• 777
    hem takım hem de tribün olarak inanılmaz bir ilk 45 dakikayı geride bıraktığımız şampiyonlar ligi grup aşaması 3. maçı.

    bana göre son 20 yılın en başarılı şampiyonlar ligi performansını izlediğimiz , bunun yanında son 1.5 yılın en iyi tribün performansı da bununla doğru orantılı şekildeydi.

    tüm bu güzel anları maç önü ve sonu ambiansı izleyebileceğiniz belgesel tadında bir maç vlogunu buraya bırakıyorum *

    sadece penaltı pozisyonunu izleyip çıkmayın , her anı heyecan dolu , her anı tribün tepkisi dolu bir maçtı.

    ayrıca beğenip bir tanede yorum yaparsanız beni de mutlu edersiniz bu emeğin tek karşılıgı bu.

    iyi seyirler

    https://youtu.be/_K145bZ0whY
  • 779
    3-1 yenildiğimiz maçtır.

    yakın dönem tarihinde böyle bir 45' dominasyonu gördüğümü hatırlamıyorum. yapılabilecek ne varsa takım yaptı/yapmaya çalıştı. bu nedenle ben hiç bir biçimde hocaya/oyunculara vs kızamam.

    hamle geç geldi eleştirisini ben de hoca için çoğu zaman yapıyorum. ancak, özellikle bu sene transfer edilen oyuncularda, 9 milyon euro verip aldığımız sanchez dışında tutturabildiğimiz, işe yarayacak bir oyuncu maalesef çıkmadı. bu sene eğer bizim adımıza olumsuz geçecekse, bunun en önemli sebebi bence bu olacak.

    angelinho, hocanın istediği bir oyuncu. hoca bu oyuncuyu istemesine rağmen, bayern maçında 20 yaşında, kariyerinde sol bek oynadığı maç sayısı belki 30'u geçmemiş kazımcan'ı oynatıyorsa burada maalesef ciddi bir planlama hatası mevcut. yoksa kazımcan bayern'e karşı hata yapan ilk oyuncu değil, son oyuncu da olmayacak. ama siz sol beke 6.5 milyon euro bonservisle angelinho'yu alıyorsanız ve bayern maçında bu oyuncuya güvenemiyorsanız, o zaman bu maalesef hatalı bir yatırım.

    aynı hatalı yatırımı, ziyech ve zahada da görmek mümkün. şampiyonlar liginin grup aşamasındaki fikstürü yarılanmış iken, ziyech neredeyse sahada yok. zaha da burada yazılanın aksine öyle uçan kaçan bir performans vermedi. tete, bunların içinde oynanması en rasyonel kumardan birisiydi, genç, brezilyalı, bonservisi yok ve satılabilir asset. ama ligin üçte biri neredeyse bitmişken, şl'nin de yarısı bitmişken, ön hücum hattındaki yeni transfer oyunculardan bu kadar az katkı almak maalesef çok büyük soru işareti.

    geçen sene takım şampiyon olduğunda takımın eksikleri belliydi. orta sahaya bir oyuncu, zaniolo giderse kanat, icardiyi yedekleyecek bir oyuncu ve sol bek. şimdi yapılan bunca transfere rağmen, şu an için tutan tek transfer davindson sanchez. o da defans oyuncusu. ancak ona yapılan 9 milyon euroluk yatırım, maalesef 7 milyon euroluk yatırım yapılan nelson'u taca attı. ondan ne kadar geri dönüş alabiliriz. o da muamma.

    gelelim orta sahaya. şu an kaan ayhan ile bir şekilde oraya pansuman yapılmaya çalışılıyor. ancak bu maçta kaan sarıyı aldıktan sonra hem tempo olarak hem de müdahale gücü olarak düştü. onun yerine bu sene transfer ettiğimiz kerem demirbay oyuna girmedi. geçen sene neredeyse full oynattığımız ve 3 milyon euroya yakın yıllık ücret verdiğimiz sergio girmedi. giren abimiz de ndombele. 35 yaşındayım. yıllardır halı sahada oynamadım, herhalde bu abimiz gibi göbekli biçimde oradan oraya koşma numarası yapabilirim. aramızdaki fark, o bu işi yapmak için 3.2 milyon euro yıllık ücret alıyor. ben ise almıyorum.

    bu eleştriler tabii ki bayern maçına özgü değil. takım ve hocanın emeklerine sağlık. ana tema ancak bu kadar başarılı olabilirdi. ancak, bu sene transfer komitesinin yaptığı ve bonservis ve 1 senelik yıllık ücret bazında toplam 35-40 milyon euroluk transfer operasyonunun bayern maçında 65-90 arasındaki bozulmamızı engellemesini dilerdim.
  • 780
    maçın bitişi sonrası ilk akla gelen düşünce sanırım herkeste şu: "gururlu mağlubiyet aldığımız bir maç."

    biraz maçın heyecanının geçmesini beklemek istedim yine yazmak için. zira yazılacak çok şey var. bu maç başlığında da yazmıştım maç esnasında, hatta ilk golü yedikten hemen sonra: "biz gol atacağız, önemli olan bayern'i 2-3 gol barajında tutmak diye. ancak o zaman beraberlik ya da galibiyet alabiliriz diye.". çünkü bu maçın bol gollü geçeceği çok belliydi. sebebi ise galatasaray'ın ve okan buruk'un oyun planı. bunun avantajları olduğu gibi dezavantajları da var haliyle. bunlardan bahsedeceğim yazının ilerleyen bölümlerinde ama öncelikle şunu söylemem gerekiyor:

    bu oyunu oynamak tam bir delilik. ve ben böyle bir deliliğe tanıklık ettiğim için bir futbol sever ve galatasaray taraftarı olarak çok mutluyum. galatasaray taraftarı olmasam da mutlu olurdum eminim. çünkü böyle özgün deneyler futbola çok şey katıyor.

    bu oyunu oynamak tam bir delilik çünkü basit hatalar yapmayacak bir kadron olması lazım. birbiriyle uyumu çok üst düzeyde bir kadron olması lazım ve herkesin rollerini benimsemiş olması lazım. bu üçü de galatasaray'da yokken biz bu oyunu oynamaya çalışıyoruz. çünkü okan buruk'un hayalleri çok büyük.

    eleme turlarından beri bu takım basit hatalar yaparak gol yiyor, şl gruplarındaki tüm maçlarında yediği goller bu basit hatalardan geldi.

    kopenhag maçında nelsson muslera'nın sol ayağına doğru pası attı, muslera istediği gibi tekte vuramadı, nelsson ofsaytı bozarak apo'nun arkasına adamın kaçmasına sebebiyet verdi, apo çizgide adamı tutmaya çalışırken angelino arkadan gelen beki kontrol etmek yerine içeri gömüldü, boey topu çok kötü yere indirdi derken ilk golü saçma sapan hatalar zinciriyle yedik.

    ikinci golde de angelino ofsaytı bozup kopenhag'ın arkamıza sarkmasına sebebiyet verdi, muslera kaleyi gereksiz yere boşalttı derken yine bireysel savunma hatasından gelen bir hatalar zinciri golü yedik.

    manchester united maçı da yine aynı şekilde. ilk golde kaan ayhan kerem'e tek oynamayı çalışıp (oyun planı bu hızlı hücumlar) top kaybı sonrası angelino onun kanadına geçmiş rashford'a yakın durmak yerine bomboş kalmış casemiro'ya prese gitmeye çalışınca ve sanchez de ofsayt çizgisini bozunca golü yedik. aynı zamanda sanchez yine sert gelen ortada kafayla çıkmak yerine ayakla müdahale etmeye kalkınca hojlund çok rahat vurmuştu topa. yine bireysel hatalar zinciri üzerinden gelen bir gol.

    united'dan yenen ikinci golü tekrar yazmaya bile gerek yok. oliveira'nın hatası, sanchez'in abuk kayışı ve hojlund'un yardırıp gitmesi.

    gelelim bayern maçına. abdülkerim'in gerçekten tek yapamadığı şey sırtı dönük pas almaya giden hücumcuyu karşılamak. bunu hiç yapamıyor. orhan uluca da bundan çok bahsediyor zaten. savunma özellikleri yerleşik savunmada muazzam olan bir de üstüne oyun kurulumunda müthiş işler yapan abdülkerim'in gerçekten tek eksik noktası bu. ve çok basit bir durum olsa da bunu yapamıyor. sürekli ya geç kalıyor ya da önüne geçip karşılamaya çalışıyor. sadece hücumcuya yapışıp rahatını bozsa hiçbir sorun olmayacak ama bu hep yaptığı hata. ilk yediğimiz golde herkes birebir adam almışken bizim savunmamızın çizgi halinde kalması kabul edilemez bir şey. madem dörde dört savunacaksın geride, o oyunculara yapışmak zorundasın. kane geriye geliyor, musiala ortada dolaşıyor diye stoperler savunma çizgisinde kalamaz, bu oyun anlayışında bu olamaz.

    zaten bayern'in 3 hücum silahı var: kane ya da musiala merkezde top alıp kanatlara açacak, kanatlar driplingle gelirken ve kane, musiala içeri girecekler hızlı bir şekilde, kanatlara geriden ve havadan top gelecek ceza sahasına driplingle girecekler, sete döndürüp kanatlarda 3'e 2 üstünlük kurup çizgiden yerden kesecekler. bunları bilmemize rağmen bu gollerden yedik zira bireysel hatalar zincirimiz devam ediyor.

    dönelim tekrar ilk gole: abdülkerim musiala'yı karşılamakta geç kalıyor ama yine de inat edip gidiyor. gerisinde kalıyor ve geri koşmaya başlıyoruz top sane'ye gelince. bu saatten sonra 4'e 3 şekilde geliyorlar zira abdülkerim geri dönüp yerleşik savunma pozisyonuna geçmeye çalışıyor. sane bir anda frene basınca da savunma durana kadar oluşan boşlukta arka tarafta bomboş coman'ı görüyor. çünkü savunmamız içeri gömülmeye çalışıyor o sırada. kazımcan da tecrübesizliği sebebiyle ayakta kalıp coman'ın karşısına geçmek yerine tek hamlede pası kesmeye çalışıyor pasın geçeceği belli olmasına rağmen ve golü yediriyor. kazımcan kadar maçın iyilerinden abdülkerim de suçlu bu pozisyonda. ama bir taraftan da angelino'yu oynatmayan okan buruk da suçlu diyesim geliyor. tekrar düşününce de yukarıda verdiğim önceki maçlardaki hatalar zincirlerinde angelino'nun olması sebebiyle oynatılmamasını da anlıyorum. angelino'nun transferi yanlıştı, gururla da en ofsayt entry'm olduğunu belirtmem gerekiyor. ilk geldiği anda yazdım. hala da bu durum böyle. bunun da tekrar sebebine geleceğim. angelino'dan dolayı kazımcan'ın oynaması gerekiyordu. işin başına dönersek angelino'nun alınmaması gerekiyordu. üstelik savunma konusunda angelino ve kazımcan'ın 2 katı kadar iyi olan leo dubois'dan çıkılması gibi bir durum da var ortada. onun sebebi de yabancı sınırı tabi ama yine de bek pozisyonlarımızın sıkıntılı olacağı çok belliydi bu yıl. sağda boey'in yedeği yok, solda boey'in yarısı kadar etmeyen iki oyuncumuz var. kadro mühendisliği ve planlamasındaki defolar çıkıyor ortaya yavaş yavaş.

    gelelim ikinci gole. kazımcan zaten ilk yarıda coman'dan iyice korkmuş durumda ve sadece onun karşısında kalacak şekilde karşılamaya çalışıyor. "müdahale etmeye çalışırsam beni geçecek" korkusundan sürekli geri geri takip ediyor ki önünde oynayan zaha ya da tete çıktıktan sonra sola geçen kerem gelip sayısal üstünlüğe ulaşılsın diye. bu pozisyon çokça yaşandı. zaha soldayken sürekli geriye gelip kazımcan'a yardım etti ama kerem oraya geçtikten sonra mazraoui de rahatça ileri çıkmaya başladı ve kerem'in de asla geriye dönmemesi sebebiyle oradan golü yedik. kerem çok yoruldu diye olan bir durum değil bu sadece. kerem önceki maçlarda da bunu yapmadı 1-2 pozisyon dışında. 2. golde kerem'in mazraoui'yle yer değişip geride kalan coman'ı karşılamaması sebebiyle 2'ye 1 kalıp geçtiler kazımcan'ı çok basit bir şekilde. abdülkerim mazraoui'yi karşılamaya çizgiye doğru açılınca da içeri girmekte olan musiala'yı karşılama görevi torreira'ya kaldı. ben burada ciğerleri patlamaktan o alanı kapatmaya koşacak gücü kalmamış torreira'ya mı kızayım, çizgiye açılmak zorunda kalan abdülkerim'e mi kızayım, çaresizce 2'ye bir kalmış kazımcan'a mı kızayım? en başta kerem'in geriye yanaşmamasına mı kızayım yoksa? bireysel basit hatalar zinciri yine.

    tete mecburiyetten sarı kartı gördü ve okan hoca da sorun olmasın diye çıkarttı hemen ama maçın kırılma anı oldu bu bana kalırsa. topla hiçbir şey üretemeyen zaha(bunun sebeplerine de geleceğim sonra), topsuz oyunda kazımcan'a çok yardımcı oluyordu. zaha sağ kanada geçtikten hemen sonra oradan gol yememiz asla rastlantı değil. üçüncü golü yazmaya bile gerek yok. ikinci golü yedikten sonra takım psikolojik olarak bitti çünkü. zira fiziksel olarak zaten tükenmişti. direkt havlu attık maça.

    şu anda zamanım kalmadı başka iş sebebiyle ama şöyle toparlamak istiyorum yazıyı:

    fundamental. futbol fundamentali iyi olmayan futbolcularla bu oyunu oynamak çok zor. her maç bu fundamental eksikliğinden gelen basit hatalar ve bireysel hatalar ile goller yedikçe bu oyunla başarı gelmesi mümkün değil. önce savunma fundamentali iyi olan oyunculara sahip olmamız gerekiyor, ya da bu fundamental işleri düzeltmemiz gerekiyor. savunmada pozisyon almayı becerebilen angelino yerine bir sol bek, bu oyun anlayışında ileri çıkıp rakip karşılama görevini yapabilecek abdülkerim gibi. maçın iyilerinden gözüken abdülkerim bu temel savunma gereksinimini karşılayamadığı için üst düzey olamıyor, zira 3 sene öncesine kadar alt ligdeydi. evet geri kalan birçok savunma görevini iyi yapabiliyor hatta çok iyi yapabiliyor ama bu çok önemli bir eksi. angelino'yu geçiyorum ama abdülkerim bizim için çok önemli ve bu maçta bu sebepten dolayı çok kötüydü.

    hücum konularına ve bu takımın bunca transfere rağmen neden hala icardi-kerem ikilisi dışında hücum yapamadığı konularına da geleceğim sonraki süreçte.

    hiçbir şey bitmedi. bayern'i yenmemiz bu eksiklerimiz sebebiyle mucize olurdu. olmadı. yine de united ve kopenhag'ı yenebilecek güce sahibiz. sonrası? işte orası biraz karışık.

    devam edeceğim.
  • 781
    öncelikle, bayern münih karşısında sergilediğimiz muazzam performansla dolu olan bu maçın bize yaşattığı gururu ve duygusal anları paylaşmak istiyorum. son yıllarda bayern münih'e karşı bu kadar etkili oynayabilen bir takımın varlığına şahit olmak gerçekten inanılmaz bir deneyimdi. bugün bile bayern münih taraftarları, takımlarının karşılarında böyle bir direnişle karşılaşacaklarını düşünmemişlerdi. galatasaray, adeta futbol sahnesinde bir resital sundu ve bu performans tüylerimizi diken diken yaptı.

    şimdi, maça odaklanalım ve özellikle saha içi analizi yapalım.

    öncelikle, bayern münih'i iyi analiz edip, bu analizleri sahada cesurca uygulayabilen takımımızı ve başarılı teknik direktörümüzü tebrik etmek gerekiyor. değişikliklerin ötesinde, maç öncesinde dünyanın en iyi takımlarından birine karşı böyle bir hazırlık ve uygulama gerçekten büyük bir takdiri hak ediyor.

    oyuncularımız gerçekten de sonuna kadar mücadele etti ve 70. dk'ya kadar ikili mücadelelerde üstünlük sağladı. özellikle sahanın ön bölgesinde uyguladığımız pres, bayern münih'i çaresiz bıraktı. geriden oyun kurarak çıkmak istediklerinde önde bastık, ileri uzun vurduklarında ya topu aldık ya topu indirdikleri alana doğru pres yaptık. her anlamda çok başarılı uygulanmış önde baskılı, rakibi domine eden bir press. resmen ağzımın suyu aktı 70. dk'ya kadar.

    torreira'nın bu pres anlayışına katkısı ise inanılmaz bir güç kaynağı oldu. kaan ayhan, temiz ve doğru futbol anlayışıyla takıma büyük destek verdi. zaha, kerem ve tete ise bu pres oyununda önemli roller üstlendiler.

    zaha ve tete'yi eleştirenlerin, bu oyuncuların defansif katkısının göz ardı edildiğini düşünüyorum. evet, bu oyunculardan daha fazlasını bekliyoruz, ancak özellikle zaha, dünkü pres şemasında önemli bir rol oynadı.

    kerem, sürekli pozisyonlar yaratmaya çalışan ve rakibi zorlayan yapısıyla yine dikkat çekti. takıma verdiği enerji son derece kıymetliydi. ancak son dönemdeki bitiricilik sıkıntısı bu maçta da devam etti. eğer o pozisyonlardan birini atabilseydi, bu maçın kahramanlarından biri olabilirdi. atamadığı için de en çok eleştirilenlerden. evet futbol böyle bir oyun.

    şimdi, okan hoca'nın eleştirildiği konuya gelelim: değişiklikler.

    öncelikle vurgulamamız gereken şey, maça hazırlık süreci, uygulanan oyun planı ve bunu başarıyla gerçekleştirebilmek büyük bir başarıdır. değişiklikler noktasında ise iki ana konu öne çıkıyor:

    1) press anlayışından daha dengeli bir oyun tarzına geçmek.
    2) yorulan oyuncuları oyundan çıkarmak.

    ben birinci seçeneği desteklemiyorum. okan hoca, bayern münih karşısında 70 dakika boyunca çalışan bir taktikle hareket etti. bayern münih'e karşı bir oyun planı oluşturmak zaten zor. e biz de bir anlayış bulmuş ve rakibi domine ederken, golü buluna kadar bu plana devam etmek alınması mantıklı olan bir riskti. ancak maalesef bu risk sonuçsuz kaldı ve golü bulamadık, takım yorulunca oyundan düştü ve golü yedik. yine de benim görüşüme göre bu bir tercihti ve bu tercih hatalı değildi.

    öte yandan, yorulan oyuncuların yerine daha dinç oyuncuları sahaya sürmek, bu pressing oyun planımızı daha uzun süre sürdürebilirdi. ancak bu uygulamaya gelince oyuna giren oyuncuların aynı taktiği başarıyla uygulayamadığını gördük. golden sonra oyuna giren oyuncular farklı bir atmosferde mücadele ettiler, ancak ziyech, barış alper, ndombele gibi oyuncuların aynı pres anlayışını devam ettiremedikleri görüldü. belki de kerem demirbay, bu noktada direnç katkısı sağlayabilirdi.

    bu da bizi diğer önemli bir konuya götürüyor: kadro planlaması ve transferler.

    maalesef, birçok platformda herkes 8 numara konusunda yoğunlaşırken, asıl ihtiyacımız olanın 6 numara olduğunu dile getiriyorduk. ancak mali şartlar nedeniyle 6 numarayı transfer edemedik ve yönetim, ndombele'yi 8 numarada ve torreira'yı 6 numarada kullanma alternatifini geliştirmek zorunda kaldı. bu, maalesef bize olumsuz sonuçlar getiren tercihlerden biriydi. çünkü 6 numarayı kaan ayhan gibi bir oyuncudan yaratmak zorunda kaldı okan hoca ve ndombele de form tutamadı. bugün kenarda aynı planı uygulayabiecegine inandığımız, form ve fizik olarak daha üst seviyede oyuncular olsa farklı bir senaryo izleyebilirdik.

    diğer bir konu ise zaha, ziyech ve tete.

    zaha'nın hala takıma uyum sağlayamadığını düşünüyorum. fiziksel durumun ötesinde (oyuncu takıma katılalı 3 ayı geçti, fiziksel olarak üst seviyede olması zaten gerekir), uzun süre aynı takımda oynamış ve premier lig'de büyük bir oyuncu haline gelmiş birinin bu kadar hızlı uyum sağlaması kolay değil. ancak zaha'nın karakterine ve hırsına güvenerek, zaman içinde daha iyi performans sergileyeceğine hala inanıyorum.

    ziyech, yaşadığı sakatlıklar nedeniyle hala takıma katılamadı. ayrıca, sahada kerem-zaha-tete yerine ziyech, mertens gibi oyuncuların olduğu bir kadro görmek, ilerde bize daha sete dayalı oyun oynama fırsatı verecek. heyecanla ziyech'in geri dönmesini bekliyorum ve umarım umutlarımızı boşa çıkarmaz.

    son konu, taraftar.

    resmen ilk 70 dk sahada fazla kişiyle oynadık. inanılmaz bir taraftar presi vardı. destek olan herkese bir teşekkür gerek. bugün maç sonrası kane'nin yaptığı açıklamalar bunu destekliyor. fakat, yediğimiz golden sonra taraftarın düşmemesi gerek. tabiki büyük bir hayal kırıklıgı oldu, fakat o anda traftarın oyuncuları ittirdigi bir senaryo cok daha katkı saglayabilirdi.
  • 784
    tamam çok pozisyon bulduk ve maçın çoğunu domine ettik. fakat son vuruş, son pas/sondan önceki pas gibi meselelerde giderek büyüyen bir sorunumuz var. o noktaya gelince bir telaş ve kararsızlık başlıyor. basit hareket etmek ve basit düşünmek bu sorunu çözebilir. golleri atmak lazımdır. hele böyle bir maçta. bakın kane hiç baktı mı topun nasıl geldiğine. aa önüme düştü şuraya vurayım hemen de gol olsun dedi. kasmadı yani. kasmayın agalar beyler.
  • 785
    dünkü maçta hiç kimsenin beklemediği bir şekilde inanılmaz oynadık. dünkü oyunda eğer ilk yarıda 1 kırmızı kart veya ekstra 1 gol daha atabilseydik farklı şeyler konuşabilirdik ama olmadı. olsun. bu maç teknik ekibe ve oyunculara müthiş bir tecrübe oldu. dün milyonlarca izleyiciye galatasaray'ın ne olduğunu bariz bir şekilde göstermiş olduk ve muhteşem bir reklam oldu bizim açımızdan. kaybedeceksek bile böyle oynayıp kaybedelim. yıllardır aradığımız o galatasaray ruhu tam olarak buydu.

    dün
    kazımcan'ın yerine angelino'da oynasaydı,
    abdülkerim sol stoper oynayıp, 3'lü stoper oynansaydı
    zaha yerine barış alper oynasaydı
    tete yerine ziyech oynasaydı
    veya
    tete ve zaha değişikliği 2.yarı başında yapılsaydı
    1-1 iken otobüs çekseydik
    vs vs.

    biz yine yenilecektik. neden mi? çünkü dikkatinizi ne kadar çekti bilmiyorum. bayern'in ileri üçlüsü 70.dk. itibaren 2.vitesten 5. vites'e taktılar. bu tamamen hesaplanmış ve analiz edilmiş çok sinsi bir taktikti.

    65-70.dk kadan itibaren pilimizin biteceğini adları gibi biliyorlardı. ekonomik oynadılar ve son 30 dk. kala fişimizi çektiler.

    okan hoca sayılı şampiyonlar ligi maçı tecrübesine rağmen gayet iyi gidiyor ve tabiki de bu maçlardan gerekli tecrübeyi elde edecektir hiç şüphem yok. evimizde united'ı tokatlama ihtimalimiz dünkü maçla hayal değil. daha akıllı ve soğukkanlı oynayabilsek istediğimizi daha rahat alabileceğiz.
  • 787
    gün boyu kafamda maçı tekrar tekrar yaşadım.

    kaybetmemize neden olan şey neydi, sorunun ilk sinyalini hangi pozisyon verdi diye düşünceden düşünceden kendimi paraladım durdum bugün iş yerinde.

    benim için bu maçı mazide bırakmanın tek yolu grup maçlarının bir an önce bitmesi ve üst tura çıkmamız olacak sanırım.

    aksi takdirde bir ömür geçmez bu maçın travması.
  • 788
    okan hoca bir kumar oynayip takima baski yaparken az kontrollu birebir oynatti. besiktas macinda da ayni seyi denemistik orta saha kurgusu olmadan top bir o kalede bir bu kalede oynanmis icardi'nin bitirciligi ve tilkiligi ile maci almistik. kumar buldugumuz firsatlari gole cevirememizden oturu tam olarak tutmadi ama tarihimizdeki en bogucu 60 dakika futbolunu oynatti. golu 8. dakikada bireysel hatadan dolayi, bu arada birebirlerde olur bu hatalar bu nedenle birebir oynamiyor takimlar, erken bir sekilde geri dusmemize ragmen oyun ustunlugunu rakibe birakmamiz ve baskiya ayni siddetle devam edip pozisyonlar bulup maca kendimizi inandirdik. takim da yavas yavas bayern'in hucum oyuncularinin patlayiciligini test ettikce onlara top aldirmadi bunda biraz bayern'in on dortlusu ile arkadaki altilinin arasinin acilmasi etkili oldu. dunya'nin en iyi baglanti forveti kane kac kez torreira ve kaan'a top indirdi. 60-65 arasi bir ara oyun ustulugunu tamamen bayern'e verdik. gole kadar pozisyon bulduk ama artik bayern'e top oynatip biraz geri yaslandigimiz icin kendi alameti fahrikalari uyutup golu attilar. takima biraz fazla guvendi okan hoca o ara. bayern'e oyunu kontrol edebilecegini hissettigi 65 den gole kadar surede oyuncu degisikliklerini yapmaliydi. sonuc olarak neyi cok iyi oynadigimizi gordugumuz gelecek icin iyi bir takim olabilecegimizi gosteren bir mac oldu. okan hoca ve takima, takimi olusturan yoneticilere bize bu gurur yasattiklari icin saygilarimi sunuyorum.
  • 790
    havayı bozmak istemem ama ilk yarıdaki etkili ön alan baskımıza rağmen bayern’in baskıdan kurtulduğu birkaç an vardı. bu anlarda yüreğim ağzıma geldi çünkü arkada kabak çiçeği gibi açıktık ve savunma hattımıza boey dışında hala pek güvenmiyorum. amma velakin bayern bu anlarda çok basit pas hataları yaptı ve kontra ataklarını hiç ettiler. burada beklemedikleri oyunu oynamamızın ve taraftar baskısının etkisi vardı. ikinci yarı daha iyi konsantre oldular ve baskımıza hazırlandılar.

    bizim adımıza kerem, boey, torreira ve muslera dışında rahat izlediğim bir oyuncumuz yoktu.
  • 791
    yapıcı ve dozunda eleştirenleri ayrı tutarak, taraftarlarımızın kaybettik diye değil daha çok kazanamadık diye tepki gösterdiklerini, zafer sarhoşluğu yaşayamadıkları için bencil davranarak eleştirdiklerini düşünüyorum.
    futbol biraz da böyle genelde en doğru işleri yapsan da yeterli olmayabiliyor. tabi ki üzüldüm ancak daha çok gururluyum, umutluyum.
    başta okan buruk hocamız olmak üzere bütün ekibe, futbolcularımıza teşekkür ederim.
  • 793
    yorumcu turnusolu bir maçtır. bayern şanslı olan taraftı. yoğun pres ile kazandığımız tüm maçlara bakın, zaten takım aktif dinlenmeleri 15-20şer dk yapar golü bulduktan sonra. direkt oyunla kontralardan gol bulma da var repertuarımızda. e o maçlardan az sayıda az olgunlukta mı pozisyon bulduk? hayır. olmadı abi top üç direğin arasından geçmedi. ekranda yok yorulcağını unuttu yok değişiklikleri geç yaptı, yok taraftar uyudu gibi orjinal bir eleştiri bulayım, herkesin görmediğini göreyim çabalarıyla popülizm yapmaya gerek yok.
  • 795
    şu maçı %30 topla oynama, 5 şutla bitirip, ezilerek yenilseydik bu kadar tantana kopmazdı. takım iyi oynadı diye suçlu oldu. bayern 10 maçın 7' sinde bizi yener zaten, bu da onlardan biriydi. kazımcan oynamasaymış, okan hoca değişiklikleri zamanında yapsaymış, kerem o pozisyonu kaçırmasaymış.. pc başında manager oynayanlar, halı sahada iki hareket yapanlar hocaya akıl veriyor. ben formula1 oyununda iyiyim diye verstappen'e akıl veriyormuyum niye içten daldın diye? sözüm skor yorumcularına. keşke kerem o pozisyona hiç girmese de sizin dilinize düşmeseydi.
  • 797
    kerem‘in karsi karsiya kalip yapamadigi pozisyonu daha önce hocasinin herta deplasmanında gole cevirmisligi vardır.

    aynı açıdan aynı golü aynı sahada(iç saha) bruma 14-15 sezonunda rize'ye, onyekuru 18-19 sezonunda göztepe'ye atmıştır. kerem gol kaçırabilir, linç etmek büyük haksızlıktır ama ne olursa olsun bahsi geçen pozisyonda sol içle vurmak yerine sağ ayak hafif dış ile topun altına vurarak topu aşırtmalıydı.

    sağlık olsun.
  • 798
    aklıma geldikçe canımın sıkıldığı maç. umarım yaşadığımız moral bozukluğu 28 ekim 2023 çaykur rizespor galatasaray maçına sirayet etmez. ligde bu sene puan kaybı minimum olacak. her maçta tam konsantre 3 puana odaklanmalıyız.

    asıl bundan sonrası önemli. şampiyonlar liginde kalan maçlarda bu oyunu 90 dakikaya yayar ve gruptan çıkarsak bizim için müthiş bir dersin çıkarıldığı tam bir hayırlı mağlubiyet olur. yok kalan maçlarda istediğimiz puanları alamazsak hoş bir hatıra olarak akıllarda kalır ki artık bize bu yakışmaz.

    kalan 3 maç öyle maçlar ki 6-7 puan da alabiliriz sıfır da çekebiliriz. umarım şu gruptan çıkarız. ocak ayında gelecek takviyelerle gayet şampiyonlar ligi şampiyonluğunu hedefleyebiliriz. bu maçtaki oyunla çeyrek finalden ötesi mümkün olabilir.
  • 799
    --- alıntı ---

    sabah gazetesinde yer alan habere göre sarı-kırmızılı kulüp, bayern münih mücadelesinden toplamda 52 milyon liralık gelir elde etti.

    aslan, dev maçta gerçekleşen bilet satışından 40 milyon tl kazandı. rams park'ın yanındaki gs store'dan ise maç günü 12 milyon liralık satış yapıldığı kaydedildi.

    --- alıntı ---
    allah bereket versin. bir de puan alsaydık tadından yenmezdi.
  • 800
    objektif bir yabanci gozle yapilmis bir mac analizini asagida paylasiyorum. takmin pres planina ve bayern'i caresiz birakisina dair guzel aciklamalar mevcut. takimin bitiricilik sorunu ve 60'tan sonraki dususune de deginilmis. ayrica kerem ile ilgili kesidi cevirip paylasmak istedim cunku oyun planinda ve firsat yaratmada aldigi onemli rolu guzel ozetliyor.

    --- alıntı ---
    ancak galatasaray'ın hücum hareketlerinde kilit isim kerem aktürkoğlu'ydu. önceki sezonlarda geleneksel olarak kanat oyuncusu olarak görev yapan aktürkoğlu, bu sezon takımın yapısında daha merkezi bir rol üstleniyor. zekası ve çevikliği onu galatasaray'ın hücum manevralarında önemli bir oyuncu haline getirdi. sahanın hem sol hem de sağ tarafında hareket ederek olağanüstü çok yönlülük sergiledi ve hazırlık aşamalarında kanat oyuncularına ve beklere önemli destek sağladı.

    aktürkoğlu'nun etkisi dağıtım yeteneklerinin ötesine geçti. topu kanat oyuncularına bıraktıktan sonra ceza sahasına doğru zamanlamalı koşulara çıktı ve kendisini olası fırsatlardan yararlanacak şekilde konumlandırdı. bu dinamik hareket ve öngörü onu hücum üçlüsünde müthiş bir güç haline getirdi.
    --- alıntı ---

    devami burada:

    https://totalfootballanalysis.com/...cal-analysis-tactics
App Store'dan indirin Google Play'den alın