• 7
    elimizde üç kaleci vardı:

    birisi, önceki sezonu vanspor'da kiralık geçiren hayrettin demirbaş; diğeri, senelerdir yedek bekleyen nezih ali boloğlu; üçüncüsü ise sezon başında kayserispor'dan transfer edilmiş mehmet duymazer'di.

    hazırlık maçlarında genellikle hayrettin'le nezihi'yi oynatan souness, bu maça mehmet'le başlamıştı. bu tercihin sebebi, birkaç gün önce oynanan 2 ağustos 1995 fenerbahçe galatasaray maçı'nda kırk beşer dakika forma giyen hayrettin ve nezihi'nin iyi bir görüntü ortaya koymamasıydı ki, bu ikili zaten sezon öncesinde oynanan diğer karşılaşmalarda çok da hazır olmadıklarını göstermişti. souness, "kaleci saç"ları hariç kalecilikle pek alakası olmayan mehmet'e bu maçta forma verdi. önce küçük orhan'ın sağ çaprazdan yaptığı vuruşu kalenin alakasız bir yerinde durduğu için içeri alan mehmet, daha sonra sergen'in üzerine yolladığı frikiği elinden kaçırarak hocayı bu tercihine pişman etti; yediği ikinci golden sonra kafasını kale direklerine vurdu ve bir kaleci olarak hafızalara yaptığı kurtarışlarla değil, direklere vurduğu kafasıyla kazındı. küçük orhan'dan yine kaleci hatasının olduğu bir gol daha yedik ve maçı 3-0 kaybettik.

    birkaç gün sonra oynanan 8 ağustos 1995 sparta prag galatasaray maçı'nda kaleyi nezihi korumuştu. hayrettin yedekti. 3-1 kaybettik. rovaşta ise yine nezihi sahaya çıktı. 1-1 bitti. bu maçlarda nezihi, "bu takıma kaleci lazım" diye bas bas bağırdı ve nihayetinde brad friedel geldi, simovic'in ayrılışından taffarel'in gelişine kadar süren kaleci krizinin ilk ayağı hayrettin, ahmet bulut, nezihi, mehmet duymazer, stauce, friedel derken tamamlanmış oldu.

    tsyd kupası'nda fenerbahçe ve beşiktaş'a yenilerek açtığımız sezon, avrupa'da sparta prag'a elenmemizle devam etmişti. kötü bir şekilde de noktalanmıştı. tek güzel şey, souness'ın diktiği bayraktı.
  • 1
    1995-1996 sezonu tsyd kupası ikinci maçıdır ve maçı beşiktaş 3-0 kazanmıştır. meşhur direğe kafa atma hadisesi ve direge kafa atan kaleci ekolu bu maç ile birlikte hayatımıza girmiştir. sergen yalçının ayağından hatalı bir gol yiyen kalecimiz mehmet duymazer kafasını direklere vurmuştur. hatta o kadar hızlı vurmuştur ki biz tvden bile o "dan dan dan" seslerini rahatlıkla duymuştuk. zaten bu golden sonra konsantresi iyice dağılan ve o anda kalecilik kariyerinin sonuna geldiğini anlayan graeme souness onu nezihi boloğlu ile değiştirmişti.

    (bkz: tarihte bugün)
  • 5
    atv'den canlı izlediğimi hatırlıyorum bu maçı.
    mehmet duymazer o saçma golü yiyip kafasıyla direklerin tozunu alırken maçın yorumcusu coşkun özarı kayserispor’da ikinci kaleci olan mehmet galatasaray’ın nasıl birinci kalecisi olur diye serzenişte bulunmuştu.

    harbiden de mehmet kayseri’de yedek kaleciyken 1995 yazında bize transfer olmuş ve bu maça da ilk 11’de çıkmıştı. tam bir adnan biraderler transferiydi.
  • 6
    1995 yazinda oynanan tsyd macidir. mactan 1 veya 2 gün önce kadıköy'de fenerbahçe ye 3-1 kaybetmis idik. bugün itibariyle başakşehir teknik direktörü olan eşofman perver şahıs,omuzu ile kalecimiz nezihi' yi avlamis ve pek varlık gösteremeden maçı kaybetmişti( o maçın başlığını bulursam o maçlada ilgili bir kaç cümle karalarim)

    iş bu başlıktaki maçin oynandığı gün beşiktaş taraftarı olan dayim ve rahmetli oğlu ile mecidiyeköy'e gitmiş onlar kendilerine ayrılan kapalı tribüne sokak tarafından tribüne girmişler, ben ise bize ayrilan taraftan yani cadde tarafından kapalıya girmiştim. pek bir yoğunluk ve sıra beklemeden tribune rahatca girmiş ( bileti tabii ki gişeden almıştık) karsilastigimiz tablo ile baya hayal kırıklığına uğramistım. zira bizim yeni açığın sadece baca tarafi birazcik dolu idi. kapalı göbekte bile elle sayılacak kadar anca vardik.

    beşiktaş tarafı ise kendilerine ayrılan kapalı tarafıni( bize nazaran daha küçük kısım ayrılmış olmasına rağmen bizden fazlaydilar) doldurmus, kendilerine tamamen verilmiş olan eski açığı ise belli oranda doldurmuşlardi.

    önceki sezon şampiyon olduklarından ötürü şampiyonlar ligine katılım için ön eleme hakkı kazanmışlar ve rosenborg ile eşleşmislerdi. maç başlayana kadar o rosenborg eşleşmesine ithafen o yaz eskişehir li bir sanatçı tarafından çıkarılmış bir şarkının sözlerini " ismini yazacağız şampiyonlar ligine " diye değiştirmiş şekilde söylüyorlardi( diğer iki misrasini anlayamadigim için yazamayacağım , 26 senedir de bu maça giden ve bestenin tam halini bilen beşiktaşlı ya da galatasarayli ya rastlamadım)

    maçın başlamasına kısa bir süre kala bizim tayfa az sayıda da olsa coşkulu bir şekilde kapalıya girince, düşmüş olan moralimiz biraz yükselmiş, sıfırin altındaki coşkumuz ise artmıştı. tarihimizdeki en saçma golleri yememizin ve kalecimiz olduğunu sandığımiz kişinin yediği goller sonrası kafayı direklere geçirmesi bizim için acı hatıralar olarak akılda kalan anlardır.

    maç 2-0 iken sonlara doğru beşiktaş tarafındaki dayım ile oğlunu görebilmek için bizim tribünün en kenarına gidip baya bir çaba sarf etmistim görebilmek için. o sırada bizim boş olan tribünden tayfa da mevzu için çıkınca, herhalde oradan gözüken tek galatasarayli bile olmuş olabilirim. 3.gol olunca o besiktas kapalisi muhattap olarak beni seçmiş "gooool"diye bağırdıktan sonra bana doğru hep beraber " al al al" yapmışlardı (adiler:))

    bu kadar olumsuz durumdan sonra maçtan çıkmış, köprü altında bekleyen bizim tayfanin yanına gitmiş sonrasinda dayimlar aklıma gelmişti. zira üzerlerinde beşiktaş a dair ürün varsa( ip veya karton şapka almis olabilirlerdi) arabayi park ettiğimiz yere gelene kadar bizimkiler tarafından çevirmeye maruz kalabilirlerdi. çok şükür ki benden önce araca varmışlar herhangi olumsuz durumla karşılaşmadan arabada makaralarına maruz kalarak dönmüştük

    sen şampiyon olmasanda...
  • 4
    tsyd kupasının ilk maçını galatasaray'a karşı kadıköyde fenerbahçe kazanmıştı. ilk maçın mağlubu ikinci maçta bjk ile oynadı. maçın etiketinde beşiktaş ilk takım olarak yazar ama maç ali sami yen stadyumu'ndaydı. ancak deplasman gibiydi.

    ilk maçın etkisinden dolayı galatasaray'ın kupayı alma şansı pek kalmayınca gs taraftarı maça pek iştirak etmedi. kapalı tribün yarı yarıya ayrılmıştı. gs tarafı neredeyse boş, bjk tarafı tamamen doluydu. yeni açık eh işte nispeten daha iyi ama yine de boş, eski açık bjk taraftarıyla yine tamamen doluydu. ali sami yen'de deplasman gibi maçtı. ne saha içinde ne tribünde bjk'ye cevap verilememişti.

    rezil bir gündü.

    aklımda kalan tezahuratlar:
    bjk taraftarının kubilay türkyılmaz'a isviçre köpeği ibne kubilay diye bağırması.*

    gs tarafından dolu dolu cevap bulamayan bjk'liler de bu rahatlığa biraz şaşırmış olacak ki, bjk kapalı tarafı gs tarafını gösterip, al taraftar adnan al taraftar *diye tezahuratta bulunması.

    maçtan kopan yeni açık'ın sağ tarafında maçın sonlarına doğru bütün taraftarın ayakkabısını çıkartıp karşı tribünlere doğru gösterip dışarıda dayak var diye uzun süre tempolu bağırması. (bu arada sonuç hiç öyle olmamıştı. sadece saha içi ve tribünde değil, stat dışında da kaybedilmişti.)*
App Store'dan indirin Google Play'den alın