince çok özen gösterilmiyor.
    sözlük içinde aynı şey geçerli, eurocup maçımız vardı
    bugün*. futbolda bir kupa maçı* kadar ilgi çekmiyor. bu da kesinlikle ayıplanacak bir şey değil. kimse sırf kendi takımı o kulvarda mücadele ediyor diye o sporla ilgilenmek zorunda değil.
  • 44
    kocaman kocaman bütçeler, kulüp ekonomisini derinden sarsacak yatırımlar, uçuk kaçık yıldızlar vesaire istiyorsam namerdim. tek isteğim doğru yönetilen bir düzen yahu, dü-zen.

    galatasaray tarihinin bayrak sporcularından olan, yeri ve zamanı geldiğinde bu kulüp için her daim fedakarlıkta bulunmuş ışıl alben'e ayıp edilmesin mesela. veya galatasaray kadın basketbol takımı 50b dolar yüzünden transfer yapamama durumuyla karşı karşıya kalmasın. 50b dolar; bir kulüp başkanının oğlunun kulübe kitlediği birkaç gecelik otel masrafı, belki de eskort ücreti (?) bu kulüp kimlere milyon euro'ları bağladı anasını satayım, 50b dolar ne ki allah aşkına. öte yandan, galatasaray esports takımı oyuncularına maaş ödemesi yapılmadığı için galatasaray esports takımı şampiyonluk ligi kategorisinden şutlan(a)masın örneğin. kendi dalında kulübümüzün en başarılı takımı olan galatasaray tekerlekli sandalye basketbol takımı sürüncemede bırakılmasın.

    görüşüm net; bu şubeler var olmaya devam edecekse ya doğru yönetilerek yaşatılsın, ya da kapatılsın çünkü galatasaray arması bu atıllığı, bu pasifliği hak etmiyor.

    en kıymetli ilgiyi hak etse de her zaman üvey evlat muamelesi gören, galatasaray'ın yüz akı şubeleri.

    hay sizin komisyon aşkınıza, hay sizin menajerlik ilişkilerinize, hay sizin doymak bilmez para sevdanıza...
  • 47
    diagne'nin maaşı ile hepsini yarışmacı bir hale getirebileceğimiz göz bebeklerimiz. beşiktaş jimnastik kulübü değil burası. kafanıza göre kapatıp, açamazsınız. galatasaray'ın ilk hedefi kendisine yakışır sporcular yetiştirmektir. elbette bunun için büyük bütçeler bağlamaya gerek yok. hatta yönetimlerinin ayrılması bile düşünülebilir. futbol ayrı bir dal.
  • 48
    ortalama bir dingonun ahırından hallice yönetilen yapılar.

    günümüzde tamamen sponsorluklar, takım-şirket birliktelikleri vs. üzerinden dönmektedir. bir takımın bir ana sponsoru, 15-20'ye kadar sayıda yan sponsorları olur. hatta bazen bir müessese takımı kurar, kulüp de kendi isim hakkın armasını camiasını vererek güçlü ortaklıklar kurar...

    şirketler hem reklam yapar, hem çoğu ülkede vergi indirimleri falan sağlar. ya da ödeyecekleri vergi miktarından düşer sponsorluk paraları...

    peki galatasaray nasıl yapıyor bu işleri?

    galatasaray sponsora gidemiyor. galatasaray ismini bir sponsorla paylaşamıyor.

    çünkü galatasaray'ın amatör şubeleri kocaman birer ahır. ahbap-çavuş-amca-yeğen idaresinde. her ne kadar düşük bütçeli başarılarıyla bilinse de sporcu ve staff camiasındaki en bilindik özelliği insanlara maaş ödememesi.

    çünkü galatasaray'ın amatör şube yöneticisi tayin edilen(!) amcaları, yeğenleri takımla deplasmana şehir güzelse gidiyor. otelde takım maça hazırlanırken saunasından masajına kadar her ekstrayı kullanıp kulübe fatura ediyor. 1 aylık amerika tatilini "oyuncu izliyorum" diye kulübe itekliyor. sponsorun çeklerini kendi işlerine kullanmak için kırdırıyor... sırf ahbap çavuş ilişkisinden, firmanın adını duyurmak için "gayrımenkul yatırım" adı altında üçüncü sınıf arazi mafyalarını sponsor yapmaya yelteniyor. sırf komisyon parası yemek için menejerlik şirketlerinin kucağına oturtuyor takımlarını...

    ortadaki sicil bu olunca kimse de galatasaray'a bir kuruş sponsor olmuyor...

    yetiyor mu, elbette yetmiyor...

    galatasaray kendine yolunacak bir kaz arıyor.
    parayı versin, nasıl yönettiğime karışmasın...
    parayı versin, ama adı geçmesin...
    parayı versin, ama saha içinde bir koltuk bile vermeyeyim...
    parayı versin, ben yiyeyim. sporcumu staffımı ödemeyeyim, suçu da sponsora atayım...

    ne oluyor günün sonunda. ya cepten verilen para sponsorluk diye geçiliyor. ya piyasaya oranla komik miktarda bir sponsorluk bulunuyor, ya da futboldan bir şekilde yönlendirilebilen paralar yönlendiriliyor. üzerine biraz da borç harç yazılarak her sezon bir kadro kuruluyor. ucuza kapatılırsa 3-4, o da olmaz 1-2 çok iyi transfer, birkaç tane enayi gibi galatasaray'a hizmet eden kalite yerli, üzerine de gençlerden "ne isa'ya ne musa'ya yarayacak" bir kadro diziliyor. biraz galatasaray geleneği yalanı, biraz da işte şansa araya karışmış olan 1-2 lider karakterin etrafında sezonlar geçiyor.

    ister dünya şampiyonu ol, ister küme düş. laflar hiç değişmiyor.

    "biz bu şubeyi küçülteceğiz. gelirimiz yok. maçlara 10 kişi geliyor. futbol gelirini aktaramayız. kulübü batıralım mı?"

    finansal fair play korkusu falan çokça da sempati topluyor bu demeçler.

    peki gerçekte olan bu mu, değil elbette.

    galatasaray'ın amatör'de yaptığı şey bütçe küçültmek, tasarruf falan değil.
    rakiplerinden daha düşük bütçeleri çok kötü yönetmek. başka hiçbir halt değil...

    sen staffına, oyuncularına eziyet et maddi manevi. düzgün imkan verme, doğru kadro mühendisliği yaptırma, paralarını verme, sözleri tutma. insanlar iyi niyetle, iş ahlakıyla, kulübe duydukları saygıdan birşeyler başarsın. sen de çıkıp ahkam kes biz düşük bütçelerle ne başardık diye...

    sonra her genel kurulda ortaya zarar tabloları çıkınca kaçacak kıvırtacak yer ara...

    kimse elbette kulüp zarar etsin istemiyor. cepten versin, mahkemelik hacizlik olsun istemiyor. ama bu işin metodu, bu bahsedilen şey değil...

    altyapından çıkan oyuncuları koyarsın, anlaşabilirsen 1-2 tane "tek özelliği bütçene uygunluğu" olan transfer yaparsın. başlarına da bir koç bulursun. çıkarlar oynayabildikleri kadar oynarlar. en kötü ihtimal kaybederler, küme düşerler.

    niye bu takım küme düştü diye soran olduğunda "bütçemiz yoktu bu kadroyu topladık" dediğinizde kimse de böyle paragraflar döşemez arkanızdan...

    ezeli rakibimden bir oyuncu alayım, bir tane yıldız alayım, iki tane yıldız adayı alayım, geberene kadar oynatayım, boş yerleri de gençler tamamlasın. ligde avrupa'da bir yere kadar geleyim. sonra ne oldu bütçe küçülteceğiz...

    afbuyur da hem ayranım dökülmesin, hem götüm sikilmesin olmuyor işte....
App Store'dan indirin Google Play'den alın