376
bazen öyle maçlar olur ki; kazanmak üç puandan öte anlamlar taşır. son dönemde sıkça önemine vurgu yapıldığını gördüğümüz bir tespit var futbolda: ''omurgan iyi oyunculardan kurulu olacak''
galatasaray'ın sene başında oluşturduğu kadronun omurgasını oluşturan maicon ceza, fernando ve gomis sakatlık, belhanda ise tercih sebebiyle kadroda yoktu. rakip ise hem içerde hem dışarda karşısındaki takıma zorluk çıkartacak kayserispor'du. buraya kadar her şey maç öncesi akıllarda olan ve ekran başına endişe ile oturulmasına sebep olacak doneleri içerisinde barındıran bilgilerdi.
klişe gibi gözükecek ancak herhangi bir yabancı antrenör bu veriler ışığında galatasaray'ın başında bu karşılaşmaya çıksaydı; bu işin altından kalkması çok ama çok zordu. terim; takımı yeni tanıyor ve kafasındaki oyun anlayışını yeni aşılıyor olsa da kulübü bilmek, karşılık bulacak oyun anlayışının farkında olmak ve ligi tanımak böyle anlarda çok değerli oluyor. buna ek olarak bir de taraftara ve oyunculara verilen güven kısmı var elbette. yıllar ilerleyip, oyuncu karakterleri farklılaşıp, profesyonellik her geçen gün artsa da; motivasyon bu oyunun olmazsa olmazlarından. fatih terim de bunu en iyi becerenlerden olunca ortaya böyle bir tablo çıkıyor işte.
tüm bu saha dışı faktörlere bir de fatih terim'in oyunu çok iyi okuyuşu, yaptığı değişiklikler ve taktiksel hamleler eklenince kayserispor gibi sert bir deplasmandan galip dönüp, diğer herkese mesaj vermek de mümkün oluyor.
maç içerisinde birden çok kırılma anı mevcut ancak hocanın kısa sürede art arda yaptığı değişikliklerle rakibin hızını kesmesi, yorulan orta sahaya tolga ile dinamizm getirmesi yoğun baskı yiyen galatasaray'ı, topu yeniden daha fazla kullanır hale getirdi. ''çılgın'' sumudica'nın delilik ve dahilik arasındaki ince çizgide sapunaru-gyan değişikliği ile deliliği seçmesi, galatasaray'a maçı getiren kontrol dışı hamlelerden biri oldu.
günün sonunda şunu çok net söyleyebiliyoruz; oyuncu isimlerinden ziyade belli bir oyun anlayışına sahip olmak, takım halinde hareket etmek; bu oyun içerisindeki en önemli değerler. takım içerisinde kendini dışlanmış hisseden, değil 11 çıkma; sonradan girme ihtimali bile hemen hemen hiç olan oyuncuların takıma aidiyet duygusu beslemeye başlaması gelecek adına çok önemli. bu tanım içerisinde yer alan isimler artık sorumluluktan kaçmayacak, fırsat geldiğinde elinden gelenin fazlasını verecek, iyi olduğunda bu takımda ona da yer olduğunu bilecek.
galatasaray'ın bundan sonra kırılma maçlarında da ortaya karakter koyacağını, büyük takım gibi reaksiyon vereceğini ve birlikte hareket etme duygusuyla (takım, taraftar, yönetim) ihtiyaç duyulan o sinerjiyi yaratacağını rahatlıkla dile getirebiliriz.
galatasaray'ın sene başında oluşturduğu kadronun omurgasını oluşturan maicon ceza, fernando ve gomis sakatlık, belhanda ise tercih sebebiyle kadroda yoktu. rakip ise hem içerde hem dışarda karşısındaki takıma zorluk çıkartacak kayserispor'du. buraya kadar her şey maç öncesi akıllarda olan ve ekran başına endişe ile oturulmasına sebep olacak doneleri içerisinde barındıran bilgilerdi.
klişe gibi gözükecek ancak herhangi bir yabancı antrenör bu veriler ışığında galatasaray'ın başında bu karşılaşmaya çıksaydı; bu işin altından kalkması çok ama çok zordu. terim; takımı yeni tanıyor ve kafasındaki oyun anlayışını yeni aşılıyor olsa da kulübü bilmek, karşılık bulacak oyun anlayışının farkında olmak ve ligi tanımak böyle anlarda çok değerli oluyor. buna ek olarak bir de taraftara ve oyunculara verilen güven kısmı var elbette. yıllar ilerleyip, oyuncu karakterleri farklılaşıp, profesyonellik her geçen gün artsa da; motivasyon bu oyunun olmazsa olmazlarından. fatih terim de bunu en iyi becerenlerden olunca ortaya böyle bir tablo çıkıyor işte.
tüm bu saha dışı faktörlere bir de fatih terim'in oyunu çok iyi okuyuşu, yaptığı değişiklikler ve taktiksel hamleler eklenince kayserispor gibi sert bir deplasmandan galip dönüp, diğer herkese mesaj vermek de mümkün oluyor.
maç içerisinde birden çok kırılma anı mevcut ancak hocanın kısa sürede art arda yaptığı değişikliklerle rakibin hızını kesmesi, yorulan orta sahaya tolga ile dinamizm getirmesi yoğun baskı yiyen galatasaray'ı, topu yeniden daha fazla kullanır hale getirdi. ''çılgın'' sumudica'nın delilik ve dahilik arasındaki ince çizgide sapunaru-gyan değişikliği ile deliliği seçmesi, galatasaray'a maçı getiren kontrol dışı hamlelerden biri oldu.
günün sonunda şunu çok net söyleyebiliyoruz; oyuncu isimlerinden ziyade belli bir oyun anlayışına sahip olmak, takım halinde hareket etmek; bu oyun içerisindeki en önemli değerler. takım içerisinde kendini dışlanmış hisseden, değil 11 çıkma; sonradan girme ihtimali bile hemen hemen hiç olan oyuncuların takıma aidiyet duygusu beslemeye başlaması gelecek adına çok önemli. bu tanım içerisinde yer alan isimler artık sorumluluktan kaçmayacak, fırsat geldiğinde elinden gelenin fazlasını verecek, iyi olduğunda bu takımda ona da yer olduğunu bilecek.
galatasaray'ın bundan sonra kırılma maçlarında da ortaya karakter koyacağını, büyük takım gibi reaksiyon vereceğini ve birlikte hareket etme duygusuyla (takım, taraftar, yönetim) ihtiyaç duyulan o sinerjiyi yaratacağını rahatlıkla dile getirebiliriz.