• 101
    2009 2010 sezonu boyunca ilk defa ve muhtemelen son defa yüzümün gülmesi için beklediğim maçtır. sezon boyunca bir adet önemli maç kazanmamış ve bir halt oynamamış olabiliriz. ama az biraz vicdan varsa o formayı giyen 11'de ve kenarda maç izleyen teknik heyette çıkın, oynayın, parçalayın, ezin ve kazanın!

    ezeli rakibine karşı sezon başından beri çeşitli branşlarda yapmış olduğu takribi 15 maçın tümünü kaybetmiş ve elinde tek umut kalmış bir taraftarın haykırışıdır bu satırlar.
  • 102
    biletleri hakkında neden hala bir açıklama yapılmadığını merak ettiğim maçtır. bir kere de maç biletini 10-15 gün önceden çıkarın da insanlar da ona göre program yapsın. benim açımdan sorun yok ama şehir dışından bu maça gelecek yüzlerce insan var, yurtdışından gelecekler var, adam belki ona göre uçak biletini, otobüs biletini ayarlayacak. biletix'ten bakıyorum fenerbahçenin 4 nisanda oynayacağı kayserispor maçının biletleri bile satışta daha bizim biletlerden haber yok.
  • 103
    son üç haftadır***tahminlerimin hep tersine çıkmasından cesaret alarak, sözlüğe kıyağımı yapıyorum; madara olacağımız maçtır. öyle böyle değil, rezil rüsva olup insan içine çıkamaz hale geleceğimiz maçtır. 20 mart 2010 fenerbahçe gaziantepspor maçının gazı ve hafta içinde oynayacakları ve muhtemelen de kazanacakları ziraat türkiye kupası maçının*özgüveni ile ali sami yen'e çıkacak olan fenerbahçe elini kolunu sallaya sallaya galip gelecektir.

    (bkz: totemin allahını yapan yazar)
  • 104
    sezon başladı, frank rijkaard geldi, kendimizi güzel, tatlı total futbol hayallerine daldırdık, adamdan daha geldiği ilk sene bize şimdiki barcelona futbolunu oynatmasını bekledik, üstelik fena da başlamayınca sezona hepimiz kendimizi kandırdık bu güzel rüyayla oysa ki bir çoğumuz biliyordu daha ilk seneden böyle bir şeyin mümkün olmayacağını hele ki elinde bu tarz oyuncular varken.. daha sonra gerçekler yüzümüze vurmaya başladı, ligde üst üste alınan puan kayıpları, zor deplasmanların hiçbrinden 3 puan alınamaması, türkiye kupası'ndan ve en acısı avrupa'dan yine martı göremeden elenme.. bir tek lig kalmıştı elimizde, avantajlıydık da aslında, çevremdeki herkese eskişehir ve trabzon maçlarından 4 puan almamız halinde şampiyon olacağımızı söylüyordum, 0 çektik.. artık o da zora girdi ve ne tesadüf ki bazen şampiyonluktan bile daha çok önem verilen fenerbahçe maçı şampiyonluk yolunda tamam ya da devam maçı oldu..

    1 hafta var fener maçına, 1 hafta içinde elimizdeki oyuncuların özelliklerini editleyip onları süper futbolcu yapamayacağımıza göre başka şeyler yapılacak demektir.. sabahtan akşama kadar beyinleri mi yıkatılacak bu maçla ilgili, sezonun ilk yarısında ve yıllardır saraçoğlu'nda yapılan çirkinlikler mi gösterilecek, arsenal maçı mı izletilecek kaptanın çıkık kolla mücadelesini görmeleri için, hasan şaş'ın 16 dakikada ki hali mi hafızalarına kazındırılacak, napılacak bilmiyorum ama artık birileri bu rijkaard mı olur, haldun üstünel mi olur, adnan polat mı arda mı olur bilemem bu maçın kendileri için son şans olduklarını gösterecek onlara.. fener'i yenin şampiyon olmasanız da olur demiyorum ki zaten yenemezsek şampiyonluk da hayal olacak, ama milyonlarca galatasaraylı pazar günü yine koşmayan, orta sahada gölge presi yapan, toptan kaçan oyuncu görürse haftalardır kendilerine gösterilen sabır taşı çatlayacak.. haftalardır saha içinde dayak yiyen ama buna karşı 1-2 oyuncusu hariç tepki vermeyen, sahada bariz bir şekilde yapılan hakem hatalarına karşın gayet vurdumduymaz davranan, saha içinde sakatlanan arkadaşının yanından geçen oyuncu istemiyorum ben pazar günü..

    takım strese girerse kazanamıyormuş da, fenerbahçe maçları dünyanın sonu değilmiş de artık hiç bir bahaneyi kaldıracak durumda değil bu taraftar.. pazar günü sahaya çıkacak 11 tane adam sonuna kadar verecek mücadelesini ve 2 haftadır başkanından medyasına şu maç için her türlü pisliği yapanlara, resmi yayın organını çocukların bile güleceği konuma sokanlara, haftalardır kendilerine yapılan kıyakları unutup "hakem de hakem", "stad da stad" diye ağlayanlara gereken ders verilecek.. artık lamı cimi kalmadı, öyle ya da böyle bu maç kazanılmalı..
  • 107
    trabzon maçında galip gelebilsek dört puan farkla çıkacağımız maç olacaktı. psikolojik üstünlük tamamen ezik zumrenin eline geçti. bu yönden kötü oldu. bu maç konusunda rijkaard'ın elindeki en iyi kadroyu çıkaracağından şüphem yok. psikolojik olarak üstünlük adamlara geçti. oynayacakları oyun da belli. kale önüne komple yatıp gol yememe çalışması yapacaklar. kapanan takımlara zorlandığımızı söylemek için kahin olmaya gerek yok.

    ama bu maçı kaybedersek her şey bitmese de çok şey biter. bu noktaya gelmemizde hocamız da minimum suça sahip kişidir. takımda ilk haftalarda hırsla oynayan adamlar, bir anda ne olduysa ben oldum havasına girmiş durumdalar. mustafa sarp ve barış özbek gibi yetersiz adamları bu kadroda tutan tek özellikleri hırslı ve istekli olmasıdır. onları da yapmamaları bu formaya ihanettir. işin kötüsü ayhan ve mehmet topal gibi isimlerin hali de ortada. eğer adam akıllı bir liberomuz olsa idi 10 puan farkla şampiyon olurduk. buna da eminim.

    neyse maça dönersek psikolojik olarak özellikle arda bu maça iyi hazırlanmalıdır. aynı şey keita, oynarsa barış(inşallah oynamaz) gibi gergin yapıda olan oyuncularımız için geçerli. geçtiğimiz yıl tribünlere edep yerini gösteren volkan, maç boyu ana avrat kardeşim dediği sabri'ye küfreden emre gene oynayacak bu maçta. hem tribünlerin, hem de oyuncularımız tahriklere kapılmamalı ve sadece oyuna konsantre olmalıdır. yoksa geçen yıl oynadığımız maç gibi kör dövüşü izleriz. yazık olur.
  • 109
    fenerbahçenin aşırıyla korktuğu maçtır. resmi siteden saha kapatma cezası verdirmeye çalışmak, olmadı abdul kader keita cezalandırılsın diye uğraşmak, hakemleri baskı altına almaya çalışmak korkunun göstergesidir. ancak korkunun ecele faydası yok, mabede buyrun ister orda yiyin ister 7lik bi paket verelim evinizde yersiniz. bakalım daha ne için çabalayacaklar hadi hayırlısı.

    entry'mi bir şarkı ile son vereyim " uzaklara kaçma kuşum kaçıp da gitme üzülürsün gel kollarımıza 7lik d.zülürsün"
  • 111
    bu maç esnasında öleceğimi hissediyorum, çok net. belki de son yıllarda ilk kez bu derbiye psikolojik üstünlük barındırmadan giriyoruz. benim hatırladığım hep fenerbahçe bi önceki hafta takılır, biz de rahat kazanırdık ve bütün hafta "oolum yenecez sizi" geyikleriyle kendimizi gereksiz bi havaya ve baskıya sokardık. işte bu sefer onlar konuşacak, çok emin gelecekler buraya. ya paramparça edeceğiz, ya da... bu ihtimalden bahsetmeyeceğim.

    bütün galatasaraylılar haftayı konuşmadan, bekleyerek geçirmeli. herkes kendi yöntemini kullansın, ben star wars ile hazırlanacağım örneğin.*

    (bkz: may the force be with us)
  • 113
    her zamanki gibi sinir savaşı şeklinde geçmesi çok muhtemel maçtır.

    tüm kalbimle bu kez sinirlerine hakim olup rakibi bezdiren tarafın biz olmamızı dilediğimiz maç olarak da tanımlayabilirim.

    her iki takımda da kolay sinirlenen, üzerine oynandığı zaman genelde sonuç alınan oyuncuların sayısı bir hayli fazla;

    fenerbahçede: diego lugano, emre belözoğlu, andre santos ve eğer oynarsa cristian baroni.

    galatasarayda: sabri sarıoğlu, abdul kader keita, milan baros ve hatta biraz da arda turan.

    bu oyuncuların hemen hepsi eğer gününde olursa takımlarına üst düzeyde katkı sağlayabilecek oyuncular. ama yine bu oyuncular kart görmeye iki takımda da en müsait oyuncular. umarım ki kavgadan çok güzel futbol görürüz, ve aslanlar gibi oynayıp kazanırız.
  • 115
    takımımızın bu sene evinde oynadığı maçlardaki performansı sebebiyle en ufak korkum yok. eğer bu maçtan düşündüğüm gibi galip ayrılırsak şampiyon olmamamız için engel kalmayacak. erken bir gol bulursak işimiz çok kolay olur. ama gol gelmedikçe baskı artarsa rakip takım klasik taktiklerine başvurup bizi durdurabilir. sadece sakin olmalıyız. ilk maçın gazını maç sonunda galibiyetin tadını çıkarırken almalıyız.

    ben mi? malesef orada olamayacağım.

    istanbul dışında yaşadığım için senede az sayıda maça gelmekteyim. bu sene öss illeti de çıkınca bu limiti 2 olarak belirledim. birisine eylül'de geldim. diğer maçı ise fener maçı olarak seçtim. para biriktirildi, otobüs firmasına kadar ayarlandı. yönetim gsbonus çıkardı onu da aldık. ama bilet alma limiti 1'e indirilince maça gelmemiz yalan oldu. karaborsadan buluruz buyur gel diyenlar var. ama o kanıbozuklara başvurup sinirlerimi tavan yapmak istemiyorum. param var. istesem alır bileti, maçımı paşa paşa izlerim. ama yapmayacağım. biliyorum ben almasam başkası alacak bileti. ama yine de almıyorum. şimdi sınava daha sıkı çalışıp istanbul hedefimin tutmasını beklemek zorunda olacağım.
  • 118
    eskilerin tabiriyle "ak göt kara göt belli olacak!" maçı budur.

    kazanamazsan birbirinden ballı skorlar ve tatsız futboluyla şampiyonluk yarışına tutunmuş olan beşiktaş ve fenerbahçe senden daha avantajlı konuma geçiyor, kazanırsan ezeli rakibini yarıştan koparıp zirve yarışında biraz daha avantajlı duruma geçiyorsun.

    öncelikle futbolun gerçekten hiç adaleti yok arkadaş. olur da bu sezın şampiyon olamazsak şu maçları hiç unutmayacağım:

    galatasaray- ibb (galibiyeti sonuna kadar hak ettiğimiz maçta alınan 1 puan)

    galatasaray- manisaspor (galibiyeti sonuna kadar hak ettiğimiz maçta alınan 1 puan)

    galatasaray- eskişehirspor (galibiyeti sonuna kadar hak ettiğimiz maçta alınan 1 puan)

    kayserispor- galatasaray (son dakikalarda kaçan net pozisyonlar ve alınan 1 puan)

    eskişehirspor- galatasaray (en az 1 puanı hak ettiğimizi düşündüğüm maç ve bireysel hata)

    bu maçlara beşiktaş, fenerbahçe ve trabzonspor maçları da eklenebilir fakat derbi maçlardaki galatasaray cenabetliği faktörünü göz önüne alarak değerlendiriyorum bunu. neyse yukarıdaki maçlardan hak ettiğimiz sonuçlarla ayrılsaydık 9 puan daha fazlamız olacaktı.

    benim son maçlarda izlediğim galatasaray bana zevk vermiyor, hiçbir set hücumu göremiyorum, kanatları yeterince etkili kullanamıyoruz, araya kaçan forvetlerimiz olsa da araya kaçıramıyoruz, orta saha oyuncularımız ne forvetlerimize ne de savunma oyuncularımıza yakın oynadığından küçük üçgenler kurup pas akışkanlığını sağlayamıyoruz. işin komik tarafı da sezon başından beri en çok sevdiği şey her daim pas yapmak olan takım, topla oynama oranı %60'ların altına düşmeyen takım 4-5 maçtır artık onu da yapamıyor. bunlara rağmen hala umudum var şampiyonluğa da şampiyonlar ligine katılmaya da. çünkü bizim gününde olduğunda çılgın atan keita'mız, gio'muz, elano'muz, arda'mız var. birbirine yakın ve yardımlaşarak takım olarak oynadığında nirvanaya ulaşan ve ulaştıran bir takımımız da var.

    bu maçta galatasaray hemparçalı hem çubuklu formalarla sahaya gelecek. parçalı formalılar şampiyonluk için ciğerleri patlarcasına koşup takım arkadaşına yardımcı olursa alanı daraltırsa bu maçı alır götürür.

    (bkz: galatasaray vs galatasaray)

    rüyamda da 6-4 görmüştüm lan.
  • 119
    yüksek yerden gelen bir emir üzerine 5 adet bilet bulmam gereken maçtır. bütün sorumluluk üzerime yüklenip olay yeri terkedilmiştir. millet bir bilet bulamazken 5 bilet? n'apacam lan ben?

    gsbonus kartım bile yok :(

    bana en ufak yardımda bulunabilecek sözlük yazarları lütfen yardımlarını esirgemesin. söz konusu biletler için biri 100 liradan 500 lira gözden çıkarılmıştır.
  • 120
    75 milyon insanın tamamının heyecanla beklediği maçtır. bunların küçük bir bölümü maçı canlı canlı yerinde izleyecektir. bilet almak için herkes her yolu denemektedir. çok yakın bir arkadaşım cebime kendi kredi kartını koyup benim gsbonusuma el koymuş durumdadır. maç günü ali sami yen sokak da herkesin kafası güzel olacaktır. ayrıca ne trabzon mağlubiyeti ne ilk yarıdaki şanssız skor ne de fenerbahçenin çirkeflikleri beni ilgilendirmemektedir. bu maçı istiyorum arkadaş hemde deliler gibi.

    (bkz: gel fenerim)
  • 121
    her ali sami yendeki maçta olduğu gibi maçı domine edeceğimiz feneri sağlı sollu bunaltıp en az 5 net pozisyona gireceğimiz maç olacaktır.sakin olup son vuruşlarda dikkatli olursak alacağımızı düşündüğümüz maçtır.maç öncesi rakibin yaptığı her türlü pisliği izleyeceğimiz karşılaşmadır.onlara kulak asmadan biz futbolumuza bakmalıyız.çünkü fenerden çok daha iyi bir takımız.fener maçlarındaki pozisyon şanssızlığımızı kırmayı dilediğimiz maçtır.kazanırsak yüzde 80 şampiyon olacağımız kazanamazsak sezonu kapayacağımız maçtır.ayrıca feneri bu halde de yenemiyorsak artık şampiyonluğun cidden bi anlamıda olmayacaktır.alın şu maçı be aslanlar...
  • 125
    maça kadar ne sakatlıklar yaşanır, kimler hakkında "sakatlandı" haberleri çıkar da son dakikada ilk 11'de oldukları anlaşılır, kimler hafa içinde gazı alıp da performansını ikiye katlar; bilemeyiz... şu an elde bulunan artı ve eksileri bir toplayalım yine de.

    spektaküler kurtarışlar yapıp abuk goller yiyen volkan demirel; karşısında da sıradan kurtarışlar yapıp sıradan goller yiyen leo franco. bizim yediğimiz goller "geliyorum!" diyecek, fenerbahçe'nin yediği goller ise "ulan bu da yenir mi?!" dedirtecek.

    sabri sarıoğlu ve gökhan gönül; mücadeleden kaçmayan, topu iyi taşıyan, süratli futbolcular. defans yönleri için, ikisinin de vasat olduğunu söyleyebiliriz; gökhan gönül kolay geçiliyor, sabri, ise, son 21 mart 2010 trabzonspor galatasaray maçı'nda bir - iki güzel kademeye girdiğini görsek de, her an markaj hatası yapabiliyor. hücum yönleri açısından da; gökhan gönül bariz şekilde daha iyi top kullanıyor, onun dışında bir fark yok.

    andre santos/gökçek vederson(hangisinin oynadığı belli olmuyor) ve caner erkin/hakan balta(yine aynı, belirsiz). şu dört futbolcu arasında, gerçekten sol bek oynayabilen sadece hakan balta var; sahada olursa bizim için büyük avantaj olacak. bekte santos, sol açıkta vederson ya da tam tersi oynadığında oluşacak tek fark; andre santos'un top tekniği olur. vederson'un sol bek oynaması, fenerbahçe açısından daha uygun olur; santos rakip kaleye yakın oynamayı seviyor, muhtemelen sol açık oynar.

    stoperde her türlü avantajlıyız; çabuk stoper sadece bizde var. kesicilik özellikleri bulunmayan lugano ve bilica, elano'nun ara paslarına karşı fenerbahçe'yi "savunmasız" bırakır. fener'in stoperleri, driblinge karşı hazırlıklı; kolay kolay geçilmiyor. baros'un üstünde pek maç eksikliği durumu yok gibiydi; "dribling yapan jo alves mi, yoksa markajdan sıyrılmanın kitabını yazmış milan baros mu?" desen, fenerbahçe stoperlerinin ağırlığını düşünerek "milan baros" derim. gerçi jo alves de lugane ve bilica'nın arasında pek boğulmaz; baros kadar değilse bile, jo da biliyor topsuz alan işini. baros fizik olarak hazır olamazsa, jo'nun oynaması pek kayıp sayılmaz. hem jo'nun uzun şut özelliğinden de faydalanmış oluruz.

    bizim stoperlere gelince; ne olursa olsun guiza için özel tedbir falan umacak değilim, başa çıkarız. guiza'nın markajdan sıyrılmakta pek iyi olmaması, topu ileriye taşıyıp ileride tutabildiği düşünüldüğünde; emre güngör - servet çetin ya da lucas neill - servet çetin ikilisi fena olmaz. lucas neill - emre güngör gibi sıkı markaj uygulayan bir stoper ikilisine pek ihtiyaç yok gibi. ayrıca; neill'e başka bir hususta ihtiyacımız var.

    orta sahalarda emre belozoğlu, fenerbahçe açısından bariz biz avantaj sağlıyor. emre'nin istikrarlı presi, sözlükte de onun "iyi bir ön libero" olduğu kanısını uyandırdı; değil. emre belozoğlu, iyi bir orta saha oyuncusu; rakip hazırlık pası yaparken presle araya giriyor ve karşı atak başlatıyor. emre'nin organize atak halindeki rakipten top çaldığını göremezsiniz, bu ön liberonun işidir; emre ise rakibin hazırlık paslarını bozar, bu ise hücum pres yapan orta saha oyuncusunun işidir. organize hücuma çıktığımız sırada emre'ye takılma ihtimalimiz yok ama sürekli yan pas yapan barış, mustafa, ayhan gibi oyuncularımız; emre belozoğlu'na top kaptırma ihtimalimizi arttırıyor. ön liberoda "gerçekten" pres yapan, topu tutabilen, kullanabilen, çabuk ve dikine oynayabilen, şu hazırlık pası süresini kısaltabilen bir futbolcu lazım; lucas neill!

    defansımızın da, hücumumuzun da iyi oynadığı 21 mart 2010 trabzonspor galatasaray maçı'nda ön liberolarımızın kötü performansı, defans ve hücum arasında kopukluğa; bu kopukluk ise, mağlubiyete sebep oldu. hadi elano orta sahada pas yapma işini halledebiliyor; ama ön liberoda kuvvetli bir oyuncumuz olmazsa, bu maçta da mağlubiyete mahkumuz. bu yüzden lucas neill'ı ön liberoda kullanmalı ve emre belozoğlu'nun hücum presinin etkisini nötrleştirmeliyiz. ama bu durumda; neill'ın savunma bloğundan çıkmasıyla, kesici özelliği bulunmayan servet çetin onun yerini dolduracaktır, ki bu da alex de souza'nın ara paslarını karşılamamızı zorlaştırır. emre güngör iyi bir kesici, ama servet öyle değil. lucas neill'sız savunma, asla eskisi kadar iyi olamaz ama, emre güngör de yer tutma açısından fena olmadığı için; çok da büyük felaket olmaz. ama yine de: (bkz: #343584)

    fenerbahçe'nin organize hücum için, senelerdir olduğu gibi, tek ümidi hala alex de souza. sahadaki diğer futbolcular, alex'in yerine koşarak, pres yaparak alex için alan boşaltmaya çalışıyor ve bu da, fenerbahçe'nin savunmada bir kişi eksik olması demek. 14 mart 2010 galatasaray ankaragücü maçı'ndaki hücum presi yapabilirsek; bu inanılmaz bir avantaj, maçı bize tek başına kazandırabilir! fenerbahçe'nin orta sahada, rakibi hiç ısırmayan ve sürekli yan pas yaparak isabetli pas yüzdesini yükselten brezilyalı bir mehmet topal var; daum onun yerine deniz barış ya da selçuk şahin'i oynatır. baroni'nin yerine selçuk ya da deniz oynarsa, alex'in performansı da yükselir.

    kanatlarda üstün olan taraf biziz. daum'un sağ açıkta deivid'i mi yoksa mehmet topuz'u mu oynatacağını tam bilemiyoruz. topuz daha süratli, deivid daha teknik. deivid'in bir kanat oyuncusu olduğuna hala inanmıyorum; çok iyi bir gizli forvet, içeriye kat ederek etkili olabiliyor ama kanadı iyi kullanamıyor. mehmet topuz da deivid'den daha süratli ama kanattan kayda değer bir iş yaptığını pek görmedik. solda andre santos'un oynaması sorun çıkarabilir, sabri - dos santos eşleşmesi ne olur belli olmaz. bizim hangi hücumcuyu hangi kanatta oynatacağımızın pek önemi yok gibi; kanat değiştirmeyle, verkaçla, vs. ile boş buldukları alanı kullanıp gole gidiyorlar nasıl olsa.

    son durum şu:

    ________leo franco________
    sabri__emre__servet__hakan
    ________lucas neill________
    ______elano___giovani_____
    __keita_____________arda__
    _______milan baros________

    ----------

    ilk golü atanın kazanacağı maçtır.

    ilk golü yersek; daum 1-0'a yatacak ve ön liberosuzluktan kaynaklanan "kapalı rakibi açma" sorunumuz yüzünden maç o skorla bitecek, belki kontrataktan 2'yi bile yiyeceğiz.

    ilk golü atarsak; zaten yer tutma sorunu olan fenerbahçe savunması daha da öne çıkarak geride bomboş alanlar bırakacak. hücumcularımızın önlerinde boş alan bulduklarında neler yapabildiğini de zaten biliyoruz; farka gideriz.

    ----------
App Store'dan indirin Google Play'den alın