38
ülkenin en güzel evlatları hapislerde çürüyor. gün geçmiyorki, güneşin ellerinden biri gözaltına alınmasın. ülkemiz tekelistan, çeteistan, taşların bağlanıp, köpeklerin salındığı güzel ülkemiz. bir futbol vardı, güzel oyun, körlerin, sakatların, kadınların, yaşlıların, ayağa yeni kalkmış bebeklerin bile oynayabildiği güzelim halk oyunu. bir sevda vardı içimizde her birimizin. aslında hepimiz renk tuttuk, takım tutmadık. renklerden renk beğenip, peşine düştük o renklerdeki kumaşlardan yapılan formaların. o formaların içindekileri canımızdan can belledik. her bir şeyden üstün tuttuk. tek kelimeyle sevdik. hesapsız, kitapsız, gönüllü, hiç bir menfaat beklemeden, o stadyumlarda götümüzü yırttığımız futbolcuları sokakta gördüğümüzde yüzümüze bile bakmadıklarını bile bile sevdik. bizim hayranlıkla, onurla, gönençle baktığımız futbolcuların bizi caddede görseler boka bakar gibi bakacaklarını da bilerek seviyoruz işte.
yaşı 40-50 olanlar hatırlar, içlerinde nice futbolcular da vardır, hiç bir takımda oynamamış. sadece mahalle takımı saflığında, birliğinde, delikanlıca, yiğitçe top koşturmuş niceleri vardır. babalarımızdan korkmasak, krampon, forma alacak paramız olsa en kral takımlarda oynayabilirdik diyen kim bilir kimler vardır. en azından 2. ligte futbol oynayacağıma bankacı olayım, renkleri yakından, tribünden seveyim diyen ben varım aranızda. güzel, basit bir oyun ve onu oynayan ve de seyreden güzel, fakir, kirlenmemiş çocuklar.
düğmeye basıldı birden. birileri çıktı, elimizden oyuncağımızı aldı. uçurtmalarımızı tellere taktılar. televizyonlar, gazeteler, yangına körük taşıyıcılarla doldu. sevgimizi paraya çevirdiler, gözü doymaz, karnı doymaz, bok yiyesiceler. eskiden yalvararak getirtilen makamlara şimdi yalvararak geliyorlar. hayatında maça gitmemiş adamlar yönetici oluyor. tribünlere 1 gün önceden gitmemiş, sidikli göllü tuvaletlere işememiş, eli purolu, cebi paralı yaratıklar milyonlarca insanın karşılıksız sevgisini sömürüyor. bir düzen tutturmuşlar gidiyor, nerede son bulacağı belli değil. belki hiç son bulmayacak.
zenginler çaldı oyunumuzu. eskiden sadece gişe gelirleriyle dönen tezhag, şimdi dünya'nın sponsorlarıyla bile dönmez oldu. şimdiki tek bir maç fiatına biz bütün sezon maça giderdik. doymazlar, doyamazlar. kendi egolarını tatmin merkezleri kulüpler. aziz'i kim tanırdı, embesil tüpçü'den kim tüp alırdı, seramikçi adnan tefecilere düşmüştü.
başkalarının mutsuzluğundan mutluluk duyanlar, bir daha asla mutlu olmayacak olanlardır. parayla alınabilen çeyler ise en ucuz olanlarıdır. bastır parayı al, milyonlarca beşiktaş'lının göz bebeği sandığı tümer'i ortalık karışsın. paran çok kelepir emre'yi al, birde kışkırt, sen olamayacaksın bari galatasaray'da olamasın şampiyon. seni yense bile sahası kapanacak, takımı dağılacak. 0-0 a yatın, anlaşın, taraftarınız üzülmesin. derbi maçını kaybetmedik desinler.
yok öyle yağma hasan böreği. bazı değerler vardır, ne pahasına olursa olsun çiğnenemez. tümer, fener'e mi gidiyor, evet gitsin gitmesine ama beşiktaş'tan aldığı paraları geri vererek. sen sömür siyah beyazlı sevgiyi, üç dolar fazla veriyor diye sonunun ne olacağını bileceğin maceraya atıl. yıllardır, kapıştırın bizi, kardeşi kardeşe takımı değişik diye düşman edin, sonra bir zamanlar geleceğimizi bağladığımız, adam sandığımız, adam sandırılan emre'yi salın sahaya.
arda, sabri, volkan, emre belözoğlu, semih, imparatore'nin amansız evlatları. hepimiz biliyoruz maçlara hangi duygularla çıktıklarını. 11 kişilik milli forma için 40 tane adayı alıp kapıştırıyor kendi aralarında. hepsi bir birini boğazlayacak ellerinden gelse. savaşa çıkartıyor maç be maç. sonrasında da karşılaştıklarında, bir birlerini yenemeyeceklerini anladığında da gizli güçlerini ortaya çıkarıyorlar. yalandan kavga ediyorlar, akşam belki aynı barda takılmışlardır. taraftara oynuyorlar. onlar yumruklaşırken, biri hayalarını bize gösteriyor. yalancı, hayalarım ağrıyor demiş. delikanlı olsana lan eşşoleşşek. tanju çolak gibi göstersene, pascal nauma gibi yapsana.
yıllardır sömürüldüğümüz yetmemiş gibi, kandırılıyoruz. futbolun tepesinde fatih terim, takımların tepesinde şimdiki başkanlar, en büyük takımlarda ahlaksız futbolcular olduğu sürece ben çekildim piyasadan.
fatih terim defolup gitmeden, volkan ülkeden kovulmadan, sabri takımdan atılmadan, adnan polat ve onun aynısı kara bulutlar dağılmadan, bülent korkmaz kara listeye alınmadan, arda, emre aşık, balta, topal, ayhan haricindekiler değişmeden ben bir daha maça gitmeyeceğimi beyan ediyorum.
yani kısaca taraftarlık hayatım bitmiştir. artık bundan sonra emekli taraftar olarak sarı kırmızı formayı ve onu sevenleri uzaktan seveceğim. bu aşk burda biter.
rahat uyu imparatore, rahat uyu adnan polat, rahat ol, oynarken cesur, oynatırken sıçan yürek. elveda sami yen, elveda arda turan.
yaşı 40-50 olanlar hatırlar, içlerinde nice futbolcular da vardır, hiç bir takımda oynamamış. sadece mahalle takımı saflığında, birliğinde, delikanlıca, yiğitçe top koşturmuş niceleri vardır. babalarımızdan korkmasak, krampon, forma alacak paramız olsa en kral takımlarda oynayabilirdik diyen kim bilir kimler vardır. en azından 2. ligte futbol oynayacağıma bankacı olayım, renkleri yakından, tribünden seveyim diyen ben varım aranızda. güzel, basit bir oyun ve onu oynayan ve de seyreden güzel, fakir, kirlenmemiş çocuklar.
düğmeye basıldı birden. birileri çıktı, elimizden oyuncağımızı aldı. uçurtmalarımızı tellere taktılar. televizyonlar, gazeteler, yangına körük taşıyıcılarla doldu. sevgimizi paraya çevirdiler, gözü doymaz, karnı doymaz, bok yiyesiceler. eskiden yalvararak getirtilen makamlara şimdi yalvararak geliyorlar. hayatında maça gitmemiş adamlar yönetici oluyor. tribünlere 1 gün önceden gitmemiş, sidikli göllü tuvaletlere işememiş, eli purolu, cebi paralı yaratıklar milyonlarca insanın karşılıksız sevgisini sömürüyor. bir düzen tutturmuşlar gidiyor, nerede son bulacağı belli değil. belki hiç son bulmayacak.
zenginler çaldı oyunumuzu. eskiden sadece gişe gelirleriyle dönen tezhag, şimdi dünya'nın sponsorlarıyla bile dönmez oldu. şimdiki tek bir maç fiatına biz bütün sezon maça giderdik. doymazlar, doyamazlar. kendi egolarını tatmin merkezleri kulüpler. aziz'i kim tanırdı, embesil tüpçü'den kim tüp alırdı, seramikçi adnan tefecilere düşmüştü.
başkalarının mutsuzluğundan mutluluk duyanlar, bir daha asla mutlu olmayacak olanlardır. parayla alınabilen çeyler ise en ucuz olanlarıdır. bastır parayı al, milyonlarca beşiktaş'lının göz bebeği sandığı tümer'i ortalık karışsın. paran çok kelepir emre'yi al, birde kışkırt, sen olamayacaksın bari galatasaray'da olamasın şampiyon. seni yense bile sahası kapanacak, takımı dağılacak. 0-0 a yatın, anlaşın, taraftarınız üzülmesin. derbi maçını kaybetmedik desinler.
yok öyle yağma hasan böreği. bazı değerler vardır, ne pahasına olursa olsun çiğnenemez. tümer, fener'e mi gidiyor, evet gitsin gitmesine ama beşiktaş'tan aldığı paraları geri vererek. sen sömür siyah beyazlı sevgiyi, üç dolar fazla veriyor diye sonunun ne olacağını bileceğin maceraya atıl. yıllardır, kapıştırın bizi, kardeşi kardeşe takımı değişik diye düşman edin, sonra bir zamanlar geleceğimizi bağladığımız, adam sandığımız, adam sandırılan emre'yi salın sahaya.
arda, sabri, volkan, emre belözoğlu, semih, imparatore'nin amansız evlatları. hepimiz biliyoruz maçlara hangi duygularla çıktıklarını. 11 kişilik milli forma için 40 tane adayı alıp kapıştırıyor kendi aralarında. hepsi bir birini boğazlayacak ellerinden gelse. savaşa çıkartıyor maç be maç. sonrasında da karşılaştıklarında, bir birlerini yenemeyeceklerini anladığında da gizli güçlerini ortaya çıkarıyorlar. yalandan kavga ediyorlar, akşam belki aynı barda takılmışlardır. taraftara oynuyorlar. onlar yumruklaşırken, biri hayalarını bize gösteriyor. yalancı, hayalarım ağrıyor demiş. delikanlı olsana lan eşşoleşşek. tanju çolak gibi göstersene, pascal nauma gibi yapsana.
yıllardır sömürüldüğümüz yetmemiş gibi, kandırılıyoruz. futbolun tepesinde fatih terim, takımların tepesinde şimdiki başkanlar, en büyük takımlarda ahlaksız futbolcular olduğu sürece ben çekildim piyasadan.
fatih terim defolup gitmeden, volkan ülkeden kovulmadan, sabri takımdan atılmadan, adnan polat ve onun aynısı kara bulutlar dağılmadan, bülent korkmaz kara listeye alınmadan, arda, emre aşık, balta, topal, ayhan haricindekiler değişmeden ben bir daha maça gitmeyeceğimi beyan ediyorum.
yani kısaca taraftarlık hayatım bitmiştir. artık bundan sonra emekli taraftar olarak sarı kırmızı formayı ve onu sevenleri uzaktan seveceğim. bu aşk burda biter.
rahat uyu imparatore, rahat uyu adnan polat, rahat ol, oynarken cesur, oynatırken sıçan yürek. elveda sami yen, elveda arda turan.