• 26
    tüm dünyada, bu alt yapı işini en iyi yapanlar takımlar dahil, en iyi 2-3 futbolcunu alırsın yavaş yavaş a takıma monte edersin. o da yetenekli bu da yetenekli hepsi forma şansı bulmalı şeklinde olmaz bu iş.

    bizde ki bu komik saplantı yüzünden özellikle hazırlık dönemlerinde takım zaman zaman u16 seviyesine falan dönüyor. dünyada hiçbir büyük takımda hazırlık maçı olsa dahi 8-10 tane adı sanı duyulmamış alt yapı oyuncusu deneyeyim diye şuursuz bir mentalite olamaz.

    olursa da böyle 2. lig takımına 3-0'dan maç verip komik duruma düşersin. takıma yavaş yavaş monte edilip denenecek 2 en fazla 3 isim var. jankat, baran, ali. zorlamanın, eğip bükmenin, zaman zaman rezil olmanın bir anlamı yok.

    (bkz: 5 temmuz 2023 galatasaray hull city maçı)
  • 31
    savunucularının en büyük dayanağı olan "2000 uefa kadrosu" aslında sanıldığı gibi altyapı başarısına değil, aslında scouting başarısına işaret eder.

    gelin bir bakalım, arsenal maçındaki türk oyuncuların altyapısı nedir, ya da bize hangi takımdan gelmiştir.

    hakan şükür - bursaspor (sakaryaspor çıkışlı)
    hasan şaş - ankaragücü
    hakan ünsal - karabükspor
    ümit davala - istanbulspor (diyarbakırspor çıkışlı)
    fatih akyel - bakırköyspor
    arif erdem - zeytinburnu
    ergün penbe - gençlerbirliği
    ahmet yıldırım - izmirspor
    mehmet yozgatlı - adanaspor

    okan buruk, bülent kormaz, suat kaya ve kısmen emre belözoğlu * ise altyapı oyuncuları. tabii ki hepsi çok değerli ama "altyapıya düzgün yatırım yapılırsa sonucu uefa kupasıdır" çıkarımı kocaman bir abartıdan ibaret.

    altyapıdan çıkardığın 1 tane türk oyuncu için 2-3 tane dışarıdan keşif yapmışsın. bugün bu barem daha da açık.
  • 32
    beklentiler ölçüsünde yatırım yapılmayan sistem için ısrarcı olanlar için söylenen söz. bir jenerasyondan 2 tane altyapı oyuncusu çıkıyorsa bu çok ciddi bir başarıdır bu kalitesizlikte. kalitesizlik derken altyapının kalitesizliginden bahsediyorum. pirlo altyapıdan çıkan oyuncu için mevki bilgisinden bahsediyordu ki bizim ülkede en çok eksik olan şeylerden biridir. şimdi bizim bu imkansızlıklar içinde elimizde ali turalp ve emin var. tam aynı jenerasyon olmasalar bile öyle de diyebiliriz. bunların yanında kiralık gider ve hem oynar hem çalışırsa baran akşama da sayılabilir. hepsi de 18-19 yaşında zıpkın gibi olacak değil ki çoğu kiralarda 23-24 yaşlarına kadar pişecek (bkz: yunus akgün) ve öyle a takim oyuncusu olacaklar. bu tanıma da uyan 5 temmuz 2023 galatasaray hull city maçı özelinde baran aksaka ve jankat var. ali turalp ve emin a takim rotasyon seviyesindeler şu halleriyle. sonuç olarak 2 oyuncuyu takımda tutacaksak bu altyapı için başarıdır ve bu seviyede yeterlidir. ne zaman alt yapının kendine ait 2-3 sahası ve ne zaman ayrı beslenme uzmanı ve çeşit çeşit mevki hocaları olur ve bu hocalar geçim sıkıntısı çekmeden her oyuncu ile özel olarak ilgilenebilirler o zaman her jenerasyondan fazla fazla oyuncu bekleyebiliriz. ki bu şekilde bile kolay değil bu yüzden erden timur'un projesi uygulanabilirse beklentilerimizi arşa çıkarabiliriz.
  • 34
    fener ardadan 20 milyon euro kazanacak. arkadan yasir boz ve efe fettahoğlu geliyor. bir 3-5 sene sonra arda için dönen geyiklerin aynısını tekrar duyacağız.

    trabzon ahmetcanı çıkardı 10 milyon euro kazandı.

    beşiktaş emirhan ve rıdvanı sattı toplamda 9 milyon euro aldı.

    biz ozanı sattık 15 milyon euro kazandık, ardayı sattık aynı parayı aldık.

    bunlar sadece aklıma bir çırpıda gelenler. peki 4 büyükler bu kazandıklarının yarısını altyapıya harcıyor mu? tabi ki hayır. adam gibi altyapı ile ilgilenilse, adam gibi oynama fırsatları verilse hem ne oyuncular çıkar, hem kulüpler ne para kazanır. ama orada da işte menejer işleri yok, komisyon yok, hazır adam almak yok, ne var peki: emek var, zamana ihtiyaç var, sabra ihtiyaç var. onları da isteyen yok.

    bu iş kulüplerin kurtuluş reçetesidir. her 20 yılda bir riva veya florya çıkaramazsın. ama her yıl en az bir tane altyapı oyuncusu çıkarırsan hiç bir şeye ihtiyacın kalmaz. yeter ki doğru oyunculara ulaş. bu iş için de doğra ekip kur.
  • 35
    bir gerçekle başlayalım; iyi oyuncu kendisini 45 dakikada belli eder. arda turan'ın ne kadar büyük bir oyuncu olacağını mlada boreslav maçını izleyen herkes biliyordu. o zaman 15 yaşındaydım, futbol bilgim ve tecrübem sınırlıydı ama arda'nın çok başka bir oyuncu olduğunu çocuk halimle bile görmüştüm. ozan kabak 3 maç oynadı ve herkes potansiyelini gördü. arda güler'i 10 dakika izleyen herkes üstdüzey futbolda kendisine yer bulacağını görür. bugünkü oyuncularımıza bakarsak emin bayram'ın genel rotasyonda uzun yıllar galatasaray forması altında ilk 18 oyuncusu olabileceğini görüyoruz. daha ötesine geçebilmesi ise tartışmalı, biraz şans işi ama genel anlamda kumaşı profesyonel futbolcuyum diyor. ancak onun dışındaki yaklaşık 10 genç futbolcumuzun bir çoğu ptt ligi seviyesinde takılacaklar. bunun böyle olacağını kabullenmek lazım. altyapıdan çıkan oyuncuların bir çoğunun ilk entrylerine bakın hepsinin müthiş yetenekli olduğu, uçup kaçtığı yazılmıştır. 3 sayfa sonra da küfürler gelir. klasiktir bu. çünkü u16 takımında maç yapmakla profesyonel futbol arasında uçurum var. profesyonel ligde tutunabilmen için sadece yetenek yetmez. kaldı ki sen o kadar yetenekli olmayabilirsin de, belki de bu u16 takımlarının yetersizliğinden ortaya çıkan bir illüzyondur. yetenekli olsan dahi profesyonel futbol için fiziken güçlü olman, psikolojik olarak baskıyı kaldırabilmen çok önemli. bugün galatasaray maçı için sahaya bakıyorum kol çapı 32 cm'yi geçmeyen tipler sahaya giriyor. çoğunun yaşı 20-21-22'ye dayanmış. altyapı bu değil. bir oyuncu 18-19 yaşında galatasaray takımında bir hazırlık maçında sırım sırım sırıtmıyorsa evet bu çocukla devam edilir; ancak 21 yaşına gelmiş, abdülkerim'in tek koluyla kaldırabileceği ve profesyonel futbolda 100 dakika bile görememiş tiplerden galatasaray'a gelecek olmasını bekleyenler çok bekler. bana kalırsa altyapı için ciddi bir denetim ve çocuklar için gözdağı olarak da algılanabilecek kurallar getirilmeli. 20 yaşında galatasaray ile sırf potansiyeli var diye 5 yıllık sözleşme imzalamış bir oyuncunun 62 kiloyla ve daracık omuzlarla ortasahada görev alması rezaletten başka bir şey değildir. evet futbolda ayak önemlidir ama futbol sadece ayakla oynanmaz. ve sen messi, neymar veya saviola değilsen o fiziğini geliştirmek ve güçlü olmak zorundasın kardeşim.

    son olarak da bu yazılanların hazırlık maçı eleştirisi olmadığını söylemek isterim. ben bakış açımızın oturması gerektiğini yeri gelmişken belirtmek istedim sadece. altyapıdan nadiren iyi oyuncu çıkar, buna alışalım ve çok beklentiye girmeyelim ancak altyapıda bazı fiziksel gelişim basamaklarını tamamlayamayan standart adamlara 5 yıl sözleşme verip galatasaray formasıyla hazırlık maçı dahi olsa sahaya çıkarmayalım. 10 yaşından beri galatasaray altyapısında olan adam 20 yaşına geldiğinde profesyonel futbola adapte olabilmek için neler yapması gerektiğini bilmiyorsa bizim de o adamla işimiz olmamalı.
  • 36
    22 yaşındaki ikinci lig için bile yeterliliği şüpheli olan süleyman luş'un halini gördükten sonra bu altyapı işine yeterince realist bakamadığımız aşikar. ya kapasitesi düşük oyuncular üzerinde gereksiz beklentiye giriyoruz ya da bu oyuncuların gelişimi için gerekli çalışmalar yapılmıyor.

    nedense genel olarak galatasaray altyapısı çıkışlı oyuncular hep zayıf, hep güçsüz ve ayakları sağlam basmıyor. bir avrupa'daki altyapı çıkışlı oyunculara bakın, bir bizim çocuklara. dağlar kadar fark var.
  • 37
    kendi kardeşi ve en yakın arkadaşı halihazırda bir takımın altyapısında oynayan bir yazar kardeşiniz olarak söylüyorum boş iştir;
    altyapıdan çıkacak oyuncunun topa dokunuşundan yeteneği olup olmadığını anlarsınız, yeteneği yoksa sırf genç diye ısrar etmek zaman ve para kaybıdır; altyapıdan çıkacak her oyuncu iyi olmayacak şu kafadan çıkmanızı öneririm hatta belki 100 oyuncudan biri gerçekten istenilen düzeyde oynayacak.
  • 38
    altyapı fetişizmi demeyelim de sevgisi diyelim. bu sevgi galatasaray'ı diğer takımlardan ayıran; turgay şeren'i, cüneyt tanman'ı, bülent korkmaz'ı, tugay'ı, suat'ı, arda'yı hatta sabri'yi bile takıma kazandıran bir sevgidir. istatistiklere bakmadım ama milli takıma en çok ve en uzun süre mesai vermiş oyuncuların yetiştiği altyapıdır. bunu bildiğimiz için altyapıyı diğerlerinden daha çok seviyoruz.
  • 39
    son 20 senede altyapının kulübe maliyeti kazandırdıklarından fazladır. yani maddi olarak zarar etmektedir.

    her sene çeşitli yaş gruplarından yüzlerce futbolcuya antrenman yaptır, hoca tut, yemek çıkart. spor ekipmanı sağla, bu çocuklar için psikolog tut, malzemeci tut, doktor tut vs. vs. belli yaşa gelenlere asgari ücret dahi olsa maaş ver. iyi kötü vasat olana profesyonel sözleşme teklif et. sonra 4 sene boyunca her sene kiraya ver ama sözleşme bedellerini kendin öde. aradan bir iki tane vasat oyuncu çıkınca hemen çakal menejerlerin eline düşsün sözleşme uzatmasın vs. vs. en tırt oyuncunun bile sosyal mecralarda 200bin takipçisi var. kendini messi sanıyor. tamam seviyoruz ama altyapı diyince niğde anadolu fk'yi 3. ligde bile tutamayan seviyeden bahsediyoruz.

    tüm bu masraf kalemlerini yıllar boyunca üst üste topladığınız zaman arda'dan da ozan kabak'tan da kazandığınız bonservis'in çok üstünde bir rakam çıkıyor.

