son dakikadaki serbest vurusu bile kullanamadigimiz mactir. bugunku halimizi ozetleyen durumdur bu.
138
gol pozisyonu bulamadan biten bir maç. yazık. (bkz: inanmaya devam)
139
maçın bitiminin ardından aydın sarı kart gördü.
140
bu kadar kötü oyunla kazanamamız çok normal. kötü oynadık ve kaybettik, bence özet bu. bu kadar pas hatasıyla, bu kadar dağınık oynayıp ben ikinci golü yemediğimize inanamıyorum hatta.
141
karnemizin bu maç itibariyle
takımın hırsı : 0 oyun sistemi : 0 yıldızların oyuna ağırlığını koyması : 0 takımın gelecek için umut vadetmesi : 0 sahada ki artistikler : 10
bu sezon ilk defa umudumu yitirdiğimi hissettim bu takım bu hale nasıl geldi anlamış değilim lütfen biri bana anlatsın ya ne oldu da bu takım bu hale geldi.
142
ortasahamızda mustafa sarpın gayretinden başka hiçbirşeyimizin olmadığını gösteren maç olmuştur..
ne mehmet topal, ne ayhan, ne de barış bu takımın ortasahasında oynayabilecek kalibrede değil...total futbol dediğimiz rijkaardın oynatmaya çalıştığı sistem içindeki en önemli alan ortasahadır..az kişiyle çok pres, yüksek pas yüzdesi yapılmalıdır ki top, defanstan hücuma aktarılabilsin, hücum kuvveti yüksek olan takım, takım defansı yapabilsin..ancak bizde bu durum maalesef yok..
bu maçta bu duruma ekstra olarak, şöyle bir durum da oluştu....defansımızın göbeğinden bahsedip durduk sene başından beri ancak bu maçta ne hakan balta ne de sabri sahada vardı..iki kanat da koridora döndü...arda son haftalardaki formsuzluğuna devam etti ve tek pas hevesinden bir türlü vazgeçemedi, tek pas denemelerinin büyük kısmında başarısızdı..genel olarak pas oranı da çok düşüktü...keita her zaman istediğimiz keita değildi ancak bunda orta sahanın kötü oynaması ve sabrinin sahada olmayışının büyük etkisi vardı...kötü oynadığımız bir maçı kaybettik...ancak daha da önemlisi, geçen hafta yaptığımız hataları bu hafta artarak tekrarladık...umarım bu gidişe birisi dur der..bu konuda da tek ümidim yine rijkaard.
143
3 ön libero ve 0 forvet ile oynamanın sonucunda 0 gol pozisyonuna girip, haliyle 0 gol atıp yenildiğimiz maçtır.
144
rezalet. bu maçın özeti bu. kurban bayramında kurbanlık koyun gibi kestiler bizi. yazıklar olsun servet hariç hepinize. servet'e ise helal olsun. onun yeri apayrı! artık taraftarın da ufaktan tepkisini koyması gerekiyor. bunun taktikle falan alakası hiç yok. savaşmanın neresi taktiktir ya? yazıklar olsun, servet hariç hepinize yazıklar olsun..
takım olarak o kadar kötü oynadık ki "kim daha kötü oynadı" sorusuna verecek bir cevabım yok.
147
hayatımda ilk kez mac bitmeden kalkıp gittiğim maçtır.
148
maça 0 (yazıyla sıfır) forvetle başlamanın mantığını anlamaya çalıştım uzun süre, ama hiçbir mantığa sığdıramadım, ağır da olsa, eldeki tek forvet olan nonda'nın kenarda oturmasını. sonra o oyuna girerken keita çıktı. insanlara garip geldi. neden keita? dedi herkes. arda-kewell-keita üçlüsünden biri çıkacaktı. hangisi çıksa neden o? diye sorulacaktı zaten. bu sene de olmadı, yenemedik bursaspor'u deplasmanda. dua edelim de kadıköy gibi kronik bir deplasman haline gelmesin bursa da. maçla ilgili daha da yazacak bir şey yok. haydi bakalım atış serbest. postalayın birilerini.
149
bu maçta şunu anladım ki; koşmayana, mücadele etmeyene, ölümüne savaşmayana bu ligde ekmek yok. galatasaray'dan bu futbolla şampiyonluk beklemek hayalden başka bişey değil. 3 tane adam yetti galatasaraya'a, kirita, volkan şen, erdinç. helal olsun, anasının ak sütü gibi helal bir galibiyet aldı bursaspor. sinir minir kalmadı maçı izlerken kendi kendimi s*ktim resmen. sabri, arda, nonda, servet, hakan balta. hepsi rezil bir futbol oynadı. futbolcularımız sırtlarındaki formanın anlamını kavrayamamış. böyle bir galatasaray olmaz bu ne ya.