242
seneye yenilemeyi düşünmediğim kartım. sokayım futbolunuza.
ekleme: keşke kimse yenilemese. sırf galatasaraylı değil, beşiktaşlısı, fenerlisi, anteplisi, konyalısı da yenilemese. böylece bu işten para kazanan futbol kurum/kuruluşlarını panikletsek, şapkalarını önlerine alıp ne yaptık biz diye düşünseler. olay trabzon maçında yaşananlara tepki vermek değil. maç yarıda kaldı, sokayım böyle işe kombinemi iptal ediyorum gibi bir mantık olabilir mi?! sonrasında basının, yayıncı kuruluşun takındığı tavır. ve hala biz futbolun eser maddesi taraftarları maşa olarak kullanmaları. bu olaylar uzun zamandır özellikle şike sürecinde bu kadar azdı.
geçen gün sözlük yazarlarının doğum günleri başlığı dikkatimi çekti. bayağı genç bir profil var. 32 yaşındayım. uefa kupası trenine binmiş taraftar değilim. benden büyük taraftarlar da var. bunu da biliyorum. herkesin fikri kendine.
kombineyi yenilememeyi düşünmem galatasaray'ı desteklemeyi bırakacağım anlamına gelmiyor. ama bu çarkın küçük de olsa bir dişlisi olarak önce kendi yönetimime mesaj vermem gerekiyor. ötesine zaten uzanamıyoruz. her tarafımız pislik içinde. ntv'ye yaptırım uygulayamıyoruz. ligtv'ye uygulayamıyoruz. demirkol'a, rıdvan'a uzanamıyoruz. şahenk'e, aziz'e, çakar'a söz geçiremiyoruz. ama 40000 kombinesi 20000 kombineye düşse o zaman görün siz ünal aysal'ın açıklamalarını. yabancı futbolcu kısıtlamasına bağladıkları güdük tartışmaları bırakıp aslolan taraftara dönmezler mi o zaman görürsünüz.
tribünde savaş vererek güzelleştireceğiz romantizmine kapılacak değilim. çelişkili olarak şunu da belirteyim ki bu işin de tam ortasındayım. dayımın beyaz ceketli bir amigonun her maç öncesi tüm tribünleri dolaşıp tek tek "arkadaşlar, galatasaraylıya yakışır şekilde davranıyoruz" diye uyarı geçmesini dinleyerek galatasaraylı oldum ben. buradan örnek vermem gerekirse şu ana kadar 100 tane yazarla özel mesaj yoluyla konuştum. sinirle yazdıklarına yumuşak dille eleştiri getirdim, fevri davranışlarını gözden geçirmelerine dikkat çektim, galatasaraylılığın gerektirdiklerinden bahsettim. bunları yaparken de kimseye galatasaraylılık öğretmek değildi derdim. bu sarı kırmızıdan herkesin anladığı farklı. ben üstümden gördüğümü, aklıma da yatanı aktarmaya çalışıyorum. eminim ki kombinesi olan/olacak binlercesinden de daha uygun bir galatasaraylı kalırım.
bugün bu ülkede futbol oynanmıyor, takım aşkıyla yanıp tutuşan milyonların cebiyle ve kalbiyle oynanıyor. ampute maçında hakem değnekle dövülüyor. küfreden futbolcuya hiçbir yaptırım uygulanmıyor. onu bırakın küfür eden hakeme kol kanat geriliyor. futbolcunun suratına çakı atılıyor, çıt yok. şansal çıkmış yarım saate bir dönüp dolaşıp biliç'in ayarına karşılık vermeye kalkıyor. hala çıkıp suçlu yöneticiler diyor. alman hakem gelmiş borusunu öttürüyor. bu işi bitirecek adam ne medya, ne futbolcu, ne yönetici. bu işi bitirecek adam taraftar. storedan alışveriş eden taraftar, kombine alan taraftar.
sen galatasaraylı -ben dahil-, kombine aldığımız her sene, ligtv yayını seyrettiğimiz her kebapçıda, alınan her formada, her spor gazetesinde, aradığımız her spor programında, attığımız her twitte, seyrettiğimiz her ntv programında bu pis çarkı bir cm daha ileri çevirdiğini bil!
kombineyi yenilemeyi düşünmüyorum dediğim savaştan kaçmak değil, tam tersine savaşın içine girmek. en büyük silahımı da kaybetmek pahasına. en azından ileride kombine alınca orta oyunu yerine adil spor müsabakası seyretme hayalim olur.
ekleme: keşke kimse yenilemese. sırf galatasaraylı değil, beşiktaşlısı, fenerlisi, anteplisi, konyalısı da yenilemese. böylece bu işten para kazanan futbol kurum/kuruluşlarını panikletsek, şapkalarını önlerine alıp ne yaptık biz diye düşünseler. olay trabzon maçında yaşananlara tepki vermek değil. maç yarıda kaldı, sokayım böyle işe kombinemi iptal ediyorum gibi bir mantık olabilir mi?! sonrasında basının, yayıncı kuruluşun takındığı tavır. ve hala biz futbolun eser maddesi taraftarları maşa olarak kullanmaları. bu olaylar uzun zamandır özellikle şike sürecinde bu kadar azdı.
geçen gün sözlük yazarlarının doğum günleri başlığı dikkatimi çekti. bayağı genç bir profil var. 32 yaşındayım. uefa kupası trenine binmiş taraftar değilim. benden büyük taraftarlar da var. bunu da biliyorum. herkesin fikri kendine.
kombineyi yenilememeyi düşünmem galatasaray'ı desteklemeyi bırakacağım anlamına gelmiyor. ama bu çarkın küçük de olsa bir dişlisi olarak önce kendi yönetimime mesaj vermem gerekiyor. ötesine zaten uzanamıyoruz. her tarafımız pislik içinde. ntv'ye yaptırım uygulayamıyoruz. ligtv'ye uygulayamıyoruz. demirkol'a, rıdvan'a uzanamıyoruz. şahenk'e, aziz'e, çakar'a söz geçiremiyoruz. ama 40000 kombinesi 20000 kombineye düşse o zaman görün siz ünal aysal'ın açıklamalarını. yabancı futbolcu kısıtlamasına bağladıkları güdük tartışmaları bırakıp aslolan taraftara dönmezler mi o zaman görürsünüz.
tribünde savaş vererek güzelleştireceğiz romantizmine kapılacak değilim. çelişkili olarak şunu da belirteyim ki bu işin de tam ortasındayım. dayımın beyaz ceketli bir amigonun her maç öncesi tüm tribünleri dolaşıp tek tek "arkadaşlar, galatasaraylıya yakışır şekilde davranıyoruz" diye uyarı geçmesini dinleyerek galatasaraylı oldum ben. buradan örnek vermem gerekirse şu ana kadar 100 tane yazarla özel mesaj yoluyla konuştum. sinirle yazdıklarına yumuşak dille eleştiri getirdim, fevri davranışlarını gözden geçirmelerine dikkat çektim, galatasaraylılığın gerektirdiklerinden bahsettim. bunları yaparken de kimseye galatasaraylılık öğretmek değildi derdim. bu sarı kırmızıdan herkesin anladığı farklı. ben üstümden gördüğümü, aklıma da yatanı aktarmaya çalışıyorum. eminim ki kombinesi olan/olacak binlercesinden de daha uygun bir galatasaraylı kalırım.
bugün bu ülkede futbol oynanmıyor, takım aşkıyla yanıp tutuşan milyonların cebiyle ve kalbiyle oynanıyor. ampute maçında hakem değnekle dövülüyor. küfreden futbolcuya hiçbir yaptırım uygulanmıyor. onu bırakın küfür eden hakeme kol kanat geriliyor. futbolcunun suratına çakı atılıyor, çıt yok. şansal çıkmış yarım saate bir dönüp dolaşıp biliç'in ayarına karşılık vermeye kalkıyor. hala çıkıp suçlu yöneticiler diyor. alman hakem gelmiş borusunu öttürüyor. bu işi bitirecek adam ne medya, ne futbolcu, ne yönetici. bu işi bitirecek adam taraftar. storedan alışveriş eden taraftar, kombine alan taraftar.
sen galatasaraylı -ben dahil-, kombine aldığımız her sene, ligtv yayını seyrettiğimiz her kebapçıda, alınan her formada, her spor gazetesinde, aradığımız her spor programında, attığımız her twitte, seyrettiğimiz her ntv programında bu pis çarkı bir cm daha ileri çevirdiğini bil!
kombineyi yenilemeyi düşünmüyorum dediğim savaştan kaçmak değil, tam tersine savaşın içine girmek. en büyük silahımı da kaybetmek pahasına. en azından ileride kombine alınca orta oyunu yerine adil spor müsabakası seyretme hayalim olur.