36
bu maç üzerinden eleştiri yaparken önce bazı şeyleri kabul edelim.. bazı yorumlar okudum bizim kadromuzun çok daha kaliteli olduğuna yönelik, fark atmalıyız tarzında da şaşırmamak elde değil.. öncelikle yıldız dediğimiz ışıl alben ve hele tuğba asla birer yıldız oyuncu değiller.. tuğba zaten kariyeri boyunca bu statüye giremedi, ışıl'sa 2 sene önce yıldız olma yolundayken geçirdiği sakatlıkla bütün kariyerini başa sardı ve hala toparlanamadı.. rakipteki birsel, esmeral, nevriye'ye karşı yıllardır bir iki isim çıkaramadık, sürekli ezildik ve çok ilginçtir ki bu muhabbet her maçımız sonunda tekrarlanıyor..
yabancılarda ise, önceki senelerde çok fazla fark olmazdı ancak bu sene resmen sürünüyoruz rakibimiz karşısında.. karşı yaka diana taurasi ve penny taylor'un gidişi sonrası 2 gün içinde angel ve zogota gibi isimlerle anlaşabiliyorken, sen hala tamika gelecek diye papatya falı açıyorsun, eksik olsun tamika bu saatten sonra.. sylvia'ya söylenecek laf yok ama sadece sylvia'yla ve ne kadar iyi niyetli olsa da ışıl gibi çapraz bağları koptuktan sonra eski formunu aratan seimone'la olacak iş değil bu.. doneka, melisa, hayatımda gördüğüm en yavaş ayaklara sahip petronyte bunlar asla galatasaray'ın oyuncusu olacak düzeyde değiller..
her şeye rağmen bu kadar fark yemek, ezeli rakibin karşısında bu kadar aciz olmak koyuyor insana.. sylvia'ya 3lü sıkıştırma geliyor, kız dışarıda uygun pozisyonu yaratıyor ama senin kısalarının elleri titriyor top kendilerine gelince.. ilk maçtaki sylvia'yı topla buluşturmak için, 3lük çizgisinin arkasından topu havaya fırlatma komedisi içler acısı, hem de 1-2 değil defalarca yaşandı bu komedi.. takımın lideri olması gereken ışıl en son en zaman iyi maç çıkardı ben unuttum.. iyi niyetinden asla şüphem yok ama olmuyor işte.. koç kenarda ağlayacak neredeyse, sylvia üzerinden oynuyoruz ama 2. bir planımız yok.. mücadele desen, eser yok.. bunun karşısında 11'de 8'le 3'lük atan bir fenerbahçe.. istediği zaman savunmayı sertleştirip farkı açan, hücumda en kritik anlarda eli titremeden bitiren fenerbahçe..
kısacası tatlı bir rüya gördük, çabuk uyandırdılar.. evet kalite farkı çok fazla, ama bu kadar acı olmamalıydı.. ama hala da şu takıma karşı, "bizim kadromuz daha kaliteli" deyip gülünç duruma düşürmeyelim kendimizi..
yabancılarda ise, önceki senelerde çok fazla fark olmazdı ancak bu sene resmen sürünüyoruz rakibimiz karşısında.. karşı yaka diana taurasi ve penny taylor'un gidişi sonrası 2 gün içinde angel ve zogota gibi isimlerle anlaşabiliyorken, sen hala tamika gelecek diye papatya falı açıyorsun, eksik olsun tamika bu saatten sonra.. sylvia'ya söylenecek laf yok ama sadece sylvia'yla ve ne kadar iyi niyetli olsa da ışıl gibi çapraz bağları koptuktan sonra eski formunu aratan seimone'la olacak iş değil bu.. doneka, melisa, hayatımda gördüğüm en yavaş ayaklara sahip petronyte bunlar asla galatasaray'ın oyuncusu olacak düzeyde değiller..
her şeye rağmen bu kadar fark yemek, ezeli rakibin karşısında bu kadar aciz olmak koyuyor insana.. sylvia'ya 3lü sıkıştırma geliyor, kız dışarıda uygun pozisyonu yaratıyor ama senin kısalarının elleri titriyor top kendilerine gelince.. ilk maçtaki sylvia'yı topla buluşturmak için, 3lük çizgisinin arkasından topu havaya fırlatma komedisi içler acısı, hem de 1-2 değil defalarca yaşandı bu komedi.. takımın lideri olması gereken ışıl en son en zaman iyi maç çıkardı ben unuttum.. iyi niyetinden asla şüphem yok ama olmuyor işte.. koç kenarda ağlayacak neredeyse, sylvia üzerinden oynuyoruz ama 2. bir planımız yok.. mücadele desen, eser yok.. bunun karşısında 11'de 8'le 3'lük atan bir fenerbahçe.. istediği zaman savunmayı sertleştirip farkı açan, hücumda en kritik anlarda eli titremeden bitiren fenerbahçe..
kısacası tatlı bir rüya gördük, çabuk uyandırdılar.. evet kalite farkı çok fazla, ama bu kadar acı olmamalıydı.. ama hala da şu takıma karşı, "bizim kadromuz daha kaliteli" deyip gülünç duruma düşürmeyelim kendimizi..