• 701
    maç başladı daha neredeyse ilk faulde ekrana ismail kartal’ı getirdiler. yay gibi gergindi ve zangır zangır korkuyordu. yüzünden net belliydi. keza futbolcusu da aynı şekildeydi, taraftarı da. sezon başından beri çıktıkları ilk büyük maçtı ve kaybetseydiler büyük ihtimalle bazı şeyler çatırdamaya başlayacaktı fenerbahçe’de. bizim takım ise çok rahat ve özgüvenli oynadı. 6 tane birbirinden zor şl maçı oynamanın vermiş olduğu bir güven. skoru bulamadık ama yine de fena olmayan bir sonuçla döndük.
  • 703
    psikolojik üstünlüğün kimde olduğunu gözler önüne seren bir maç oldu. karşımızda kendi sahasında yenilmemeyi başarı olarak gören bir takım vardı; ayrıca son 2 maçta kalemize isabetli şutları yok. bu maç özelinde ise skandal hakem kararları ve derbi deplasmanından oyunun hakimi olup kaybetmeden dönmemiz hem saha avantajını almamıza hem de süper kupa öncesi momentumu arkamıza almamıza vesile oldu.
  • 704
    galatasaray'ın şampiyonlar ligi takımı, fenerbahçe'nin de konferans ligi takımı gibi oynadığı maç. bu maçın 0-0 bitmesinin yegane sebebi bu skorun galatasaray'ı çok acıtmaması idi. şedid bir şekilde 3 puana ihtiyacı olan bir havada değil de mücadele edelim, boş alan vermeyelim, şut attırmayalım, bulursak da bir tane sıkıştırırız havasında oynadı takımımız.
    aslında ligin en çok gol atan takımıyla en az gol yiyen takımının kapışması idi bu maç. buradan bakınca bile galatasaray'ın oyuna daha hakim olduğu ve istediğini aldığını söyleyebiliriz.
  • 705
    4 kasım 2023 fenerbahçe trabzonspor maçından sonra trabzonspor var hakemi mete kalkavan'a ceza verilmesini sağlamıştı. trabzonspor kazanmasına rağmen.

    bu maçta o var skandalından dolayı sorumlu herkesin ceza gibi ceza çekmesini, hatta görevinden alınmasını sağlayamayan, trabzonspor yönetimi kadar olamayan yönetimimize yazıklar olsun. umarım bu sefer yönetimimiz gerekeni yapabilir.
  • 707
    galatasaray’ın mı şampiyonluk şansı azaldı yoksa fenerbahçe’ninki mi pek anlaşılamayan maç. bildiğim tek şey bu sonuç iki tarafa da yaramadı.

    herkes ikili averajı vermedik diye sevinmiş ancak fenerbahçe’yi sami yen’de yeneceğimizin garantisi yok. bu iş genel averaja kalma yolunda ilerliyor demedi demeyin. fenerbahçe 7-0, 8-0 giderken biz 2-1, 1-0 gidersek olmaz.

    sizce dün gece hangi tarafın şampiyonluk şansı arttı?
  • 710
    ne kadar kötü oynanırsa oynansın, bir şeyler yapmaya çalışan ve hakkı baştan sona yenen tek takım bizim olduğumuz maç.

    dün geceki maçta hakemin göz yumması ile tekme tokat yumruk ne varsa kullanıp bir de o klasik irfan can bakışıyla her pozisyona koştular ki ona rağmen pozisyonları dahi olmadan maçı tamamladılar. benim kadar sabırlı birini bile artık 90+ da barış'a arkadan tekme atan irfan can'ın pişkin pişikin gelip barış'la konuşması sonrası çileden çıkartıp 4 aylık kızımın uyanmasına yol açtılar.

    ben sırf bu nedenden bile kupa maçında sakin filan olmamızı istemiyorum çünkü bıktım bu işlerden. tekme tokat ne varsa kullanıp bunları yenmemiz gerek. hakem hakem olsa bu maçı fenerbahçe'nin 10 kişi bile tamamlaması mucize olurdu. hepsinin gözüne perde iniyor. şimdiki bahane de "kesin kanıt" yokmuş. geçen seneki beşiktaş maçında da arda'nın penaltısında kanıt yoktu herhalde. bu sene samet'in elinde de kanıt yoktu.

    ben bıktım kardeşim. böyle göz göre göre yapacaksanız kaldırın var'ı. en azından eskiden görmedi diyip kendimizi avutuyorduk.
  • 711
    beraberliğin bana göre bize yaradığı, fener'in çöplerini halının altına süpürdüğü bir akşam oldu. öyle ya da böyle bu sene son maça kadar taşımak istiyor hem federasyon hem de bein şampiyonluk yarışını. yoksa bu fener'e 10 puan fark atmıştık bile. net verilmeyen penaltımız ve rakibin 2 kırmızı kartının atlandığı bir maç oldu. biz çok risksiz bir oyun tercih ettik. aslında bu oyunun en büyük sebebi sanchez-nelsson zorunlu değişikliği oldu. savunma çizgisi geride kaldı, atakları şekillendirmek için geriden pas yapalım derken seçimler yanlış oldu. ne zaman barış ya da boey'e uzun top attık o zaman tehlikeli denebilecek olgunlaşmaya yakın ataklar gördük.
    okan hoca takımı bence mental olarak iyi hazırlamış. her an galibiyete yakın olan bizdik. sadece değişiklik için bana göre yine geç kaldı. oyun ilk 45 dakika bittiğinde bas bas bağırıyordu aslında.
    kaan-tete-zaha içeri, kerem d.-mertens-ziyech dışarı. ne kadar geç kalırsa o kadar oyundan düşüyor takım. hep şunu söylüyorum. bizim takımın kanat rotasyonundaki her oyuncu birbirinden farklı profilde. oyunu çok farklı oynatacak şekilde rotasyonumuz var.
    osai çok erken kart gördü. bekleme artık 45 tık at hemen zaha zarını. fener cengiz-ismail değişikliği yaptı. hemen oku oyunu tak ver kaan'a görevi. yani bunları tv başından bizler görüyoruz sonuçta. yine de 1 puan kadıköy deplasmanında iyidir.
    orada oynadığımız her maça 0 puan yazdığımız sezonlar unutulmasın.
  • 712
    2 yönlü bakıyorum maça; görsel ve stratejik olarak.
    görsel anlamda ömrümden çalınan 2 saat olarak görüyorum. ayağında top tutamayan iki takım, ota boka faul çalan bir hakem ve maçı en kötü berabere bitirelim isteyen iki teknik direktör. (bu konuda okan buruk'u bir nebze anlayabilirim).
    stratejik olaraksa, her ne kadar oyuncularımız biraz daha dikkatli olsalar maçtan 3 puanı çıkarmak işten bile değilse de, 1 puan da bizim için kayıp sayılmaz, zira bu kadar kafa kafaya giden bir ligin ikili averaja kalma potansiyeli hiç de az değil, bu açıdan rakibinle deplasmanda berabere kalmak kötünün iyisi olarak değerlendirilebilir.
    (bkz: süper lig 2023-2024 sezonu)
    bizim adımıza olumlu olan şeylerden biri de, geçmişte ne iyi kadrolarla gidip de ne kadar kaliteli oyuncularımızın her seferinde mala bağladığı, aptalca hatalarla kaybettiğimiz maçlardan sonra, son bir kaç sezondur, özellikle son 2 sezondur uçuyor kaçıyor denilen fenerbahçe karşısında kadıköy'de artık alışmaya başladığımız bir rahatlık göze çarpıyor. kolay kolay diş geçirememeleri bizim için olumlu bir durum....
  • 713
    2000-2010 arası süreçte kadıköy'de beraberlik bile çıkaramayıp 1 farkla kaybettiğimizde takımı övdüğümüz günleri bilen biri olarak dünkü maçta oynanan oyun ve alınan skor'dan dolayı takım ve okan buruk'u tebrik ederim. bu sezon ligde 1 mağlubiyet 1 beraberlik alan ve neredeyse maç başı 3 gol ortalama ile oynayan fenerbahçe'ye 1 tane bile isabetli şut imkanı vermediler. bu maç özelinde kendi evinde fenerbahçe'nin oynadığı oyun eleştirilmelidir. geçen sezon evinde 3-0 kaybederken dahi jesus'un fenerbahçe'si daha üretken ve tedirgin eden bir oyun oynamıştı.
  • 714
    sonuç olarak galatasaray'ın avantajlı ayrıldığı müsabaka.
    lig bu sene büyük ihtimalle ikili averaja kalacak, son haftalarda fenerbahçe'yi iç sahada yendiğimiz an büyük bir avantaja sahip olacağız, hatta o maça kadar 3 puan geride olsak bile sorun değil.

    maça gelecek olursak hangi teknik direktör daha kötü kadro çıkarmış ben karar veremedim.
    kağıt üstünde iki takım da en ofansif oyuncularının sahaya sürmüştü.

    fenerbahçe'den başlayacak olursak; stoper hattı dijku ve ostorwolde, hiç güven vermeyen vasat altı bir ikili. önlerinde yerden kalkmayan crespo ve yumuşak irfan, kanatlarda merkez desteği olmayan cengiz ve tadic, bekleri ferdi ve osayi, ön ikilisi ise syzmanski ve dzeko yaşlısı.

    galatasaray ise oyuna hakim olmak esaslı bir 11 çıkardı, sorun şuradaki aynı 11 karagümrük maçına bile hakim olamamıştı.

    fenerbahçe hücumcu görünümlü bir 11 çıkarmasına rağmen derbi tarihinin en korkak 45 dakikasını oynadı, ismail bu kadar korkmana gerek yok yani. en fazla mağlup olursun. art arda 3 tane pas yapamayan bir fenerbahçe gördük, pas isabet yüzdeleri %60'lardaydı, geriden oyun kurma yok, rasgele uzun toplar vardı, takım boyu 65 metreydi belki de. geride açık veririm korkusuyla ön alanda baskı yapmaktan da korkan bir rakip vardı. nitekim fb ilk yarıda hiçbir şey yapamadı, galatasaray'ın sette etkisiz olduğunu bildikleri için ve kendi oyuncularına güvenmedikleri için geriye yaslanıp beklediler.
    tadic oyunda kaldığı süre zarfınca 4 isabetli pas yapabildi, cengiz oyunda kaldığı süre boyunca 7 isabetli pas yaptı, szymanski ise 14 isabetli pas yaptı.
    dzeko hava toplarında nelsson tarafından rezil edildi, paspas edildi. nelsson belki de gs kariyerinin en rahat maçını oynadı. tadic tek bir pozisyon dışında ezim ezim ezildi boey karşısında, barış alper ise cengiz ve osayi'yi üst üste koydu.
    fenerbahçe'de kontra silahı yoktu, nelsson ağır bir oyuncu, nelsson'a ter attıracak bir koşu bile yoktu. valencia falan en azından arkaya sarkmaya çalışıp biraz yıpratıyordu.
    okan buruk da önde baskıyı gösterince, fb iyice zavallı bir yarı çıkardı.
    ilk yarının hikayesi bu.

    ikinci yarının başında ise cengiz yerine ismail yüksek girdi ve bu ismail'in doğru bir hamlesiydi, irfan kanatta olsa bile merkez desteği olan bir oyuncu ve ismail yüksek de öyle ya da böyle genç ve dinamik bir oyuncu. bu hamlelere karşı okan buruk'tan herhangi bir reaksiyon gelmedi.
    tabi ki dakikalar geçtikçe galatasaray'ın oyuncularının enerjisi düşmeye başladı, çünkü hoca 4-2-4'e taktı maalesef.
    özellikle demirbay'ın ikili mücadeleleri kaybetmeye başlaması ile oyun fenerbahçe'ye döndü. syzmanski'nin etkili bir şutu vardı, burada fb'nin merkezdeki üstünlüğü bu pozisyonun oluşumunda etkiliydi.
    dakikalar 80'i gösterince merkeze kaan+ ndombele alan okan hoca, oyunu dengeledi ve maç berabere bitti.

    hakem arda kardeşler'in her müdaheleye faul çalacağını maçtan önce söyledik zaten, 42'den fazla faul çaldı. sadece 2 pozisyona faul çalmadı, onlar da icardi'nin pozisyonuydu zaten, onlara faul çalsa 2 tane de kırmızı göstermek zorundaydı.
    icardi'nin ilk penaltı pozisyonu dünyanın en net penaltı ve kırmızı kartı ama çalamadılar, şaşırdık mı hayır. çünkü var'daki adam maç önünde fb tweetleri beğenmekle meşguldü, herhalde yine sosyal medyaya daldı. orada penaltı kırmızı gelse maç farka gidecek ve ikili averaj da elimize geçecekti, şampiyonluk yolunda inanılmaz bir hakem desteği daha geldi.

    neyse bunları biliyorduk zaten, bildiğimiz şeyler de başımıza geliyor, sadece izliyoruz.

    okan hocam geçen sene yaptıklarını bu sene unuttu galiba, içerde dışarda iki defa 3 atmıştık bu takıma ama nasıl attığımızı unuttu herhalde hoca. yaz transfer döneminde fiziksel olarak güçlü galatasaray diye sürekli belirttim, yumuşak galatasaray ilkesi benimsendi ve bu yumuşaklığın da cezasını çekiyoruz.
    kimlerle biz fb'ye üçer attık; berkan, rashica, zaniolo, forvet barış alper.
    dün berkan yerine daha yumuşak olan dayı vardı, rashica ve zaniolo yerine ziyech vardı ve önde rakibi dağıtan barış alper de bugün başka mevkide oynadı, barış yine oynadığı yeri dağıttı bu arada. fakat yanlış yerde dağıttı.

    galatasaray'da öndeki 4'lüde kerem hariç sprinter oyuncu yok. rakipte helva gibi merkez yakaladık, derbi tarihinin en yumuşak merkezlerinden birisidir ama bizim ilerdeki oyuncular sprint atmaktan yoksun olduğu için gram tehdit edemedik rakibi.
    barış alper sahadayken başka mevkide barış alper'i aradık. dijku ostor ve irfan ya da ferdi arasına atılan bir barış alper'in yaratacağı tahribatı kaçırdık.
    icardi sakat ve düzelemedi, adım atamıyor maalesef ve sahada kalıyor sürekli. rakipten gelen bir pozisyonda 10 metre önde karşı karşıya kalan adam vasat altı stoperlere yakalandı yere kapaklandı, bu adam geçen sene ligin en güçlü oyuncusu ndyiashmihiye'ye omuz atıp yıkıyordu.

    okan hoca city gibi set oynadığımızı sanıyor hâlâ, bu yüzden de dakika 80'e kadar değişiklik yapmadı. guardiola da değişiklik yapmıyor dedi kendisi ona istinaden diyorum. fakat maç sonunda kerem 7 isabetli pas, mertens yine 6-7 isabetli pas ve icardi yine aynı miktarda isabetli pas yaptı.
    şu pas sayıları bizim üçüncü bölgede neler yaptığınızın özetidir. rasgele bir city maçında, rakip farketmeksizin haaland harici herhangi bir oyuncunun pas sayısına bakılırsa tek başına bizim 4-5 adamdan daha fazla sayıya ulaştıkları görülüyor.
    bunu neden anlatıyorum söyleyeyim, biz neden zaha'dan biz neden ziyech'ten verim alamıyoruz bunu herkesin görmesi gerekiyor.
    kerem 7 pas yaptı ama sorun oldu mu bence hayır, çünkü kerem aynı zamanda geçiş oyuncusu, kerem savunma arkasına sprint de atabiliyor, kerem'le bu oyunu oynarsın.
    zaha fiziksel sorunlarından dolayı sprint atamıyor, icardi sprint atamıyor, ziyech sprint atamıyor, mertens kısa mesafede küçük koşular atıyor ama mesafe uzayınca sprint atamıyor. yav zaten üçüncü bölgede 3-5 pas yapabiliyor bu adamlar, e bu adamlar sprint de atamıyor, ben ne anladım bu işten.
    city ile fluminense daha geçen gün maç yaptı, aralarında çağ farkı var maalesef, brezilya takımı free style olarak şov yaptılar ama city rakibini kafes tellerine yaslayan güreşçi gibi kontrol altına aldı maç boyu.
    biz ne kadar ittirebildik fb'yi? kolay kırılabilecek bir fb vardı, zaten fred yokken ve benzer yumuşaklıkta bir merkezle danimarka'da 6 tane yemişlerdi.

    maç boyunca 1 tane isabetli şut atıldı.
    korkak ismail de bizi durdurmuş oldu, bunu da kabul etmek gerekir.

    okan hoca bayern'e yaptığı ön alan baskısı ile zaten dünyanın en cesur hocalarından biri olduğunu kanıtladı. bence fb maçında yapılan hatalardan biri de ferdi karşısında ziyech'i kullanmaktı, çünkü yaptığın baskı en zayıf defansif halkan kadar oluyor. ziyech yine gayretli şekilde mücadele etti ferdi'ye karşı, ama rakibin de fred yokken bizi kırabileceği tek nokta orasıydı. biz geçmişte zaniolo ile orayı mahvetmedik mi? rashica orayı mahvetmedi mi? bugün bu adamlar olsa yine aynısı olurdu.
    barış alper mesela önde bir yerde olsa kim denk gelse onu perişan edecekti, havadan yerden her şekilde.

    okan hoca topsuz oyun hocası ve topsuz oyun oynuyorsan oyuncuların yoruluyor, zaten sistem gereği kocaman yerleri 2 oyuncuya bırakıyoruz, o adamlar da yorulunca iyice acı çekiyoruz. guardiola topun peşinde bu kadar koşsa inanın dakika 50 olmadan takımın yarısını yeniler. bir nevi maç öncesi içinde aktif dinlenme yapıyor, peki biz aktif dinlenme yapsak buradaki taraftar maalesef hocayı hemen kovdurur, futbol kültürü bu. buradaki aktif dinlenme her maç torreira'nın 2 defa kendini yere bırakması. o kadar geniş alanda savaşıyor taş olsa çatlar.
    zaten set namına gram beklentim de yok, olmayacak bu. bu yüzden ısrarla doğru oyuncu profillerine gidilmesi gerektiğini belirtiyorum. bu hocanın rize'de başarılı olduğunda forveti çiğ et yiyen muriqi'ydi, 10 numarası savaşçı orta saha olan boldrin'di, samudio gibi kemik kıranlar kanatta oynuyordu, sol beki melnijak bile sert oyuncuydu, kanatlarında hızlı sprinter esmer oyuncuları vardı, aminu muydu neyse artık.
    okan hoca başakşehir'de ikinci senesinde takımı küme hattındayken görevden ayrıldı, çünkü orada da yumuşak oyuncularla bir kadro kurulmuştu. bakmayın şimdi boey, nelsson, torreira, kerem gibi oyuncular var da takım kör topal ayakta kalıyor. bunlar devreden çıkarsa bizim de sonumuz aynı olacak.

    devre arası geldi artık alınması gereken oyuncu profilleri belli. isimler önemli değil, doğru profiller lazım.
  • 716
    17 ocak 1909 senesinde ilk defa karşı karşıya gelen galata sarayı terbiye-i bedeniye kulübü ile fener bahçe spor kulübü arasında oynanan maçlarda galatasaraylılar rakiplerini ilk altı kapışmada 2-0, 3-0,6-0, 7-0, 1-0, 6-0 gibi skorlarla geçerken, 25 mayıs 1913 tarihinde kadıköy çayırında oynanan maçta galatasaray bekir'in kafası ile golü bulunca fenerbahçeliler itiraz eder ve sahayı terk ederler...
    iki kulüp arasında olaylar bu mevzu ile başlar ama fenerbahçe'nin şampiyon olduktan sonra ertesi sene şampiyon olan galatasaray'a statü gereği vermesi gereken kupayı vermemesi ile daha da şiddetlenir...

    ve aradan yüz yılı aşkın zaman geçmesine rağmen 24 aralık 2023 gecesi yine fenerbahçe'nin galatasaray'ı kendi sahasında ağırlayacağı bir maç öncesi galatasaray teknik direktörü okan buruk'un evladının soyunma odasına alınmamak istenmemesi, sahayı incelemeye çıkan galatasaraylı oyuncuların üzerine fişkiyelerle su atılması, maçı seyretmeye gelen galatasaray taraftarının bulunduğu tribün önüne onlarca hoperlör konulup ev sahibi taraftarı küfre teşvik edecek şarkıların açılması gibi nahoş olaylar devam ediyordu...

    sadece tribünde kalmıyor bu "hadiseler", maçı idare etmesi için atanan "çaylak" hakemin gözetimi altında yeşil zeminde de ev sahibi "futbol kurallarını hiçe sayıyordu." özellikle 22. dakikada ev sahibinden djiku'nun misafir oyuncu ıcardi'ye "boks ringinde" puan verilecek sağlı sollu darbeler atmasına hem arda kardeşler, hem de var'daki mustafa ilker coşkun "üç maymunu" oynuyordu... bu pozisyonu "görmeyenlerden" king'in boey'e salladığı yumruğa kırmızı kart vermesini beklemek ise hayalcilik olurdu...

    oynamaktan ziyade oynatmamak taktiği ile sahaya yollayınca topçularını fenerbahçe takımı "teknik direktörü", futbolcuları da geçen sene iki maçtır kaleye isabetli şut atamama geleneği sürdürüp, koca doksan dakika üç direğin arasını isabet ettirememişlerdi. haklarını yemeyelim, szymanski az kalsın bunu başarıyordu da vurduğu top az farkla dışarı çıkmıştı...
    her düdük çalmasında hakemin üstüne yürüyen futbolcular, beğenmediği düdüklerde tribünlerden edilen küfürlerle devam eden "nahoş hadiseler", ev sahibi "takım teknik adamın" basın toplantısında adını çok iyi bildiği meslektaşından bahsederken isim zikretmekten kaçıp, "rakip teknik adam" diye konuşması ile sürüyordu kadıköy'de...

    şimdi gel de futboldan konuş...

    okan buruk ise deplasmana liderlik maçına çıkarken son haftaların formda iki oyuncusu barış alper ve kerem demirbay'ı ilk onbire yazmış, savunmada sakatlığı süren davison yerine nelsson'u görevlendirmişti. maçta topu ayağında tutan, pozisyon arayan takım galatasaray'dı ama kapalı savunmayı açmakta zorlandı. ıcardi'ye atılan ara paslarda arjantinli güçsüz kalınca, kerem demirbay'ın da üç şutundan biri bile kaleyi tutmayınca aranan gol bir türlü gelmedi...

    ev sahibi "takımın hocası" kendi taraftarı önünde golcü çıkarıp golcü oyuna alırken, galatasaray ise maçı ıcardi-bakambu-halil-zaha gibi dört forvet ile tamamlıyordu... "acemi" hakem de "zırt-pırt" çaldığı düdüklerle iki takımın rakip kaleye gitmesini engelleyip, maçı da "aman başıma bela almayayım" hissiyatı içinde apartopar bitirince (6 dakika uzatma verip, uzatma içinde sakatlık ve oyuncu değişikliği ile kaybedilen zamanı değerlendirmedi) derbi de puanlar paylaşılarak sona erdi...

    ev sahibi "takım teknik direktörü" kaybetmediği için mutlu, hakem ilk derbisini kendince "kazasız" bitirdiği için mutlu, okan buruk da deplasmandan 1 puan alıp, ligin sonun maçını rakibiyle evinde oynayacağı için mutlu gitti evine de bakalım 2024 senesi mayıs ayında kim gerçekten mutlu olacak...
    bazıları futbolu ne kadar çirkinleştirmeye çalışırsa çalışsın, biz şu güzel fotoğraf ile bitirelim yazıyı...

    kaynak ve fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...e0-0galatasaray.html
  • 718
    çoğunluk deplasmanda alınan 1 puanın önemini vurgulasa da büyük fırsatı kaçırdığımızı düşündüğüm maç.

    fener takımı fred yokken vasat oğlu vasat bir takım görünümü verdi hep. 6-1’lik hezimet, 2-0’lık ludogorets mağlubiyeti, 5 gol yenip 3-2 kaybettikleri trabzon maçı ve 0-0 biten adana demir maçlarında fred’den yoksundular ve çok kötü performans gösterdiler. yine fred’siz kazandıkları tek maç olan karagümrük maçını hakem yardımıyla kazandılar. durum böyleyken çok daha cüretkâr bir oyun anlayışıyla oynamamız gerekirdi. ismail kartal korkup takımı geriye yaslamış olsa da bizim oyunumuz da kazanmaya geldiğimizi göstermiyordu. yavaş oyun kurulumu, taç atışlarını bile geç kullanmamız, okan hocanın 90+’daki oyuncu değişiklikleri falan maçı 0-0 bitirip eve dönelim anlayışını doğruluyordu.

    okan hoca bu sezon mantıksız bir şekilde set oyununa yönelik transferler yaptırdı. hâliyle takımın temposu da geçen sezondan düşük kalıyor. sanırım hoca man city gibi muazzam set oyunu oynadığımızı sanıyor olacak ki oyun içinde farklılıklar denemiyor. dakika 86’ya kadar tek değişikliğimiz zaha-mertens idi ve rakip takım devre arasındaki ismail hamlesiyle ikinci yarı dönem dönem üstünlük kurdu. tamamen dinamizm kaynaklı bir üstünlüktü, neyse ki kaan girince oyunun son bölümü tekrar kontrolümüzde geçti.

    derbilerde deplasmanda alınan puan goygoyuna da pek katılmıyorum. günümüz futbolunda inter milan’ı, milan inter’i, oly pao’yu, pao oly’i deplasmanda rahat rahat yenebiliyor. kadıköy’de son 4 sezondaki 3 galibiyetimiz gibi. tribünler artık telefon tribünlüğüne dönmüşken ve kadıköy kaç yıldır eski etkisini kaybetmişken 2023 yılı itibariyle bunu mazeret olarak göstermemeliyiz.

    fikstür konusuna gelecek olursak ikinci yarı beşiktaş, trabzon, adana demir deplasmanlarımız taze taze ortada duruyor. fenerin tekelindeki anadolu takımlarını saymaya başlasam en az 5 takım sayarım. bunlara averaj kasacaklar, bize karşı da canını dişine takıp oynamaya devam edecekler. bu durumda orta vadede bizim puan farkını koyacağımız maç bu maçtı. maalesef fred de yokken bunu kullanamadık. kaybettiğimiz bir şey oldu mu, elbette olmadı. ama o günün şartlarında kazanacaklarımız çok fazla olacaktı. saha içindeki ortam buna fazlasıyla müsaitti.
  • 721
    istediğimizi aldığımız maç. fener'in iç sahada beraberliğe çıkması kadar saçma bir şey yok bana kalırsa. fb, bjk ve ts deplasmanlarına sene başında ben hep 0 puan yazarım, fazlası her zaman kardır. zaten galatasaray futbol takımı 24. şampiyonluğuna ulaşması için iç sahada en büyük rakibini yenmek zorunda. yenemiyorsa da şampiyon olamasın bir zahmet. hayırlısıyla da mayıs 2024'de bu arkadaşlara hakettikleri cevabı hem sahada hem de tribünlerde vereceğiz.
  • 722
    yeryüzünün en iyi futbol takımına karşı oynadığımız maç. ilgili maçta yeryüzünün en iyi futbol takımı kalemize şut dahi çekememiştir.

    objektif sözlük taraftarı bu maçı hiç oynanmadı farz ediyor yahut oynandıysa da sene başında oynandığını düşünüyor sanırım. hatırlatalım; yazdığım bu entryden yaklaşık bir ay önce oynandı.
  • 725
    beraberlik alarak avantaj elde ettiğimiz maç. ancak bu maçın avantaj olabilmesi için mayıs ayındaki maça iddaalı bir şekilde çıkmamız gerekiyor. bunun için, bu maça kadar oynadığımız maçları kazanmamız gerekiyor. kazanmak için üretken ve istekli olmak gerekiyor. bu maçta bize şut dahi atamayan takımın bize göre en büyük avantajı coşkulu ve bize göre daha üretken olan oyunu
App Store'dan indirin Google Play'den alın