• 326
    futbol oyun kurallarının daima aleyhimize uygulandığı bir başka maç. 2 sezon önce inönü'de beşiktaş maçında hakem cüneyt çakır vida'nın tam bir kulaç açık koluna gelen topta vücuttan sektiği için penaltıyı vermedi. 4 aralık 2021 galatasaray altay maçında ise aynı hakem berkan'ın göğsünden sekip koluma çarpan topa ise uzun süre videoda izleyip penaltı verdi ve "kural değişti" dedi. bu kodumunun kuralları hep bize değişir zaten. şimdi bu tetikçi cücü'ye soruyorum: madem kural değişti ve göğüsten gelen top da penaltı oluyor madem, neden bir saat izledin pozisyonu? zaten ele temas ilk andan görülüyordu. neye baktın bir saat? neyse valla kural degistiyse ok'im bak hiç itiraz etmem ama sıkıntı nerede kural değişse pilot uygulamanın bize yapılması. kural değiştiyse sene başından değişmiştir zaten. bakın birisi bir manyaklık yapıp bu sezonun bütün süper lig maçlarını izlese böyle sekip ele gelen ve verilmeyen bir dünya penaltı bulur. kesin vardır. bugüne kadar verilmediğine de eminim çünkü verilse haber olurdu. ülke olarak vida mevzusundan sonra ezbere bildiğimiz bir kural bu. bundan sonra uygulanır, hatta belki de uygulanmaz ona da çok emin degilim ama pilot uygulama yine her zamanki gibi bize nasip oldu. yazık, günah.

    aslında takımla alakalı da olumlu ve olumsuz o kadar çok fikrim var ama haftalardır hakemler yüzünden takımı konuşamıyoruz.
  • 329
    bu maça dair cidden konuşulacak hiçbir şey yok.

    iyi oynadık, kötü oynadık, gol kaçırdık vs.

    maçın ilk yarısında lehimize verilmeyen penaltının çok daha ucuzu hem de top vücuttan sekip omza çarpmasına rağmen var hakemi azmettirici bahattin şimşek ve tetikçi cüneyt çakır tarafından hem de 2 dakika incelenerek verilmiştir.

    yahu biz kötü oynayalım. altay top oynasın... yenilelim eyvallah. feghouli yaka paça indiriliyor; devam... açık kola çarpıyor devam... ama yüzden sekip kapalı kola çarpan pozisyon penaltı...

    allah belanızı versin. daha en diyebilirim ki?
  • 330
    maçı 6 galatasaraylı beraber izledik. öne geçtiğimiz an bu tarz bir pozisyonda bizi yine biçeceklerini herkes söylüyordu ve nitekim gerçekleşti. tartışmalı demeyeceğim ilk fırsatta kılıfa uydurabileceği bir şeyde yapıştıracaklardı. bunun sirayet etmesi çok kötü.

    hayatımda ilk kez böyle çok zengin çok güçlü bir adam olmadığıma şükrettim heralde. altay lehine penaltı kararı çıktığında gerçekten aklımdan geçenlerden çok korktum.

    sezonun geri kalanını izlemeyi düşünmüyorum. sinir hastası olmaya niyetim yok. bu kısır tartışmaları dinlemeye okumaya da mecalim kalmadı. bence bu maçta galatasaray'ın performansı 7/10'du. toplam 3 pozisyon verdik, biri goldü ilk yarı muslara'nın ayağıyla çıkarttığı top var bir de penaltıdan hemen öncesi. 3 pozisyonu bayern münih, liverpool falan da veriyor. bu takım sürekli 9/10 oynamalı iddiası varsa özellikle de bu kadroyla hocayı değiştirsinler.

    benim sezonun geri kalanını izlemeye takatim yok. avrupa maçlarını izlerim, ligde sonuçlara bakar geçerim. kafam gerçekten pek kaldırmıyor. bu kadar keyifle ve heyecanla başladığım sezonda heyecanım söküp atıldı.
  • 332
    ne zaman bitecek acaba?

    diyelim ki kulübü kapattık, her şeyi tasviye ettik tüm oyuncular teknik heyet kulüp üyesi vs. hiç bir şey kalmasa, ortada galatasaray olmasa yetecek mi?

    ya da küme mi düşmemiz gerekecek? diyelim ki düşürdünüz bizi, gittik alt liglerde oynuyoruz bitecek mi?

    ya da bir avrupa kupası daha alıp da başarımızı gözünüze (z ile değil de neyse) sokunca mı bitecek?

    en büyük merak ettiğim konu bu dün akşam maçın bitiminden beridir.

