266
80 milyonluk koskoca türkiye cumhuriyeti' nde kaos nasıl yaratılır, işler nasıl içinden çıkılmaz hale getirilir dosta düşmana gösteren hükümet.
şu an amazon bölgesinde, herhangi bir ilkel kabilenin daha iyi yönetildiğine yemin edebilirim ama ispatlayamam.
224
aslantepe'deki ali sami yen stadı'nın açılış gecesinden beri alenen galatasaray düşmanlığı yapan hükümet.
o gece orada senelerdir millete yapıldığı gibi aslında sadece kendilerinin kârlı çıktıkları işleri başkalarına yapılan bir iyilik olarak sunmaya çalıştılar fakat hesap edemedikleri bir konu vardı: fikri hür vicdanı hür galatasaray taraftarı.
mecidiyeköy'deki ali sami yen arazisine çöküp, ederinin 3te1'i bile olmayacak fiyata stad yaptıkları için teşekkür beklediler fakat galatasaray taraftarının 2002'den beri hitap ettikleri kesime hiç ama hiç benzemediğini hesap edemediler.
bitmedi! o gece galatasaray stadında galatasaray başkanını küçük düşürmeye kalktılar ve sonuç olarak ağızlarının payını aldılar.
306
kendi kuyularını kendileri kazıyorlar. aslında muhalefet olarak hiçbir şey yapılmasa zaten kendi kendilerini bitirme noktalarına gelecekler. nasıl ki z kuşağının sayesinde yerel seçimlerde büyükşehir belediyelerini kaptırdılar, aldıkları saçmasapan kararlarla genel seçimlerde de hezimete uğrayacaklar.. bu aldıkları kararlar 1960 doğumlu dayıyı etkilemez ama z kuşağı böyle şeyleri gördükçe daha çok kinleniyor. bir türlü kendilerini update edemiyorlar zamana çünkü beyin takımı yok. anladıkları tek şey ihale, inşaat ve yemek, evet haram yemek.
sen 1960 doğumlu bir amcaya ya da teyzeye yağ kuyruğundan, şeker kuyruğundan ya da camilerin ahır olmasından bahsedebilirsin. ya da türban yasağını anlatabilirsin ama 2000 doğumlu bir gence bunu anlatamazsın. anlatırsan anlamaz. an-la-ya-maz. nerdeyse tarih kitaplarına girecek olan olayları seçim kozu olarak kullanamazsın. yemez onu z kuşağı... ellerinin altında internet var. dayı ne bilsin interneti. çoğunun kullandığı yegane sosyal medya facebook. biraz da twitter.
y kuşağından biri olarak ben bakıyorum, taksici barzolarla muhattap olmamak için uber kullanacağım ama yasak. yurtdışına çıkacağım, kalacak yer bakıyorum ama booking.com yasak. para alışverişi yapacağım, paypal yasak. daha düne kadar wikipedia yasaktı yahu. daha önce youtube yasaktı, twitter engellendi, internet yavaşlatıldı. türlü rezillikler. ben yarı dönemimi bilgisayarla geçirdim. üniversiteye başlayıncaya kadar bilgisayarım olmadı. özal dönemi çocukları olarak kimimiz hükümetin yanında, kimimiz tamamen karşısında ama z kuşağı öyle değil. doğarken elinde tabletle doğdu. hatta doğarken sahip olduğu bir organ gibi telefon tablet bilgisayar. biz kendimizi entegre ettik, daha doğrusu kafası çalışanlar. kafası çalışmayanlar da yerinde saydı. hükümeti seven o yüzden tam sevdi, sevmeyen de nefret etti. gezi olaylarının bizim dönemimizde çıkması tesadüf değil o yüzden. z kuşağından bir gezi çıkmaz ama öyle bir örgütlenirler ki feleğini şaşırırsın ki yapıyorlar da. istanbul ve ankara seçimlerini kaybetmeleri tesadüf değil çünkü yeni nesil tam istedikleri gibi tam manasıyla kindar. dindar değil ama kindar... ve bu şekilde saçma sapan kararlar alındıkça daha çok kinleniyorlar. nasıl olmasınlar ki. ülkenin parası değerli değil, döviz uçmuş, doğar doğmaz borçlu doğuyorsun, alınan vergilerin emsali herhangi bir ülkede yok. avrupa'ya, abd'ye bakıyor, hayat standartlarına, özgürlüklere, eğitim seviyesine. lanet ediyor. bir gram vatan sevgisi varsa o da kayboluyor. deizmin ya da ateizmin ülkede yükselmesi tesadüf değil çünkü alnı secdeye değen kesim bunları reva görüyor bu çocuklara. doğru düzgün müzik bile yapamıyorsun. deep turkish web'i bile içeri aldılar yahu. böyle s*kindirik bir düzen olur mu.
sonuç olarak 2023'de görüşürüz efendiler. devam edin siz böyle kararlar almaya...
372
her alanı siyasileştirdikleri gibi futbolu da siyasileştiren hükümet. insanların siyasetten uzaklaşayım, kafa dinleyeyim diyeceği alan bırakmadılar. nereye başını çevirsen orada siyaset, orada yozlaşma, orada liyakatsizlik.
373
nerden bakarsan bak elinde kalıyor. tarih hepsini yazacak tek bildiğim o.
ama tek isteğim var. bugün destek verenler yarın taraf değiştirmesinler.
267
bu saatte az market açıktır o yüzden marketlerde yoğunluk az olur, yarım saate herkes evine girer diye bir söylemde bulunan bakana sahip hükümettir. ne yaptığını bilmeyen veya bilen(bu daha kötü resmen kotülük) bir hükümettir. dün saat 22 itibariyle aldığı yasak kararıyla türk halkı ve virüsün nikâhını kıyıp 2 günlük gerdeğe sokmuşlardır. o yasaktan sonra kendini dışarı salacak insanlarla muazzam bir patlama yaşatacaklarına adım gibi eminim!
182
üzerimize saldıkları adayını tekrar sandığa gömdüğümüz oluşum. yok öyle peşkeş arazi, ada! gidin gariban vatandaşın üç beş dolarını bozdurmasını isteyin günü kurtarmak için.
302
sevinçle karşıladığım bir olasılığı gerçekleştirmek isteyen hükümetimsi. yapacakları bu hamle sonlarını mükkemmel derecede hızlı getirecektir :)
305
akp hükümetinin haziran/2020 itibarıyla dillendirdigi sosyal medyaya tc kimlik ile erişim sağlanması uygulaması, interneti kapatmak veya fişlemekten farksız bir uygulama olacaktir. passolig'i nasıl stadlarda şiddetin önlenmesi için getirmedilerse, tc kimlik ile sosyal hesaba giriş yapabilmek de birilerinin birilerine küfür etmesini engellemek için gelmeyecektir. daha dün açıklanan pfdk kararlarını gördük. neticede aldığınız cezalar, hatta yaptıklarınızın suç olup olmaması çemberin içinde mi dışında mi durduğunuza bağlı olarak değişen, öz eleştiriyi bile hakaret, hainlik olarak görenlerin yönettiği bir ülkeyiz.
391
kısaltmasını çok değişik şekillerde açabileceğimiz partinin hükümeti.
383
"kimmiş bu yakışıklı? aa benmişim" tarzı bir yaklaşımla cezalandırılacak sorumluları çok uzakta aramasına gerek olmayan "organizasyon."
252
sokağa çıkma yasağı ilan etmeleri gerekirken edemiyorlar, çünkü bu ulkede bir gün bile çalışmasa aç kalacak milyonlarca insan var, o insanlar aç kaldıklarında sokağa çıkma yasağının nedenine değil o yasağı getirene tepki gösterecekler, çünkü yasak ilan eden ülkeler vatandaşını aç bırakmıyor, ama biz aç kalacagiz. bitirdiler çünkü ülkeyi, tukettiler, biz iktidarı kaybetme korkusu yaşamayalım da gerekirse bu ülkenin insanları telef olsun diyorlar. yazık ki ülkenin insanlarının umurunda bile değil bu durum. bugün fatih hocaya bulaşan hastalık yarın hepimize bulasacak, belki de bulaştı bile. üç kuruş fantlari kesilecek diye ligi zamanında ertelemeyi bile basaramadilar. resmen kaderimizle basbasayiz. resmen kendi basimizayiz. aldığımız her şeye verdiğimiz kat kat vergileri yediler, doymadilar, saraylar yaptırdılar, lüks içinde yaşıyorlar, yedi sulaleleri zengin oldu, kene gibi emdikleri ülkeden daha zengin hale geldiler, hala doymadilar, hala da doymayacaklar. yazık bu ülkenin haline.. dünyayı kasıp kavuran virüs ülkenin içinden geçerken sağlık çalışanlarına doğru düzgün ekipman bile dagitmiyorlar, cernobilde santralin çatısını canlarına pahasına temizleyen insanlarla bugünkü sağlık çalışanlarımız arasında hiçbir fark yok. hükümetimizin umurunda bile değil. bugün çin'den iki milyon kit ithal ettik dediler, birkaç gün önce aynı adamlar abd'ye beşyüz bin kit sattık diyorlardı, kimse sorgulamıyor, kimse siz ne diyorsunuz demiyor, kimse bu ne saçmalıktır diye bağırmıyor. sustuk, susturulduk, hastalığı hatta bazılarımız icin ölümü bekliyoruz sessizce.
yazıklar olsun. umarım tez elden virüs hepinize bulaşır. acılar içinde, yasattiginizi yaşarsınız.
bu entryi de silin modlar, sesimizi çıkarmayın. silmezseniz hatirimiz kalır.
263
akp hükümeti,1923'ten 2002'ye kadar ülkenin biriktirmiş olduğu maddi veya manevi ne varsa hepsini yiyip doymamak demek.
akp hükümeti, halk zor durumdayken 1000 küsür odalı saray yapıp o sarayın sığınağına saklanan insanlar demek.
akp hükümeti, halk iş bulamazken, maille thy'ye müdür atamak demek.
akp hükümeti, halk döviz bozdururken 500 milyon dolara katarlıların çıkma uçağına talip olmak demek.
akp hükümeti, karantina ortamında bile adam kayırmak demek.
kısaca akp hükümeti, siyasal islamdır, siyasal islam da zehirdir.
125
ülkenin içinde bulunduğu durumun mimarı olan hükümet. haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, rantın, nefretin, şiddetin, zorbalığın, dayatmanın, özgürlüğe müdahelenin, emek hırsızlığının, yolsuzluğun, gericiliğin, halk düşmanlığının, din tüccarlığının, cehaletin, yalancılığın, iftiracılığın, utanmazlığın ve sayamadığım onlarcasının kötülüğünü bize öğretmişlerdir.
242
ekonomik anlamda ulkeyi batirdiklari icin bugun sokaga cikma yasagi ilan edemeyen hukumet. 3 hafta tum masraflariniz bizden diyemiyorlar. neden cunku merkez bankasinin ihtiyat akcesini dahi yiyip bitirdiler. gecis garantili kopruleri sokup demirleri eskiciye satsinlar.
384
mahkemeler gece bile çalışacak, adli tatil filan olmayacak, müebbet alan sevinecek. öyle bir yargılama dönemi olacak. spordaki usulsüzlerden tutun düzgün inşa edilmeyen değil bina, karınca yuvalarına kadar hesap soracaz.
370
küçücük sözlükte bile gün geçmiyor ki yeni bir vaka çıkmasın. bugün de kuruculardan hagi ve eşi bu belaya yakalanmış. kendilerine şifa diliyorum.
güya açıklanan komik rakamlara artık kıçımla gülüyorum.
sözlükte bile bu kadar kişi ve yakını bu belaya yakalanıyorsa türkiye’de açıklanan verilere nasıl inanalım.
bir yalan üzerine kurdukları ülke bir felakete sürükleniyor.
hasta verileri yalan, enflasyon verileri yalan, büyüme verileri yalan.
yazık güzel ülkemin vatandaşlarına.
247
suriyelilere yıllarca 40 milyar dolar harcayıp, gerekirse bir 40 milyar daha harcarım deyip, türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına 1 ay bile bakamayacak kadar aciz ve para sevdalısı, halk düşmanı bir oluşum.
285
eğer 1 milyon dolarınız varsa zenginsiniz demektir. bu dünya genelinde kabul gören bir şey. yani türkiye'de zengin sayılmanız için en az 7 milyon liranızın olması lazım.
türkiye'de bu ve bundan daha fazla parası olan birçok zengin aile var. son 20 yılda cidden zenginleşen, servetine servet katan birçok insan oldu.
zaten sorun da burada... bir kısım zenginleşirken, diğer vatandaşlar fakirleşti.
bir doğru düşünün, en sağına normal vatandaşı, soluna da durumu daha iyi olan vatandaşı koyun. bu iki zümre ortadaki noktaya ne kadar yaklaşırsa, aradaki fark o kadar az demektir.
biz de olan bunun tam tersi. soldakiler en uca, sağdakiler de diğer en uca gitmiş durumdalar. aradaki makas çok fazla açıldı.
inanın almanya'da, orada, burada türkiye'deki kadar zengin aile bulunmayabilir. ancak bu kadar fakir insan da bulunmaz. genellikle geçinme sıkıntısı çekmeyen insanlardan oluşur.
biz de bu grup kalmadı işte. ya servet içinde yüzen bezirganlar, ya da yokluk içinde hayatta kalma mücadelesi veren yoksul bir halk var.
öyle holding sahibi, devasa fabrikalara sahip zenginlerden de bahsetmiyorum. sırf benim çevremde zengin diyebileceğim 3 aile var. ticaretle uğraşan birçok insan zamanla bu paraları kazandı.
etrafa bir bakın. araba fiyatlarının tavan olduğu, üstünden alınan verginin dünya birincisi olduğu ülkede birçok kişi bmw'ye, mercedes'e binebiliyor.
daire fiyatında olan bu araçlara hemen her caddede rastlamak mümkün.
bu paraları nasıl kazandıkları ise başka bir zamanın konusu.
işte bu zengin aileler servetlerini dövize yatırdılar çoktan. bu kötü bir şey de değil, yatırabilirler. dolar artarken yüzlerinde bir tebessüm beliriyordur.
birçok insan hayat pahalılığından dem vururken, salgın korkusuyla işe gidip gelirken, bu insanlar yattıkları yerden servetlerini katlıyorlar.
bazen hesap kitap yapıyorum. benim bir yılda kazandığım parayı, dolara 1 milyon lira yatıran adam 3 günde kazanabiliyor.
bu paraları dövize, altına yatırıp, faizde işletmek varken, kim yatırım yapıp iş icra eder ki? adam ticarette kazanamayacağı paraları buralarda kazanmaya başladı. niye uğraşsın ki?
velhasılıkelam, ben ekonominin başındaki şahsiyetin de öyle doları düşürmek gibi bir gayesi olduğunu düşünmüyorum. hatta tam aksi tercih ediliyor olabilir.
çünkü sayısı hiç de azımsanmayacak bu zengin aileleri mutlu etmek gerekir. gönüllerini hoş tutmak gerekir.
dövizin artmasını dert edinmek de ancak bizim gibi sıradan vatandaşlara kalır.
377
soydukça doymayan, israftan bahsedip sonra da itibardan tasarruf olmaz diyerek kıçını yıkadığı taharet musluğunu bile altından yaptıran, kendi son model arabalara binerken halkına hafif hız yaptığında sağa sola kaçan clio'yu bile çok gören, saymakla bitmeyecek yolsuzluklarına her gün bir yenisini ekleyen hükümettir. 23 yaşında bi insan olarak hayatım boyunca dünya'da herhangi bir şeyden daha fazla nefret edeceğimi düşünmüyorum.
82
cumhuriyet kurulduktan ve atatürk döneminden sonra hiçbir siyasi oluşum bu kadar kök salmadı, bu kadar erk sahibi olamadı. özal da dahil olmak üzere, muhafazakar veya dindar oluşumlar bu kadar hüküm süremedi. zaten "sol" bu ülkede hiçbir dönemde mutlak egemen olamadı. o nedenle muhafazakar arkadaşların sol gelirse bize ne olur tarzındaki korku ve endişeleri yersiz. hiçbir durum bu partinin döneminden daha kötüye gidemez. hukukun hiçe sayıldığı, adalet anlayışının tek bir kimsenin elinde olduğu bir dönem yaşanmayacaktır hiçbir simülasyonda.
bu nedenle çevremizdeki muhafazakarlar korkmasınlar. bundan daha kötü bir organizasyonla karşı karşıya kalamazlar. "mecburen" oy verme faslını bir kenara bırakıp, ülkenin geleceğini düşünmek zorundalar. memnun olmadığınız hiçbir şeye "mecburen" ortak olmayınız sevgili arkadaşlar.
bizler bize sunulana razı olmak zorunda değiliz. kendinizi önemseyiniz. bir insan bir millet demektir.
saygılarımla,
309
mevsiminde 3 kilo domatese 27 tl verdim. başka da bir yorum yapmıyorum.
yasakladığın her şey sivirilir, büyür, boy atar, filizlenir. dünya siyaset tarihine bir baksınlar diyeceğim de, aralarında mezun sayısı çok az, mezun diye dolaşanların da mezuniyetleri şüpheli.
türkiye'yi yöneten hükûmet.
bu arada doğrusu hükümet değil, 'hükûmet'tir o da ayrı bir mesele. neyse az sonra silinir bu entry. uyarınca sinirleniyor gençler :(