201
selçuk'un frikiğini çok iyi çıkardı kaleci.
202
haftada bir maç oynayan takımın yorulduğu maç. böyle oyun soğutma olmaz, bir şeyi de ayarında yapalım.
203
brumaspor'un adanaspor karşısında 1-0 öne geçtiği maç.
şimdi kazanıyoruz diye riekerink bey'ciler gelir.
204
bruma ve carole dısında top oynayanın olmadıgı. podolskinin nerde oynayamaz onu gordugumuz mac.
son olarak selcuk sahada sandalyeyi cekip otursa oyundan cıkmazmıs onu da anladık
205
bu ne ya şikeli maç gibi iki taraf da top çeviriyor ama 1-0 biz yeniyoruz :(
uefa göreve!
206
izlerken uyuyakaldığım ve gelecek maçlar için beni umutsuzluğa sevk eden karşılaşma. gerçekten çok kötü top oynuyoruz. bu böyle gitmez aga.
207
3 puanı getiren ama yanında bir şeyler götüren maç.
yine de geçen haftaki puan kaybından sonra, beşiktaş'ın puan kaybından sonra şu maçı kazanamasak uyuyamazdım.
208
şu adanaspor'u 3'lemeyen takım şampiyonluğa falan oynamaz. bu takıma riekerink hücum organizasyonu denen şeyi hala öğretemedi. şunu halletsek uçup gideceğiz halbuki. neyse şansımız yaver gidiyor ki rakipte caner ve talisca sakatlandı.
209
yendik ama güzel yenmedik. brumaspor olduk amk başka kimse bir şey yapmıyor.
210
hele şükür şu lanet olasıca maç bitti. üç puan aldık evet ama bu oyunla başakşehir ve fenerbahçe maçlarında çok zorlanacağımız aşikar.
211
cok istedik son dakikaya kadar gol yemeyi ama adanaspor atamadi. geriye yaslanmaya calisiyoruz orta saha dutluk, defansta kimseye guvenemezsin, bala gote kalecinin sektirdigi topla gol atiyorsun, cok az pozisyona giriyorsun, one gecince korumayi da bilmiyorsun. allahtan adana gibi takimlar atamiyor ama bu boyle gitmez. orasi cok net.
212
istanbul'a dönmemesi gereken bir galibi barındıran maç. şu takıma handikap yapamıyorsan, yeterli pozisyona giremiyorsan, yorum yapılacak tek bir şey yok.
213
hamza hamzaoğlu dönemi 1-0 galibiyetlerini andıran maç. kötü oyun, gelecek vermeyen oyun ve 1-0'lık galibiyet.
214
ingiltere liginde küme duseriz. öyle bir takım olmusuz.
midem bulandi oyundan.
215
devre arası beşiktaş'ın puan kaybettiği hafta almamız gereken maç demiştim.kara tren'in attığı golle aldığımız maç.
216
yürüye yürüye top oynamaya çalışan ve taraftarını kazansa da sinir etmeyi başaran bir galatasaray bulunan maç. kabul edilir gibi değil özellikle golden sonraki oyunumuz, bunun adı ciddiyetsizliktir, sonunda da hiç bir özelliği bulunmayan adanaspor'u pozisyona soktuk ve az daha puan kaybediyorduk. takımdaki eksikler yazılarak bitecek gibi değil, büyük bir saçmalık var. bu kadar vasıfsız oyuncuyu nasıl biriktirdik, nasıl tekrar hareketli bir oyun oynayan kadroya kavuşacağız çok merak ediyorum. bruma dışında hiç bir hücum zenginliği yok takımın ve her geçen hafta resmen geriye gidiyor. ne savunma güven veriyor, ne orta saha, ne bruma dışında kanatlar. ileri hattaki eren ve podolski de top alamayınca oyuna hiç bir katkı yapamıyorlar zaten oyuncu tipi olarak.
217
rezalet ötesi bir maç, şansa gelen bir galibiyet. semih kayanın inatla gol yedirmek isteyip de beceremediği için üzüldüğünü düşündüğüm bir son 10 dakika. galatasaray ismine yakışmayan bir şekilde kazandığımız ve haftayaki rakibi düşününce kafadan puan kaybı yazarız dediğim bir cümbüş yaşatan oyuncuları ve teknik ekibi kutlamak gerekiyor.
218
yine leş gibi oynadık. yok arkadaş ben kabüllenemiyorum bu oyunu. muhtemelen ligden düşecek olan adanaspor bizi mağlup edebilirdi. haftalardır rezalet oynuyoruz. üstelik zorlu maç periyoduna giriyoruz. oyunumuzun bu saatten sonra gelişeceğinide sanmıyorum.
219
yine bir penaltımızın verilmedıği maç olmuştur. ölmesi mi lazım galatasaray'lı futbolcunun penaltı alması için. yavşak yorumcularda çıkmış (ilker yağcıoğlu) yok podolski düşmemiş, itiraz etmemiş diyerek, penaltı almak için futbolcunun kendini illa kendini yere atması gerek tezini savunmuştur. yuh size. her maç ya ofsayttan gol yiyoruz ya penaltılarımız verilmiyor. yönetimin mhk'nın tepesine binmesi gerek artık. boku çıktı çünkü bu işin artık.
220
adanaspor – galatasaray: 0-1 tuhaf maç
bu belki de en kısa yazım olacak. vallahi yazacak bir şey bulamıyorum. ne ballandıra ballandıra anlatacak güzel bir şey var, ne de yerin dibine sokulacak kadar kötü bir şey. belki yazının sonlarındaki selçuk inan-tolga ciğerci-de jong konusu ilginizi çeker.
sneijder ve balta’sız galatasaray deplasmandan üç puanı kaptı. kaptı da taraftarına ıstırap çektirerek kaptı.
adanaspor'un gerçek gücü bu mudur bilmiyorum ama bu akşam gördüğüm çok zayıf bir takımdı. galatasaray çok kolay rakip ceza sahası içine girdi. kolayca rakip ceza sahasına girmek galatasaraylı oyuncuları yanılttı, rehavete sürükledi sanırım. ve fakat pozisyona giremedi takım, bunu birilerinin hatırlatması gerekiyordu.
maç boyu baskılı oynadı galatasaray. adanaspor çıkmadı mı çıkamadı mı? sanırım çıkmadı. öyle ya, rakibi olmayan galatasaray’dan alınacak bir puan iyidir. adamlar haklı. hatta puan alıp gerçekten haklı da çıkabilirlerdi. fakat bir, iki cılız atakla olmaz bu işler. daha sağlam, daha etkili kontralar bulmadan puan almak kolay değil galatasaray ve diğer büyük takımlardan.
galatasaray son üç sezonun pas rekorunu kırmış. geçen hafta hücumdaki telaştan bahsetmiştim, bu hafta da hücumdaki rahatlıktan bahsedebilirim. iki maç arasında bu kadar fark olmamalı. skora göre böyle değişken bir oyun normal karşılanabilir ama bir takım şampiyon olmak istiyorsa böyle bir fark olmamalı. gerçi burası türkiye ligi, doğruların kümeye, yanlışların şampiyonluğa götürdüğü bir lig. o yüzden çok da şey yapmamak lazım.
bu arada yazıyı yazarken jor beyin açıklaması geldi: geçen haftaki oyundan memnundum, bu haftakinden memnun değilim.
jor bey için farklı olan ne acaba? geçen hafta telaşlı bu hafta gevşek bir oyun vardı. geçen hafta rakibin öndeydi ve kapandı galatasaray baskı kurdu. bu hafta rakip o ilk atağında golü bulsaydı yine aynı baskıyı kuracaktı takım.
neyse, birkaç konuya değinip yazıyı bitireyim.
bruma’nın maşallahı var. her maç çok iştahlı, çok diri. topu atıp rakiplerini geçiyor, yanlarından çalımla da geçiyor. son pas ve son vuruşlarını geliştirdiğinde ki; geliştirmek için çalıştığı belli oluyor. jor beyden en çok yararlanan oyuncu olacağı açık. gelişmeye devam oğlum benim.
yasin stop. evet yasin’in önceki sezonun devre arasında gönderilmeye direnişinden sonra şampiyonluktaki payından sonra gelişmesi de durdu, kendisi de. böyle giderse seneye şampiyonluk kovalayan 1. lig takımlarında oynar.
muslera büyük bir kaleci. sürekli kalesinde tehlike yaşamamak kaleci için iyi değildir. maça konsantre olması zordur, pozisyonlarda gereken refleksi gösteremeyebilir. ancak muslera tıpkı kalesinde az pozisyon gören dünyanın büyük takımlarındaki kalecilerden farkı olmadığını bu akşam bir kez daha gösterdi. örneğin neuer gibi. az pozisyonla karşılaşıp onları savuşturmak büyük kaleci işidir.
selçuk inan durumu çok ilginç. uzun zamandır formsuz. sık sık sebeplerini bulmaya ve çözüm üretmeye çalışıyorum. genelde takımın performansıyla ilgili melo’nun eksikliğinden bahsedilir ve ben bunu kabul etmem ama selçuk için melo’suz oyunun çok fark ettiğini bugün fark ettim. farkındalık önemli.
tolga ciğerci çıkıp da de jong’un girdiği kısa sürede selçuk, maç boyunca olduğundan daha etkili oynadı. de jong oyun stili olarak da melo’ya benziyor. topu alıyor selçuk’a veriyor. selçuk’tan daha geride, stoperlere çok yakın oynuyor, pas trafiği içinde yer alma gibi bir arzusu yok. tolga ve geçen sezon oynayan donk ise toplu oyunlarda da kendilerini gösteren, rakip kaleye gitmeyi seven oyunculardı. onlar gidince selçuk daha geride oynamak durumunda kalıyordu, kalıyor. jor bey karar vermeli. ya selçuk iyi performans gösterdiğinde takıma katkısının fazla olduğuna karar verip de jong ile oynayacak ya da tolga’nın katkısının daha fazla olduğunu düşünüp tolga-selçuk devam edecek. bakın bu karar çok kritik. jor bey değil de captano bey hoca olsa; selçuk-de jong ile oynar. tolga’nın ileride oynama çabasını takdir ediyorum ama verimli olduğunu söyleyemeyiz değil mi? belki söylersiniz, bilmiyorum tabii. haftaya tolga ciğerci yok, sanırım de jong-selçuk çıkacağız. öngörüm için de test olacak, merakla bekliyorum.
galatasaray iyi oynamıyor. önümüzde çok kritik üç maç var. geçen hafta da böyle yazmıştım ama adanaspor maçını söylemeyip beni kandırdılar. başakşehir, fenerbahçe, bursaspor. çok zor maçlar. kritik kararlar bekliyor takımı.
221
606 başarılı pas ve %89 pas başarı yüzdesi ile bu sezon bu iki konudaki en iyi maçımız olmuştur.
224
takım olarak çok durgun ve isteksiz oynadığımız maç. galatasaray adına isminden söz edilecek sadece muslera ve bruma vardı sahada. podolski genel durgun oyun stiline bir de ekstra isteksiz halini ekleyince takım havasından iyice uzaklaştı. sahada bulunan mevcut kadroda oyuncu değişikliği hakkı yasin yerine podolski'den yana kullanılsaydı daha objektif bir seçim olurdu. bunun yanında tolga - de jong değişikliğinde de tolga yerine selçuk seçilmeliydi. zira selçuk yine büyük takım ortasahası oyuncusu olma görüntüsünden uzak, rahat tavırlarla sahada gezdi.
bir cümle de sabri için yazılmazsa sanırım haksızlık olacak. her ne kadar takımda bulunduğu günden beri kendisinin mevcudiyetine karşı olsam da adanaspor maçında carole ile birlikte kanat savunmalarımızı dik tuttu ve etrafındaki oyuncuların kademeleri için çok çaba sarfetti. sonuç olarak çok kolay geçmesi beklenen bir deplasmanda son pas ve şutlarında halen istediğimiz gelişmeyi gösteremeyen bruma'nın tek hamlede adam eksilterek yaptığı usta vuruş ile galibiyetle evimize döndük. muslera'nın inanılmaz kurtarışı ile de önce geriye düşmekten maç sonunda ise berabere kalmaktan kurtulmuş olduk.