2012-13 Türkiye Süper Lig 5.Hafta Maçı
20:00 Türk Telekom Arena
3 - 0
  • 129
    akhisar'a iki gol attın mı kral gibisin cümlesini kuran oyuncunun, gerçek 'kral' nasıl olunuru bize gösterdiği maç. gerçekten haklıymış, akhisar'a iki gol atınca değil, sakatlanıp yattığın yerden rızkını kazanırken 'kral' gibisin asıl. ne o öyle, akhisar'a 2 gol atmalar falan, çok banel. sakatlanacaksın, yıllık 2.750 milyon euroyu hacılayacaksın, basın mensuplarına rızkımı konuşmayın diye azar kayacaksın, işte gerçek krallık budur. anlayamazsınız...
  • 117
    manchester united – galatasaray – akhisar belediye : 1-0 , 3-0... evlenme yıldönümü hediyesi

    geçen hafta babamın doğum gününe hediye oldu galatasaray’ın galibiyeti, bugünkü de evlenme yıldönümü hediyesi bana. gerçi hatun, “evlendiğimiz gün de maç izlemiştin, bugün de “diye sitem etti.

    manchester maçını yazmayınca akhisar maç yazısında önce kısacıkmanchester maçından bahsedeyim diye düşündüm ama sonra vazgeçtim. akhisar maçından kısaca bahsedip, ligdeki asıl rakibimiz manu maçından bahsedeceğim. saygı ve sevgilerimle:)

    akhisar ligin kaşarları ve genç oyuncuların bir karması. hocaları sevdiğimiz, meşhur mançester maçlarındaki sol bekimiz hamza hamzaoğlu. mesela bülent uygun’la falan adamlığı asla kıyaslanmaz. iyi ki söyledin amk kaptan seslerini duyar gibiyim. amk demezsiniz onu da bilirim, sağolun.
    akhisar zayıf bir takım, bütçe meselesi elbette. eksikleri de varmış. tam olsalar da galatasaray’dan puan almaya yeteceğini sanmam. fatih hoca takımı böyle çıkarmazdı belki de. ellerinden geldiğince direndiler, 25-30 dakika sürdü.
    fatih hoca çıkardığı kadroyla kadroya mesaj verdi. hepiniz hazır olmak zorundasınız, sıra hepinize gelecek. zamanında, hem milli takımda hem de galatasaray’da bütün oyuncuları böyle hazır tutmuştu. genelde yedek bekleyenler bu maç itibariyle görevlerini yaptılar diye düşünebiliriz.

    bu maça kadar ligin üstlerinde yer alması muhtemel beşiktaş, kasımpaşa, antalya, bursa ve şampiyonlar liginde manchester united’dan sonra belki de sezon sonu düşecek (ki asla istemem, hamza hoca yüzünden) akhisar’la oynayınca, demir bileklikleri çıkararak savaşan yeniçeriler gibiydi galatasaraylı oyuncular. yeniçeri mi? nerede bu yeniçeriler yahu, kazan kaldırmıyorlar artık. padişahın karizmasıyla ilgisi olmasın?

    padişah demişken devam edelim. burak yılmaz için “bencilliğinden, her topu kaleye vurmaktan vazgeçmesi lazım, burası galatasaray” mealinde ama bu kadar şiirsel olmayan şeyler yazmış, söylemiştim. ikinci golde kaleciyle karşı karşıyayken, daha uygun pozisyondaki sercan’a golü attırdı. demek ki burak’la padişahımız efendimiz fatih sultan terim konuşmuş. belki de konuşmamış şöyle bir bakmıştır. ne oldu ters mi geldi, aynaya tut yazıyı o zaman düzelir.

    bir diğer golde de hamit altıntop kaleciyle karşı karşıyayken burak yılmaz’a “al abicim, sen at bu golü” dedi muhtemelen almanca olarak. mesut özil demişti ya” benden 100’de 1 (1/100) daha uygun pozisyondaki adama pas atmam gerektiği konusunda eğitildim”. o bakımdan almanca. ilk miki film açısından değil. içiniz fesat lan. halbuki, hamit taraftardan tepki görüyor, gol atsa kendine gelecek deniyor (sanki golcüymüş gibi). ama pası atmak için bekledi, fenerli kaleci oğuz yatmış olmasına rağmen.
    takımdaşlık mı deniyor buna, ben bunu profesyonellik diye biliyordum yahu. takımdaşlık deyince, twitterda sordum buraya da taşıyayım; selçuk inan bakınca mı burak hareketleniyor, burak hareketlenince mi selçuk pası atıyor? ikiz mi bunlar? kemal sunal’ın böyle bir filmi vardı. biri kabadayı diğeri ezik biri, meğer ikizmişler. biri ne yaparsa diğeri hissediyordu. ikiz değiller mi lan yoksa?

    kısaca:) akhisar maçına değindim, sıra geldi manchester united maçına.

    yıllar oldu yahu galatasaray şampiyonlar liginde oynamayalı. 2008 şampiyonluğundan sonra skibbe’nin çıkardığı kadro ve sanırım şu sıralarda tekaüt (emekli, veteran: tdk sözlüğü) aykut erçetin sebebiyle şampiyonlar ligine kalamamıştık. ah be.

    ilk maçımızın çok başarılı bir takımla olması bizim için çok daha iyi oldu tabii ki. futbolcular, teknik kadro, camia havaya girdi. eksiklik, böyle zamanlarda yapılan abuk sabuk besteler, saçma sapan sanatçılardı. mahsun kırmızıgül, mustafa sandal gibi tiplerden uzak kaldık, çok mutlu olduk. siz sevebilirsiniz, ben sevmem. bu benim yazım, siz başka şeyler yazarsınız, bana ne.

    antalya maç yazısında bu maç için kafa kafaya maç bekliyorum, neden diye bir sor yazmışım ve açıklamışım, çok şükür. maç da tam tahmin ettiğim gibi geçti. maçın başında umut’a yapılan hareketi homoseksüel hakemler (orta, yan, kale arkasındaki lavuk) penaltı dese çok başka bir maç olurdu. çok başka demek galatasaray kazanırdı demek değildir. ama galatasaray için büyük avantaj olacağı kesindi.

    maç hızlı başladı, galatasaray bu hızın altında kalmadı. takımda çok sayıda ilk kez şampiyonlar ligi maçı oynayan oyuncu vardı, selçuk inan dahil, zaten tedirgin ve telaşlı hali gözümüzden kaçmadı. çok erken penaltı verilmedi ve devamında golü de çok erken yedik. galatasaray takımı manchester’in, şampiyonlar liginin ve skorun altında kalmadı. fatih hocanın dediği gibi “çatır, çatır” oynadı.

    hollanda-türkiye maçını izlemiş olsaydım bir kıyas yapardım ama yapamıyorum lanet olsun(amerikan filmlerindeki dublaj olarak düşünün).
    galatasaray topu aldı, pas yaptı, rakibini süpsüper ligdeki gibi olmasa da kendi sahasına yasladı. bu bir takımın karakteridir işte. fatih terim’in karakteridir aslında. kendi oyununu oynama ısrarı ve aslında dirayetidir galatasaray’ın manchester deplasmanında kafa kafaya oynamasını sağlayan.
    hımmmm. şeytanın avukatını göreve çağırırsak, puan alamadıktan sonra ne kıymeti var? kevin lomax (keanu reeves) haklı(dünyanın en güvenilir yeri wikipediadan baktım). benim gençliğimdeydi yahu “şerefli yenilgiler”. sadece tabelaya bakınca böyle sığ yorum yapmak ama aslında “galiptir bu yolda mağlup” diyenlerle dalga geçmek sığlıktır. gençliğimde çok nadiren takımlarımız iyi rakiplerinden az fark yerdi, sebebi budur. karıştırmamak lazım.

    birkaç satır yukarıda yazıyor, ben kafa kafaya maç bekliyorum demişim. kıçımdan değil, kel kafamdan uydurdum. galatasaray’ın ingiltere deplasmanında ezilmeyeceği o kadar belliydi ki.

    manchester deplasmanında 3 tane topumuz direğe vurup çıktı. direkten dönmedi, üçü de direğin uç köşesine vurup avuta çıktı. saçma sapan maç anlatan, her anlattığı takım için “bizim” diyen maç anlatıcılarına kıllık olsun diye böyle yazdım. hiç sevmem hamaset. 12 santimmiş direğin çapı, kötü yahu.
    ilk başlarda hakem penaltıyı çalmadı ve galatasaray ezilmedi bunun altında ama maçın son dakikalarında aydın’a yapılan da penaltıydı yahu. o penaltıyı çalsa, grup liderliği için manu ile yarışa girecektik. bu şans bitmiş değil, içeride manu’yu iki farklı yenersin yine grup lideri olursun.

    bu maç takıma ve fatih hocaya neden güvenmemiz gerektiğini gösterdi. maça semih – dany ile başladı. büyük çoğunluk cris’le başlar diye düşünüyordu. dany alındığında “dany, şampiyonlar liginde ujfa’dan daha faydalı olacak” diye twit attım yahu. kıçımdan değil, cep telefonumdan attım. o zaman semih-dany oynamasında sorun yok, benim açımdan tabii ki. balta ağır bir bek. amrabat da kendisine yardım etmeyince valencia o bölgeyi otoban gibi kullandı (istanbul’dakiler gibi değil, öyle olsa trafikten kontak kapatırdı valencia). ilk devrenin ortalarında fatih hoca hamit’le amrabat’ın yerini değiştirdi. bir taşla iki kuş. hem takımın savunması hem de hücumu bir anda güçlendi. hoca diye buna derim. 2-0 öndeyken topu ileride tutup baskı yememeni sağlayacak adamlarını oyundan çıkarana değil. ona kısaca aykut diyoruz.

    oyun ısınınca selçuk inan da kendine geldi. inan’ı çok beğeniyorum ama kendisinin de kendisini beğenmesi, yeteneklerinin ve zekasının farkına varması lazım. farkındadır da, daha da ileriye gitmek için biraz daha yardım edilmesi lazım. yetenek, zeka, oyun görüşü, bireysel taktik açısından dünyanın en çok para kazanan futbolcuları lampard, gerard, özil, pirlo(yaşlandı lan, o artık benim kalemim) gibilerinden eksik yönü yok. kendine güven eksikliği var, biraz, çok az, azıcık. neden böyle söylüyorum, çünkü bu kalibrede ve potansiyelde bir adam galatasaray’a gelmeden çok önce avrupalıları peşine takmalıydı. neyse, inan’a bu yazıyı okutmayın, bize avrupada kupa lazım:)

    manu maçının bize gösterdiği şey, maç sahada kazanılır. bu işi ciddiye alırsan şampiyonlar liginde tarihe geçip 8 tane yemezsin ya da 6-2’den mi tavşan yapılır 26’dan mı diye bakmazsın.
    yerli rakiplerimize de çaktık, rahatladık.

    bu takım şampiyonlar liginden büyük talihsizlikler yaşamazsa çıkar. çünkü konunun bilincinde. hoca da, topçu da, taraftar da manu’ye yenilmekten gerizekalılar gibi gurur falan duymuyor, sadece ileriki maçlara umutla bakılacağı sonucunu çıkarıyor.

    manu’dan sonra akhisar falan. neyse. sonra bir akhisarlı çıkar bizi küçük mü görüyorsun der, cevap veremeyiz.

    ama derim ki orjin köfte > ramiz köfte

    (not: yine dan diye yazılmış, yazılanlar okunmamıştır. imla, mimla veya başka hata varsa müdüriyete, memnuniyetinizi dostlarınıza bildiriniz)

    *
  • 19
    çok önem verdiğim karşılaşma. neden derseniz, 6 yıl aradan sonra manchester united gibi bir ingiliz deviyle deplasmanda karşılaşmışsın. * başa baş bir mücadele yapmışsın, 3 gün sonra da lige dönüyorsun. geçen senede hafta içi maç yapıyorduk ama bu ayrı. takımın kondisyonunu, kalitesini bir kez daha göreceğiz. 1-0 olsun bizim olsun değil, en az 3 gol atmalıyız *. daha doğrusu bu deplasmandan dönüp akhisar'a 3 veya fazlası gol atabiliyorsak * bu takım olmuştur.

    edit: "kaybolup giden yıllar, canlanıyor hatıralar.."
App Store'dan indirin Google Play'den alın