• 202
    berabere biten 10. hafta maçıdır. galatasaray her ne kadar maça istekli başlasa da, mersin idmanyurdu iyi kapandı ve etkili kontra ataklarla maçı güzelleştirdi.

    fatih hoca ilk yarı sahanın en kötü performanslı iki futbolcusu sabri ve riera'yı alıp, ikinci yarının başında yerine ayhan ve sercan'ı aldı. oyuna giren futbolcuların takıma olumlu katkıları olsa da bu katkı çok değerli 3 puanı almaya yetmedi.

    muslera penaltı kurtardı ve bir çok pozisyonda güven verdi. ilerleyen haftalarda daha iyi olacak. galatasaray'da bu maçta en iyi oyuncu eboue'dir. semih kaya yine sağlam, hızlı, güven veriyor. tomas ujfalusi sarı kart problemi yüzünden ikili mücadeleye girmeye çekindi. ayhan iyi niyetliydi ve iyi mücadele etti.

    sercan'a ayrı bir parantez açmak lazım. bana göre inanılmaz yetenekli bir adam ama en büyük eksiği, kendine güveni olmamasıdır. bu güven sorunu onun yaratıcı olamamasına sebep oluyor. kaleye dikine giderken vurmak yerine, düşmeyi düşünüyor. devamlı gereksiz topuk paslarıyla renkli olmaya çalışıyor ancak topuk pası her zaman her yerde olmaz, bunu öğrenmeli.
    topsuz alanda güzel işler yapıyor; sağa sola deplase oluyor, önünde oynayan adamları rahatlatıyor. bunlar güzel olsa da kaleye vurmayı öğrenmeli, santrafor özelliğini ortaya koymalıdır.
  • 205
    *
    amca yeğen gittik maça. yeğenim "yok canım daha neler" dese de, yolunda gitmeyen bir şeyler vardı sanki; böyle bir iç sıkıntısı, bir 'la bak aman ha' vaziyeti. stadyuma girdiğimizde maç henüz başlamıştı. yerimizi bulduk, oturduk. arena'ya ilk kez gelen yeğenim stadyum için 'mükemmel, harika' mealinde laflar etti; tabi hemen fotoğraf makinasını çıkardı başladı çekmeye... maç sıkıntılı devam ediyordu; galatasaray kötü oynuyordu ve hemen hemen her topu kaybeden sarı kırmızı formalı bir futbolcu feci halde sırıtıyordu. sigara yakmak için elimi cebime attım, sonra öbür cebime baktım, ceplerimin hepsini yokladım ama sigara paketimi bulamadım. yeğenime sordum "paketi sana mı verdim?" diye, "hayır dedi". çakmağım elimde öyle bekledim bir süre; gol falan olmadı. sonra yanımda dikilen renktaşıma "biraderim" dedim "sigaramı unutmuşum, bana bir sigara verir misin?". onun yanındaki genç arkadaş çıkardığı sigara paketini uzatarak "var var abi destekleriz" dedi. "aslansınız" dedim. sigarayı yaktım, bitirdim ama yine gol olmadı. o ara selçuk'un bir şutu vardı sadece ve yan tarafımdaki renktaşım heyecandan olsa gerek bana ikram ettiği sigaraları bile artık kendi yakar olmuştu, sağolsun. sabri dökülüyor, riera aldığı her topun içine etmeye devam ediyordu; ki o aptal toplardan biri bizim kalemizde penaltıya sebebiyet verdi. ha bir de eboue'nin elmander'e verdiği müthiş bir pas vardı ki golle sonuçlanmadı maalesef. sonra devre oldu; yeğenim ve ben yerimizden ayrılmadık. canım kötü oyunun da etkisiyle iyice sıkılmıştı. yeğenime "olum paketi arabada mı bıraktık? nasıl unuttuk la?" diye söylendim tekrar. bu söylediklerimi önümden geçmekte olan başka bir renktaşımız, 45-50 yaşlarında bir abi duydu o esnada ve "sigara mı lazım?" diye sordu. ben "evet abi, ben unuttum galiba" deyince hemen çıkarıp birkaç tane sigara verdi. hiç tanımadığımız insanlar bunlar ama tanışıklığımız sarı ve kırmızıdan... tribünlerde insanlar daha bir yürekten, candan oluyorlar. hani yanımdaki renktaşımdan ben istedim; ama önümden geçen ve durumdan bihaber bir diğerinin bende olmayan bir şeyi ikame etmesi hakkaten güzeldi. sigara bile olsa hakikaten güzeldi. yeğenime "bak olum bizim tribünümüz böyledir, yokluk çektirmez" dedim havalı havalı. sonra ikinci yarı başladı. şans ve şanssızlık kolkolaydı sanki.* elmanderle bir çok pozisyon yakaladık fakat değerlendiremedik. elmander'in yumruklarıyla çimleri dövmesi gözümün önünden hiç gitmiyor. bayrama bir galibiyetle ve hatta lider girmek güzel olacaktı ama bir penaltı atışından ve bir mutlak golden kurtulmamıza şükretmek daha mantıklı geliyor şimdi. inşallah ilerleyen haftalarda daha iyi olur takımımız. renktaşlarıma gelince onlar her şeyin en iyisine layık.
  • 208
    türk telekom arena'da ilk izlediğim maç olması dolayısı ile gönlümde ayrı bir yere sahip olan maçtır. ali sami yen'de maç izlemek de hiç nasip olmadığından dolayı, kendi evimizde ilk izlediğim maçtır ayrıca.

    merdivenlerden çıktıktan sonra, ilk gördüğüm manzara hala gözümün önüne gelir. kendi kendime "yahu bu stadda maç kaybetmek mümkün mü? imkanı var mı?" deyip hayranlıkla izledim. kolay değil hem ilk maçım hem de ilk defa böyle bir stadyuma gitmişim. 416 no'lu tribündeydi biletimiz, yukarıdan çocuk gibi coşkuyla izledim. inanılmaz bir maçtı, 0-0 bitmişti ama enteresan inanılmaz keyif aldım. sonradan her fırsatta gittim maçlara ama o gün yaşadıklarımın yeri ayrı.

    semih kaya'nın ilk 11'de başladığı ilk maçtır ayrıca. 14 eylül 2018 galatasaray kasımpaşa maçında nasıl ozan muhammed kabakher pozisyonda alkışlandıysa, semih de aynı şekilde desteklendi. ikisi de bizim evladımız, ikisinin de bahtı açık olur umarım.

    maçın diğer bir önemli ayrıntısı da muslera'nın penaltı kurtarması idi.

    şampiyonluğun ayak seslerinin duyulmaya başlandığı; elmander'li, melo'lu, ujfalusi'li, eboue'li, muslera'lı, selçuk inan'lı efsane kadronun ilk maçlarından.
App Store'dan indirin Google Play'den alın