2006 dan beri yapılan
formula 1 ve dolayısıyla
gp2 ve de
porsche super cup yarışlarında gözetmenlik yapan bir kişi olarak hakkında iki kelam etmek istediğim, uluslararası standartlardaki tek yarış pistimiz.
evet uluslararası standartlarda bu da demek oluyor ki her yıl belirli bir maliyet harcanarak bu pistin uluslararası standartlarda tutulması gerekiyor. buna basit bir örnek vereyim, bir viraj içi düşünün araçların frenaj yaptığı. o virajda antrenmanlar dahil olmak üzere 1 gün içinde 60 araç minimum 40 ar kez fren yapıyor. bu nedenle asfalt üzerindeki kauçuk tabakanın üzerinde lastik katmanı oluşuyor. bu da araçların yol tutuşunun azalmasına neden oluyor. sırf bu lastik izlerini yıkamak için dev bir makine gün içinde bir veya bir kaç kez lastik izlerinin üzerinden geçiyor. ve bu makine almanya dan getiriliyor. küçük bir ayrıntı ancak çok önemli bir maliyet oluşturuyor. ve bu yapılması zorunlu bir detay çünkü standart sözkonusu.
üstelik bu pistin düne kadar sahibi, işletmecisi de ecclestone denilen zatı muhterem idi. bilet fiyatlarını, etkinlik takvimini canı istediği gibi ayarlıyordu. hatta bir seferinde canı pistte tur atmak istediği için saatlerce onu beklemek zorunda kaldık. bilet fiyatlarını avrupa daha doğrusu diğer pistlerde olduğu fiyatlara göre ayarlıyor. örneğin silverstone da 100 euro ise türkye'de de 100 euro.
bir de yeşillendirme konusunda bir kelam edeyim. avrupa'da pistler genellikle ormanlık bir alan içerisine yapılıyor. ancak bizde pist çöle yapıldı sonra da yeşillendirilmesi yapılmaya çalışılıyor. e dikilen ağaçların yeşermesi büyümesi de biraz zaman istiyor. pist içinde hemen asfaltın kenarında olan yeşillikler ise çoğu pistte olduğu gibi kısmen çim kısmen de suni çim. bu istanbul park da da böyle, nürburgring de de.