    şu haliyle ve performansıyla galatasaray altyapısı, kulübün kurtuluş reçetesi olmaktan ziyade gençler spor yapsın ya da türk futbolunun alt liglerine futbolcu yetişsin diye sosyal sorumluluk projesi olur.
  • 40
    tonlarca para harcanan sektörde, nasıl olur da altyapıya bu kadar duyarsız olunur hatta nefret edecek gözle bakılır anlamak mümkün değil.

    nüfusu bizimkinin yarısı hatta 5 kat azı avrupa ülkesi, türkiye'nin 10 katı ve çok daha nitelikli futbolcu yetiştiriyor. bunu her sene düzenli yapıyor. bunun sebebini ciddi irdelemek gerekir.

    sadece başarı odaklı bakmayı herkes gayet kolay yapabilir.
    çocuğun sahaya çıktığı ilk maçta ağız dolusu küfredip, "bundan olmaz yeaaa" "yetenek kendini baştan belli eder abi" gibi empatiden yoksun cümleler kurularak mı insan yetişecek?

    sen bir kere kendini düzelttin mi de karşıdan mükemmelen davranmasını bekliyorsun.
    türk futbolunda altyapıyı etkileyebilecek potansiyel ne çarpıklıklar var?

    nepotizm
    ekonomik çarpıklık
    tesis çarpıklığı
    finansal kaynak eksikliği
    nitelikli insan kaynağı eksikliği
    taraftar

    çocuk ne kadar yetenekli olursa olsun, tanışı yoksa yükselemez.
    çok yetenekli olabilirsin ama ailenin ekonomik yeterliliği yoksa futbola zaman ayıramazsın. daha doğrusu futbola zaman ayırmana iyi gözle bakılmaz.
    büyükşehirlerde futbol oynama alanları zaten çok kısıtlı. yukarda yazılan madde ile paralel: futbol oynayacağım diye ilave maliyet oluşturamazssın.
    sana ait tesis yok. çok şanslıysan futbol sahasını ana takımla müşterek kullanırsın. çimlerde bozulma olursa onu da yapamazssın.
    sadece altyapıya ayrılan para mercimek kadar bile değil. ona da yük gözüyle bakılıyor. bu ortamda komik paralar alıyorsun bazen belki kanuni zorunluluktan asgari ücret alıyorsun. kanuni zorunluluğa dua ediyorsun ama yatınca dua ediyorsun. hep futbolda ilerleyemeyince ne yaparım kaygın var. lise falan okumaya çalışıyorsun.
    yine kuş kadar bütçe içerisinde, geçinmeye çalışan altyapı hocaların var. muadillerinin çok komik rakamına çalışıyorlar. hal böyle olunca gelişim konusu da kapanıyor. adam gelişmeyince sana yansımıyor.
    sonra taraftar. başarı odaklı bakış açısı. ilk hatada yenilen küfürler. zaten sosyal yönden gelişmemiş özgüvenin dibe vuruşu falan...

    özetle, türkiye'de çok yetenekli olsan da bu futbolcu olabileceğin anlamına gelmez.
    nitelikli ve sistematik şekilde insan yetiştirmek için, çocukların yeteneklerinden evvel sektörün içerisindeki çarpıklıkları gidermek gerekir.
  • 41
    tekrar hortlamış, arda güler’i kıskanan güruhun kamp kadrosunun açıklanması ile ortaya tekrar çıkmışlardır. altyapıda hakeden formayı daima almıştır.

    yusuf demir gibi barça yapan bir isim dahi forma bulamıyorsa, yunus akgün gibi ads da çift haneli gol ve asistlere ulaşan bir isim dahi ilk 11’e giremiyorsa bu demek oluyor ki bizim altyapı oyuncularında iş yok. o yüzden yangın yapmanın manasız olduğunu düşünüyorum.
  • 43
    tekrar hortlamasının oldukça doğal olduğu bir durumdur. özellikle futbolda altyapı oyuncusu çok önemlidir. altyapı oyuncusunu sevmenin yalnızca galatasaray'a veya türkiye özgü bir durumu da yoktur. eğer köklü bir tarihi ve kültürü olan diğer avrupa takımlarana bakarsanız orada da bunları göreceksiniz. real madrid örneğin raul, ıker casillas, barcelona xaxi ve inesta ilk akla gelenler sadece. liverpool baktığımızda arnold ve steven gerrard örnek gösterilebilir. arsenal'e bakınca örneğin günümüzde saka örnek verilebilir. daha öncesinde theo walcott vb. bir çok topçu sayılabilir. milan ve inter gibi italyan takımlarına bakınca da sayısız örnekler bulacaksınızdır.
    her bir örneğe baktığınızda kesinlikle kulübün yüzü olduğu ve taraftarlarının en sevdiği oyuncuları olduğunu göreceksinizdir. bu yüzden dolayı altyapı fetişizmi olması gayet doğaldır. bir oyuncunun alt yapıdan çıkıp, formayı kazanması hem taraftarı kıpırdatır ve hem de kulübün simgesi olma yolunda bir oyuncu kazanmasına sebep olur. gelelim tabi bir de bunun ekonomik yönüne, senin liginin değeri ve ülkenin ekonomik durumları göz önüne alınca altyapı senin en önemli kaynağın. buraya gözün gibi bakmalısın, burayla ilgili bir planın ve projen olması gerekiyor. taraftarın da burayla ilgili bir hassasiyeti olmalı buna fetişizm diyorsanız öyle olsun. her sene bir kaç oyuncu gelsin, parlatıp satalım demiyoruz elbette ama burayı daha üretken hala çevirmeliyiz. en azından rotasyonda iş yapacak oyuncular yetiştirmeliyiz. en kötü anadolu kulüplerine gönderebileceğimiz, transferlerde kolaylık sağlayacak oyuncularımız olmalı.
  • 45
    gözden kaçan başka bir şey de altyapıda oynayan bu çocuklar bedava oynamıyor. kulüp bunlara yatırım yapıyor. maaş veriyor, yemek veriyor, tesis sağlıyor. zeminlerin bakımı, elektirik vs.
    bu çocukları eğitsinler diye bir sürü hocaya maaş veriliyor. bir sürü gider kalemi var. epey bir maliyet söz konusu aslında. yani kulüp buradan oyuncu da zaten çıkarmak zo run da.

    kulüplerin geldiği mali nokta zaten belli. her kulübun milyar tl borçları var. evet birkaç proje ile şu an borçları eritmede diğer kulüpler içinde avantajlı gözükebiliriz. ama bu sürdürülebilir değil. her zaman elinizde riva, mecidiyeköy de olmayacak. aynı sarmala bir daha düşerseniz çok kötü sonuçlar doğurabilir. tl ile gelir elde edip euro ile borçlanıyorsunuz ve mevcut türkiye yönetimi sayesinde paramız şu anda pul değerinde.
    illa yıldız çıkarmana gerek yok. ama rotasyon oyuncusuna bile milyon eurolar veremezsiniz. yılda 5 maç oynayacak oyuncuya bu kulüp milyon tl maaş hatta bonservis veriyor. ilk 11 olmasa bile en azından yedek kulübeni dolduracak kadar birkaç oyuncu çıkarman lazım.
  • 47
    10 temmuz 2023 galatasaray kisvarda fc maçında görülmüştür ki fetiş falan değildir. ortalama bir takımda bile gençlerimiz kendini gösterebiliyor. yeter ki biraz doğru zamanlama ve doğru taktik ile sahaya çıksınlar. bugün efe için, ali turap ve diğer alt yapı oyuncularımı için yazılanlar ya da yazılmayanlar hull maçındakilerden dağlar kadar farklı. umarım daha fazla fırsat bulur, kendilerini geliştirirler ve gerek kazandırdıkları maçlar gerekse bonservisler ile hepimize kaynaklarımızın ne kadar kıymetli olduğunu tekrar kanıtlarlar. ve umarım yetiştiren, geliştiren, satan ve bu anlamda da arzu edilmesi gereken seksi bir kulüp oluruz!

    hatırlayın, bugün bütün dünyanın dilinde olan arda koskoca 1 sezon boyunca pamuklara sarıldı. biz bunu yapamıyoruz gölge etmeyelim yeter.
  • 48
    hakkında benim de birkaç şey söylemek istediğim durum. öncelikle şundan başlayalım: burada suçun çok azı bu çocuklarda olabilir zira çok detayına girmesek dahi basit bir çıkarım yapabiliriz: bir ortamdaki ayrı bireylerin %99'u da başarısızsa sıkıntı bireylerde değil sistemdedir. bu zaten çok acayip bir analiz değil. ülkenin durumunu da tek tek anlatamaya gerek yok. bu çocukların yetiştirilme tarzı, beslenmesi ve sporcu hayatı yaşayıp yaşamaması gibi. dolayısıyla sen bu çocukları ''avrupa'da yaşıtları dana gibiyken bunlar çocuk gibi görünüyor.'' diye suçlayamazsın zira avrupa'daki beslenme kalitesinin çeyreği kadar bile beslenmedikleri bariz. bunun da sebebi belli. neyse. bunlar en üst perdeden genel tablo yorumları. biraz da detaylara inelim.

    her şeyden önce ülke olarak altyapıya bakışımız tamamen ama tamamen sıkıntılı. biz altyapıdan ne beklediğimizi de ne beklememiz gerektiğini de bilmiyoruz. en taze örnek arda güler. arda güler, bir altyapı meyvesi değildir. arda turan gibi, sergen yalçın gibi. arda'nın kariyeri bilinmez ama çok net bir gerçek var: allah vergisi yetenek. yani bu adamlar zaten topçu doğuyor, öyle de gidiyor. eğer en üst seviyede tutunmak isterse çalışıyor, etrafındakilerden öğreniyor ve zaten adını tarihe yazdırıp futbolu bırakıyor. bunu yapmayanlar da ''kendine yazık etti'' türküsü eşliğinde bir kariyer yaşıyor. galatasaray'ın, fenerbahçe'nin veya barcelona'nın hedefi altyapıdan arda turan, arda güler veya messi çıkarmak olmamalı. zira bunu yapmak bir altyapının elinde olmadığı gibi altyapının görevi de değil. beklenti de bu olmamalı. wenger mi demişti hatırlamıyorum ''genç takımdakilere messi izletmeyi doğru bulmuyorum çünkü onun yaptıklarını sadece o yapabilir.'' diye. galatasaray için hedef şu olmalı: ozan kabak, yunus akgün, emin bayram.

    a) direkt kendi 11'ine koyabileceğin veya avrupa'ya satarak para kazabileceğin
    b) kendi rotasyonunda katkı alabileceğin veya süper lig'de iyi işler yapabilecek futbolcular.

    galatasaray altyapısı bunları standart hale getirebilirse benim için başarılıdır. yoksa 1 tane messi çıkarıp 300 milyona rekor bedelle ihraç etse dahi benim için bir altyapı kriteri olamaz. dolayısıyla biz de beklentileri buna göre ayarlamalıyız. bizde ise tam tersi bir durum var. ya göklere çıkartıyoruz ya da yerin dibine sokuyoruz özel bir futbolcu değil diye. tamamen farazi konuşacağım. baran aksaka hazırlık maçında yanına al ver yapıyor ''oo müthiş topçu, harika yetenek, bin yıldır as oyuncu gibi'' deniyor. hemen ilk sıkıntılı maçta ''baran niye oynamıyor?'' deniyor. baran biraz kötü oynayınca da ''çocuk gibi, bundan bir şey olmaz'' deniyor. sözlükte bile bundan tonlarca örnek bulurum. bugün nerede olduğunu bilmediğimiz adamların ilk sayfalarda messi gibi övüldüğü bir sürü örnek. kaldı ki çat diye kadroya girip fark yaratan özel adamlar dünyada kaç tane çıkıyor ki bizde nasıl çıksın sürekli? bunun ihtimali sıklığı ne kadar olabilir yani?

    sen eğer standart olarak üst düzeyde bir altyapı katkısı almak istiyorsan bunun tek yolu var aslında: oyun felsefesi. a takım aynı oyunu oynayacak, alt yaşlarda da aynı oyun ve oyuncu profilleri oluşturulacak ki adam a takımda forma giydiğinde sudan çıkmış balığa dönmesin. hollanda ekolü yani. en üste geldiğinde, en alttan beri bildiği oyunu oynayacak çocuk. tabii ki diğer tecrübeli futbolculara eklemlenerek. 2008-2012 ''girenin çıkanın fark etmediği'' barcelona gibi. tabii orada çok üst düzey bir takım olduğu için beni bile o oyuna dahil edebilirdi o ayrı. bu arada bizim için tek yolu var çünkü biz ana karnında acayip topçular çıkaran brezilya, arjantin olmadığımız ya da tekniğiyle, zihinsel özellikleriyle fark yaratamasa da fiziksel özellikleriyle fark yaratabilen bir ülke olmadığımız için. bugün ispanya, italya boşuna benzer oyuncu profillerine benzer oyunları oynatmıyor. biz böyle bir şey yapıyor muyuz? tabii ki hayır. o zaman işte altyapıdan piyango bekliyorsun.

    tabii altyapı iyi demiyorum ben. bir sürü eksiği olduğu bariz ama altyapı sadece altyapı olarak değerlendirilemez. senin mesela oyuncu izleme ağın nedir? dünyanın nerelerine bakıyorsun yetenekli çocuklar için? dünyayı bırak, türkiye’nin bile her yerine kanca atabiliyor musun? kaldı ki sadece ülke içinde de rakiplerin var. üstüne biz kendimizi kandırsak da öyle futbolcu fabrikası falan bir ülke değiliz. dünyada çok az ülke öyle zaten. meyve sebzenin bir yerde yetişmesi gibi bir şey bu. yani diyorum ki üstteki sıkıntılara ek olarak senin zaten oyuncu havuzun da dar. sen 3 tane bilet almışsın ona piyango bekliyorsun. bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de sen ülkenin en kazanmaya odaklı, en rasyonel ve çabuk aksiyon alan kulübüsün. yani başkana sabredilmiyor başarısızlıkta. genç adamlara nasıl sabredeceksin? kimse kendini kandırmasın. ''şampiyon olamadık ama topçu çıkardık'' demez kimse 2. olduğumuzda. 96-00 takımı dahi şampiyon ola ola ilerlemiş. yoksa kimse kimsenin gözünün yaşına bakmazdı yani.

    buradaki en basit çözümlerden biri beklentiyi düşürmek. çıkan her topçuya uçup kaçacak gözüyle bakmamak, wonderkid gözüyle bakmamak. her sene 1 tane yunus akgün gibi rotasyonda gayet verim alabildiğimiz adam çıkarsak süper. 22/23 sezonunda yunus ve emin gayet verimli oldular rotasyonda. ''bunla yetinelim'' demiyorum ama bazen de memnun olmayı bilmek lazım. her yıl böyle çıksa keşke topçularımız. yoksa altyapıdaki her topçuyu wonderkid zannedip çok yüksek şeyler beklersek, daha hiçbir şey yapmadan şımartırsak işler kötü gittiğinde de ilk iş o zirveden yere düşürmek oluyor. daha soğukkanlı ve daha makul beklentilerle bakmak lazım gençlere.
  • 49
    yarışmacı altyapı antrenörlerinin sebebiyet verdiği olaydır. türkiye'de altyapılardaki rekabetçi ortam gerçekten çok düşük. altyapı hocalarımız da takımını şampiyon yapacak şekilde kadro kuruyor.
    biraz eski tarihli bir örnek olacak ama sabri sarıoğlu üzerinden gitmek istiyorum. sabri sarıoğlu altyapımızda 10 numara pozisyonunda oynadı. evet baya baya 10 numarada oynadı. halbuki sabri bildiğimiz sabri ama düşünün o sabri biraz çabukluğu ve dribbling yeteneği var diye altyapıda 10 numarada oynatılıyordu.

    halbuki altyapı hocası sabri'yi 10 numarada kullanıp altyapı takımını şampiyon yapacağına 10 numaraya başka birini koysa sabri'ye de " ey sabri, her ne kadar sen takım arkadaşlarından çok daha yetenekli olsan da, potansiyelin a takımda 10 numarada oynamak için yeterli değil" diğer meziyetlerinse bek oyuncusu olabilmen için potansiyeli taşıyor. o nedenle senin üzerine özellikle düşeceğim ve sağ bekte değerlendireceğim deseydi." belki sabri kademe ve orta yapmasını çok daha önceden öğrenmiş olacaktı.

    onun yerine altyapı hocamız koydu forvet arkasına, sabri her maç 3-5 çalım ara sıra uzaktan gol attı. sabri için yeni emre belözoğlu olacak dendi. altyapı takımı şampiyon olunca da altyapı hocası çok başarılı ilan edildi.takım şampiyon diye her oyuncuya potansiyel yıldız gözüyle bakıldı. altyapıdaki oyuncular çok yetenekli ama a takım hocaları şans vermiyor dendi.

    halbuki altyapıda 20 gol 20 asist yapan topçular 3. lige gittiğinde 10 gol bile atamadı. bu nedenle orada kazanılan şampiyonluklar hiçbir başarı ölçütü değil. olmamalı da. biz taraftarlar da bu "şampiyonlukları" ya da o maçlarda gösterilen performansı başarı kriteri kabul edip altın nesil geliyor diye çok büyük beklentilere giriyoruz. işin kötüsü gençler de havaya giriyor kontrat imzalamıyor vs. sonrası da malum hayal kırıklığı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın