• 401
    ultraslan'ı kurarken büyük hayalleri gerçek kılan, galatasaray taraftarının şuan geldiği durumda olumlu yanlarında olumsuz yanlarında da katkısı olan güzel insan. ultraslan'ın dönüştüğü şey muhtemelen alpaslan abimizin istediği şey değildi ama onun bir hayali vardı ve o hayal için çalıştı, didindi ve arkasında çok özel onu örnek alan bir taraftar kitleside bıraktı.

    onun hayalinin izlerini taşımaktan gururluyum. umarım yarım bıraktığı galatasaray taraftar oluşumunu bizler bir araya getirecek bir yol bulur, kendisini huzurlu kılabiliriz. allah tekrar gani gani rahmet eylesin. tekrar tüm galatasaray camiasının başı sağolsun
  • 405
    bizim gibi tonla umutsuz vaka için hayata tutunacak bir dal yaratmayı başarmış olan güzel mi güzel adam. dünyanın en rahatsız eylemlerini yapıp kendimizden bile şüphe ederken referans alabileceğimiz niceleriyle tanışmamıza vesile oldu. o gitmiş olsa da hala daha yeni yeni delilerle tanışıp kendimizi biaz daha normalmiş gibi algılayabiliyoruz.

    gidişinin ardından 9 sene geçti. bıraktığı mirastan bir bok anlamayanlar ile hiç mi hiç bir bok anlamayanlar "alpaslan'ın mirasına sahip çıkmadınız" diye birbirini yiyip duruyor 9 senedir. mirasından nasiplenmiş ya da sırtlanmış olanlar ise yaşamaya ve yaşatmaya devam ediyor. ön plana çıkmadan, gündeme oturmadan, nemalanmadan vs. vs...

    tıpkı ondan önce yaptıkları gibi.
    sanki o bu dünyaya hiç uğramamış gibi.
    sanki kimsenin kafasından içeri tek bir cümle bile bişeyler sokamamış gibi....

    doğum günün kutlu olsun tanımadığı binlerce insanın abisi...
  • 406
    sabahın köründe alpaslan abimize yazılan birşeyler okudum. hemde eşi tarafından. şuan içim buram buram yanıyor.

    --- alıntı ---

    sene 1985...
    fenerbahçe şampiyonluğu için fenerbahçe'de, fenerbahçe lisesinde okuyan,fenerbahçe de yaşayan henüz liseli bir kız var lise ikide mi ne okuyor henüz, üzerinde sarı lacivert forma arkadaşlarınla sözde şampiyonluk kutluyor...
    belvü cafe de otururken, karşılarında aniden duran arabadan birkaç asık suratlı genç iniyor. ilgilenmiyor kız. içlerinden biri masaya yanaşıp, tanıdığı ortak arkadaşınla selamlaşıyor, masaya gelip kızın karşısına oturuyor. selamlaşma faslı sonrası masadakilerin hepsi fenerli olmasına rağmen bu genç fenere saydırıp duruyor, kız da "bu deli'nin burada işi ne ki!" diye içinden geçiriyor. bir şekil sohbet başlıyor, yakışıklı biri yemyeşil gözler, kız tom cruise fanatiği, birden bire çocuğun havasını ona benzetiyor
    sohbet sardı mı ne birden! ilk gözleminde tuhaf bir galatasaraylı olduğunu düşündüğü bu kişi birden gözünde tom cruise oluyor. bu güzel başlayan hikayenin sonu 2008 eylül'e kadar devam ediyor. sözde fenerli bu kız, yürekten özde galatasaray'lı oluyor
    oysa bu tanışma hikayesini birilerine anlatınca önce bana kızardın, sonrada gülerdik şimdi
    değerli kardeşlerimize anlatıyorum...
    seninle takım tutmanın ilk kez ne demek olduğunu anlamıştım.ilk kez bir takımın tarihini, futbolcular kimdir nedir öğrenmiş etkilenmiştim. ! o kadar çok sarı kırmızı anımız olmuştu ki beraber büyürken. çünkü ben yürekten galatasaraylı olmuştum artık...
    sensiz; 20 aralıklar yokluğun ve varlığın birbirine karışmış şekilde geçiyor, tam hayatımızı oturttuğumuzda mutluluk içindeyken bazen nazara geldik düşüncesindeyim. mükemmel bir ilişkiyi, doğrular ve yanlişlardan geçip oturtmuşken dağılmıştı hayatımız. ikinci çocuğu düşünüyorduk herşeyimiz mükemmeldi, bir dediğim iki olmazdı sen de, şımartan, sahiplenen, güvenen eştin, ellerinle besler, kapı çalınca kim o dediğimde babanız derdin....
    mükemmel eştin, mükemmel babaydın...
    tabiki kızdın mı parlıyordun, ama saman aleviydin, bende atarlıydım, karadeniz damarımı attırma derdim gülerdin, koca orduya laf geçirir ah bu yok mu bu derdin.belki de o yönümü seviyordun, neydi adım dediğim dediks )) hatta kızınca az mı dedim git ali sami yen de kal diye....
    gerçek sevgiydik, karşılıksız iyi kötü günde birbirinin yanında, hayat sınavlarından el ele kenetlenip çıkan. yaşarken insan tam anlasa da meğer anlamıyormuş elindeki değeri, sonradan çevremiz veya genel ilişkilere bakınca ne çok şanlı olduğumuzu daha çok anladım, çünkü biz herşeyden çok önce, herşeyi paylaşabilen iyi iki dosttuk...
    kader buymuş, dünya hiç kimseye sonsuz değil, ama işte keşke keşke 40 lı yaşları seninle yaşasaydım hak etmiştik bunu, gerçi bizim farkımız ne ki vakit gelince emir büyük yerden...
    geçen gün kötüleştim, acilden gidip ameliyat oldum, daha evvel alman hastanesinde olmuştum sen varken ve orada yaşadığımız anımız tüm güzelliğinle orada gece gözümde canlandı bana o koca koca camlı oda da kar manzarasıyla beraber ne güzel anılar bırakmıştın, süprizler yapıp çocuk gibi sevindirmiştin. gözümde canlandı sabaha kadar hastanede yatarken o yaşadığımız güzel anlar, persembe sabahı ameliyat'a alırlarken nasıl bir etkilenmişsem, birden bire narkozcuya ağlayıp senden bahsetmeye başladım,adam hemen uykuya yolladı beni, nereden bilecek ki öyle zamanlarda elimi hiç bırakmadığını ve geceden beri orada yatarken bunlari düşünüp o anımızla mutlu olup teselli olduğumu... seninle kazadan 7 saat evvel gittiğimiz yerdi bu hastahane yine 2. kat... belki onunda etkisi olan narkozcuya oldu çattık demiştir içinden...
    bazen insan çocuklaşabiliyor ve en sevdiğinden güç almak istiyor öyle anlarda...
    dik durduğum kadar, acım her an taze, kah mutlu, kah karışık ruh hali, hem kabullenmiş hem büyük özlem sana doğru. başardım ama sağlığım bazı başarılarımı engelledi, korkum yok hayata, bir ara kopmuştum çünkü, oda iyi oldu, hayati ve insanlari tanıdım...
    biz çok iyiyiz buda senin için en güzel hediye olsun doğumgünün de...kendimiz ayaktayız çok şükür. dolu dolu sevenin senden bize kalan en güzel hediye, can kardeşlerimiz var, çoğu bildiğin, çoğu seni tanımadan seven, senin sevginle yolunda giden, bize en güzel hediye olan karşılıksız sevgileriyle...
    dünya'da ardından büyük bir sevgi ve saygı seli bırakmaktan daha çok, bir insan daha ne isteyebilir ki?
    kaç kişiye nasip olur ki bu güzellik. işte bu bizim acımızın en büyük tesellisi, seni seven kalpler...
    hepsine sonsuz minnettarız var olsunlar....
    sosyal medya da özel şeyler yazmayı sevmem, bunlar samimi ve anında düşünülmeden içten duygularım, sizlerle paylaşmak istedim eşimin doğum gününde, iyiki varsınız yüreğiyle yanımızda olan güzel insanlar...
    iyiki doğdun alpaslanim

    --- alıntı ---

    alpaslan abi kimine aşktır, kimine dostluktur, kimine abidir.

    ben amatör maçlarına tek başıma gittiğimde ve kendimi yanlız hissettiğimde, alpaslan abiyi daha tanımadan gördüğümde için rahatlardı. yani alpaslan abi benim için güvendir.

    alpaslan abiyi uğurlarken, koca koca adamların hüngür hüngür ağladığını gördüm. kimse gizlemedi gözyaşlarını, herkes içinden geldiğince ağladı.

    9 sene olmuş. ben büyüdüm baba oldum ama aklıma o gelince çocuk gibi içimden alpaslan abi diyorum.

    güzel uyu abi.
  • 408
    alpaslan abimizi saygıyla anıyorum.
    kendisini tanımayı çok isterdim. kısmet olmadı.
    nur içinde yatsın.
    hayatımın en anlamlı ödülü, kendisinin adına düzenlenmiş olan bir makale yarışmasında 1. olarak seçilmemdi.
    makalemin dönemin başkanı duygun yarsuvat hocam tarafından okunup beğenilmesinden ve galatasaray sevgimden kendisinin haberinin olmasından sonra, kulübümüzün genel kurul üyesi olma şerefine nail oldum.
    alpaslan abimin emanetini omzumda gururla taşıyacağıma, tüm kalbimle söz veriyorum. hem de galatasaraylı sözü!
    onu hiç unutmayacağız.
    https://www.youtube.com/watch?v=CVPmmKNYrZo
  • 409
    --- alıntı ---

    alpaslan dikmen, 20 aralık 1965 tarihinde bursa'da doğdu. spor yazılarıyla basın dünyasına giriş yapan alpaslan dikmen, meslek olarak da foto-muhabirlik yaptı. fotoğrafçılığı sevdiğinden ve futbolculara yakın olmayı istediğinden bu mesleği seçmişti.

    2001 yılında galatasaray taraftarlarıyla birlikte ultraslan adını verdiği bağımsız taraftar grubunu kurdu ve günümüzde de halen galatasaray'ın en bilinen taraftar grubu ultraslan'dır.

    2008 yılında ailesiyle birlikte bayramı antalya'da geçirmek için yola çıktılar. ancak bursa yolunda geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.

    28 eylül 2008 günü şişli camii'nde kılınan cenaze namazına galatasaray kulübü başkanı adnan polat, şişli belediye başkanı mustafa sarıgül, yönetim kurulu üyeleri, galatasaray futbol a.ş. genel müdürü adnan sezgin, profesyonel futbol takımı oyuncularından ümit karan, dikmen'in ailesi ve yakınları ile başta galatasaray taraftarları olmak üzere beşiktaş, fenerbahçe, trabzonspor ve diğer takımların taraftarları'da katıldı. hasdal mezarlığı'na defnedildi. ölümünden sonra ali sami yen stadındaki eski açık tribününe onun ismi verildi.

    --- alıntı ---

    vai: fotospor

    vefatının 10. yılında saygı ve rahmetle anıyoruz.
  • 411
    tam 10 sene önce bugün hem de ertesi gün istanbul'da maç olduğu halde bursa yakınlarında geçirdiği trafik kazası sonrası hayatını kaybedip hepimizi şoka sokan galatasaray pazarlama aş eski yönetim kurulu üyesi, galatasaray.org web ekibi sorumlularından, ultraslan kurucularından ve genel koordinatörü sevgili kardeşimiz, abimiz...

    vefatından bir gün sonra oynanan konyaspor maçında böyle anons edilmişti, son yirmi küsur yılda kapıları açılıp içeri seyirci alınan her organizasyonda bir şekilde orda olduğu ali sami yen stadyumunda. 10 sene geçse bile hala adı dillerde anılıyor, pankartlara yazılıyor. günümüzün internet olanaklarına rağmen bugün aktif olarak tribüne çıkan birçok insandan daha fazla biliniyor ve tanınıyor. maymun iştahlı tüketim ve harcama manyağı çağımızda bunlar önemli şeyler.

    zamanla uzayan mesafeler gibi, şeyh uçmaz müridleri uçurur gibi yıllar geçtikçe yanlış yorumlanmaya; anlaşılamadan savunulup bazı argümanlarda kullanılmaya falan başladığını görüyorum bazen. sabahlamalı dönemlerden itibaren tribünde olan bir neferdi herşeyden önce. bir aile kurmasına, düzenli bir işte çalışamadığı için dönem dönem maddi sıkıntılar çekmesine rağmen bu işlerden elini ayağını çekemeyecek kadar tutkuluydu. vefatından iki sene kadar önce artık hayat koşturmacasına dayanamadığını söyleyip kendini "geri plana" aldığında bile dışardan bakanların "amma çok koşturuyor" diyeceği bir seviyeye falan anca indirebilmişti galatasaray mesaisini...

    galatasaraylılık hikayeleri onun devrinde onun yaşadığı yerlerde yaşayan pek çok insanla benzerlikler içerir muhakkak. ancak onu farklı yapan öncü ve birleştirici bir unsur olmasıydı. maç öncesi çatışmalı-sabahlamalı dönemin bittiği, türkiye'nin seksen sonrasının izlerinden yavaş yavaş sıyrılıp dünyaya açılmaya çalıştığı, hayatımıza yeniden şekil verecek olan internetin doğum sancılarının yaşandığı dönemlerdi...

    internette hala dolaşan görsellerde "yeni oluşum toplantısı" adı verildiği görülebilecek olan meşhur otel toplantısı gerçekleştirildi önce. italyan ultras akımı ile aslan lakabını kaynaştırıp bulunan bir isim kondu. meşale, koreografi, sopalı pankart gibi avrupai, bizim "tayfa"ların pek haberi olmayan, olsa da uğraşmayacağı şeyler artık rutine bağlandı. yüzüne bakılmayan, sporcuların büyük takım formasına rağmen köhne salonlarda ilgisizlik içinde ömür çürüttüğü amatör branşlar ultraslan ve diğer muadillerinin üzerine düşmesiyle bugün 20 sene önceye kıyasla inanılmaz yollar aldı. istanbul'da işin göbeğinde yer alan biri olmasına rağmen dünyanın her köşesinde nerede bir vebalı varsa bulup ulaşmayı başardı. attığı o güçlü bağlar ve kurduğu sistematik aradan 10 sene geçse de hala çökmeden çalışmaya devam ediyor. sosyal sorumluluk projelerinden, mezarlık-huzurevi falan ziyaretlerinden bahsetmiyorum bile...

    galatasaray tribünleri ile galatasaray taraftarının bu açılımı gerçekleştirme ihtiyacı duyduğu dönemde, tam olması gerektiği yerde, olması gerekenden fazla fazla emek vererek bu açılıma optimum düzeyde imkan ve kabiliyet sağlamış özel bir karakterdi. bu yüzden 10 sene geçse de adı hala anılacak, o dönemleri bilenlerin hala gözyaşı dökmesine sebebiyet verecek bir isimdi...

    teker teker geleceğiz yanına....
  • 423
    2006'daki sampiyonlugumuzda istiklal caddesinde bir barda kutlama vardi. ultraslan organize ediyordu. okulun ilk yilini bitirmis, izmir'den yeni gelmistim. bir arkadasimla gidelim dedik. henuz yasimiz 18.

    kapida bizi kel kafali, topluca biri karsiladi, sevindi geldigimize. yaa dedim, neydi bu adamin adi, hep sami yen'in onunde olurdu, otopark tarafinda muhabbet etmisligimiz de vardir. olimpiyat stadinda da cok gormustuk birbirimizi. hatirladi heralde beni ordan diye dusundum.

    barda kutlamalar basladi, o gun kimindi hatirlamiyorum ama konser falan da vardi, yalcin ayhan, orhak ak ve biri daha geldi hatta kutlamalara, ya cihan haspolatli'ydi ya da umit karan.hatta ergun gursoy da bir ara ugramisti diye hatirliyorum. neyse, gec vakit oldu, biz cikalim dedik arkadasla, otobus bulamicaz. kapiya dogru giderken o kel kafali topluca olan adami gordum, dedim adama bi hoscakalin diyelim. gittik yanina, bir seylerle ugrasiyordu, hep yogundu ama hic belli etmezdi bunu.
    abi dedim hoscakalin, biz kacalim.
    sagolun gencler dedi o da. galatasaray'in sizin gibi genclere ihtiyaci var.

    bu soz bizi o kadar mutlu etmisti ki, anlatilmaz.
    istiklal'den besteler soyleyerek gittik evimize.

    birkac sene sonra aldik kara haberi. izmir'deydim.
    o bize soyledigi soz geldi aklima. "galatasaray'in sizin gibi genclere ihtiyaci var."

    ama dedim sonra kendime, bizim ve galatasaray'in da senin gibi bir abiye ihtiyacimiz var.

    iyi ki dogdun abi. iyi ki senin gibi birini tanidim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın