0 - 1
  • 18
    fenerbahçe galibiyeti ile düze çıkmış beşiktaş'ın, artık işini garantiye almış olan manu karşısında 1-0'lık bir galibiyeti, zannımca sürpriz olmaz.

    "bizi ne ilgilendirir" diye de düşünmüyorum açıkcası, 3 takım ile uefa'da boy göstermemiz dünya kupasına milli takımımızın katılamayacağını düşünürsek futbolumuzun göz önünde olması için bir avantaj olur. umarım beşiktaş zor da olsa yener ve rusya'dan da güzel haberler gelir.

    milan'ı son 5 dakikada yenip de uefa'ya kaldığımızda sevince boğulan hasta beşiktaşlı dayımın hatrı bile bu akşam beşiktaş'ı desteklemem için yeterli sebep. * *
  • 99
    türk futboldundaki 2000'de yaşanan o mükemmel istikrar hariç (bkz: 2000 uefa cup winner galatasaray), herkesin birbirini yine kandırdığı maçtır kanımca, tamam ne olursa olsun manchester'ı old traford'da yenmek güzeldir ve uefa şansını sürdürmek için bir nebze de olsa başarı sayılır ama türk takımlarının genel özetini ortaya koyuyor bu tip maçlar; şöyle ki ne zaman gazozuna top oynansa çıkıp kazanıyoruz sanki çeyrek final, yarı final görmüşcesine de seviniyoruz ortalığı yıkıyoruz, anlaşılması gereken şu ki eğer gerçekten türk taraftarlar olarak bir gün bu tip galibiyetlere sevinmediğimiz gün gerçek anlamda mantalite olarak sınıf atlamış olucaz. ne zaman ki as kadrolarıyla bir takım çıkar şampiyonlar liginde barcelona, manchester, bayern munich, milan gibi takımlara haddini bildirir o zaman gerçek anlamda sevinme ve sevindirme hakkını doğurur, tabi bu benim tamamen kişisel fikrim yoksa türkler olarak meraklıyız biz - biz de bunu yendik siz naptınız? gibi diyaloglara...
  • 94
    yıl 1993

    bacak kadar boyumla manchester united-galatasaray maçındayım.

    hem de üzerimde galatasaray formasıyla manu taraftarlarının arasında.

    her golde ayağa fırlayıp çığlık atıyorum, kimse dönüp ters ters bakmıyor bile. hayatımda hiç o kadar heyecanlanmadığım kesin belli oluyor.

    maçtan bir gün sonra londra sokaklarında kimin türk olduğunu yüzlerce metre öteden anlıyorum.

    nece konuştuklarını duymadan hatta yüzlerini bile görmeden.

    bir başka yürüyorlar, etrafa başka bir enerji saçıyorlar çünkü.

    o gün memleketi sevmenin ne demek olduğunu anlıyorum.

    yıl 2009

    beşiktaş, manchester united’ı 1-0 yeniyor, biz kazanmışız gibi seviniyorum.

    sonra sir alex’in 16 yıldır aynı sakızı çiğnediğini düşünüp gülüyorum.

    bugün sözlüğü açıyorum ve galatasaray taraftarının ezeli rakiplerinden biriyle nasıl gurur duyduğunu görüp duygulanıyorum.

    ve bugün londra’da omuzları dimdik yürüyen türkleri hayal edebiliyorum.

    yıllarca kendini sosyal, kültürel, ekonomik ve sanatsal alanda dünyaya bir türlü hakkıyla ifade edememiş memleketimi futbol temsil ediyorsa bunu en iyi yapanları alkışlamak boynumuzun borcu.

    en büyük onur da galatasaray’ın ve ezeli rakibini hiçbir kıskançlık olmadan alkışlayan galatasaraylılarındır.

    helal olsun beşiktaş’a ve onu alkışlayan galatasaray taraftarına.
  • 80
    öncelikle içinde patlasın arsene wenger ! * kendi içimizde her zaman kapışalım gerekirse avrupa arenasında da kapışalım ama birbirimizi desteklemesekte tebrik etmeyi bilmeliyiz. ben mutlu oldum bu sonuçtan. bu tip sonuçlar her zaman ülke futboluna yarar sağlar. umarım beşiktaş avrupa ligine katılır. cska maçında ilk defa desteklicem onları. keşke biz de avrupa'da birbirimizle maçlar oynasak. yetti be elin ingilizinin, italyanının, ispanyolunun avrupa'da birbirleriyle maç yapmaları. bizim de bu tip şeylere ihtiyacımız var. rekabetlerin dünyaya duyurulması için. elin ukraynalısı ve romeni bile uefa kupasının yarı finalinde karşılaştı. inşallah bu sene bizde de böyle bir şey olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın