çocukluk hayalini gerçekleştirip tuttuğun takıma
* başkan olmuşsun. gençsin, yakışıklısın, hayvan gibi zenginsin. keyifler gıcır. ilk iş scout ekibi adı altında çalışan ama futbolcu izlemek yerine bütün gün kulüpte yasadışı kumar
*** oynayan suicide squad'ı yollamışsın. zaten bu küçük hareketinle bile kulübün futbol aklını 90 kat arttırmışken üstüne bi de fransız fussball direktor getirtmişsin. of of ali'yi durdurabilene aşkolsun.
taraftar zaten hepten kafayı yemiş. çıkıp mars'a tesis yaptım desen inanacak vaziyette. başkan uzatta emelim diye yalvaran bile var. dayıyorsun kombineyi emiyorlar, forma için birbirini bıçaklayan mı ararsın, ali koç atatürk'ün reankarnesi diyen mi ararsın, taraftarı tutana aşkolsun. "abi 2 seneye cl'de final görürüz, 5 sene içinde barcelona karımız olur karımız" diye coşanlar antu da bile "yavaş aq" diye uyarılsa da genel olarak taraftar 50 yıllık diktatörünü daha yeni meydanda linç etmiş bir arap gibi şen ve mutlu. ellerinde bir keleşleri eksik.
fakat hala tam olarak mutlu değilsin. taraftar iyi, yeni hocanın burnu bi garip ama en azından aykut değil, fussball direktör havalı ama hala mutlu değilsin çünkü hala kulübün borcunu bilmiyorsun. aziz başkanın "yae 400-500 milyon dolares ya vardır ya yoktur" açıklaması aklına geliyor. "ulan bu nasıl borç bildirimi aq, aradaki fark 400 milyon lira be aziz baba" diye iç geçiriyorsun. bu işi çözse çözse ecnebi yeminli mali müşavirler çözer diyerek en baba firmaları görevlendirip aziz başkanın son süprizini öğrenmek için beklemeye başlıyorsun.
ve sonunda o beklediğin gün geliyor. odanda kahve-sigara-twitter sefası yaparken birden comolli ve ardından gözlerinden kan akan isviçreli mali müşaviri gelin stili taşıyan kaleci ayı volkan odaya giriyor. volki mali müşaviri comolli'nin karşısındaki boş deri koltuğa "iyice hademeye döndük aq" diye mırıldanarak bırakıp odadan destur almadan çıkıyor. kader anı diye geçiriyorsun içinden. isviçreli mali müşavir yarı ölü halde "c'est impossible. que diable est cette merde? je ne peux pas le croire. c'est réel. cela ne peut pas être réel. dis-moi que ce n'est pas réel.." diye mırıldanıyor. comolli'ye "ne diyo bu aq" der gibi bakıyorsun. comolli halden anlamayan bir fransız olduğu için yüzüne boş boş bakıyor. franszca derslerini astığına bir kez daha pişman oluyorsun. whatsapp'dan tercüman samet'i görüntülü arayıp " samet sor bakalım neymiş borcumuz evladım" diyerek toplantıyı başlatıyorsun. fakat o da ne? isviçreli mali müşavir cebinden küçük bir post-it çıkarıp masaya bırakıyor ve depar atarak odadan çıkıyor. noluyor aq diyerek kağıda uzanıyorsun ve "621 milyon euro" yazısını görüyorsun. o an kainatla olan bağlantın kopuyor. dyo ustalar ligini övmeye çalışan evren turhan gibi boş gözlerle comolli'ye bakıyorsun. comolli aynı boş gözlerle sana bakıyor. tercüman samet'in "ali bey, ali bey, ali abi, abiiiiii iyi misin başkan?" sorusunu duymuyorsun bile. "ulan arçelik'i satsam bile bu borç kapanmaz aq" diyip sigaradan son bir fırt çekip kahveyi fondipliyorsun.