• 251
    aslında kendi kalemize attığımız gol ile maça dengenin geldiği ana kadar karşılaşmanın yeterince heyecanlı olduğunu söyleyemeyeceğim. ''her şerde bir hayır vardır'' sözünü doğrularcasına, skor 2-2'ye geldikten sonra takımımızın vitesi arttırması, maçı istediğini, arzuladığını göstererek beşiktaş kalesinin önünde deyim yerindeyse kamp kurması ile heyecanın dozajı da tavan yaptı. o dakikaya kadar 2 gol bulmuş olsak da etkili gol pozisyonlarına giremediğimiz bir gerçek; yakaladığımız fırsatları değerlendirmemiz de aynı şekilde sevindiriciydi.

    ilk golümüze bakacak olursak melo'nun eboue'ye gönderdiği 55 metrelik* enfes pasın, en az attığımız gol kadar önemli olduğunu söyleyebiliriz. sağ kanattan rakip ceza sahasına giren oyuncumuzun siyah incimiz ebouemiz olduğunu görünce de hepimiz kısa bir dejavu yaşayarak fenerbahçe maçındaki ilk golümüzü yaşamışızdır. eboue de bizleri haksız çıkarmayarak yanı başındaki ismail köybaşı ve simao'dan topu kurtarıp elmander'e güzel bir asist yaptı, johanımız'ın vuruşu ise ders olarak gösterilecek türden. bu gole, melo'nun pasına özellikle değinmek istedim.

    http://youtu.be/PhhAcZgWmOU?t=1m5s

    maçı zora sokmamızın sebebi de hiç şüphesiz 2-1'lik skorla üstün olduğumuz dakikalarda farkı ikiye çıkaracak golü bulamamamızdı. imparator'un necati - riera değişikliğini mantıklı bulsam da tek forvete döndüğümüz için psikolojik açıdan tedirginlik içerisine düşmüştüm. sonrasında hücuma çıkacağımız anda gelen baskı ve topu kaybetmemiz ile golü bir anda kalemizde görmemiz açıkçası soğuk duş etkisi yarattı. kendi açımdan konuşacak olursam, kalan dakikalarda ihtiyacımız olan golün geleceğine inancım da yine imparator'un oyuna yaptığı müdahaleler sayesinde korundu ve güçlendi. burada baş aktör ise tabii ki milan baros olmuştu. açık olayım; beşiktaş kalesini abluka altına aldığımız bu dakikalarda bilincim pek yerinde değildi, dikkatimi de sahaya veremiyordum. tek yaptığım şey galibiyet golümüzün gelmesi için dua etmekti. bu golün ise baros'un ayağından geleceğine inanıyordum; kırmızı kart gördüğü antalyaspor maçında olduğu gibi yine aşırı yük yüklemiştim kendi başıma omuzlarına. o dakikalarda kaderin bizlere sunduğu tezatlık ise bizim kontrolümüzde rakip kale önünde olması gereken topun defalarca kendi kalemiz önüne kadar gelmesiydi; bilirsiniz o anlarda insanın içinde kalan en ufak umut da yok olur, gider; işte galatasaray taraftarı olarak bizler vazgeçmişliği, yenilgiyi kabul etmedik, o gol gelecekti, başka oluru yoktu bu işin. +3 ilave sürenin gösterildiği saniyelerde de quaresma'nın ortasında müsait almedia'nın değerlendiremediği pozisyon yaşanıyordu.

    gelin o anı baştan yaşayalım;
    http://youtu.be/JXp1nzUDgCI?t=14m16s

    baros'un topu beşiktaş yarı alanında tutarak arkadaşlarının çoğalmasını sağlaması,
    selçuk'un riera'dan gelen topu kaptırmak üzereyken son anda yatarak hamle yapması,
    ibrahim toraman'ın uzaklaştırmak istediği topu engin'in kontrol etmesi ve topu ileriye taşıması,
    engin'in, yanına sokulan aydın'ı değil ceza sahası yayının gerisinde bulunan riera'yı tercih etmesi,
    riera'nın topu, 4 siyah formalının arasından koşu yapan selçuk'a yollaması,
    selçuk'un kontrolü,
    boşa çıkan cenk'i ve kale ağzına koşu yapan elmander ve baros'u görmesi...
    her bir oyuncumuzun, her bir hareketi o kadar doğru ki,
    ilmik ilmik ördük gol giden yolu.

    gerisi çılgınca, çığlık çığlığa sevinç, mutluluk...
    istediğimiz, beklediğimiz de tam olarak buydu!

    teşekkürler galatasaray!
    (bkz: şampiyonluk şarkısı düşmesin dillerden)

    önemli not: elmander'in kafasından gelen üstünlük sayısı sonrası stadyumdan yükselen ''goool'' sesi var ya, skor 2-2 iken galibiyetten ümidini kesip takımı yalnız bırakan ve metroya, otobüse rahat binme derdine düşen seyircilere, o ses büyük ders olmuştur umarım.
  • 254
    bu maçla ilgili yapılan yorumları ve haberleri maçı kazanmanın keyfiyle büyük ölçüde takip ettim . ilginç bir durum var ortada. maçla ilgili söylenen temel argüman , maçın kırılma anının son dakikada hugo almeida'nın kaçırdığı gol olduğu şeklinde. ama bence asıl önemli nokta maç 2-1 devam ederken albert riera'nın direkten dönen vuruşunun gol olmamasıydı. ilk izlediğimde kalecinin kurtardığını zannetmiştim ama sonradan tekrarını izlediğimizde görüyoruz ki top üst direkten dönmüştü ve işin ilginç yanı basın hiç bu pozisyonun üzerinde durmadı ve maçı izlemeyen arkadaşlarımın çoğunun haberi yoktu poziyondan. oysa bu pozisyon gol olsa, maç kopacak belki de farka gidecekti. ama tabi sevgili basınımız bunu gözardı etmeyi tercih etti.

    gerçekten bu sene çok özel bir sene , herşeye karşı mücadele etmemiz lazım. şikeyi yasallaştırmaya çalışanlara da , ümitle her an puan kaybetmemizi bekleyenlere de, aleyhimize olan herşeyi abartmaya meraklı basına da , şikede adı geçip de utanmadan ülke futbolunu yönetmeye kalkışanlara da ,onlara da destek olanlara karşı da mücadele edeceğiz ve inşallah yolun sonunda kazana biz olacağız.
  • 255
    beşiktaş'a golleri bizim attırdığımız maç. ilk golde semih muslera'nın elinden aldı topu. sonra içeri atılan pas gol oldu. ikinci golü de semih attı. yine vurmasaydı muslera kucağına alacaktı topu. semih, muslera ile biraz göz teması kursaydı beşiktaş gol falan atamayacaktı. quaresma vurduğu saçma sapan trivelalarla yine taraftarının gözünde kahraman oldu. hakedenin kazandığı maç oldu. böyle kazanmak daha iyi oldu. hem adrenalin salgıladık hem daha da kenetlendik.
  • 256
    melo'nun gol vuruşu evet harikaydı ama hazırlanış itibariyle inanılmaz seksi bi gol olmuş...
    selçuk, bölgesinde pas bekleyen melo'ya no look bir şekilde ileri çık diyor eliyle ve melo selçuğa bakarak götüm götüm ceza sahasına akıyor bulduğu boşluklardan ve selçuk pasını attıktan sonra yardırıp golünü çakıyor... enfes! harika! süper! 10 dakikadır bu güzel golü izliyorum :(

    http://www.youtube.com/...v=8QgJ7dI8oS8#t=648s
  • 258
    maçı anlatmaya gerek yok ama bir sahne vardı ki tüylerim ürperdi... genç aslanımız semih kaya topu kendi kalesine gönderdikten sonra tüm stad ayağa kalkıp alkışladı,moral olsun diye. biz onu hatalarıyla da seviyoruz, hatasız kul olmayacağı gibi stoper hiç olmaz. elmanderin uzatmalarda attığı golden sonra engin baytarın formayı çıkarması bana da ilham oldu o soğukta ben de çıkardım bir anda üstümü, herkes tırmaladı yumrukladı kıpkırmızı oldu sırtım ama gram umrumda değildi.elmanderim fileleri havalandırmış ve basketboldaki son topa kadar felsefesinin benzerini futbolda yaşamıştık. maç sonunda beraber gittiğim arkadaşlarımla bir fotoraf: http://pic.twitter.com/21anIAe9
  • 260
    20 yıllık tutkum, sevgilim, dostum olan galatasarayımla ilk buluşmamın gerçekleştiği güzel maç olmuştur. bilet bulamadığım için az daha gidemiyordum, allahtan gsstore kampanyası çıktıda plastik kaplamalı engeller arkasından da olsa buluştum kıymetlimle. renkdaşlarımla beraber bağırıp, sevinip, heyecanlanıp beraberce son dakika kükremesi yaptığımız maçtır. hatta o gol sevincini yaşarken ankaradan beraber geldiğim yakın bir arkadaşımında suratına yumruk atmışım; ama bunu o an ne o fark etti ne de ben fark edebildim.
  • 261
    bu maç benim için her açıdan efsanedir. ilk defa türk telekom arena'ya gidiyordum. her türlü zorluğa rağmen her işimi ayarlayıp, biletleri alıp maç gününü beklemeye başladım. sonunda o güzel gün geldi çattı. maçtan önce nevizade'de geçirilen birkaç saatten sonra metroya binip stada yol almaya başladık. neredeyse hiç zorluk çıkmadan son durakta indik ve stada yürümeye başladık. kafamı sola çevirmemle gördüğüm tablo hayatımın en önemli anlarından biri olarak sonsuza kadar aklımda kalacak. arena bütün güzelliğiyle karşımdaydı ve tüylerim diken diken olmuştu. büyülenmenin ardından pegasus altta yerimizi alıp maç saatini beklemeye başladık. cüneyt çakır'ın ilk düdüğünden sonra heyecanlı dakikalar başlamıştı, elmander'in golüyle havalara uçtuk ama beraberlikle erken havaya girdiğimizi anladık. maçta en üzüldüğüm an semih'in kendi kalesine attığı goldü ama golden sonra bütün stadın ayağa kalkıp semih'i alkışlayıp moral vermeye çalıştığı an taraftarımızla bir kez daha gurur duydum. maçın son anlarına yaklaşırken aklım bir yandan 23.50'de ki dönüş uçağımdaydı. ya yetişemezsem düşünceleri arasında dakikalar 90'ı gösterdiğinde hadi çıkalım artık uçağı kaçırabilirim dedim ama arkadaşım dur 3 dakika daha dedi. iyi ki de dedi, demeseydi kendimi affedemezdim. elmander'in golüyle biz yere düştük, etrafımızdakiler çıldırmıştı. mükemmel bir andı, ayağa kalkmamızla bütün takımın hemen önümüzde sevindiğini görünce kendimden geçtim. izmir'e dönüş uçağına iyi-kötü yetiştim, uçağın %80'i galatasaraylıydı. koltuğa oturur oturmaz maçı düşünmeye başladım. zevkten kendimden geçerken kaptan pilot "bütün galatasaraylı yolcuların galibiyetini kutlarım" dediği anda hep birlikte yine kendimizden geçtik, marşlar söylemeye başladık ama kabin müdürünün uyarısıyla sesimiz yavaş yavaş kesildi. izmir'e gittim ama stad, atmosfer, maç aklımdan çıkmıyordu zaten 1-2 hafta etkisinden kurtulamadım. mükemmel bir maçtı, yazarken yine o anları düşününce mutlu oldum. iyi ki varsın galatasaray
  • 262
    asla unutamadığım bir maçtır bu maç. arkadaşımın doğum günüydü, ona hediye olarak maç bileti almıştım. birlikte maça gittik. derken elmander attı bir tane. coştuk. ilk yarı bitti. pegasus tribününde sigara içerken.

    -ben
    +arkadaş

    -olum kaç olur lan?
    +2 tane atarız
    -bakıcaz

    derken başladı ikinci yarı ve golü yedik. ben buna bakıyorum tabi. tam üzülürken melo bir tane attı yine çoştuk.
    neyse sonuca gelelim. semihin talihsiz golüyle 2-2 oldu skor. dakika 90 da ben arkadaşa

    -bizde şans yok ki amına koyayım. ulan bi kere de biz son dakika golü atalım be. hep fener mi atacak. sikerim böyle şansı ben gidiyorum
    +lan dur dur, bekle son dakikaları izleyelim zaten ben ayda yıla bir maça geliyorum.
    -iyi lan iyi tamam. hay sıçayım ya sigara ver sigara.

    derken elmanderin golü geldi ve ben 1 hafta sesi kısık ve hasta bir biçimde dolaştım. hava da soğuktu malum. böyle güzel bir anısı vardır. son dakika golleriyle gelen derbi galibiyetlerine her zaman hastayım. bu da onlardan biri.
  • 264
    o gün sahada görevliydim. ortada bayrak tutan beyazlılar var ya, onlardan * yani anlayacağınız o muhteşem şovu sahanın ortasından izledim. tek kelimeyle harikaydı. mükemmeldi. hatuna söz verdiğim ve 3 ay uzattığım sakalları bu maç için kestim. * selçuk'a dönüp "amına koyun şunlarıın!" diye bağırdığımı hatırlıyorum selçuğunda bana dönüp gülümsediğini. akabinde amına koymuşuzdur. harika bir maçtı. hiç unutamam heralde.
  • 267
    son zamanların en özel senesinin* en unutulmaz maçı.

    tarihin en etkileyici koreografisiyle göz kamaştırıcı bir başlangıca sahiptir. öyle bir koreografi yapılmıştır ki izlerken rakip takım hocasının dahi gözlerinin içi gülmektedir. hele ki braveheart soundtrackının bitimiyle beraber ujfalusinin arkasında takımla tünelin ucunda görünmesi sözün bittiği andır.

    http://www.youtube.com/watch?v=Aqjclomf-Hc

    en çok sevilen gol sevinci elmander süzülüşü maçın ilk çeyreğinde karşımızdadır.

    http://www.youtube.com/watch?v=aDh2pRhvvFY

    ve o muhteşem final dakikaları, ulu johan'ın havada asılı kalması ve galibiyetin en tat alınan şekli ile perde kapanmıştır. golden sonra hasan şaş'ın yüz ifadesi ve sevinci o anki duygularımızın en iyi tercümanıdır.

    bu efsane maçta tribünde olmak vardı be sözlük.
  • 269
    bu maçtan sonraki en büyük korkum semih kaya'nın muhtemel bir düşüş yaşamasıydı. özellikle yenilen ilk golde muslera'nın kucağına gelen topu yeterince uzaklaştıramamış, boş kaleye gol yemiştik. 2. golü de kendi kalesine atınca, bayağı bir tırsmıştım. özgüveni zayıflayacak diye ama o hiç takmadı ve yükselen performansını devam ettirdi. bir ilginç anı ise, almeida son dakika golü kaçırdıktan sonra yayını kapatmam oldu, kapattım 1 dakika sonra elmander galibiyet golünü attı. şansızlığa bak.
  • 270
    bilet bulamadığım için ilk ve son kez kadın ve çocuk biletinden yararlandığım, yararlandığıma bin pişman olduğum, emre'nin* fangirlleri arasında kaldığım ve bi o kadar da ciyak ciyak seslerden başımın şiştiği maç. değdi mi? sonuna kadar değdi. hayatımda unutamayacağım anlar arsında, her karesi zihnime kazınmış durumda. semih'in kalemize gol attıktan sonra bütün stadın onu alkışlaması gerçekten takdir edilesiydi. yalnız bu kadar yerdim ama 2-2 olduğunda niye sustunuz lan hepiniz. o ciyak ciyak bağıran kızlar üç üç üç diye inletti stadı. koreografisyle-taraftarıyla-oyuncusuyla her şeyi ile geçen senin* unutulmaz maçı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın