tanımımızı yapıp entrymize başlayalım. fenerbahçe'nin üstün oyunuyla ve farklı skorla galip geldiği maç. maç öncesine gidersek
fenerbahçe futbol takımı bol sakat veyahut sakatlıkları yeni iyileşmiş ancak maç eksiği olan oyuncular(samatta, lemos, tolga ciğerci, perotti, sosa) ile uğraşıyordu. üstüne üstlük takımın en önemli silahlarından olarak görülen ozan tufan da covid-19'a yakalandığını açıklamıştı.
enner valencia ise haftalar önce yakalandığı virüsün etkisini atlamamış ve yine maç eksiği olduğu için maç kadrosunda bulunmuyordu. son eksik ise takımda bir şeyler yapmaya çalışan ender oyunculardan sarı kart cezalısı pelkastı. fenerbahçe bu sakatlık ve cezalıların etkisinde kadro çıkartmakta zorlanırken
istanbul başakşehir futbol kulübü ise aksine geçen haftayı bay geçmiş, sakatlığı bulunan oyuncular iyileşmiş, antrenman maçı niteliğinde bir kupa maçı oynamıştı. objektif çevrelerce maç öncesi favori takım net olarak başakşehirdi. dün arkadaş grubunda yazdığımı aynen yazıyorum ''düşünüyorum düşünüyorum fenerbahçe'nin yenmesi için tek seçenek başakşehir'in 3 tane falan kırmızı görmesi gerekiyor.''
işte bu görüşlerin üstüne başlayan maçta başakşehir fırtına gibi girdi ve henüz 6.dakikada
mahmut tekdemir ile golü buldu. duran top savunmasında sıkıntılar yaşayan fenerbahçe'de görünen o ki hiçbir değişiklik yoktu. o dakikadan itibaren benim ve tüm sözlüğün aklında aynı şey vardı. maç bitişi erol bulut istifa edecek, zaten olan kaos ortamı daha da alevlenecek ve yeni teknik direktör arayışlarına başlanacaktı. üstelik piyasada fenerbahçeyi bu sezon limana yanaştıracak boşta teknik direktör yokken. ancak dakikalar 12'yi gösterdiğinde o kişi sahneye çıktı, hiçbirimizin aklında olmayan hakem bozuntusu, şerefi iki paralık, yaptığı mesleğe saygısı olmayan ve ahlaktan yoksun
bahattin şimşek 5 yaşındaki yeğenimin bile kırmızı kart olarak değerlendireceği pozisyonda sarı kartla yetindi. üstüne var çağırdı, gel bir bak bu kırmızılık diye, gitti izledi, oynayın devam dedi. o an aklından neler geçiyordu? tarihi şike lekesiyle kirlenmiş kulübün yöneticileriyle bir bağı var mıydı? herhangi bir görüşme var mıydı? bilmiyoruz. ancak onun da tek bildiği fenerbahçe'nin bu maçta ne yapıp edip kazanması gerektiğiydi. aklından sürekli bunu geçiriyordu. eğer kırmızı kartı verse maçı 12.dakikada bitirmiş olacak ve başakşehir güle oynaya bir galibiyet alacaktı. yapamadı, cesaret edemedi, meslek ahlağını çöpe attı. bu dakikadan sonra her şey değişti. başakşehirli oyuncuların dengesi bozuldu, net goller kaçırdılar. üstüne fenerbahçe'ye umut olacak gol geldi. skor 1-1. soyunma odasına bu skorla gidildi. ikinci yarı ise türk futbol tarihinin gördüğü en büyük rezalet yaşanmaya devam etti. sahaya resmen ali aydın'ın ruhu zuhur etti. 69.dakikada rafael rakibine bile değmemişken ve her şey 4.hakemin gözü önündeyken, kimse olaya müdahale etmedi. bahattin şimşek hızlandırılmış sarı kart mekaniğini devreye sokarak rafael'i çift sarı karttan kırmızı kartla saha dışına gönderdi, bunun üstüne okan buruk haklı olarak tepki gösterince kırmızı kartla onu da attı. ancak yetmezdi, fenerbahçe 10 kişi kalan beşiktaş karşısında 2 gol yemişti, riske atamazdı. kimin sarı kartı vardı? tabii ki de
irfan can kahveci. yeni hedefi oydu, gözünün önüne geldiği ilk pozisyonda şiddetli itiraz ettiği gerekçesiyle ikinci sarıdan hemen onu da cezalandırdı. maçın başından beri hakemlere itiraz konusunda mimli olan
caner erkin gibi oyunculara ise toleransı tamdı. üstelik irfan can'a gösterdiği ikinci sarı kart pozisyonunda asıl itirazı caner erkin yapmışken sessiz kalabilmeyi başarmıştı.
bu kararların gölgesinde maç 4-1 sonuçlandı ve fenerbahçe derin bir nefes aldı, haftaya bay geçecek ve sonra da ligin formsuz takımlarından
kasımpaşa spor kulübüyle oynayacaklar. şimdi, bazı sözlük yazarı arkadaşlarımız maçtan sonra rahat olun, top oynamıyorlar, erol bulut istifa etmeyecek buna sevinelim gibi şeyler yazdı. ben bunu kabul etmiyorum/edemiyorum. adaletin hiçe sayıldığı, bir takımın hakkının bu kadar açıkça yendiği bir müsabakadan sonra ben bu kadar rahat olamıyorum kusura bakmayın. twitter'da denk geldiğim bir videoda bir konuşmacı polislik mesleği hakkında şöyle söylüyordu:
---
alıntı ---
biliyorum bu iş zor, polis olmak tehlikeli. ama bazı meslekler çürük elma barındıramaz. tamam mı? bazı mesleklerin içinde herkes sağlam olmalı. mesela pilotlar, anlıyor musunuz? american airlines şöyle diyemez; pilotlarımızın çoğu iniş yapmayı sever, sadece birkaç çürük elmamız var, onlar da dağlara çarpmayı seviyorlar, lütfen hoşgörülü olalım.
---
alıntı ---
burada anlatılmak istendiği gibi hakemlik mesleği için de aynı şeyi düşünüyorum. hakemlik mesleği içinde çürük elma barındıramaz. hakemlik mesleğinin içindeki herkes sağlam olmalı. bu yüzden herkesin sağlam olmasını sağlayamayan mhk ve tff acilen tüm kurullarıyla istifa etmelidir. çürük elma bahattin şimşek acilen mesleğini bırakmalı ve bir daha hiçbir futbol organizasyonuna hakemlik geçmişiyle katılamamalıdır.
23 kasım 2018 galatasaray konyaspor maçından sonra sürdürdüğümüz adalet arayışında karşımıza bizimle dalga geçer gibi imza toplayarak gelenler, bugün adalet terazisinin kantarı başlarına çarptığında da o günkü haklı serzenişimizde bizim yanımızda olmadıkları için biraz olsun utanabilirler umarım.
ayrıca belirtmeliyim ki şike yaptığı tüm mahkemelerce tescillenmiş bir kulübün bu karanlık gecenin öznesi olması beni hiç şaşırtmadı. 23 aralık 2020 'futbolda kapkara gece' olarak tarihe geçti. kulübümüzün de buna sessiz kalmaması beni mutlu etti.
https://twitter.com/...826685881249794?s=20