saymakla bitmeyendir. aklıma gelen bir kaç tanesini listeliyorum;
-türk futbolu'na şikenin bulaştırılması ve ülke çapında uefa'yı tatmin edici hiç bir ceza verilmemesinin akabinde kulüplerin avrupa kupaları'ndan men edilmesi. kendi ipimizi kendimiz kesemedik.
-beşiktaş'ı borç batağına sürükleyen ve şikeye bulaştığı dönemde başkanlığını yürüten yıldırım demirören'e tff başkanlığı verilmek suretiyle türk futbolunun emanet edilmesi.
-
17 haziran duruşu'na gidilen süreçte basketbol federasyonunun davranışları. recep ankaralı denen hakemin seride tekrar maç alabilmiş olması. bir şampiyonluğun bir federasyon eliyle nasıl bir takıma verildiğini hepimiz gördük.
-kulüplerin mali düzenlemeleri konusunda devlet denetiminin hemen hemen hiç yapılmaması. biz de dahil olmak üzere birden fazla takımımızın mali fair play yüzünden avrupa kupalarından men edilmesi.
-arena'ya giden metronun bile isteye çalıştırılmaması. bu dönemde bir sürü metro istasyonu açılırken tek bir aktarma istasyonundaki inşaatın aylarca 'ötelenmesi'.
-devlet eliyle getirilen passolig sistemi nedeniyle stadlarda seyirci sayısının düşmesi. bazı kulüpler stad kapasitelerinden daha az sayıda passolig satmış durumda. tesis yapmak ile bu kadar övünen bir devlette bu stadlar insanlar için olmalı ve dolmalı, bankalar için değil. bu çok acı bir durum.
-timsah arena açılışının siyasi mitinge çevrilmesi.
-emmanuel eboue ve didier drogba'nın nelson mandela için giydikleri tişört nedeniyle disiplin kuruluna sevk edilmeleri.
-deplasman yasakları. darbe olmasa kaldırılacağı da yoktu, birlik beraberlik adına böyle bir karar aldılar diye düşünüyorum. bu kadar uzun süre olması bile büyük hataydı.
-olimpiyatların son güne kadar yayınlanıp yayınlanmayacağının belli olmaması. olimpiyat almak isteyen bir ülke eğer bu spor olayını yayınlamazsa bir sonraki ioc toplantılarında nasıl inandırıcı olacağını düşünüyordu acaba?
-ankaragücü'nün çok açık bir biçimde bazı kişilerin siyasi hırsları yüzünden küme düşmesi. ankaraspor kapatıldıktan sonra yerine kurulan osmanlıspor'un direk olarak tff 1.lig'den yarışmaya başlaması.
-trabzonda hakemlerin trabzonspor başkanı ibrahim hacıosmanoğlu'nun talimatıyla stadyumda saatlerce tutularak esir alınması ve akabinde hayatın hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi.
-ırkçılık yapan bir futbolcunun minimum ceza ile kurtulması.
-felipe melo'nun retweet nedeniyle 1 maç oynamama cezası alması. aynı oyuncumuz için federasyon başkanının basına eleştirel açıklamalar yapması. federasyon başkanının böyle bir tutumu kesinlikle onaylanamaz.
-kevin grosskreutz'un takımımıza transfer sürecinde belgelerin geç gönderilmesi ile 6 ay boyunca forma giyememesi. neyse ki bu zarardan ucuz kurtulmayı başardık.
-e-bilet sistemine rağmen kişilere değil kuruma ceza verilmeye devam edilmesi. maçların tribün kapatma ve seyircisiz oynama cezaları ile sürdürülmesi.