• 18
    adama bak. adam derken dursun aydın özbek'ten bahsediyorum anlamamış olanlar için.

    oturumu kapalı yapmak isteyenlerle birlikte el kaldırmış! kapalı olsun demiş oturum basına. taraftar dinlemesin, izlemesin...

    biz senin 3 senede neler yaptığını seni ibra edeceklerden daha iyi biliyoruz dursun bey! istediğin kadar ibra edil veya edilme, bu taraftarın gönlünde hep ibra edilmemiş olacaksın!
  • 66
    "birbirimizi kırmayalım, galatasaray sevgi yuvasıdır :)" gibisinden konuşan herkesin toz olup gitmesi gereken genel kurul.

    ulan milyonlarca euro'yu tokatlayan adama karşı tavır alacağınıza, ceza vereceğinize, bedel ödeteceğinize cins cins sakinlik lafları konuşuyorsunuz. ne sakinliği? hangi sakinlik? galatasaray'ın içi boşaltılmış hala "sakin olun kavga etmeyin" diyorlar.
  • 120
    hayatımda galatasaray'dan utandığım bir an yoktur ama galatasaraylılardan utandığım anlar olmuştur işte o anlardan biridir bu mali genel kurul ve bu mali genel kurulda dursun özbek'i ibra eden kim varsa hepsinden utanıyorum.

    lise bu kulübün doğduğu yer evladım olsa orada okumasını isterim ve lise ile gurur duyuyorum diye sürekli söylüyor ve yazıyorum ama yok arkadaş bir kere daha anlaşıldı ki liseci tayfa bu kulübün en büyük kamburudur, benim her zaman yazarak eleştirdiğim beğenmediğim ve açıkçası tiksindiğim zırt pırt transfer isteyen 10 sende 10 teknik direktör değiştiren sosyal medya taraftarından bile daha zararlıdır ve tiksinilmeyi asıl hak edenlerdir.

    "itham ediyorum" cümlesi tandık geldi mi ? adnan polat, dursun denen vasıfsızın yaptığının çeyreğini yapmamıştıı ama ibra edilmedi, dursun kulübün varını yoğunu sattı, söylemediği yalan yapmadığı beceriksizlik kalmadı ama duayen denen .....'lar etrafını sardı, hele ki hayrettin kozak denen kendini bilmez çıktı oylama yapılmasın diyebilecek kadar azıttı, duayenmiş, yaşlıymış geçiniz efendim bunları, insan (sadece) sırf nefes almayı sürdürüyor diye saygıyı hak etmez ve yaptıkları sırf yaşlı diye yanına bırakılmayacağı zamanlar vardır işte bu mali genel kurulda o duayen dediklerinizin %80'inin aslında hiç bir şey olduklarını anlamış olduk.

    o duayen denen ön koltukları işgal eden tipleri geçtim onların dışında kürsüye gelip iki kelime doğru konuşan bile lafının arasına kulübün sahibi lisedir, genel kuruldur falandır filandır... lan bizde istemiyoruz saf populizme kurban gitmesin sırf taraftarın dediği olmasın aklı başında insanlar gerektiğinde taraftara bile siktir çeksin kulübün iyiliği için ne gerekiyorsa yapsın ama yok arkadaş bu liseci eleman havuzundan bir şey çıkmıyor, çıkmadığı ortada kulübü 1.2 milyar tl zarara sokan gelmiş geçmiş tüm yönetimlerin %80'i lisecilerden oluşuyor.

    aklımdan asıl çıkmayan ise o duayen denen tiplerin mali kurulun başında yok esas'a ilişkin tartışmalar, yok usule göre tartışmalar, laf atmalar divan başkanına iş öğretmeler, gençlere susun kapayın çenenizi bakışları, örf, anane, etik laflarıyla bezeli cümleler kurup, dursun ibra edildikten sonra kimseden izin almadan mikrofona çıkıp seçim kazanmış gibi nutuk çekmesine , orta sıralara görüşecez görüşecez demesine tek kelime etmeyi bırak şapır şupur öpmek için sıraya girmeleridir, bakın siz "liseciler" busunuz işte ! kulübün malını mülkünü satıp buna rağmen borcu arttıran adam ibra oldu diye şapır şupur öpen tipler olarak kalacaksınız.

    utanıyorum lan sizlerden, neymiş batıya açılan pencerelermiş, hadi lan oradan batı kim siz kim, siz bir avuç elitist küçük olsun bizim olsun diyen azınlıksınız başka bir şey değil kulüp yanıyor yıkılıyor haala kalamışta ucuza çay içmenin derdinde haala adayı yaptıralım üyelere açalım derdinde olan bir güruhtan bir nane olmaz.

    bu içi boş dışı süslü çakma tipler tarafından yönetilmektense fransa'dan 3 tane adam gibi yönetici getirin gerçekten fransız kulübü olalım onlar yönetsin lan yemin ediyorum 5 seneye bu taraftarla bu potansiyelle almadık kupa bırakmaz üzerine kar'a geçeriz...
  • 13
    genel kurul başladı.

    -oturumun kapalı yapılması teklif edildi. oylama ile reddedildi.

    -başkan mustafa cengiz yaptığı ödemeleri ve kulübün düştüğü factoring belasından nasıl kurtardıklarını anlattı. abv dursun

    -stadyum doluluk oranlarının son 2 ay'da tavan yaptığını söyledi.

    -yellow friday bizim ile ilgili değil taraftarın insiyatifi diyerek taraftara teşekkür etti. stokların fazlalığından laf etti.

    -projelerinin olduğunu ancak henüz açıklamayacağını söyledi.

    -ciddi sponsor çalışmalarının olduğunu söyledi.

    -başkanlar toplantısından bahsetti. adnan polat katılmadığı için kendisi ile bizzat görüştüğünü söyledi. adnan polat ile ilgili kırgınlığın sona ermesi için el uzatılmasını talep etti. (yanılmıyorsam stad açılışında dönemin başbakanın erdoğan'ın ıslıklanması olayını kast ederek hiç biriminizin asla yaşanmamasını istediğimiz bir olay dedi)

    -eski başkanlara localarınızı yenileyin, olmayanlar alsın lütfen dedi.

    -uefa görüşmesinden bahsetti. ceza alacağımızı sanmıyorum dedi. 2 yıl içinde başa baş olacağız, 3 yıl içinde kulübü gelir gider dengesinde artıya geçireceğiz dedi.

    -teşekkür ederek konuşmasını bitirdi bana kalırsa zayıf hazırlanmış bir konuşma oldu, yeterince coşkulu olmadığı kanaatindeyim.

    -verilen 4 önergenin yeterli çoğunluğu sağlamadığı gerekçesi ile reddedildiği açıklanıyor.

    1- geçmiş dönemlere ait incelemeler önergesi
    2- basketbol ve voleybol'un aş olması.
    3- uefa ile ilgili yapılan görüşmeler ve sonuçları.
    4. mali yıl ile ilgiliydi ama yakalayamadım.

    tüm bu önergeler yeterli imzaya ulaşılamadığı için reddedilerek gündeme alınmadı.

    -dursun özbek konuşmaya başladı.
  • 5
    taraftarımızın şampiyonluk yürüyüşümüz nedeniyle * yeterli ilgi göstermediğini düşündüğüm yıllık toplantı.

    ancak bu seferki toplantının sıradan bir toplantı olmayacağı görünmekte. denetim raporunun önemli bir kısmını yine bu başlıkta bir önceki entry'mde paylaşmıştım. * bazı üyelerin de benim gibi düşündüklerini ve bu genel kurulun daha önceki bir çok genel kurula benzemeyeceğini söyledikleri görünmekte. bire bir sohbetlerimde de twitter'da takip ettiğim üyelerde de benzer söylemler görüyorum.

    ilgi gösterilmesi için aslında tam fırsatımız. milli maç arasından dolayı zaten yapacak bir şey yok.

    neden öncekiler gibi olmayacak derseniz eğer, içinde bulunduğumuz mart ayı divan toplantısında * sayın başkanımız mustafa cengiz'in dursun aydın özbek'e yaptığı son konuşmayı buraya eklemem ve hep birlikte incelememiz yeterli olacaktır.

    link: http://www.galatasaray.org/...si-gerceklesti/39115

    --- alıntı ---

    kendisinin rakamlarıyla ben mutabık değilim. 91 milyon tl’nin 7 milyon tl bağışladım dediği bölümü ki 3 aylık quarter vermiyorsun, o ise tek bir kalemde verdi sayın divan başkanımıza… 31.03.2017 tarihinden itibaren de faiz tahakkuk ettirmeye de devam etti. otel faturalına gelince… tabii ki ağırlamıştır ama biz o otel faturalarında kim, hangi gün, ne kadar kalmıştır görmek isterdik. ben suçlamıyorum. kendisinin bizzat ifade ettiği vaade farkı sözcüğünü faize çevirdi. bence kendisine yetki verilmemiş, bankalar ve finans kurumları dışında kimse üçüncü tarafa kendi şirketiniz borç verir ama faiz alamaz. bence alamaz. bu faizi aldığı anda başka bir kimliğe bürünür. ben merak ediyorum sevgili başkanım geçen aya kadar bunu bağışlamadı, neden şimdi bağışlıyor. suçlamıyorum. soruyorum. soruya yanıt verecek tabii ki. bütün bunlar olurken sayın divan başkanı; sayın başkanı tekrar uyardı, 20 aralık’ta seçim oldu. seçimden sonra yönetim kurulunu toplayıp akçalı işler yapamazsınız. yapmamanız gerekir. etikten söz etti. bağıştan söz etti. galatasaray değerlerinden söz etti. şiddetle katılıyorum. siz seçimi kaybettikten sonra bu senetleri, bu rehinleri, temlikleri düzenleyemezsiniz. bununla ilgili 22 ocak tarihli yönetim kurulu kararı alıp bunu 16 tarihine yazdıramazsınız. siz galatasaray’ın b grubu hisse senetlerini rehin edemezsiniz. temlik de edemesiniz. senet alabilirdiniz. sayın dursun özbek çoluğunun çocuğunun rızkını vermiştir. finansal kolaylık sağlamıştır. teşekkür ederim. bir fert olarak da galatasaraylı olarak da... ben kendisine dedim ne alacağın varsa al... dolar-euro bazında esasını kaybetme günah. ama siz bir bölüm bağış yapıp tekrar 5 milyon 700 bin tl’lik gecikme faizi ve ticaret kanunu açısından otel faturası yapamazsınız. 8 gün içinde vermeniz gerekiyor.

    --- alıntı ---

    dursun aydın özbek'in yaptıkları alıntıda çok ama çok net olarak görülüyor. usulsüzlük de görünüyor, "bağış yapacağım" lafı altında rehinleri, temlikleri alışı da görülüyor. 22 ocak 2018'de akşamın bir vakti stadda toplantı yapıp bu toplantıdan çıkan kararları 16 ocak 2018'e yazdırdığı da çok net görülüyor. yine "bağış yapacağım" lafının ardından tekrar 5 milyon 700 bin tl’lik gecikme faizi ile kulübe otel faturası gönderiyor.

    özellikle şu "seçimden sonra yönetim kurulunu toplayıp akçalı işler yapamazsınız." sözü resmen tüzüğün 1. maddesi olmalı, öyle bir söz.

    daha ne yapılsın, ne söylensin, ne gösterilsin bu adamın * ve yönetiminin ibra edilmemesi için bilmiyorum.

    not: sayın başkanımız mustafa cengiz konuşmasında seçim tarihini 20 aralık olarak vermiş (belki de bu şekilde siteye girildi, bilmiyorum doğrudan siteden alıntımdır) ancak olağanüstü seçimli genel kurulumuz 20 ocak 2018 tarihinde yapılmıştı.
  • 61
    galatasaray'ın üst yapısını oluşturan seçkinlerin, daha önce kendilerinin seçtiği bir başka seçkini değerlendirdikleri seçkinler toplantısı. alt yapısını oluşturan bizlerde takip ediyoruz sadece.*

    şu kişiler galatasaray için oy kullanamıyor misal: http://img2.mynet.com/...ar-arena-kar-640.jpg

    edit: dönen tartışmaları üzülerek izlemeyi bıraktım. yiyin birbirinizi efendiler...
  • 32
    şu anda izleyemediğim kurul. yazılanlara baktığımda iyi ki de izleyip sinirlerimi bozmamışım diyorum. bu kadar hileye hurdaya başvuran insanlardan kurtulduğumuz için ne kadar şanslıymışız ya. adam gelmiş her türlü oyunu oynuyor. bugün bunu ibra edecek kadar düşen insanlar yoktur umarım orada. gerçi bu lise zihniyetinden her şey beklenir. galatasaray gerçek sahibi olan taraftarlara açıldığı gün onu bağlayan zincirlerden, kelepçelerden kurtulacak. elbet o gün gelecek. işte o zaman kuruluş amacımız yolunda daha güçlü olacağız
  • 122
    cumartesi mesaisi yüzünden takip edemediğim, çeşitli kaynaklardaki video ve yazıları okuyarak görece fikir sahibi olmaya çalıştığım toplantı. ilginç ilginç olaylar hatta fiziki temasa varan hadiseler yaşanmış. yine "efsane" konuşmalar yapılmış, hem olumlu hem de olumsuz anlamda. yine kamuoyunun çok ciddi tepkileri ve eleştirileri var...

    haddim olmayarak kişisel bir değerlendirme yapmam gerekirse bir türkiye gerçeğinin galatasaray özelindeki demonstrasyonunu gibi olmuş. liseli-liseli olmayan ayrımı üzerinden tartışmak bir nebze doğru olsa da birşeyler eksik kalıyor. bugün türkiye'de karlı ve legal vurgun yöntemlerinden biri kulüp başkanı/yöneticisi olmak.

    bugün biz taraftarların ve kamuoyunun dernekler yasası diye vurulan etiketiyle bildiğimiz bir statüko var. ciddi paraların döndüğü spor özellikle futbol dünyası için çok çok tehlikeli ve istismara açık bir durum. bugün türkiye'de bir şekilde bir kulübün başına geçip, sizin olmayan parayı çar çur edip ya da çeşitli kılıflarla zimmetinize geçirip görev süreniz bittiğinde güle oynaya hayatınıza devam edebilirsiniz. çok salakça bir hata yapıp bariz bir delil bırakmadığınız sürece başınıza gelecek en kötü(!) şey kulüpten ihraç olacaktır ki bir seçim önce sizi başkan çıkaran bir kitlenin ertesi seçim sizin için ihraç kararı alması biraz absürd bir durum olacaktır.

    bugün adı liseli olur, kulüp halka açılır atıyorum yeniciler olur, efeler olur, bok olur püsür olur. kitaplardaki dünyada yaşamıyoruz sonuçta, ortada anahtarı açılmış kapısı aralanmış bir kasa varsa içine elini uzatacak birileri de elbette olacaktır. galatasaray kendi geleneği içinde bir liseli-alaylı ayrımına sahip olduğu ve liseliler üzerinden bir etiket vurmak kolay olduğu için kamuoyunda bu işler liselilere havale edilerek hem hedef saptırılıyor hem de asıl konu ıskalanıyor aslında. yanlış anlaşılmasıın, liselileri savunuyor değilim. ama işin geriplanında da böyle bir gerçek var bu ülkede...

    adınız galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş ise "devlet baba"nın dönem dönem çıkardığı aflarla yola devam edersiniz. örneğin karabükspor iseniz dibe doğru giderken yapılan usulsüzlükler en fazla marjinal kaynaklarda haber olur. ankaragücü iseniz haber bile yapılamaz, en dibe gidip tırnaklarınızla kazıya kazıya geri dönmeye çalışırsınız. örneğin adınız bornova beckerspor ise kurulduktan iki sene sonra üst üste kademe atlayıp kendinizi en üst ligde bulur, sezon başlamadan vurgunu yapanların elini eteğini çekmesi sonucu 3-4 ay bağışlarla ancak maça çıkabilerek sezon ortası ligden çekilip kapanmaya doğru gidersiniz...

    türkiye'de bu isim ve örneklerin sayısı yüzlere kadar geliştirilebilir. yönetici adı altında vurgunu yaparsanız dediğim gibi en fazla ihraç ya da hak mahrumiyeti ile cezalandırılırsınız. bu yapı içinde sporcu ya da antrenör iseniz paranızı almak için uzun süreler bekleyebilir, kendinizi bir sezon için geldiğinizi sandığınız bir şehirden birkaç ay sonra ayrılmaya çalışırken bulabilir, en kötüsü sahaya mağlup olacağınızı bile bile çıkmak zorunda kalabilirsiniz. fizyoterapist, istatistikçi, mentör, malzemeci vs. gibi daha düşük ücretli ve yetenekten ziyade emeğinizi sermaye ettiğiniz bir pozisyonda çalışıyorsanız geçim sıkıntısı yaşar hatta günün birinde aniden işsizlikle karşı karşıya kalabilirsiniz. taraftarsanız da en fazla birkaç gün söversiniz. sonra yeni bir maç, yeni bir galibiyet,yeni bir hedef gelir kızgınlığınız geçer gider.

    vurgunu yapanlarsa en fazla bir köşeye çekilip keyfini sürmeye devam eder. bugün türkiye cumhuriyeti 1950lerde kalmış bu statükoyu değiştirmez, kulüpleri sahiplik sistemine zorlamaz ya da tarafsız maddi denetim şartını getirmezse bu düzen böyle devam edecek ne yazık ki. özellikle göz önünde olmayan "amatör branş"lardaki sirkülasyon akıl almaz boyutlarda. bahsi geçen paralar tabi ki "3 büyük" eksenli futbol piyasasına kıyasla devede kulak bile değil ama sıradan bir insanın 5000 sene falan çalışsa toplayamayacağı miktarlar. ve ne yazık ki bunun peşine düşebilecek kimse yok...

    bu ne biçim zihniyet, bunlar nasıl insanlar falan diye hayıflanırken bir de kendini bu zihniyetin altında çalışırken bulan sporcuları, antrenörleri, profesyonelleri düşünüp galatasaray'ın "winner" karakterine şaşırmamak elde değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın