• 1451
    2 ekim 1994 galatasaray beşiktaş maçında tanıştım ali sami yen ile. babamın omuzlarında, yeni açıkta sarı kırmızı renkleri gördüm. daha sonraları her tribünde bir şekilde maç izlemişliğim vardır. hagi'nin ve jardel'in golleriyle milan'ı 2-0 yendiğimiz maçta numaralı tribündeydim. bilen bilir numaralı tribün tiyatro izler gibi maç izler. ancak o maçta hagi'nin ve jardel'in gollerinde herkes ayağa kalkıp tezahürata başlamıştı.

    hiç bir stadyum ali sami yen'in yerini tutamaz. orası bizim evimizdi. evimiz yıkıldı.
  • 1452
    89 doğumlu olmama rağmen, yani yaşımın gayet müsait olmasına rağmen malesef tanışmak hiç nasip olmadı.

    gurbetçi olarak zaten istanbul'a ilk defa 15 yaşında gitmek nasip oldu.

    babam arada uçağa atlar gider, dönüşte de maç biletini masamın bir köşesine bırakırdı. göteborg ve herhangi bir fenerbahçe derbisi maçı biletini verişini dün gibi hatırlarım mesela. beni götürmesini çok istemiştim, ama 'okulunu bitir sonra bakarız' derdi hep.

    sonra 2008'de meslek okulunu bitirdim. iş bul, kendini kanıtla, para biriktir falan derken sene oldu 2010. arada istanbul'a gittik, ama hep yaz döneminde. ozaman da florya'nın kapısında futbolcuların yolunu gözlüyordum. hatta bir keresinde sabah 5'te uyanıp, pendik'ten kuzenimle karşıya geçip florya ormanındaki koşu antrenmanını izlemeye gitmiştik. kuzenimin de futbolla alakası yok yani, ben istanbul'a geldim, benim gönlümü yapmak istiyor sadece sağolsun. şimdi kombinesi var kendisinin, ama o ayrı konu... :)

    2010'da iki arkadaşla ekimde tatil ayarladık, istanbul'a gittik. milli maç arasına denk gelmişiz. haydi milli maça gidelim bari dedik, azerbaycan ile bakü'de, almanya ile de berlin'deymiş maç. zaten ikisine de yenildik. bizim orada olduğumuz dönem de bizimkiler pembe formayla karabük deplasmanında yenildi. saçma sapan bir tatil oldu yani. hatta stadın yanındaki çadırdan alışveriş yapmaya gittiğimde görevlilere yalvarmıştım, sadece içeriye girip barı tribünlerin önünde fotoğraf çekmeme izin vermeleri için, ama çok ters tiplere denk gelmiştim sanırım, olmadı.

    sonra sözlendik, nişanlandık, evlendik derken sene oldu 2012, aldım hatunu arena'ya gittim. arena'ya defalarca gittim, artık çocuklarımla her sene bir maç izlemeye gidiyorum. gidiyorum ama birşeyler eksik, biliyorum.

    eskisini televizyondan iki haftada bir görürdüm. ya da yaz tatilinde istanbul'da otobanda babam 'şimdi sağ tarafta ali sami yen gözükecek' dediği zaman heyecanla ayağa kalkıp 'içini ne kadar görsem kardır' düşüncesiyle hasretle izlerdim.

    içimdeki en büyük ukdedir.
  • 1453
    1984 yılında, daha 3 yaşındayken babamın omuzlarında ilk kez kapalı tribünde büyük bir heyecanla yer aldığım, kapanış maçında da bir o kadar hüzünle veda ettiğim canımız ciğerimiz eski mabedimiz.

    sen ne kadar en iyi teknolojiye sahip en modern en iyi stadı yaparsan yap. bir kere o ruh o koca binaların altında hapsoldu, gitti.

    keşke dönemin yöneticileri diretip diğerleri gibi eski yerine yapılsaydı yeni stad da. belki o ruh kaybolmazdı.

    son olarak; seni yıkan o dozerin..
  • 1456
    1987 doğumluyum ve 2013 mayıs ayına kadar izmirde yaşadım.
    o nedenle yaşım yetmesine rağmen sadece 4 kere mabedimize gidebildim;

    (bkz: 23 nisan 2000 galatasaray denizlispor maçı)
    (bkz: 21 nisan 2002 galatasaray ankaragücü maçı)
    (bkz: 25 ekim 2006 galatasaray bursaspor maçı)
    (bkz: 28 mart 2010 galatasaray fenerbahçe maçı)

    istanbul dışında yaşayan her taraftarın içinde sami yen bir uktedir. çünkü ne kadar gitme şansı olursa olsun çokça gidememiştir.
    ben izmirde ise biraz daha şanslıydım, hatırlayanlar vardır, 90larda çoğunlukla altay 1.ligde olduğu için atatürk stadyumunda bir çok defa galatasaray oynadı o dönemlerde. sami yen'i göremesek de takımımızı her yıl en az bir kere izleme şansımız oldu.
    altay'ı 8-1, 5-1, 6-0 yendiğimiz bir çok maçı izleyebildim.

    en büyük hayalim ise 13 yaşına kadar mabedimize gidebilmekti, çok şükür deplasmandaki leeds maçı dönüşü ilk maçımız olan denizli maçı ile bunu gerçekleştirdim;

    (bkz: 23 nisan 2000 galatasaray denizlispor maçı)

    kazanamasak da o günkü atmosferi hayatım boyunca unutamam aklımda hala;

    avrupa'da destan yazar bizim aslanlar,
    rakipler duyunca adından korkar,
    göklerde yıldızdır gönüllerde ay,
    kupayı alacaksın galatasaray

    tezahüratı da yankılanır. annem ve babamla yeni açık altta izlemiştik.

    sonrasında ise 2.gidişim yine bir nisan ayına, 23 nisan tarihine denk gelir. babam o zamanlar istanbulda çalışıp, her haftasonu annemle benim yanıma izmire geliyordu. her uzun tatilde de biz babamın yanına gidiyorduk. iş yeri baya yeni açığın arka tarafındaydı, o zamanlar tatlıses lahmacunun hemen üzerindeki binadaydı. karaborsacılardan, maçtan 20 dk önce filan bilet bularak bizi maça sokmuştu. annem ve çok yakın bir arkadaşımla eski açıkta izlemiştik, eğer fener o gün trabzon'a kaybetse şampiyonluğu ilan edecektik;

    (bkz: 21 nisan 2002 galatasaray ankaragücü maçı)

    ondan sonra malesef, her yıl gene istanbula gelsem de maça gitme şansım olmadı. babam da yanımıza izmire dönmüş, liseden sonra üniversite için izmirde kalmaya karar vermiştim.4 yıllık ara sonrası bu sefer bir 29 ekimi fırsat bilerek, o zamanki adıyla fortis türkiye kupasında, bursa ile oynadığımız maça yeni açık üstte kuzenim, eniştem ve babamla gittim;

    (bkz: 25 ekim 2006 galatasaray bursaspor maçı)

    bu kadar zaman sonra tabii ki en büyük hayalim, bir derbi maçını izlemekti. malesef bu dileğim buna çok üzüldüğümüz bir maç ile oldu;

    (bkz: 28 mart 2010 galatasaray fenerbahçe maçı)

    gsbonus yeni yeni çıkmıştı ve öncelikli bilet satışı yeni yeni gelmişti, annemin karşıyaka çarşıda gittiği bir kuyumcusu vardı*, sürekli galatasaray muhabbeti yapıyorlarmış. maç biletleri biletix ile satılıyordu. o zamanlar, biletix saat 10:00'da sistemi açardı ama siteye girmek ne mümkün, ve d%r'larda sıraya giriyordu herkes bilet almak için, annem de çaycı abiden rica etmişti. (güvene bakın, adama kartı, üzerinde postit'le şifresini yazarak vermişti) biletlerin çıktığı anda ben internetten yüklendim olmadı, tabii ki moralim bozuldu. ama iyi haberi bu çaycı abi sayesinde aldım kendisi bir bilet alabildi ve bu sayede maça gidebilmiştim. annem de bari teyzenlerde kalırız hep beraber gidelim istanbula dedi, ne güzel güle oynaya gittik. planımıza göre maç çıkışı beni alacaklar ve arabayla direkt izmire dönecektik. öyle de oldu. ama tabii moraller bombok.
    bu arada anneme sorsanız o golü leo franco değil, ben yedim.
    hatta abartmıyorum selçuk değil, ben attım.
    bütün cenabetliği ve yenilmemizi bana bağladı.
    ama cidden yıkılmıştım, kahrolmuştum...
    o gün arabada annem bir daha ben gidemezsin maça dedi.

    zaten sonrasında 2010 aralıkta doğubayazıt'a kısa dönem askerliğim için gittim. 5 ay boyunca oradaydım. ve geçirdiğimiz en rezil sezon olan, 2010-2011'in 2.yarısı takımdan uzak kalmayı değil, kendimi düşündüm. tabii ki her hafta rezil oyunlarımızı izledim, kahroldum ama uzak olmak iyi geldi açıkçası.

    askerdeyken ben sami yen yıkıldı, ve arena'ya taşındık. bu arada da askerden döndükten sonra izmirde ilk işimi buldum, artık kendi paramı kazandığım için arena'ya meşhur süper final senesi adımımı attım;

    (bkz: 5 kasım 2011 galatasaray mersin idman yurdu maçı)

    yine galibiyet olmadı tabii , annemin bana senin yüzünden kazanamadık söylemlerini de çektim biraz. musleranın kurtardığı penaltı ve pegasus alt ile arena ile tanışmam gerçekleşti. açıkçası sami yen sonrası, arena bana güzel gelmeyen bir staddı. yani daha güzel ve iyi bir stad yapabilirdik diye düşünüyordum, ta ki stadı görene ve içine girene kadar..

    ve harikulade, rakiplerimize adeta vura vura top oynayarak müthiş bir sezon geçirdik.
    süper final geldi çattı. takım hocamızla ateş ediyor ve süper finalin ilk haftası inönü'de bjk galibiyeti sonrası şampiyonluğa bir adım yaklamış olarak fenerbahçe maçına şampi olmak için çıkıyorduk.
    ama tabii ki rahat durmadım, annemin olur onayını ve * izni aldım ve yine bir 23 nisan tatilini fırsat bilerek arena'daki ilk derbime gittim;

    (bkz: 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maç)

    fazla yoruma uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. olanları biliyorsunuz. hızlıca geçiyorum burayı.
    2 gün sonra döndüm izmire. kadının ağzını bıçak açmıyor, hoşgeldin bile demeden ilk lafı;
    "bir daha ben hayattayken galatasaray maçına gidersen sana analık sütümü helal etmem" oldu.

    aslında haklıydı, bu sefer stoch değil golü ben atmıştım. ne desem boştu kendi cenabetliğime inanmaya başladım.
    allahtan şampiyonluk geldi, sonraki sene çok güzel bir sinerji yakaladık.
    ve 2013 mayısta ise yeni işim için istanbula taşındım. ve bu kadar yıllık galatasaray aşkından sonra kombine almasam olmazdı.
    öncelikle durumu uzun uzadıya anlattım ve en sonunda başımda ekmek kırmaya ikna ettim, ve izniyle kombinemi aldım. o günden beri de tt arena’da doğu üstteyim. sami yen’i çok özlüyorum ama arena’yı da çok seviyorum.

    sami yen'den yola çıktık, arena'yla devam ettik hikayemize, konu nereler geldi. son bir ukte ile bitireyim
    belki merak etmişsiniz, annemin de arena ile tanışması aşağıdaki maç ile oldu ;

    (bkz: 22 ekim 2016 galatasaray trabzonspor maçı)

    arkadaşımın doğumgünü için sözüm vardı, kendi biletimi ona verdim, babama da bir bilet aldım. beraber gittiler. ve o sezonki cenabetliği ve başarısızlığı kendine bağlıyor :)
    şimdi de tutturdu bir daha maça gelmem diye, ama en yakın zamanda ikna edip götüreceğim onu!

    çok özlüyorum be sami yen'i....
  • 1462
    taraftarın sahaya etkisi açısından tt arena isimli ucubeyle kıyas edilemeyecek kadar önde stat.

    tt arena; berbat konumu, sesleri birbirine karıştıran akustiği, verdiği soğukluk hissi, tribünlerin birbirine uzaklığı gibi özellikleriyle değil türkiye'nin dünyanın en kötü statlarından biridir. *

    ayrıca ali sami yen'de elde edilen başarıları saymayayım şimdi. tt arena daha dünkü çocuk. çok ekmek yemesi lazım asy seviyesi için.
  • 1463
    sözlük ortamında hakaret öznesi olarak kullanılan romantik galatasaraylıların hiç bir stadyuma değişmeyeceği mabed. bir cl eleme maçı ile yeni açık tarafında başlayan maceram kapalı sol üst civarlarında son bulmuştu.

    ama yeni stadın tadını alan kimsenin konumu ve ulaşım kolaylığı dışında oraya dönmek isteyeceğini sanmam en basitinden şimdi ki stadın wc'lerine bile söylenen taraftar eski alisamiyen'in wc sayısı ve kalitesi yüzünden intihar ederdi muhtemelen. ambians ise eşsizdi tabi eski nesil stadyumların genel yapısı gereği tavanı beton ve alçak olduğundan ses olduğu gibi sahanın içine giriyordu o nedenle kapalı üst dolu olduğunda bile ortalık yıkılıyordu, neyse stadyum manyaklığım depreşip gereksiz detaylar vermeden konudan çıkayım.
  • 1464
    kapalı üstten mükemmel olan görüş açısı, kapalı altta ise rezalet ötesiydi.
    kapalı üstün önündeki dandik çelik sundurma ve çatıdaki betonarme hayvani konsol ise uzun yıllar allah'a emanet bir şekilde birilerinin kafasına düşmeyi bekledi de acı senaryo yaşanmadı bir şekilde. en son stad yıkılırken anlaşıldı ki helva kıvamına gelmişti hakkaten, kırıcının daha neredeyse sesinden yıkılıyordu garibim... velhasıl çok geç kalındı yıkılmakta çok...
  • 1465
    ilk göz ağrımız, avrupadaki insanlar için "türk taraftarlar çok ateşli" gibi söylemlerin çıkış noktası olan eski stadımız.

    şimdi son model mercedes'e binipte, ilk aldığın murat 124'ün tadını unutamamak gibi bir şey bu yeni stad-eski stad muhabbeti. yaşadığın ilk heyecanı unutman mümkün mü? bugün 50 küsür bin kişilik stadlarda her taraftar için çok kolay hale geldi rakibi baskılamak falan. ama bunu 20.000 kişilik küçük bir stadda başarabilmek, italyan, ingiliz devlerini tribe sokabilmek, ayaklarını titretebilmek çok keyifliydi. ilk verdiğim örnekten devam edersek, yolda güçlü bir arabayı altında mercedes varken tokatlamak kolay, sıkıysa bunu murat 124'le yap bakalım(:
  • 1470
    dünyaya cehennem kavramının ne olduğunu gösterdiğimiz eski mabedimiz. ne zaman önünden geçsem içimden küfür ediyorum. (bkz: seni yıkacak dozerin). burası cidden çok farklıydı be... bu stadı cehennem yapan belkide en önemli unsur ise, tribünlerin sahaya yakınlığı ve kısa olması. türk telekom arena stadında tribünler çok yüksek ve geniş olduğundan tam modern dünya stadı gibi duruyor. eski mabedimizde ise hem tribünün kısalığı ve sahaya yakınlığından, hem efsane taraftarımızdan dolayı oyuncular ve hakemler ecel terleri döküyordu.

    --- alıntı ---
    maldini:"kimse bana burda 25 bin kişinin olduğuna inandıramaz"

    p.nouma:"bana hep ali sami yen'den bahsettiler"

    hagi:"bu seyirci ölüyü diriltir''

    tf1 fransiz tv:" paris ali samiyen cehenneminden nasıl cıkacak"

    corriara della sport: "milan, dikkat et orası hala cehennem'

    davids : (juve macından sonra) :"bizde böyle taraftar olsa hiçbir takım karşımızda duramaz"

    leeds'li futbolcular : "hello hell,we're leeds united"

    berliner morgenpost : "futbolun sadece futbol olmadigini ali sami yen stadinda anladim"

    collina :"bu cehennemi çok seviyorum"

    almanlar: hexenkessel(cadikazani) , höhle des löwen(aslanin magrasi)

    tuttosport:"yine cehenneme gidiyoruz"

    la gezetta:"şeytanın evi"

    --- alıntı ---

    gün geçtikçe ve endüstriyel futbol hakimiyetini arttırdıkça özlemimiz bir kat daha artıyor. keşke geri gelebilseydik yeniden...
  • 1471
    eski stadyumumuz. ne güzel günler gördük, ne zaferler yaşadık sende sami yen.

    şimdilerde herkesin hayran hayran izlediği barcelona ve real madrid'e futbol dersi vermişliğimiz de var, gergin geçen maçta leeds united'ı uefa kupası'nın dışına doğru itmişliğimiz de... juventus, manchester united, liverpool, roma, borussia dortmund, lazio, paris saint germain, monaco, deportivo, rangers, rosenborg, rapid wien, spartak moskova, göteborg... cantona, romario, cafu, roberto carlos, del piero, totti, batistuta, davids, crespo, raul, morientes, hierro, makaay, owen, giggs, neville, schmeichel, buffon, casillas... hepsi en az bir defa cehennem yüzünü görmüştür sami yen'in ama o cehennemi aklından en az çıkarabilen yine bu statta defalarca futbol dersi verdiğimiz milan'ın efsane kaptanı maldini'dir:

    "hiç kimse beni bu statta 25.000 kişi olduğuna inandıramaz"

    benimse en unutamadığım maç, biraz daha yakın zamana ait, unutamayışımın sebebi belki de bu stadyumdaki son büyük zafer oluşudur:
    (bkz: 26 şubat 2009 galatasaray girondins de bordeaux maçı)
  • 1472
    çaylak statüsü kazanmış bir sözlük üyesi olarak ilk yazımı burada, bu başlık altında sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyduğumu belirtir, ali samiyen stadı’nda yaşamış olduğum ilk anımı sizlerle paylaşmak isterim.
    88/89 sezonu, o zaman 6 yaşında annesi tarafından cimboma gönül vermiş bir veletim. peder bey ve abi hasta beşiktaşlı ama cidden onların avrupa maçlarında bizi desteklediği gibi ben onları destekleyemiyorum ne yalan söyliyim. hatta şöyle ki, peder o sene neuchatel maçında sevinçten radyoyu kırdı, o derece destekler. vesselam ailecenek gazi osmanpaşa’dan mecidiyeköy’e gidiyoruz, hava inanılmaz güzel. sonradan araştırdım nisan ayıymış. tabi bende yolla ilgili bişey yok. kaybederken de kazanırken de heyecandan ağladığım takımımı ve o zamanlar bizim kahramanımız olan prekazi'yi canlı seyredicem. allah ki ne allah,heyecandan kalbim çıkıcak. neyse vardık mabede, ortalık inanılmaz gurultulu, bir sürü insan. dedim uleyn herkes benim gibi, çarşı pazar karışmış. köftecilerin, dürümcülerin dumanlarından göz gözü görmüyor. davullar, zurnalar, gülenler eğlenenler... rock konserine gelmişim de açmış kollarımı milletin üzerinde sürükleniyorum, o derece hissiyat :) size şöyle söyliyim renktaşlar maç 6-0 bitmiş ben tribünleri seyretmekten, onlarla birlikte bağırmaya çalışıp sevinmekten hiçbir golü göremedim :) o günden sonra da ali samiyen’deki gittiğim her maçı o tribünde, yeni açığın numaralıya yakın kısmından izlemişimdir.
    maçı yazmamışım heyecandan :) galatasaray-kahramanmaraşspor
  • 1473
    ekşi sözlükte öylesine takiliyordum ve istanbulun 15 milyar piksel panaromik görüntüsüne denk geldim.
    daha önceden incelemiştim şimdi tekrardan bi bakayim dedim.

    http://www.detaypan.com/.../sapphire/index.html

    linke tikladim ve bir gezineyim dedim. karşima çikan görüntü ise şu oldu: http://gss.gs/P1G.jpg

    beş on saniye içinde aklimdan neler geçti neler. karli havalar, güneşli paril paril parlayan havalar. ne maçlar ne maçlar. hüzün dolu bir mutluluk resmen.
  • 1474
    arazisi çok değerliydi. mecidiyeköy gibi bir yerin kullanım hakkını verip, seyrantepe gibi ıssız bucaksız yere stat yaptırarak yine galatasaray'ı zarara uğrattılar.

    https://youtu.be/kDBOU_60gsk şu anki cumhurbaşkanı erdoğan da çıkıp ''gs'nin 1 kuruşu yok stat'da'' demişti. şimdi bir müteahhit de bir kişinin çok değerli arazisini alıp sahibine de daire verince ''bu işin yapımında senin bir kuruşun yok mu'' desin. bu çok komik olur. aynılarını bjk stadı için de söyledi ama orda haklıydı. bjk stadı aynı yerine yapıldı. bjk'nin buna gücü yetmez. biz ise itin öldüğü yerde bir stat aldık. zarara uğradık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın