16
astana-atletico maçı berabere bitmiş, kümeste ötüyor sanki real madrid horozu; ''tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan ben basar geçerim'' beni başka maç ilgilendirmez kendi maçıma bakarım. sen bir garip çingenesin nene gerek gümüş zurna be akhisar hocası,. rahat ol biz korkumuyoruz, sen de korkma asla hezimet yemezsin, öküz misali nodul dürtülmeden, gol yemeden harekete geçmezsin, sen küçük bir anadolu kasabası takımı hocasısın. ne var ki biz büyük takımız, hezimet yemeyi göze almadan zafer kazanılamayacağını da tarih yazıcılarımız defalarca zapta geçirdi. sen tarih yazamazsın, korkaksın, aslana sıçan gibi oynayın emri verirsin belki bir maçlığına bir sezonluğuna. genlerimizde var saldırırız, tutamazsın bizi. yem olacağımızı bilsek bile avcıyız biz. bırak şu takımın gemlerini tez zamanda.
en büyük rakibin 2 puan kaybetmiş, senin onla maçın var, 15 gün önce indirdiğin takımla oynuyorsun. tribünleri bom boş, 3 gün önce hezimet yemiş, tam bir zafer maçı. ne gerek var değil mi? kal berabereni pinokyo galatasaraylıları dolandır. bu futbolla yensen ne olacak? bana küfür ediyorlar, galatasaray'ın yenilmesini kolluyorsun diyorlar. galatasaraylılığı bilmiyorlar, onlara öğretemedim. galatasaraylılık, sonuçtan, kupadan bağımsız bir bilimdir, huydur, gelenektir, kültürdür. bir galatasaraylı takımının ezildiğini son dakikalarda bile olsa (arsenal maçı 10 kişi kalmış takım son topu hücumda kullandı) 10 kişi gol yememeye direndiğini seyretmeye dayanamaz, isterse o maç hezimet yesin. zaferler zayiat ister, göze alamayanları büyük galatasaray taraftarı da gözünden çok çabuk düşürür.
işte bizim galatasaray kazansa da söylediğimiz, bellettiğimiz şiar budur. bir küçük takım hocası tarafından menej ediliyoruz, katlanamıyorum. her maç beraberliğe oynayan, araya ustalarla 1 gol sıkıştırabilirse de tabela yapan bir hocaya eyvallah diyorsanız, daha dün seçim oldu aynı şeyi söyledim pes ettim, sıkarım elinizi benden bu kadar derim sistemden çıkarım. 25 milyon galatasaraylının en kerizi ben miyim? içimdeki feri aldı tek başına, ben bu yaşta galatasaray gol attığında yerlerde takla atan adamdım, inanın fener maçındaki gol de bile yere coşkuyla kapaklanamadım.
gram kafa çalışsa, futbolu azıcık bilse, beraberlik golünü bulur bulmaz, takımın o ana kadar ki en iyi oyuncusu olcan'ı ileri çıkarır, sabri'yi sağ beke, hakan'ı sol beke denayer'i stopere voleybol maçı gibi kaydırır, o şokla 2. yi bulurdu. tek bir maçta önceden risk alma tecrübesi olsaydı, burak'ı sarı kart aldığı pozisyondan sonra çıkartır, devre arasında istanbul'a yollardı. hayatını metafizikle kazanmış, tam maçına denk gelmiş, doğarken götünü yalayan gümilcine'li evliyalara lizbon'da olduğunu hatırlatır, daha önce bu sahada 2 gol atmış yine atabilme ihtimalli has adamı umut bulut'la oyuna başlardı. bilim yok, mitoloji, teokrasi yok, karizma yok, tahsil hak getire, cv bok getire, kalenin burcunda muslera, koca topçu sneijder, ağrı dağına bıçak çekmiş. şu avrupa yangele, ustasından öyle öğrenmiş. benfica sefilesinin su kesimi vahreş-i fitte, depreşdurun çocuklar. 70 dakika dayan, sonra iki bıyık bükümü sağa, 3 kişi öne, bir topçu 2 evlek ortaya, mevcut ruhla beraber 2 gülle tık, ıkıla sıkıla, podolski'yle, sneijder'le allah rast getire, getirir getirmez de cümbür cemaat sığınaklara, kanije kalası savunması tarihe bir çentik daha. hadi lan!
rotariu son saniyede verder bremen ağlarına topu dürtememiş, galatasaray zaferinin 20 yılına mal olmuştu. maçtan sonra denizli ''ikimizin de galatasaray ömrü bitti'' demiş roti'yi imha etmişti. her şeye rağmen bir zafer şansı daha gelmişti son dakikada. yasin kale yerine benfica kartal'ını vurmayı denedi. florya'dan içeri sokmam, sokarlarsa da ben sildim, dün geceden itibaren benim için yok hükmündedir. çabuk kalktı bir tarafı, kendisini banko futbolcu görüp sonradan girmeyi içine pek sindiremiyor. burası ana kucağı değil çocuk aslan yuvası, biz neler gördük, ne futbolcular feda ettik. çıkma karşıma bir daha.
daha önce söyledim gibi, galatasaray'ın top oynaması için golü ne kadar erken yersek o kadar iyi. istanbul'daki maçta gölü yiyebileceğimiz en erken dakikada yediğimiz için sürekli oyunu biz forselemiştik. dün gece ilk yarıyı harcadı. bir ara podolski'yi sağ bekte, sabri'yi sol açıkta gördük. burak klasik maçlarından birini oynadı, top havadayken kadrajda burak'ı gören kadınlar bile ofsayt diye bağırdı. faulünü yaptı, atılmak için, atletico maçından kaçmak için, ben yoksam galatasaray tufanda boğulsun demek için elinden gelenin bile fazlasını sahaya koydu. çıkarken tribini attı. taraftarın qral'ı benim baş çelişkim.
yediği iki golde de sol tarafına felç indi, ama olsun. takım tek farklı yenik durumdayken muslera'ya doyamıyorum. tam bir büyük takım kalecisi oluyor. takımı oyundan koparmamak için maymuni kurtarışları başlıyor, topu acele elle ayakla oyuna sokuyor, vakit geçirmiyor, şişirmiyor. sade bir galatasaray futbolseveri olsam her maç galatasaray'ın yenik olarak maça devam etmesini isterdim, ama hasta taraftarım, galatasaray gol yemiyor, ciğerime hançer saplanıyor. maçta olsam yine sorun değil, bağırırım, tezahürat yaparım, gireni çıkarmaya savaşırım, ne var ki televizyon başında taraftarlık çekilmiyor. acınla baş başasın, küfür etmekten başka yapacak bir şeyin yok. narkozu yemiş ameliyat masasına yatmış gibisin, yapabileceğin hiç bir şey yok yok, bildiğin tek şey acemi bir baytara bağlı uyanabilmen.
bir sonraki maç burak yok, burak'ın olmadığı hiç bir maç galatasaray için kayıp değil, ancak umut'un oynayacak olması kayıp ki, burak'la umut'u nefret terazisine koymuşlar, zerre gram ağır gelmiş burak yılmaz. artı hiç bir beklentisi olmayan bir maça çıkıyoruz, ve sonrası arena'da baştan söyledim bizi ilgilendirmez dediği maça bağlı olacak kaderi, avrupa ligi yürüyüş parkuru hikayesi.
benden başka kimsenin dikkatini çeker mi, yazsak gereksiz mi bilemedim. ama not almışım, taç atmasını neden bilmiyoruz. futboldaki en kolay top kullanma aksiyonu bizim için kontra atağa dönüşüyor. sabri'ye boşuna sövmüşüz, olcan'da denayer'de taç atamıyor.ya da taç atılırken kime topu almak istemiyor.
şampiyonlar ligini biz kurduk, logo'daki 8 yıldızdan biri biziz. bu ligin olsak da olmasak da daimi üyesiyiz, kim oynarsa oynasın şampiyonlar ligi içtimasındaki müziği her duyan galatasaraylı övünebilir, mançester birliği maçlarını oynayan futbolcularıyla, o maçı ali sami yen'de cehennem'de oynatan abileriyle, gurur duyabilir.
neyimiz doğru ki futbolumuz doğru olsun. bir an gözünüzü yumun galatasaray'ın da olmadığını düşünün. dehşet içinde kalacaksın, yaşadığına kahredeceksin, hayatın bir anda bom boş kalacak, bütün izlenimler silenecek, akıp giden gerçeğin dışında kalacaksın, ideallerine sahip çık, başka galatasaray yok, yenilse de büyük yense de.
bu gerilemenin bir nedeni var, sonu da olacak inanın çocuklar. diren galatasaray, bayrağındaki 4 yıldızdan da büyük galatasaray taraftarı her zaman her yerde yanındadır. terketmedi, terketmeyecek sevdan bizi.