• 151
    antalyaspor 3 - 0 galatasaray / parçalıyı giymeyin!

    hiç bir iddiası kalmamış da olsa, galatasaray'ın maçının olduğu gün içimde garip bir duygu oluyor, biraz heyecan, biraz mutluluk. ligde 10. veya 13. sırada olması umurumda bile değil, önceki maçlardaki sonuçlar falan hikaye, unutulup gidiyor. 'ulan' diyorum, 'belki bu sefer hepsi gurur yapar, çok iyi mücadele eder..' diyorum ama yok, her maç, her defasında aynı hikaye tekrar tekrar devam ediyor. bu gidişle de daha çook devam eder..

    120 gündür kazanamayan antalya, sadece 4 deplasman galibiyeti (buca, kasımpaşa, eskişehir ve konya) olan galatasaray'ı evire çevire 3-0 yendi, dahada farka giderdi hatta maç.

    averaj oldu -8, düşme potasının sadece 2 sıra üstüne yerleşti takm, mağlubiyet rekoru da kırıldı. gurur duyun.

    maç ile ilgili ne diyeyim bilemiyorum. öyle bir maç oldu ki, skor 3-0 olmasına rağmen ömer çatkıç zaman geçirmedi, hatta oyunu hep çabuk başlattı. fazla söze gerek yok sanırım. hak ettiler, kazandılar.

    anlam veremiyorum, var mı bunun acaba mantıklı bir açıklaması onu da bilmiyorum. neden, neden alt yapıdaki isimlere inatla şans verilmiyor? neden hala, hala, hala.. sarp, barış, hakan balta, servet, aydın oynuyor? zaten gelen geçen yeniyor, koy 3-4 tane genci, hatta daha fazla koy, n'olacak, ne kaybedeceğiz? böyle devam ederse, küme düşmeyeceği varsa da küme düşürecekler takımı. bu kadar düşüncesizlik gerçekten şaşırtıyor. kalan maçların hepsi formalite icabı, kaç haftadır da durum böyle ama inatla, dalga geçermiş gibi bu isimlerden vazgeçmiyor kimse. dün akşam oyuna sarp'ı, aydın'ı ve barış'ı alınca hoca, dedim herhalde birisi bizimle çok fena maytap geçiyor, başka bir açıklaması yok çünkü bunun.

    koskoca zaman var hala, önümüzdeki sene için alt yapıdan kimler takıma çıkarılabilir, gençleri gör falan da kimsenin umurunda değil. herkes kendi çıkarı peşinde. şu an takım son 3'te değilse, rijkaard zamanında kazandığı puanlar sayesindedir. bu kadar da açık seçik.

    kıvırcık saçlarına, ak düşmüş uçlarına, cimbom taraftarına, el salla frank rijkaard.. özledim vallahi, ah ulan ah..

    he bir de, insua olayı var ki, içim yanıyor resmen.

    şunu o kadar çok istiyorum ve o kadar içten söylüyorum ki; önümüzdeki sene insua'nın bonservisi alınmasın ve dönsün liverpool'a, arda da gitsin liverpool'a, liverpool'un başına da rijkaard'ı getirsinler. takır takır şov yapsın liverpool. göt gibi kalalım biz de!

    arda'ya yükleniliyor yine. onca yüklenilmesi gereken kişi varken, 218 gün sonra galatasaray'da ilk 11 çıkan arda'ya yükleniliyor. yine yanlış hedef. arda milli takımda farklı, burada farklı deniliyor. peki sorarım, milli takımda kimlerle oynuyor arda, burada kimlerle oynuyor? milli takımdaki mücadele, ortam, takımdaşlık nasıl, buradaki.. gerçi burada yok bile öyle bir şey. ne arkadaşlığı, ne takımından bahsediyorum, yalan dolan. herkeste bir vurdumduymazlık.

    bir iki mücadele eden oluyor, yekta çabalıyor, arda çabalıyor falan, sonra gidiyor birisi saçma sapan hata yapıyor, geriye kalan koşmuyor falan, tüm emekler boşa. ve tüm bunlara rağmen, bu adamlar hala kadroya girebiliyor, büyük sorunlardan birisi de bu ya zaten. bir iki adamla motive olacak durumda değil takım.

    ilgili kim varsa, onlara sesleniyorum buradan. lütfen, lütfen kalan maçlarda parçalı forma giyilmesin!

    hiç bir zaman unutmayacağız sizleri, farkındasınız değil mi??

    http://jaimelesport.blogspot.com/...tasaray-parcaly.html
  • 153
    aradan yaklaşık 2 yıl geçmiş, 4 nisan tarihi bile aklımda kalmış. antalya bize 3 tane attı, herkes adnan polat'a, sezgin'e, takıma ana avrat sövüyor. antalyaspor "kümede kal galatasaray" diye tezahürat yapıyor. maçtan sonra statta damat halayı çalıyor. 27 maç sonunda 33 puanla 13. sıradaydık. 16. buca ile aramızda 12 puan fark var ve takıma en güvenen insanlar bile acaba küme düşer miyiz diye içinden geçirmeden edemiyordu. sonraki hafta trabzonspor ile oynayacaktık ve fenerbahçe bizden galibiyet bekliyordu düşünün.

    maçtan sonrasını çok iyi hatırlıyorum. 3-0 yenilmişiz, insanlar sosyal hesaplarında "başın öne eğilmesin, sen avrupa fatihisin" diye az da olsa teselli ediyor kendilerini, çoğunluğuna dalga konusu olduğumuz rakip takım taraftarlarından bile durumumuza üzülenler vardı.

    şimdi siktiret o maçı boşver, şampiyon olmuşuz diyenler de olabilir. en son entry 7 nisan 2011'de girilmiş maçtan 3 gün sonra. unutanlar da olmuştur benim gibi iyi hatırlayanlar da.

    ulan şimdiki halimize bakıyorum, nereden nereye gelmişiz kısa sürede. bugünler de alkışlama polemiği var ya şampiyonu alkışlasınlar, fairplay, dostluk falan filan. rakibin alkışlayıp alkışlamaması zerre sikimde değil. asıl ayakta, uzun süre alkışlaması gerekenler biziz. ligin kapanışı olan trabzonspor maçında, vizyonuyla bize farklı ufuklar açan başkan ünal aysal'ı ve yönetimi, karanlıktan aldığı takımı 2 senede bulutların üzerine çıkaran imparator fatih terimi ve tüm futbolcuları. hepsinin alın terine, özverisine binlerce kere helal olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın