Hazırlık Maçı
4 - 1
  • 12
    2010 aralık ayında 337. kısa dönem askerliğimi yapmak için izmirden taaaa doğubayazıt'ın yolunu tuttum.
    soğuk ve çetin bir havası var bilen bilir.
    çok şükür, terör namına bir sorun ve risk yaşanmadı.
    hayvanlar gibi nöbet tutarak, kıçımız donarak, daha önce hiç görmediğimiz profildeki kardeşlerimizle beraber geçirdiğim değişik bir süreçti.
    bir sürü şey kattı, ancak 6 ayımı da çaldı gitti.
    12 kilomu da aldı bu arada. gururla söylüyorum, sadece 4 kg aldım geçen koca 8 yılda ama hepsi kas kütlesine gitti.
    bu açıdan da şans oldu benim için.

    velhasıl kelam, askerdeyken cihan korucuoğlu diye bir arkadaşım vardı.
    uzun dönemdi kendisi. genelde kısa dönemlerle ile kafa dengi muhabbet etmeme rağmen, kendisi de bana baya yakındı.
    not: burada kimseyi ayırıp küçümsemiyorum yanlış anlaşılmasın. çünkü askerde genelde kısa dönemler kısalarla takılır, tabii ki de istisnalar vardır. bunun belli başlı bir çok nedeni olmasına rağmen en büyük nedeni; askerde geçilen 1 gün bile çok önemli olduğundan uzun dönemlerin kısa dönemlere askerlik süresi nedeniyle için kurulmasıdır.

    devam edeyim, cihan eski futbolcu olduğunu söylemişti memleketi de kocaeli idi, anılarını anlatırdı sürekli.
    bir ara umut veren genç yetenekmiş, ancak sonra hiç 1.ligde oynayamamış. hatta 07-08 sezonunda karşıyakada oynamış, daha da ileri çıkamamış sonrasında. o dönem olcan ile beraberlermiş karşıyakada.
    hatta manyaklığım yüzünden, 10-11 sezonundaki fener antep maçının olduğu hafta olcanı aratmıştım cihan'a zorla. başarılar dilemiştik. hatırlamayanlar için yazayım, fener 90+'da atıp kazanmıştı. dany sanırım tribüne tabure atmıştı.
    (bkz: 16 nisan 2011 fenerbahçe gaziantepspor maçı)*

    velhasıl kelam bir gün bana, ulan sen her şeyi hatırlıyorsun, bir şey daha soracağım, bakalım bilecek misin dedi.
    sor lan dedim.
    arsenal ile kocaeli oynamıştı biliyor musun dedi.
    ohooo bilmez miyim, 4-1 bitmişti, hatta arsenal'in golünü parlour atmıştı, uefa finalindeki tek penaltı gibi demiştim.
    yuh amk dedi, helal sana. ama biliyor musun, ben o maçta oynadım dedi.
    size yaşadığım şoku anlatamam, hem duraksadım, bir süre sonrada beraber gülmeye başladık.
    meğer cihan'ın genç takımdan ilk çıktığı sene imiş, hikmet karaman da sever ya böyle hamleleri; o maç oynatmış cihanı.
    hemen sordum ulan forma filan değişmedin mi diye, ama bizim kendini beğenmiş hikmet hoca, beyler sakın formanızı filan değiştirmeyin, siz kocaelisiniz; onlar isterse değiştirin gibi bir laf etmiş.
    onun yüzünden alamadık forma dedi.

    gerçekten de çok ilginç bir maçtır, inanın sosyal medya bu kadar etkin ve hayatımızda olmasa bu maçı bilenlerin sayısı gerçekten çok az olurdu. halbuki hürriyet gazetesinin maç sonrasındaki küpürü hala aklıma.
    hey gidi hey tam, 17 yıl geçmiş.

    ayrıca, 14.yaş günümde oynanmış maçtır efendim*
  • 17
    böyle küçük başarıları abartmak beni hep üzer.

    geri kalmışlığımızı, başarısızlığımızı yüzümüze vurmak gibi.

    arsenal'i hazırlık maçında yenmek neden bizler için olay? real madrid'in telgraf çekmesi neden anlamlı? real madrid'i yenip kupa almak neden sıradan değil?

    cevabı belli ya. futboldan bağımsız olarak hayatın her alanında çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için çalışmak yerine kolay yoldan geçici işlerin peşinde koşmak. genetik, kronik tembelliğin sonuçları. toplumca gösterişten başka bir şeye önem vermemenin uzun vadedeki getirileri.

    batıyı bu kadar gözümüzde büyütmek ve onları taklit etmeye çalışmak yerine atatürk'ün öğütlerinin peşinde koşsak bugün var ya bir avusturya kadar gelişmiş bir ülke olabilirdik. futbolda da portekiz, rusya, hollanda takımları gibi yeri geldiğinde fransız takımlarından daha başarılı olurduk herhalde.

    oysa hep aynı iki kutuplu kısır döngüde hapsolmuşuz atatürk öncesi ve sonrasında. modernliği batıyı taklit etmek zanneden lümpen liboşlarla batıyı düşman gören geleceğimizi araplarla kanka olmakta arayan ümmetçi zihniyet arasında. tanzimat, istibdat, meşrutiyet, ittihat ve terakki dönemleri hep böyle. 1938 sonrası cumhuriyet yıllarında gündüzde arşa çıkmış haliyle hep böyle. bir tek atatürk (1923-1938) ve bugün onu gerçekten anlayabilmiş sayılı insanların vizyonu farklı. çareyi batıyı taklit etmekte değil, onları örnek almak ve onların gündemlerini takip edip, ülkemizde uygulayıp onlarla rekabet etmekte arıyor. bunun yolu da bilim, sanat, teknoloji, akıl ve mantık. başka bir şey değil. bunları geliştirmek.

    biz işte iki kutuplu eksendeki kısır tartışmalarda siyasilerin sözlerini tartışırken günlük hayatta, elin oğlu yapay yer çekimi yapmaktan bahsediyor.

    biz bugün yapay yer çekimini kendi ülkemizde bahsini bile geçiremiyorsak atatürk'ün manevi mirasına haksızlık ediyoruz. her geçen gün çağdaş uygarlık seviyesinden daha da uzaklaşarak. valla affetme atam bizleri.

    bu maça sevinmek de yani işte geri kalmışlığımızın bir göstergesidir.
  • 1
    türk futbolunun en sıra dışı en enteresan en manyak maçlarından biridir. kocaelispor hikmet karaman önderliğinde arsen wenger yönetimindeki arsenal'e tam dört gol atmış ve maçtan 4-1'lik galibiyetle ayrılmıştır. medyanın ve beraberindekilerin gazına gelen hikmet karaman rotayı şampiyonlar ligi kupası olarak belirlemiş ve fakat o sezon ligde ancak kalabilmiştir kocaelispor. kocaelispor gibi esamisi okunmayan bir takımdan alınan bu şok yenilgiyle arsenal titremiş ve kendine gelmiş ingiltere'de fırtına gibi esmiştir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın