31665
daha önce yaptığım bir eleştiriyi bir daha yazmayı sevmiyorum. hele hele üzerinden 7 gün geçmeden hayatta aynı şeyi yazmam. (u: buna sebebine dair çemkirmem gerek, eğer unutmazsam yazının sonun yazıyla bağımsız bir kısım ekleyeceğim) o yazıyı buraya koyacağım çünkü bir yerde orada yazdığımı tekrarlamam gerek. ancak asıl yazmak istediğim husus başka. o da 6 numara mevzusu. bunu bu başlığa yazma sebebim de hocanın son toplantıdaki sözleri. kalbim kırık, bir cephe daha kaybetmiş gibi hissediyorum. (u: :()
(bkz: #3227973)
bugün mehmet demirkol'u izliyordum. bence neden sonuç ilişkisinde bir yerde kırılım yaşadığı için benim kafamdakinden daha karamsar bir tablo çizdi. bunun sebebi 6 numara mevzusu. öncelikle şurada bir anlaşalım. burada 6 numara diye konuşulan hadise savunmayla alakalı bir şey değil. burada mehmet demirkol'un eksik bırakıldığı dediği ve taylan özelinde (hatta berkan da dahil) konuşulan konu sırtı rakip kaleye dönük top alma hadisesi. zaten savunmayla alakalı istatistiklerine baktığınızda taylan'ın joseph'ten istatistik kağıdında eksik olmadığını görürsünüz. hadi göz testimizle joseph'i daha öne koyalım ama bu yine de çok bir fark yaratmaz. mehmet demirkol'un bunun üzerine söylediği ilginç bir şey daha var. o bölgede oynayan oyuncunun soğukkanlı ve sade oynaması gerek. yanındakine, kalecine topu ver ve açığa çıkıp geri al üzerinden tanımladı. eleştirisi de taylan ve berkan'ın her seferinde özel bir şey deneme çabasıydı. bu da kafa açan bir eleştiri, burada dursun istiyorum.
gelelim yukarıda referans olarak verdiğim entryme ve mehmet demirkol'la (ve buradaki çoğu insanla uyuşmadığım noktaya) gelelim. burada analizde bir eksik görüyorum. mehmet demirkol da analizindeki geri 4'lünün (marcao'yu dışarıda bırakıyorum) oyun kurma meziyeti olmadığı hususunda hem fikirim. evet taylan da berkan da yüzlerini rakip kaleye döndüklerinde tehlikeliler. (yukarıdaki paragrafa eklediğim eleştirisi üzerine düşününce o konuda da hem fikir oluyorum açıkçası.) temelde geriden oyun kurmakta zorlanınca (ki marcao'nun yediği halt burada daha çok göze batıyor) 6 numaranızın yukarıda özetlediğim gibi bir oyuncu olması daha önemli hale geliyor. ama burada taylan ve berkan'ın işini zorlaştıran bir tercihimiz var. o yukarıda verdiğim entryde anlatmaya çalıştığım şey buydu. pva 2. bölgede iç gibi konumlanıp ceza sahasının asist zone denen yerine çok giriyor. bunun planlı olduğu çok belli. ancak bir mariano gibi geriden oyun kurulumuna katılmıyor. sacha'dan böyle bir şey beklemiyoruz zaten. nelson daha bunu göstermedi ve luyindama'nın devamlılık problemleri çok bariz zaten. bu setupta ben beklerin erken gönderilmesine karşıyım. zira rakip oradaki adamlarını da merkez baskısına yardımcı eleman olarak konumlayabiliyor. evet 1. bölgede topun beklerden çıkmasını istemiyoruz ancak en azından bir tanesi gecikmeli olarak öne çıkarsa orta sahalarımızın yüzünü dönecek zaman ve alana ulaşabileceğini düşünüyorum. bir de bunun üzerine taylan berkan ikilisini selçuk melo ikilisi gibi (tandem) kullanırsak klasik bir sırtı rakip kaleye dönük top oynayabilen 6 numaraya gerek kalmadan çözüm olabileceğini düşünüyorum. hatta bunun üzerine çalışıldığına da neredeyse eminim. takımın dağılmadığı anlarda berkan taylan ikilisinden birinin bir çizgiye öne doğru kırık kalıp (özellikle sacha'nın koridorunun arkasına) merkezde top alan diğer orta saha için pozisyon aldığını çok gördüm. buradaki mantık basit. stoperden top alan oyuncu için rakip eşleşmelerin tersine bir şekilde pas alış-verişi için koyuyorsunuz. topu kaptırırsanız da hemen müdahale etmesi için de 4 kişi bulunmuş oluyor. zaten gedson'un bu kadar istenmesinin sebebini de bu olarak görüyorum. hem 2. pası alıp dönebiliyor hem alış verişi var hem de driblingi var. bundan 10 yıl evvel guardiola morinho'nun baskısını kırmak için 3'lüye dönmüştü. arkada pas alabilecek kişi sayısını bir daha arttırmak için.
bu iki konsept birleştirildiği zaman ben bu sorunun çözüleceğine inanıyorum. takımın başka problemleri de var. mesela parselasyonla alakalı problemleri var. ancak bahsettiğim sorun çözülürse direkt parselasyon probleminin de pozitif etkileneceğini düşünüyorum. şuan yönlendirme amaçlı baskıyı bence fena yapmıyoruz ancak top bizim ayağımıza geçtiğinde hazır rakip çalkalanmışken bulabileceğimiz fırsatları zorlamıyoruz. örneğin bunun da zamanla belli bir seviyeye kadar düzeleceğini düşünüyorum. vuruş kalitemiz düşük. bunun da düzeleceğini pek inanmıyorum. bu liste uzayabilir. özetle burada kurguda bir iki değişiklik ve alışkanlıkla sorunların önemli kısmının (zamanla, bu çok önemli) gelişeceğine baya inanıyorum. bu gelişimin sonunda oluşan şey yeterli olur mu, bilmem ama bir alan gördüğümü söyleyeyim.
şimdi bu kadar yazının sonunda neden ben bu yazıyı yazdığım sorusuna gelelim. ben klasik 6'lardan çok sıkıldım arkadaşlar, çok. bir de bunlar sert vurdu mu kıran cinsten olur, üff. hah işte ben bu tarz düşük mpbilitesi olan, sert, stoperlerin arasına konuşlanan ve bunda uzmanlaşan oyunculardan çok sıkıldım (dikkat ederseniz burada kaliteden bahsetmiyorum). 8'lerden oluşmuş, dönüşmeli oynayan sonsuz bir sweeper takımı olalım istiyorum. bu sebepten bu seneki planlamaya ben çok yükseliyorum. ama olay yine bir fernando'ya dönerse (altına basa basa söylüyorum çok kaliteli oyuncu ona lafım yok) benim tadım kaçacak. oysa hocamı da olduğum safta görmek öz güven verici bir şeydi. bu sebepten bu yazıyı buraya yazdım zaten.
not: yazı burada bitti. sıradaki paragraf yazar hezeyanlarından oluşmakta.
bu arada 1 paragraf yazacağım diye eşşek gibi yazmışım ya, tuhaf. neyse bir konuda çemkireceğim demiştim onu da yapıp kaçıyorum. ben aynı insanların bir tercihe dair aynı eleştirilerini okumayı hiç sevmiyorum. örnek vereyim bir hoca 3'lü savunma hattıyla oynama kararı aldı. yorum yapan kişiye göre de bu hatalı. bu çok temel karar. hadi buna dair eleştirini yaptın, bitsin artık orada. senin görüşüne göre hocalar en temelde verdikleri kararı değiştirmeyecekler. temele dair verilen kararlar değişmez demeye çalışmıyorum ama eleştiri yapanın kendi cümlesinin duvara nakşedilmiş gibi davranması beni yoruyor. bu arada eleştiri dozu artabilir. aynı eleştiri etrafında da dönebilirsin ancak analizin artık hocanın verdiği karar çevresinde olmalı. örnekten devam edersek, adam 3'lü oynamaya karar verdikten sonra oluşan problemleri sen hala zıttı bir perspektiften önerilerle eleştirirsen buyurun fm orada. bu örnekte 3'lü oynama hala eleştirilebilir bir şey ancak kendi inançlarının tersinde bir hamle yapıldığı için aynı cümlelerin bana okutulmasına sinir oluyorum. bu sebepten bu yazının önemli bir kısmında daha önce yazdıklarımı tekrar etmek beni rahatsız ediyor. evet aslan nihatin çalımları muazzam eleştirin herkesçe onay gördü ve buna rağmen tersinde bir şey uygulanmıyor. nasıl bu kadar sağır ve kör olabilir insanlar. uuuu... zannediyorum rahatsız olduğum kısmı hissetirebilmişimdir.
(bkz: #3227973)
bugün mehmet demirkol'u izliyordum. bence neden sonuç ilişkisinde bir yerde kırılım yaşadığı için benim kafamdakinden daha karamsar bir tablo çizdi. bunun sebebi 6 numara mevzusu. öncelikle şurada bir anlaşalım. burada 6 numara diye konuşulan hadise savunmayla alakalı bir şey değil. burada mehmet demirkol'un eksik bırakıldığı dediği ve taylan özelinde (hatta berkan da dahil) konuşulan konu sırtı rakip kaleye dönük top alma hadisesi. zaten savunmayla alakalı istatistiklerine baktığınızda taylan'ın joseph'ten istatistik kağıdında eksik olmadığını görürsünüz. hadi göz testimizle joseph'i daha öne koyalım ama bu yine de çok bir fark yaratmaz. mehmet demirkol'un bunun üzerine söylediği ilginç bir şey daha var. o bölgede oynayan oyuncunun soğukkanlı ve sade oynaması gerek. yanındakine, kalecine topu ver ve açığa çıkıp geri al üzerinden tanımladı. eleştirisi de taylan ve berkan'ın her seferinde özel bir şey deneme çabasıydı. bu da kafa açan bir eleştiri, burada dursun istiyorum.
gelelim yukarıda referans olarak verdiğim entryme ve mehmet demirkol'la (ve buradaki çoğu insanla uyuşmadığım noktaya) gelelim. burada analizde bir eksik görüyorum. mehmet demirkol da analizindeki geri 4'lünün (marcao'yu dışarıda bırakıyorum) oyun kurma meziyeti olmadığı hususunda hem fikirim. evet taylan da berkan da yüzlerini rakip kaleye döndüklerinde tehlikeliler. (yukarıdaki paragrafa eklediğim eleştirisi üzerine düşününce o konuda da hem fikir oluyorum açıkçası.) temelde geriden oyun kurmakta zorlanınca (ki marcao'nun yediği halt burada daha çok göze batıyor) 6 numaranızın yukarıda özetlediğim gibi bir oyuncu olması daha önemli hale geliyor. ama burada taylan ve berkan'ın işini zorlaştıran bir tercihimiz var. o yukarıda verdiğim entryde anlatmaya çalıştığım şey buydu. pva 2. bölgede iç gibi konumlanıp ceza sahasının asist zone denen yerine çok giriyor. bunun planlı olduğu çok belli. ancak bir mariano gibi geriden oyun kurulumuna katılmıyor. sacha'dan böyle bir şey beklemiyoruz zaten. nelson daha bunu göstermedi ve luyindama'nın devamlılık problemleri çok bariz zaten. bu setupta ben beklerin erken gönderilmesine karşıyım. zira rakip oradaki adamlarını da merkez baskısına yardımcı eleman olarak konumlayabiliyor. evet 1. bölgede topun beklerden çıkmasını istemiyoruz ancak en azından bir tanesi gecikmeli olarak öne çıkarsa orta sahalarımızın yüzünü dönecek zaman ve alana ulaşabileceğini düşünüyorum. bir de bunun üzerine taylan berkan ikilisini selçuk melo ikilisi gibi (tandem) kullanırsak klasik bir sırtı rakip kaleye dönük top oynayabilen 6 numaraya gerek kalmadan çözüm olabileceğini düşünüyorum. hatta bunun üzerine çalışıldığına da neredeyse eminim. takımın dağılmadığı anlarda berkan taylan ikilisinden birinin bir çizgiye öne doğru kırık kalıp (özellikle sacha'nın koridorunun arkasına) merkezde top alan diğer orta saha için pozisyon aldığını çok gördüm. buradaki mantık basit. stoperden top alan oyuncu için rakip eşleşmelerin tersine bir şekilde pas alış-verişi için koyuyorsunuz. topu kaptırırsanız da hemen müdahale etmesi için de 4 kişi bulunmuş oluyor. zaten gedson'un bu kadar istenmesinin sebebini de bu olarak görüyorum. hem 2. pası alıp dönebiliyor hem alış verişi var hem de driblingi var. bundan 10 yıl evvel guardiola morinho'nun baskısını kırmak için 3'lüye dönmüştü. arkada pas alabilecek kişi sayısını bir daha arttırmak için.
bu iki konsept birleştirildiği zaman ben bu sorunun çözüleceğine inanıyorum. takımın başka problemleri de var. mesela parselasyonla alakalı problemleri var. ancak bahsettiğim sorun çözülürse direkt parselasyon probleminin de pozitif etkileneceğini düşünüyorum. şuan yönlendirme amaçlı baskıyı bence fena yapmıyoruz ancak top bizim ayağımıza geçtiğinde hazır rakip çalkalanmışken bulabileceğimiz fırsatları zorlamıyoruz. örneğin bunun da zamanla belli bir seviyeye kadar düzeleceğini düşünüyorum. vuruş kalitemiz düşük. bunun da düzeleceğini pek inanmıyorum. bu liste uzayabilir. özetle burada kurguda bir iki değişiklik ve alışkanlıkla sorunların önemli kısmının (zamanla, bu çok önemli) gelişeceğine baya inanıyorum. bu gelişimin sonunda oluşan şey yeterli olur mu, bilmem ama bir alan gördüğümü söyleyeyim.
şimdi bu kadar yazının sonunda neden ben bu yazıyı yazdığım sorusuna gelelim. ben klasik 6'lardan çok sıkıldım arkadaşlar, çok. bir de bunlar sert vurdu mu kıran cinsten olur, üff. hah işte ben bu tarz düşük mpbilitesi olan, sert, stoperlerin arasına konuşlanan ve bunda uzmanlaşan oyunculardan çok sıkıldım (dikkat ederseniz burada kaliteden bahsetmiyorum). 8'lerden oluşmuş, dönüşmeli oynayan sonsuz bir sweeper takımı olalım istiyorum. bu sebepten bu seneki planlamaya ben çok yükseliyorum. ama olay yine bir fernando'ya dönerse (altına basa basa söylüyorum çok kaliteli oyuncu ona lafım yok) benim tadım kaçacak. oysa hocamı da olduğum safta görmek öz güven verici bir şeydi. bu sebepten bu yazıyı buraya yazdım zaten.
not: yazı burada bitti. sıradaki paragraf yazar hezeyanlarından oluşmakta.
bu arada 1 paragraf yazacağım diye eşşek gibi yazmışım ya, tuhaf. neyse bir konuda çemkireceğim demiştim onu da yapıp kaçıyorum. ben aynı insanların bir tercihe dair aynı eleştirilerini okumayı hiç sevmiyorum. örnek vereyim bir hoca 3'lü savunma hattıyla oynama kararı aldı. yorum yapan kişiye göre de bu hatalı. bu çok temel karar. hadi buna dair eleştirini yaptın, bitsin artık orada. senin görüşüne göre hocalar en temelde verdikleri kararı değiştirmeyecekler. temele dair verilen kararlar değişmez demeye çalışmıyorum ama eleştiri yapanın kendi cümlesinin duvara nakşedilmiş gibi davranması beni yoruyor. bu arada eleştiri dozu artabilir. aynı eleştiri etrafında da dönebilirsin ancak analizin artık hocanın verdiği karar çevresinde olmalı. örnekten devam edersek, adam 3'lü oynamaya karar verdikten sonra oluşan problemleri sen hala zıttı bir perspektiften önerilerle eleştirirsen buyurun fm orada. bu örnekte 3'lü oynama hala eleştirilebilir bir şey ancak kendi inançlarının tersinde bir hamle yapıldığı için aynı cümlelerin bana okutulmasına sinir oluyorum. bu sebepten bu yazının önemli bir kısmında daha önce yazdıklarımı tekrar etmek beni rahatsız ediyor. evet aslan nihatin çalımları muazzam eleştirin herkesçe onay gördü ve buna rağmen tersinde bir şey uygulanmıyor. nasıl bu kadar sağır ve kör olabilir insanlar. uuuu... zannediyorum rahatsız olduğum kısmı hissetirebilmişimdir.