    geçtiğimiz günlerde bir kaç kişi işte fenerlisi var beşiktaşlısı var muhabbet ediyoruz. saha içini biz konuşmaya çalışsak da sahanın içinde olması gerekirken dışarda kalanlar, aldığı paranın her kuruşu haram olanlar, evlatlarının kursağından haram lokma geçirirken utanmayanlar, ellerine aldıkları bir düdük ile karşısına geçtikleri bir ekran ile kendilerini nizam-ül mülk zannedenler yüzünden biz futbol konuşamadık.

    napıyoruz abi? napıyoruz beyler?

    futbolun bir kural kitabı yoksa, bilelim diyelim ki "ha bu oyunun bir kuralı yok, keyfi olmaz izlemeyelim" ve bırakalım. ne halt ederseniz (halt etmek yerine de burada bir şey yemekle ilgili bir tabir var burada da ne yemek olduğunu bilirsiniz) yiyin. o da olmuyor. hani cüzdanı falan çaldıranlar der ya "ya cüzdan önemli değil içinde şu şu vardı" diye, yeminle topunuza cebimdeki kuruşu vermem ama içinizde galatasaray var.

    gerçekten söylüyorum, içimdeki şu galatasaray sevgisi olmasa liginize de futbolunuza da lanetin belanın büyüğünü okuyup tası tarağı toplayıp bırakmıştım bu işleri. vallahi bak, açıp da başka bir maçı zaten izlemiyorum. heves bırakmadınız, alıyorum daha ucuza s sport plus'ı en azından futbolsa premier lig var. en azından futbol izliyorum, hakemlik bir hata varsa bunun "hakemlik bir hata" olduğunu, ligi - insanları - ülkeyi - toplumu dizayn etme çabası olmadığının bilincinde izleyebiliyorum.

    bir kişi, aklı selim bir tane insan evladı vardır içinizde. eminim ki vardır, olmaması mümkün değil yüzlerce insansınız o federasyonda. o insan evladını da bana gönderin, insan kalsın! çünkü sizin yanınızda kaldıkça yarın öbür gün o da insanlığından çıkacaktır, nasıl adımdan eminsem daha fazla eminim buna.

    hafta içi, hatta daha cuma günü şunu yazdım: (bkz: #3288913)

    dedim ki "sizin kanun statünüzün 3. maddesine göre siz kanun çiğniyorsunuz, yaptığınız suçtur ve istifa edin". tarafsızlık ilkesini bir adamın iki dudağının arasından çıkacak kelimelere göre, o adamın kazanamayacağını anladığı seçimi kendi lehine çevirme çabalarına göre, kısacası bir siyasi düzene göre kendi kafanıza göre değiştirip düzeltip üzerinde "horon teperek" çiğneyemezsiniz! bu millet, bu insanlar, en bilemedin biz futbolseverler buna sürekli karşı duracağız! durmak zorundayız!

    neyse ne artık konuşacağım, geldi geçiyor bile zamanı!

    ülkenin içinden geçtiniz zaten. tertemiz, bilmeyen yok bunu. "bu can bu bedende oldukça bu rahibi alamazsın" ile başlayan süreçten geldiğimiz nokta en temel ihtiyaç maddelerini bile evlerine götüremeyecek insanlarla dolu bir ülke kaldı elinizde! öyle bir ülke ki, yalakalık artık o seviyede ki tarafsız olması gereken bir kurum ana muhalefet partisi başkanını binasından içeri almamak için bahçedeki demir kapılarını kapatıyor böyle bir ülke kaldı artık! insanlar bırakın lüksü, kendine bir şeyler yapmayı akşam yiyeceği yemeği düşünüyor.

    bu kadar tantananın içerisinde insanların tek eğlencesi ne biliyor musunuz? futbol. ülkemiz şartlarına göre çok pahalı, bu yüzden çoğu kimse alıp izleyemiyor da, bu yüzden kahvehane kültürü ciddi anlamda gelişmiştir ülkede. her şehirde en az 40 yer gösterirsiniz maç yayınlayan, çünkü insanlar seviyor bu oyunu.

    ülke öyle bitik bir halde ki, kafa dağıtma aracı olarak görüyorlar bunu. anlaşılabilir, kahveye gidip 2 çay içip bir maçı izleyip gitmek insanlar için aktivite de sayılıyor. ya da evinde varsa 3-5 arkadaş toplanıp muhabbet ederek izliyor, belki parasını bulursa stada gidip hem takımına daha fazla destek veriyor hem de farklı aktiviteler oluyor işte.

    bu oyunun pislik tarafı hep vardı. hiç inkar etmiyorum bunu, kimse de etmeyecektir. edemez de. futbol tamamen temiz bir oyun hiç olmadı, hiç olamadı, belki de asla olmayacak ama bizim beklentimiz zaten bu değil.

    ama şimdiki durum ne biliyor musunuz? futbolu sadece toptan ibaret düşünün, siz bu topun üzerini tamamen pislikle, afedersiniz bokla kapatıyorsunuz. bir yığın var, bunun içerisine bu topu sokup en dibine kadar itip üzerini daha fazla bokla kapatıyorsunuz. sonra da bize bunu "marka değeri" vs. kalıplarla yedirmeye çalışıyorsunuz.

    ne sanıyorsunuz bizi, açıkçası bilmiyorum. önemsemiyorum da, keklikleri şemsiye ile dürten insanların ülkedeki insanları ne sandığı benim hiç umrumda olmadı, olmayacak da. ama bir varlık eğer ki domuz değilse, pislik ile beslenmez beyler. siz bize pisliği kaşıkla kepçeyle falan da değil, küreklerle sanayi tipi büyük kepçelerle kamyonlarla getiriyorsunuz ve kusura bakmayın ama biz bunu ye-mi-yo-ruz!

    kimse kusura bakmasın, bu durum siyasidir. hani aynı kişi çıkıp da bir kişinin özel hayatı ile ilgili "ne özeli yau, bu genel genel!" diye bağırmıştı ya bir mitingde, istiyorsanız bir miting toplayıp bağıra bağıra da "ne sportifi yau, bu siyasi siyasi!" diye ben de bağırabilirim. haklı da olurum, sizin aksinize.

    çünkü siz halen 2011'deki stad açılışında yuhlanmayı belli ki içinize sindirememişsiniz. burası çok belli yani. ama kusura da bakmayın, bir insan yanındakiler ile birlikte galatasaray'ın stadına gelerek galatasaray'ın rahmetli bir başkanına sizin yaptığınız densizlikte bir açıklama yaparsa, kim olursa olsun bugün de aynı tepkiyi görecektir. ne bağlantınız olursa, kiminle yakınlığınız olursa olsun o staddaki kimsenin umrunda da olmayacaktır, geçmişte olmadığı gibi.

    siz yuhlanmayı kafanıza takıyorsunuz, atadığınız da bizim kaldırdığımız hakkımız olan kupayı nerede kaldırdığımıza, onun yanındaki teknik direktörümüze, nedenini halen bilmediğim bir şekilde.

    hani siyaset spora karışmayacaktı? bu sözlükte en azından "spora siyaset karıştırmayın" diyen insanlar vardı bir zamanlar, neredeler bilmiyorum ama onlar ne olur benim başlığımın altına bu entry ile yazsınlar, siyaset spora karışmıyor mu? söyleyebilir misiniz bunu?

    bir takım var, 6 haftada 18 puan almış; başka bir takım var 6 haftada 6 puan almış. 18 puan alan bir şehrin takımı, belki o şehirdeki oylar seçim sonucu belirleyecek, belki iktidar değiştirecek. anlayabiliyor musunuz yapılanları?

    bu operasyon galatasaray'a çekilmiyor sadece, tüm takımlara çekiliyor. 1 takım hariç hepsine.

    yaptığım çağrıyı tekrarlayayım, yapmayacağınızı bile bile hani belki utanırsınız diye. o şampiyon yapmak istediğiniz takımın kalan tüm maçlarına 3 puan yazın, oynanmasın maçları. kupayı bugünden verin onlara, onlar sezonu kapatsın. bırakın ligin geri kalanında bizler en azından yeniden futbol konuşabileceğimiz ortamı bulalım.

    "bu kadar aleni olur mu canım?" falan demeyin lütfen, olur. vallahi olur billahi olur. bu kadar aleni birisini üste çekerken diğerini dibe itiyorsunuz oluyor da bu mu olmayacak allah aşkına ya? :) hem sizin arkanızda kapı gibi duran, sizi atayan beyefendi var, savunur sizi. olmadı bak haksızlığa uğrayan kulüp başkanları çıkıp "nihat bey iyi de çevresi kötü" falan diyorlar, siz yırtarsınız bu işten nihat bey kafanıza takmayın.

    ha, yok eğer ki operasyon yok diyecekseniz de o zaman o koltuklarda nasıl oturduğunuzu göstereceksiniz! aleni, bariz, göstere göstere bir şekilde galatasaray'ın 7 puanını gasp eden halil umut meler - yaşar kemal uğurlu - atilla karaoğlan - ümit öztürk - cüneyt çakır ve bahattin duran'ın hakemlik hayatları bugünden tezi yok bitirilecek! çünkü bu hakemler sizin federasyonunuzun kanun statüsünün 3. maddesini alenen bile isteye çiğneyen insanlardır! bakın doğrudan isim veriyorum, 6 tane hakeminiz sizin "tff her konuda tarafsızdır" ilkenizi çöpe atıp kafasına göre iş yapıyor! aleni, bile isteye!

    yine operasyon yok diyecekseniz, profesyonel futbol disiplin kurulundaki aytaç yüksel - ahmet can acaroğlu - canan sarı - mehmet erol - veli tolu - mehmet sağlam - recep şencan isimli 7 kişiyi bugün (hatta aslında dün bile geçti) görevden alacaksınız. çünkü 44. maddeden sevk edilen marcao'ya limit dahilindeki 8 maç cezayı uygun görürken bu 7 kişi, aynı maddeden sevk edilen irfan can kahveci'ye 2 maç ceza vermiştir, limitin dışına çıkmıştır. 44. maddeden sevk de sitenizde durmaktadır, sportmenliğe aykırı hareketten verdiğiniz ceza da.

    takım taraftarlıklarınızı, gömleğinizin içindeki formanın rengini, damarınızı kessek ne renk akacağını falan geçmiş bulunmaktayız.

    çünkü sizin kanun statünüz ortada. ya tff topyekün 3. maddeyi ihlal ederek kanun çiğnemekte, ya bu saydığım kişiler aynı maddeyi ihlal ederek kural çiğnemekte. lamı cimi ötesi berisi yakını uzağı ufağı büyüğü falan yok bu işin! aleni bir şekilde kanun çiğniyorsunuz ve yaptığınız dünyanın neresine giderseniz gidin suçtur! suç olmak zorundadır! başka bir karşılığı yoktur kanun çiğnemenin, siz kendi yazılı olan kanununu çiğneyen insanlarsınız ve bunu utanmadan sıkılmadan arlanmadan yapıyorsunuz, her birinize o koltuklar batmıyorsa eğer yazıklar olsun sizin içinizdeki gramı kalmamış insanlığa!

    ---

    saha içerisini de konuşayım diyorum yine, malum maç yazısı bu ancak konuşacak hiç bir şey yok. yani raporlar elimde %60'ın biraz üzerinde topa hakim olmuşuz, pas doğruluğumuz iyi, hücum oranımız güzel, xg'miz şahane vs.

    yok saha içini konuşma isteğim. sahanın ortasına kamyonlarla boku getirip dökmüşler işte neyini konuşayım sahanın. boku ne kadar cilasan da bok boktur işte en nihayetinde.

    umarım futbol konuşabileceğimiz günleri de görürüz hep birlikte...
  • 333
    maç sonu yapılan basın toplantısında necati ateş, penaltı pozisyonunu cüneyt çakır'a sorduğunu; onun da "kural değişti" diyerek cevap verdiğini söyledi.

    komediye bak. her hafta kural mı değişir ya? bilgisayar oyununda bile bir turnuvayı başlatıp, daha sonra turnuvayı oynarken ayarlara girip kuralları değiştiremiyorsun. gel gelelim süper lig'de; bırak her hafta değişmeyi, maçın ikinci yarısında bile kural değişebiliyor. *
  • 335
    otuzdan sonra takım biraz kıpırdandı, söyle uzun soluklu 20-25 dakika da gümbür gümbür top oynadı oh be derken bu sefer karşımıza cüneyt çıktı. bazı insanlar bedduayi sevmez, ancak ben severim. beni üzen, benim sevdiklerimi üzen ve zarar veren bir adam için güzel şeyler mi söylememiz lazım ki? umarım bu rezaletin sebep olduğu üzüntü ve maddi kayıp kendisinden, ailesinden ve sevdiklerinden gani gani çıkar. 1 metre önünde ısrarlı bir şekilde penaltı değil diye hareket ettikten sonra varda farklı olarak ne gördü ben çok merak ediyorum. hakikaten şu ortamda futbol konuşmanın manası yok.

    1-0, 1-1, 2-1 gibi skorlar belli ki bizim için hep sorun olacak. bizim özellikle de kendi sahamızda rakibe nefes aldırmadan bulduğumuzu atıp maçı bir an önce 2-0, 3-0 falan yapmamız lazım. biz bu yapmayıp, bulduklarimizi bedavadan harcayınca sonra başımıza bunlar geliyor. zaten hazır bekliyorlar. bu maç 3-0 önde gitseydi bu pozisyonda var'a bile gitmezdi o kadar söyleyeyim. ama fırsatını buldukları an kacirmadilar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın