11 yaşında bir çocuk olarak inanılmaz bir heyecan yaşamak. o yaşlarda olmanın gereğiyle "okul zamanı"na gelen uefa finalini kesintisiz olarak yaşayamamıştım. futboldan falan yeni yeni anlamaya başladığım dönemlerdi aslında. o dönemler
cine 5 vardı ve maçı şifresiz izlemenin tek yolu kahvehaneye gitmekti. şimdiki gibi kapalı alanda sigara içme yasağı falan da yok, ufacık bir çocuk olarak babamın yüreği elvermezdi beni oralara götürmeye. 1998-99 sonu derbiler ve şampiyonluk maçı ile yavaş yavaş siftahı yaptığım bir sezondu. 1999-2000 hem kafanın biraz daha ermeye başlaması, hem de sezonun olağanın üzerinde bir sezon olması sebebiyle biraz daha hakim olduğum bir sezondu.
tipik bir yaz tatilinden de farklıydı o yaz. ilkokul bitmiş, bir takım sınavlar geçilmiş, aileyi gururlandırılacak bir okula girilmiş. yine de tüm bunları sadece mutlu bir heyecan içinde bekleyen bir çocuk ve ondan daha küçük bir kardeş olarak takılıyoruz yaz günlerinde. demirci olan rahmetli dedemin kendi yapıp bahçemize diktiği bir pota vardı, onun tepesine bayrağı asmıştık.
21 mayıs 2000 galatasaray istanbulspor maçında ali sami yen'de kale fileleri sarı-kırmızıydı ve
numaralının gölgesine avrupa fatihi yazılmıştı. bahçedenin tellerini boyalarla boyamıştık sarı-kırmızı şekilde, yere de taşlarla avrupa fatihi ve benzeri bir iki slogan yazmıştık.
çocuk aklı işte...
o günün gündüz bölümüne dair hatırladığım olaylar bunlar. akşam ise klasik bir maç akşamından farklıydı tabi, sonuçta okul yok ve maçın tamamını izleyebileceğim. bir cuma gününe denk gelmişti ve ironik bir şekilde çok koyu galatasaraylı birinin düğünü vardı. adam bir yıl önceden almış tabi tarihi, kimin aklına gelirdisi bir kenara şimdiki gibi internet vs. yok ki açıp fikstür bakasın. bizimkilerin düğüne gidip geldiğini hatırlıyorum, sonrası zaten maç saati işte. üzerinden 20 yıl geçmiş, dakika dakika defalarca anlatılmış maçı anlatmaya gerek yok.
maçı ve kupayı kazandıran golde jardel'in aslında bir vuruş pozisyonunda olmamasının da etkisiyle bir anlık bir dumur olmuştum. sonrasında jardel pek sevinmeyince "avrupalı futbolcu tabi bizim gibi aç değil böyle şeylere" diye geçirmiştim içimden.
meğersem altın gol olduğunu unutmuş...