• 526
    35 gündür hazırlanılan maç. şaka gibi. inanamıyorum. ben bir müzik enstrümanı çalmaya çalışsam 35 günde bir şarkı icra ederim en azından. enstrümanım istediği kadar amatör olsun, 35 günde bir şarkı icra ederim.
    normal transfer neyse de yardımcılar bile eksik be kardeşim o da mı zor? 3.5 senedir takımın başında olan hocamız bir 3 sene daha istiyor. bilmem kaç milyon eurolar 29-30 yaşlarındaki adama veriliyor, verilmeyi düşünülüyor.
    tempolu takım diyorsun, 2-2-6 oynuyor, kontra presi iyi yapan adamlar diyorsun, orta alanda arda ile çıkıyorsun. emre taşdemir o kadar geride herhalde ki orijin mevkisinde başka adam yokken bile o değil ömer oynuyor, o zaman niye sözleşme yenilendi?
    hadi hepsini geçin, son 10 gün öncesine kadar herkes ölü taklidi yaparken; 10 gündür de psv zaten büyük, takım değeri bizimkinin 4-5 katı falan diyerek mağlubiyeti kabullenerek çıktı bu takım? galatasaray böyle olabilir mi?
    hadi onları da geçin, ya hocam 2011 yılında geldiğinde alt yapı vs konuşulurken, o dönem 10 yaşında olan herhangi bir futbolcu şu an ne yapıyor? sekidika'dan daha iyi bir bek çıkaramamamız ne demek? nasıl bir başarı bu? bravo.
  • 527
    girenin çıkanı arattığı maç.
    fatih hocaya saygı çerçevesinde yapılan eleştirilerin bir çoğuna saygı duyuyorum ama kadro seçimleri konusunda haklı çıkanı görmedim henüz.

    maç içinde hem diziliş hem futbolcu isimleri üzerinden neredeyse tüm istekleri denedi, her değişimi bir öncesini arattı.

    muslera dahil (ki ben bu kadar kötü muslera izlemedim) takım çok kötüydü.

    (bkz: fatih terim/#2999028)
    zamanında böyle bir yazı yazmıştım, fikrim hala değişmedi.
  • 528
    futbolda kısa vadeli günü kurtarmaya yönelik anlayışın galatasaray'da iflas ettiğini gösteren maç olmuştur kanımca. herkes fatih terim ve sahaya sürdüğü kadroya ateş püskürdü buna ben de dahil. çünkü hepimiz duygularımızla yaklaşıyoruz seviyor seviniyor ve üzülüyoruz. galatasaray sevgisi hepimizin kalbinde taşıdığı bir duygu. buna hiç şüphe yok. bu sevgiyi mantık ve realiteyle harmanlandırmak hepimiz için elzemdir.maç öncesi ve esnasında başkan burak elmas ve fatih terim'in uzun vadeli hedef koyma ve daha geniş bir zaman dilimi içerisinde planlama üzerine ifadeleri kulaklarımda çınladı durdu. ama buna rağmen alınan ağır mağlubiyet beni de hem üzdü hem de öfkelendirdi. ancak sahada iki şey vardı farkettiğim.birincisi galatasaray futbol takımının niçin tamamen revize edilmesi gerektiğini gördüm. rakibimizin ortaya koyduğu akıcı futbol ve farklı galibiyet de ihtiyaç duyulan söz konusu dönüşümün bizi nerelere getirebileceği. fatih hocamıza kızdık ettik. ama maç öncesi ve sonrası açıklamalarındaki duygudan uzak realist tavır ve farklı mağlubiyeti serinkanlı bir üslupla yorumlaması hocanın eriştiği bir farkındalığa işaret ediyor.tıpkı avrupalı hocalar gibi sonrasında neler yapması gerektiğine odaklanmış ve bu doğrultuda hareket edeceği izlenimini aldım.bu demek değildir ki yarından sonra herşey güllük gülistanlık olacak muhteşem oynamaya başlayacağız yediğimiz farkın fazlasını atacagız. sadece belli bir doğrultuda hareket edeceğiz ve doğru olan neyse onu yapmaya çalışacağız.hepimiz biliyoruz ki fatih hocanın galatasaray'da kredisi çoktur.ve umut ediyorum ki bu kredisini olumlu kullanıp futbol takımını rayına oturtacaktır.bunu yapabilecek bilgi birikimi ve tecrübe onda mevcut.
  • 529
    sonucunda zaten düşük olan umudumuzu rövanş maçına taşımayı bile çok gördüler bize. yenilmek gram umrumda değil lakin çift maçlı turda oynuyorsanız 3-1 yenilmek ile 5-1 yenilmek arasında büyük fark var.

    maç öncesi takımı iyi analiz ettik, ön alan baskısı yapan, hızlı ve tempolu oynayan dinamik bir takım dedik psv için ki bunu fatih terim basın toplantısında da söyledi. emre kılınç'ın orta sahada rakibe ikram edip yediğimiz gol bu maça nasıl çalışmadığımızın ve boşvermişliğimizin kanıtı. bireysel hatalar bu kadar çok oluyorsa ben sistemin veya sahadaki dizilişin oyuncuları buna ittiğini düşünürüm.

    türkiye'nin en büyüğü, avrupa kupası sahibi, taraftarı futbolu bu kadar iyi bilen bir takımın modern futboldan bu kadar uzaklaşmış olmasını, koca 90 dakikayı doğru ve organize bir oyun oynayamadan bitirmesini ben kabullenemiyorum.

    öyle kötü halde ve kaliteden yoksun haldeyiz ki önde gelen 5-6 ligin hiçbir takımını çift maç sonunda geçebiliriz hissi yok bende. bu inançsızlığa sebep olan kim varsa çıksın şampiyonlar ligi sahnesine ilk 90 dakikada havlu atmamızın hesabını versin.
  • 530
    yaşanan hezimetin başlıca sebebinin ne transferler ne de oyuncu kalitesi olsuğunu düşünüyorum. iki takım oyuncuları tamemen yer değiştirsin 3 ay sonra tekrar maç yapalım ömer bayramlı, keremli, mohammedli psv, madueke, gakpo, dumfriesli galatasaray'ın içinden geçecektir. 5 yemeyiz de helalinden bir 3 yeriz. gerçi 5 de yanıltıcı bir skor adamlar hiç vitesi 2ye atmadığı için güçlerini bence tam anlamadık.

    velhasıl demem o ki oyuncu kalitesinden ayrı bu takım antrene edilmiyor. yerlerde sürünüyor. gelen geriye gidiyor. eğer hoca duracaksa bizim sol, sağ bekten, ortasahadan önce top class yardımcı bir antrenöre ihtiyacımız var.
  • 532
    haftalardir yazdigimiz ve uyardigimiz olasi tatsiz hadisenin gerceklestigi mac.

    galatasaray yasli, idmansiz ve taktik olarak cok geride bir takim psv'ye gore.

    mac oncesi ya birakin abi biz gaassarayiz ne bu umutsuzluk, madrid ile mi oynuyoruz diyenler ise bu macta hem gakpo gibi super yildizlarla tanismis oldu hem de yasli denilen zahavi ve goetze gibi oyunculari elin hocalari nasil efektif kullaniyor onu gormus oldu.

    gozlerinizi acin artik baylar bayanlar. avrupa takimlari cok baska seviyede artik. galatasaray ve turk takimlari ise kendi yolsuz liglerinde kendi kendilerini bitirdiler sistemsizlik ve liyakatsiz islerle.

    sonra bana neden 90lar maclarini izliyorsun diyorlar ve kiziyorlar. bu rezilligi mi izleyeyim? top yapamiyoruz uc tane ust uste, top!
  • 534
    ezim ezim ezildiğimiz karşılaşma.

    rakip ilk açıklandığında şöyle demiştim. (bkz: #3186577)

    sonra ofsaytlara düşünce içimden ' ne alaka abi bu kadar da değil. psv'yi eleyince gurur duyulan ofsayt entrylere girer !' demiştim. öncelikle sözlük gayet bilinçli bir yapı imiş tekrardan görmüş oldum.

    dünkü maç sabaha kadar oynansa yine de kazanamazdık. (bkz: 21 temmuz 2021 psv eindhoven galatasaray maçı)

    sebebi herkesin malumu. sol bek yok,orta saha yok , sağ bek yok , kondisyon yok, büyük maç büyük futbolcular dedik o da yok.

    kaç kere söylendi burada bu maç mühim. ama yine gördük ki kimsenin umurunda değil.

    ingiltere, italya, ispanya , almanya , fransa , hollanda'dan sonra geliyor ligimiz hatta belki daha gerilerde.

    madem anamızın babamızın liginden başka, edirne'den öteye kimsenin vizyonu yok. madem geleceği çöpe atmamak için risk alıyoruz. alın madem o zaman ciddi ciddi. bu takımın seviyesi madem uefa konferans ligi ise 27 yaşı üzerinde bir allah'ın kulu gelmesin. gelecekse de fazla para vermeyin. uzun sözleşme yapmayın.

    önümüzü düşünüyoruz deyip 30 yaşında bek alacaksak ters düşeriz. bu perhiz bu ne lahana turşusu.

    30 yaşında bek alacaksak ileriyi düşünüyoruz demeyecek kimse. ki alınırsa da çıkıp dersen ' bu sene hazır oyuncu alacağız. başarılı olmak istiyoruz. dönüşüm yavaş yavaş olacak. ' buna da saygım var. ama mantıklı olması lazım! çelişki içermemesi lazım.

    maçı izleyenler görmüştür. ilk yarıda rakibin 19 yaşındaki sağ kanadı sanki 3. lig ekibiyle maç yapıyormuş gibi çalımı ata ata 3 kişiyi ipe dizdi.

    her şeyin farkını kabul edebilirim. para, ülke, futbolcu kalitesi, altyapı için ayrılan miktar vs. ama çalışmamak kabul edilemez. takım 60. dakikada göbeği salmış 3 ayda bir halısahaya giden dayılara döndü. bunun izahı ne açılan makasta ne euronun 10 lira olmasında.

    yazıyı yazarken aklıma geldi. dün resmen içerideki gençlerbirliği maçını izledim. ama tersten.

    ne desem boş.

    elbette biliyorum avrupa kupası maçı gelince yine umutla dolacağız. yine destekleyeceğiz.

    ama şimdilik çok
    üzgünüm sözlük çok. yarimi sever gibi seviyorum galatasaray'ı.
  • 535
    sonucunu bir yana bırakalım ama sahada izlediklerimiz? galatasaray' ın son yıllarda çok kötü bir hastalığı var. düşük beklentide gelen oyuncular hariç tüm transferler ve mevcut oyuncular gelişim göstermesi gerekirken ortalama meziyetlerinin altına düşüyor. yakın dönemde takımdan ayrılanlar, gelip yarı sezonda gidenler, büyük umutlarla alınanlar vb. farketmeksizin atletik performans ve sporcu gelişimi konusunda kendini kanıtlamak için ekstra çaba sarfeden isimler hariç takım olarak çok kötüyüz.
  • 536
    bir avrupa kupasi maçında izlediğim en kötü, dağınık ve ne yaptığını bilmez, panik takımı izledim dün. maalesef bizim ekibimizdi. ben kişi olarak bunu kabullenmiyorum. mücadele? yok. taktik? yok. kondisyon? yok. b planı? yok. yardimlaşma? yok.
    arkadaş milyon euro kazanip ne iş yaparsiniz siz? ne ülke puani kaldı, ne prestij ne de karizma. en son tribünde millet gülüyordu halimize. ayıptır. fatih hoca ile bu işin buralara varacaği belliydi. kendisi 70 yaşına yaklaşmiş haliyle sanmıyorum ki antrenmanlarda tam zamanli bulunuyor olsun. yanindaki ekiple de anca bu işte. ıddia ederim ki psv takimi, ptt ligi'nden dişli bir takima 5 atamazdi. biz 5 yemeyi basardik. utandigim karsilasma. yenilmek değil ama oyun olarak bu denli rezil olmak beni sarsti.
  • 538
    son yıllarda en çok utandığım karşılaşma olmuştur. en ufak bir varlık gösteremedik. sanki bayern münih'le falan oynuyoruz. gerçi onunla oynasak bile bu kadar aciz futbol yine utanç sebebidir. bilmiyorum bundan sonra ne olacak ancak daha lig başlamadan bütün umudumuz, hayallerimiz yerle bir oldu. şampiyonlar ligini zaten hak etmediğimizin farkındayım ancak bu şekilde elenmek hiçbir takıma yakışmaz.
  • 539
    maç öncesinde gerek yapılan açıklamalar gerek de oluşan havadan kaynaklı olarak bir hazırlık maçından fazlası olarak görülmediğini düşündüğüm bir maçtı. şampiyonlar ligi maçının hazırlık maçı kıvamında algılanması düşüncesi bir kenara dursun maçı izlerken anladım ki; bu maç hazırlık maçı kıvamında dahi değil, bizim tempomuz açısından en fazla jübile maçı kıvamında geçti. hatta maç boyunca acaba kim futbolu bırakıcak diye bakıp durdum. buna karşın karşımızda derli toplu ortalama bir futbol takımı olunca sonuç kaçınılmaz oldu. bu psv eindhoven ne yapar? önümüzdeki haftalarda önemli transferler yapmaz ise maksimum gruplara kalarak ortalama bir şampiyonlar ligi grubunu 4. sırada 3-5 puan arası bitirebilecek bir takım olur. fazlası değil bence.

    birçokları özellikle taç atılamamasına takılmış ama bu yeni bir durum değil ki. bilinçli bir şekilde futbol izlediğim yaklaşık 20 yıllık dönemde ben ne herhangi bir türk takımının ne de türkiye a milli takımının doğru düzgün taç atabildiğini görmedim. elle attığımız bir şey bu kadar zor olmamalı. hatta 3 sezon kadar önce şener özbayraklı akıllılık yapıp makus talihimizi yendiği bir taç atışı adına bu sözlükte başlık dahi açılmıştı*. bu taç atışı konusu eğer bir gün fatih terim ile karşılaşsam yegane sormak istediğim bir husus. bu kadar basit ve aleni bir şeyi gerçekten niçin yapamıyoruz? niçin inatla çizgiye paralel taç kullanarak çoğunluğunu top kaybıyla sonuçlandırıyoruz? fatih terim gerçekten bu durumdan memnun mu? yoksa antrenmanlarda farklı bir şekilde uygulanmasını istediği halde oyuncular bunda mı inat ediyor? veyahut fatih terim bunun hiç farkında mı değil? sebep her neyse neresinden tutsak maalesef elimizde kalıyor.

    bir diğer konu ise gölge pres karşısında sürekli geriye dönülmesi hususu. dün gördük ki bunda bile geriye gitmişiz. bunu dahi beceremiyoruz. fatih terim bu camianın çocuğudur. sürekli terim'in yönetimlerle iyi geçinmediği gündeme geliyor ancak geçmişte fatih terim'e dönem dönem haksızlıklar yapıldığı da açıktır. bence de günümüz futbol mentalitesinden terim maalesef uzaklaştı ve uzaklaşmaya da devam ediyor. bu ayrı bir konu ama kendisi kapıdan kovsak daha sonra bacadan yolunu gözleyeceğimiz bir isim. adeta bir can simidi. dönemi bitti ama bu bazı gerçekleri değiştirmiyor. çuvaldızı kulüp olarak kendimize batırmamız lazım. konudan çok sapmadan taç atışı haricinde bir konuya daha parmak basmak istiyorum.

    herkes 2017-19 yılları arasındaki mircea lucesculu milli takım dönemini hatırlar. lucescu o dönem yabancı sınırı karşısındaki saçma sapan tavrı sebebiyle çok eleştirilip beyninin sulandığı söylenmişti. o tavrı bence de yanlıştı. ama maçlarını izleyenler belki bir şeyi fark etmiştir. en azından kısıtlı futbol bilgim ve anlayışım ile ben etmiştim. fatih terim'den devraldığı takımda geri pas vermeyi resmen yasaklamıştı. savunmadan kaleciye geri paslar o denli azalmıştı ki değişim gözle bile görülüyordu. bu kadar bariz ve yanlış olduğu gözüken bir durum çok uzun yıllardır niçin fatih terim'in dikkatini çekmez? bunu da taç atışıyla birlikte gerçekten sormak isterim.

    bu maç özelini bir kenara koyar isek çok basit hususlarda dahi ciddi problemler yaşadığımız ve ortalama bir futbol bilgisine sahip bir teknik adamın çok rahatlıkla önlem alarak sonuca gidebileceği bir anlayışa sahibiz. dün psv eindhoven'ın da yaptığı buydu. geri paslar ve taçlara yaptıkları gölge markajların sonuçlarını rahatlıkla alarak sokakta veya konsol oyununda görebileceğimiz temada gelişen gollerle aldılar. maalesef çözülmesi çok kolay bir takımız.
  • 541
    (bkz: #3205222)

    bunu yazdığım ilgili maçta, en güvendiğimiz adamın bile daha dakika 1'de saçma sapan hatasıyla geri düşüp, yine kendisinin de başrolünde olduğu 4 gol daha yiyip 5-1 biten maçta yaşanması... vallahi pes.

    anlaşılan bu sene de çöp.

    canınız sağ olsun aslanlar, bir sene daha bekleriz. hatta terim hocam diyordu, geleceği kurtarıyoruz, 3 sezon lazımmış. 3 sezon sana kurban olsun hocam, 3 sezon dediğin nedir ki...

    3 sezon sonra görüşürüz o halde. tabi o gün aynı yerinde galatasaray ve taraftar kalırsa.
  • 542
    benim beklediğim bir sonuçtu, hiç hayal kırıklığı yaşamadım. son iki yıldır bu takımdaki oyuncularda köklü değişime gidilmesi gerektiği ortadaydı zaten, bir kaç yamayla kotarmaya çalıştık ama olmadı. bu maçı psv değil başka bir takımla oynasak da kaybederdik, ki psv acayip dinamik bir takım olduğundan farkı da yedik. herkes bireysel hatalar falan anlatıyor da, geçin onu. sen kalecine pas attığında kalecinin dibinde iki oyuncu bitiyor bir anda, orta sahan topu daha kontrol etmeden üç kişi çeviriyor etrafını. bu baskı oyuncuyu hataya zorlar elbette ama buna kişi kişi değil genel perspektiften bakmak lazım. oyuncularımız ne doğru pres yapabiliyor, ne topsuz oyunda hareketlilik gösterebiliyor. bu iki yıldır aynı zaten, transfer de yapılmadığından bu sonuc kaçınılmaz oldu.

    tabi 5 gol yemek insanın içini acıtıyor ama sabretmekten başka çaremiz yok. bu takımdaki köklü değişikliği yapmak için ffp'den çıkmak da yetmiyor, para ve en azından yaz-kış dahil 3-4 transfer sezonu gerekiyor. hiç yangın yapmayacağım, bazen sabretmek lazım. bekleyeceğim.
  • 544
    cok kotu bir gun gecirdik hep beraber, skor futbolda insanin istemeyecegi bir skor oldu maalesef.

    mactan once cogu kisinin de kabul ettigi uzere olabilecek gayet makul bir kadro ile ciktik. bu sartlar altinda baska nasil bir sey bekleniyordu hic anlamiyorum. mostafa-babel disinda soru isareti yok bende, ki o da sakatlik gecirip, hic maca cikmadi. bu kadar eksik kadro ile baslanilan macin 1. dakikasinda cok anlamsiz bir gol yenildiginde sistem uzerine, hoca uzerine konusmak anlamsiz geliyor bana.

    kadrodaki asil problem ise, sozlukte de ovulen ve ilk 11 cikmasi beklenen sekidika tarafinda idi. tum defans kurgusunu dagitti ve takimi acayip baltaladi. ılk dakikada yenen anlamsiz gol zaten ilk defa bir arada oynayacak bu ekibe zaman da tanimadi. (bu arada demirkoldu galiba ilk defa mi beraber oynuyor bu takim demis(ne dediler basligi), yani ne denir bilmiyorum). sekidika dun uclu iken de, dortlu iken de acayip karistirdi defans hattini. bilen bilir bu sekilde nerede duracagini bilemeyen insanla oynamak cok zordur. domino gibi etkiledi bence defans hattini. cunku teker teker baktigimizda fena degil bir defans hatti vardi.

    skor 5-1 cok kotu gorunuyor, ancak bence fark bireysel hatalardan dolayi bu kadar acildi. yani ben cok daha rezil oynanilan maclar hatirliyorum, ki takim oynamaya firsat bulamadi. ınsaf yani. cok mu zor insafli olmak kendi takimina karsi. takim oyununu oynamaya firsat bulamadi.

    olur boyle kotu gunler. onumuze bakalim.
  • 545
    muslera
    luyindama alpaslan marcao
    jese emre aytaç arda ömer
    kerem babel

    kadro bu şekildeydi. tek tek bakacak olursa;

    muslera: diyecek bir şey yok, takımın kaptanı en güvenilir isim olmalıydı, 2 hata yaptı 2si de gole sebep oldu. birini 2. dakikada yaptı ve daha maç yeni başlamışken psikolojik olarak düştük. maç sonrası sinirle bir şeyler söyledim ama olur böyle maçlar, kötü günündeydi.
    ömer bayram: sol bek performansı herkesin malumu. yeteneği sınırlı bir oyuncu. fatih hocanın yedlin'e bağırdığı vidçoeyu hatırlarsınız hazırlık maçındaki. bu hata şampiyonluğa mal oldu dediği taç atışı. aynısını yaptı marcao'ya attı ve musleranın hatasında dk henüz 2de 1-0 geriye düştük. herkes orta saha oynaması konusuna hemfikir fakat sol bek olmadığı için mecburen o oynadı.
    luyindama: beklenenin aksine bence iyi oynadı. sakatlığı sonrası çok geriye gitmişti. yaptığı tek hata var götze'yi kaçırdı ve gol oldu.
    marcao: savunmanın en güvenilir ismi. gayet iyi bir maç çıkardı bence. fakat savunmasının çokta iyi olduğunu düşünmüyorum ben yanına baba stoper dedikleri tecrübeli biriyle çok daha iyi seviyeye gelebilir.
    alpaslan: ilk maçıydı. yanındaki arkadaşları ilk kez 3lü oynarken alpaslan onlarla ilk kez oynuyordu. kötü bir maç çıkardı diyemem ama kimse 11e alındığını düşünmüyordu.
    jese: kendi mevkisinde bile 11de oynamadı bizde. cl ön eleme maçına kanat bek olarak çıktı. performansını eleştirmek haksızlık olur bence.
    emre kılınç: geçen seneye kadar sağ kanat olan oyuncu. 2. golde hatasıyla gol yedik. ne 8 ne 6 olabilecek bir oyuncu değil.
    aytaç kara: yeni transferimiz. rotasyon için gayet iyi transfer demiştim aldığımızda. kaç kez 6 numara oynadı bilmiyorum ama çok az olduğuna eminim. pozisyon alması sıkıntılı. aldığı topları genelde geri oynadı bu sadece aytaç'la alakalı değil tabi. ilk maçı olduğu için kendini eleştirmek haksızlık olur bence.
    arda turan: sol kanat için bile fiziksel olarak yetersiz, 60 dk anca çıkarıyorken psv gibi bir takım karşısında sol iç oynadı. yorum yapamıyorum buna.
    kerem: kanat oyuncusu. geçen sezon ağzımıza bal çaldı biraz ama kerem'e teknik ekibin pek faydası olmamış sanırım. ne pozisyon alma ne doğru yere koşu. hele zahavi'nin 3. golünde ne yapmaya çalıştığını ben anlayamadım. zıplamasa gol olmayacaktı. daha iyi olacaktır kerem elbette ama sahada gezindi 90 dakika.
    babel: yorumlayabileceğimiz bir şey yapmadı.

    kadronun sağ bek, sol bek, sağ iç, sol iç ve kanat olmak üzere ideal olmayan en az 5 oyuncuyla başladık. kendi mevkileri olmayan oyuncular da var onları herkes biliyor zaten. transfer dönemi bitmiş olsa ve şu kadroyla çıksak muslera, marcao, luyi, emre, kerem hariç hepsine soru işaretiyle bakılırdı. diğerlerinin 11de olmasına tepki gösterilirdi muhtemelen. kadro yetenek olarak problemliydi ama oyun çok daha problemliydi. yetenek sorununuz olabilir ama uzun zamandır psv ile oynayacağımız belli. neye çalışmış bu takım anlamak güç, bence çalışmamışlar psv'ye. 2 tane hazırlık maçı yaptık 2sinde de 3lü savunma denenmedi takip edebildiğim kadarıyla ama psv karşısına 3lü savunmayla çıktık. kasımpaşa maçında fatih hoca kenarda psv'nin hazırlık maçını izliyordu güya. sadece bir fotoğraftan ibaret olduğunu düşünüyorum. orada 10 dk seyredip nasıl bir çıkarım yapılabilir bilmiyorum. fatih hocanın hatası, kadronun kalitesizliği, bireysel hatalar birleşince 5-1lik skor ortaya çıktı. daha fazlasını hak ediyorduk onu da söyleyeyim. ajax falan olsa 10 tane yerdik herhalde.

    genç oyunculara laf ediliyor diye 11de çıkmasın diyenlere de katılmıyorum. oyuncuyu psikolojik olarak hazırlayalım o zaman önceden. sosyal medyada böyle şeyler yaşanacağını herkes biliyor artık, toksik taraftar kültürü dünyada böyle sadece bizde değil. gençlere laf edilecek, taraftar küfür edecek diye oynatmayacaksak nasıl oyuncuların geleceğine yatırım yapılır onu da bilmiyorum.

    fatih hoca şampiyon olup bıraksın isteyenlerden biriyim döneminin geçtiğini düşünmeme rağmen. belirli bir yaşa geldi hoca, hatalarından ders çıkarıyor mu emin değilim. futbolu çok bilen, iyi yorumlayan biri de değilim. hocadan iyi bilmiyorum elbette ama pas futbolunun bittiğini görmek için profesör olmaya gerek yok. man city gibi üst düzey bir takım değilseniz çok zor artık. futbola kafa yoran genç hocaların zamanı artık. hocanın bu tarz günceli takip eden, zihni açık birini yanına alıp onunla yürümesi gerekiyor. rakipleri analiz edecek, takımın oyunla alakalı problemlerini analiz edip çözmeye yardımcı olacak birisi lazım. çoğu kişi biliyor rene maric gibi epik bir örneği mevcut. bizde olmaz böyle şeyler bunu biliyorum ama bir yandan da neden olmasın diye soruyorum kendime. umarım hoca hatalarından ders çıkarır, yanına iyi bir yardımcı alır ve genç, dinamik bir takım kurarak 2000 ruhunun fitilini ateşler. sahada çimi yiyen bir galatasaray izlemek istiyorum ben.
  • 546
    beni bu maç kadar futboldan soğutan bir maç olmadı. sağda solda futbol maçı denk geldikçe gözümü kaçırıyorum iki gündür.

    golü geçtim omuz omuza mücadele eden futbolcu görünce sevinir mi bir taraftar?! aradaki fark ekonomik ya da kalite değil. bir tarafta antrenman yapan insanlar ile diğer tarafta maçtan maça terleyen insanların karşılaşmasıydı.

    bu maç teknik kadronun ve futbolcu grubunun galatasaray taraftarıyla dalga geçtiği maçtır. psv de onlarla dalga geçti. yalnız ve güzel ülkemin insanları bu kadar acıyı hak etmiyor bence. unutulmaz bir maçtı.
  • 547
    psv'nin çalışılmış goller ile bizi yıkığı şampiyonlar ligi 2. eleme turu mücadelesi. ilk olarak yediğimiz ikinci golü inceleyelim;
    https://gss.gs/R28.jpg görüldüğü üzere futbolun temel bilgilerinden bir haber galatasaray oyuncuları kendi yarısahasında azınlık olarak korkakça toptan kaçıyorlar.

    https://gss.gs/JpM.jpg pozisyonun devamında aytaç, alpaslan ve psv'li oyucuları görelim.

    https://gss.gs/e4w.jpg psv'li oyuncu onceden çizilen kosusuna devam ederken oyunu okuyamayan aytac ve alpaslan suursuzca kosmaya devam etmekte.

    https://gss.gs/wR1.jpg psv'li oyuncu üçlü savuma oynayan ve ucuncu stoperi ile ortasahasından destek alamayan galatasaray savunması karsısında kosusunun mukafatını gol ile almakta.

    yediğimiz üçüncü golü inceleyelim;

    savunma düzeni böyle iken; https://gss.gs/Kuo.jpg

    psv'li oyuncu sekidika'yi eindhoven'da küçük bir gezintiye çıkarmaya karar veriyor: https://gss.gs/EyX.jpg

    psv'li oyuncular oyunu takip ettikleri için sekidika'nın boşluğunu doldurmaya karar veriyorlar, eindhoven sehri arda'nın da dikkatini çekmiş olacak ki psv'li oyuncuyu takip etmekte zorlanıyor: https://gss.gs/i1M.jpg

    alpaslan, arda, sekidika ve luyindama ortaklığı, götze'nin güzel koşusu ve zahavi'nin oyun görüşü ile golü kalemizde görüyoruz: https://gss.gs/HAZ.jpg

    beşinci gol öncesinde savunmamız bu şekilde iken: https://gss.gs/jDR.jpg

    psv'li oyuncular bu sefer marcao'yu gezdirmek suretiyle misafirperverliklerini gösteriyorlar: https://gss.gs/nBq.jpg
    https://gss.gs/RGF.jpg tabi psv'li evsahibi boslugu doldurmak istiyor; bkz götze.

    götze kosusunun mukafatını gol ile alıyor : https://gss.gs/hQo.jpg

    oyuncularımız oyunu okuyamadıgı surece biz daha çok rezil oluruz.
  • 548
    "geliyor gelmekte olan" diye sosyal medyada sıkça kullanılan bir tabir var.

    çarşamba gecesi galatasaray'ın hollanda'da yaşadığı felaket de "bağıra bağıra" gelmekteydi ama galatasaray ve umutsuzluk kelimesini yan yana getirmeye alışık olmadığımız için hiç de kabullenememiştik olacakları...

    averajla kaçan şampiyonluk sonrası lig ikinciliği ve şampiyonlar ligi gruplarına kalmak için ön eleme oynama derdi, ardından de gea'nın kalede korkuluk gibi durup, tek penaltı kurtaramayıp, galatasaray'ı temmuz ortasında ön eleme maçı yapmaya mahkum etmesi, kurada çıkabilecek en "sağlam" takımlardan birinin çıkması, başkanlık seçiminin gecikmesi ve takımın hocasız kalması, yeni başkanın gelir gelmez hiç de beklemediği bir "kara tablo" ile karşılaşması, eksik mevkilere yapılacak transfer çalışmalarında galatasaray'ın aciliyetini firsat bilen kulüpler ve menajerlerin üçe-beşe alınacak topçuları ona-onbeşe "kakalamaya" çalışmaları, hazırlık maçı öncesi yunanistan'ın havaalanında çıkardığı sıkıntılar... yaz yaz bitmezken psv maçı öncesi dertler, bir de ilk onbirde onayacak emre akbaba ve yedlin'in covid testlerinin pozitif olması...

    "pişmiş tavuğun başına gelmeyecek" hadiselere rağmen fatih terim eldeki oyuncularla en iyisini yapmak için çıkmıştı philips stadına ama şansızlıklar bitecek gibi değildi. önce muslera basit bir hatayla golü zahavi'ye armağan etti, dakikalar sonra emre kılınç'ın basit bir top kaybı ile yine israil'li topçu fileleri havalandırıverdi. olabilecek en kötü bir ilk devre başlangıcı ve oyunu, olabilecek en iyi şekilde ömer'in ortasında emre kılınç'ın kafa golü ile bitiyordu...

    ikinci yarı için ümitliydik ama ev sahibi futbola susamış taraftarlarının desteği ile sahada ne yaptığını bilmeyen galatasaraylı topçuları bulunca atak üstüne atak yaptı, pozisyon üstüne pozisyon buldu ve hatalar ve moral bozukluğu arka arkaya gelince de üç gol daha atarak istanbul'a turistik gezi yapmak için gelecek skoru elde etti.
    günlük yaşamaya alışık bir toplum olduğumuz için, düne kadar baş tacı ettiklerimizi maç skoruna göre "rezil rüsva " etmeyi çok seviyoruz ve maç sonu sosyal medya da kelimenin tam manasıyla "yangın yeriydi." kimi bitmek bilmeyen fatih terim nefretlerini "kusarken", kimi arda turan'a takıktı. bir kısım sahadaki kadrodan dolayı çiçeği burnunda başkan burak elmas'ı sorumlu tutarken, muslera, luyindama, sekidika, ömer, alpaslan "cadı kazanına" en önde atılanlardı...

    orjinal sağ bekinin olmaması sebebiyle geride dörtlü bir hat yapamayacağını hesap eden fatih terim, daha önce iç sahada real madrid ve psg maçlarında yenilmesine rağmen başarılı bulunan üçlü savunmayla oyuna başlamaya denemişti. luyindama ve marcao'nun yanına alpaslan'ı almış, kanatlara da ömer ve sekidika'yı yerleştirmişti. taylan'ın pozisyonunda aytaç oynayacak, ortada arda ve emre kılınç rakibi durduracaktı. falcao ve mostafa'nın sakatlıktan yeni yeni dönmeleri nedeniyle de kenarda beklerken, babel ve kerem hızlı çıkışlarla gol arayacaktı. kağıt üzerinde fena bir diziliş değildi ama erken gol her şeyi berbat ediverdi. yenilen gol sonrası bocalama, taraftarın kurduğu baskı, sekidika'nın yerini yadırgaması ve akıl almaz savunma hataları ( luyindama'nın ağır kalması, alparslan'ın çömezce yerini kaybetmesi, muslera'nın auta giden topu kaleye tokatlaması) zihnimizden silmek istediğimiz bir maçı yaşamamıza sebep oluyordu...

    olan oldu, geçmişle yaşayıp, birilerini suçlamak kimseye fayda getirmeyeceği için önümüze bakmakta fayda var. önce, istanbul'daki rövanş maçını kazanmak için elimizden geleni yapmalıyız. gerçekçi olmak gerekirse tur gitmiş gibi gözüküyor ama galatasaray da uzun aradan sonra seyircisi ile buluşacak, onların desteği ile öyle maçlar çevrildi ki, dünya futbol kamuoyu hayranlıkla seyretti. son düdük çalana kadar futbolda her şey mümkün... yine aynı heyecanla kalplerimiz sahadaki sarı-kırmızılılar için atacak...

    iki durumu da belirtmeden geçmeyelim. önce, tv8'in televizyonda yeni teknolojiyi kullanarak saha kenarına yasadışı bahis reklamları alması nedeniyle maçın ilk yarım saatini sanki 90lar internet hızıyla seyreder gibiydik, dona dona, dura dura. acun'un exxen'i uefa ve şampiyonlar ligi maçlarının yayın hakkını satın almış, eğer böyle yayıncılık yapacaklarsa, yandık ki ne yandık... futbolu en çok seven bile kaçacak yer arar...

    ikinci olarak da maç esnasında psv'nin "ateşli gençlerinin" galatasaray'ı desteklemek için tribünde bulunan gurbetçilerimize saldırdıklarının görüntüleri düştü sosyal medyaya... tasvip etmediğimiz hareketler bunlar, keşke yapmasalardı, özellikle çocuklu çocuklu ailelere tekme girişimlerinin tribün aleminde yeri yok... pandemi şartları nedeniyle zaten istanbul'a rövanşa gelemeyecekler ama umarım yakın zamanda psv kulübü olsun, taraftar grubu olsun "özür" mesajı yayınlar, yoksa kimse psg taraftarlarının paris'in ortasında yaşadığını hollandalıların da yaşamasını istemez...

    kaynak: http://ultrasmovement.blogspot.com/...n5-1galatasaray.html
  • 549
    5-1 yenilgimizle sonuçlanan müsabaka. bitiş skorundan dolayı kopartılan yaygaraya bakılırsa sanırım maç öncesi herkes fark yeriz falan diye atıp tutarken inanarak söylemiyormuş, mübalağa ediyorlarmış eleştirmek için. bu kadroyla 4 yeriz, 5 yeriz diyenler, maç bitişinde nasıl 5 tane yeriz böyle futbol mu olur diyor çünkü.

    sanırım zor şartlarda kazandığımız bazı şampiyonluklar bizim beynimizi biraz yıkamış. sürekli mucize gerçekleştireceğimize inanıyoruz. olmayınca da üzülüyoruz. geçen sene averajla kaybettiğimiz şampiyonluk buna en uyumlu örnek. sanırım taraftarımız bu kadroyla psv'yi eleriz belki diyordu o geçmişteki mucizelere inanarak.

    ama sürekli 2006*, 2008*, 2015 ya da 2019* gibi şampiyonluklar kazanamayız. avrupa da zaten şansın ya da şanssızlığın da yanımızda olduğu 2001-02, 2008-09 ya da 2013-14 gibi sezonları sürekli yaşayamayız.

    bize taraftarla bütünleşip gerçekçi hedefler koyarak ilerleyen ve koyduğu hedefi açık seçik beyan eden bir yönetim-kadro-teknik heyet gerek.

    ayrıca değerli fatih terim, bize 3 sene müsade edeceksiniz derken umarım bu süreyi sadece avrupa'da başarı için istemişsinizdir de lig için aynı süreyi istememişsinizdir. çünkü siz 2011'de ondördüncü olan bir takımı %80'ini yenileyip 2012'de şampiyon yapmış bir teknik direktörsünüz. ligi açık ara en çok kazanan teknik direktör olarak bu ligde şampiyon olmak için yıllara değil belki en fazla haftalara ihtiyacınız olabilir diye düşünüyorum.

    gelelim maça...

    muslera: onun için zor bir geceydi. insanın bazen gününde olmadığı olur ya o da öyleydi. bence başka bir günde bu maç oynansa yine bildiğimiz muslera olurdu. kendisi çok güzel bir şey söylemiş maç sonunda "her zaman yaptığım gibi, her gün daha ileri gitmeye ve her şeye hazırlıklı olmaya devam edeceğim." sen zaten bu yüzden muslera'sın işte. seninle yenilsek de gurur duymamızın sebebi bu.

    luyindama: bu arkadaşımız iyi oynamıyor. ama kötü de oynamıyor. mesela partneri marcao çok daha kötü bir performans sergilediği halde marcao 30 milyon eder diyenler laflarını yememek için luyindama'yı günah keçisi ilan ediyor diye düşünüyorum. daha iyisini rahatlıkla bulabileceksek gönderelim. ama ne fernando'nun ne de gomis'in yerini şıp diye dolduramamış bir kulüp olarak iyi düşünmemiz gerekir. ayrıca unutmayın bu adamın önünde eleştirildiği bu dönemlerde etebo, aytaç falan oynuyor. göklere çıkarıldığı dönemlerde fernando, donk, ndiaye sonra da lemina, seri yer alıyordu. onu da unutmamak lazım.

    marcao: gecenin en kötülerindendi. her şeye rağmen kendisine muhtaç mıyız? evet muhtacız. form tutup işini ciddiye almasını umut etmekten başka çaremiz yok. bu adam canı oynamak istediğinde çok iyi oynuyor. tipik brezilyalı işte. ama sanırım hiçbir zaman bir ujfalusi, bir popescu olamayacak. 30 milyona satışının hayali kuranların sırasıyla arda, muslera, bruma ve ozan'dan sonraki yeni gözdesi. umarım formuna kavuşur bir an önce.

    alpaslan: sadece bu maçlık performansı için söylüyorum kötüydü. epey kötüydü. zaten terim bile kendisine 60 dakika sabredebildi. eğer böyle devam edecekse yeni versiyon ahmet çalık'ımız hayırlı olsun. ne diyeyim...

    sekidika: tutmadı bizde, yabancı sınırlaması geldikten sonra tutamayacak da maalesef. ama bu maçtaki çabası yadsınamaz. yeteneği ölçüsünde elinden geleni yapmaya çalışanlardan biriydi maç akşamı. ama kendisinden 5-3-2 ya da 3-5-2 sağ kanadı falan olmaz. zaten yokluktan oynatıldı. ileride yabancı sınırında yer açmak için gönderilen futbolcular kervanına katılma ihtimali kesin gibi.

    arda: futbolculuğu bırakıp ayak tenisi branşı kurup kariyerine orada devam etse herkes için en hayırlısı olurdu. unutmayalım ki geçen sezon son iki maça kendisi ve emre akbaba ile başlamak bize averajla şampiyonluk kaybettirdi. öte yandan bir tek faydalı hareketi yoktu psv maçında. salına salına yürüyüp rahatsız edici şekilde sırıtıyor sürekli. gülmüyor, sırıtıyor dikkatinizi çekerim. artık 45 dakikayı da kaldırmıyor vücudu ama zammı kapmasını bildi. ee adam tabi abilik falan yapıyor. bizim florya aslında kreş galiba. abilik yapılmadan işlerini icra edemiyorlar sanırım. yıllardan beri böyle bu. avrupalılara error verdiren bir mantık.

    aytaç: gecenin en kötüsüydü sanırım. pozisyon kayıpları yaşayan, pozisyon bilgisi sıfır bir futbolcu olduğunu düşündürdü. psv atakları karşısında en zor duruma düşen futbolcuydu. ya adam rotasyon için alındı diyenler kendilerine yine rotasyon oyuncusu olarak alınan mustafa sarp'ı hatırlatsınlar. o meşhur mustafa sarp, aytaç kara olarak geri dönmemiştir umarım. herhalde sezon boyunca 1-0 ya da 2-1 öndeyken oyuna aytaç girince maçın son dakikalarda 1-1'e, 2-2'ye gelmesi çok yüksek ihtimal olacak.

    ömer: biz bu adamı sol bek diye aldık ama adam aslında sol iç orta saha oyuncusuymuş ya hani, dolandırılmış mı sayılırız?* şaka bir yana sol bek olanı sabri sarıoğlu'ndan bile kötü. "dağlar taşlar sabri" en azından sağ açık orijinli olduğundan hücum falan eder, oyunu hızlandırırdı. ömer'de o da pek yok. ama gecenin yeteneği ölçüsünde yine ayakta kalmaya çalışan isimlerindendi. asist yaptı. çabaladı. kendisine pek kızmıyorum ama sezon içinde sahada kendisini ne kadar az görürsem o kadar mutlu olurum diye düşünüyorum.

    e.kılınç: bu adam biliyorsunuz aslında bir kanat oyuncusu. ama ısrarla kanat oynatılmıyor. kanatsızlıktan kıvrandığımız bu günlerde asıl mevkisi olan sol kanada ya da sağ kanada nakil olsa hiç fena olmaz. yine bence sahanın en iyilerindendi. golü de atan oydu. geçen yıldan beri beni şaşırtıyor. kendisinden bu kadar iyi performans beklemiyordum. nereye koyarsan işi kotarıyor performansıyla. ama yine de seni kanat olduğun halde orta sahada emre akbaba'nın yedeği yapanlar utansın ne diyeyim.

    kerem: gecenin benim için en en en büyük hayal kırıklığıydı. o kadar kötü oynadı ki aytaç ve alpaslan olmasa maçın bidonu seçerdim kendisini. methini duyup ilk defa seyretsem "kerem aktürkoğlu bu muymuş?" derdim o derece. maç boyunca tavırları da laubali ve itici geldi. kendisini toparlarsa buyursun forma orada. sağ kanada ya da sol kanada geçebilir emre kılınç'la dönüşümlü. ama kendisine çeki düzen vermesi gerekenler listesinin başında bana göre.

    babel: babel kötüydü ama kendisini pek suçlamayacağım psv maçı için. defanstan top çıkaramayan, sürekli kalecisine geri pas yapma kolaylığına kaçan stoperlerin, kendi yarı sahasında top çevirmekten başka bir şey yapmayan, yokluktan kurulamamış, bitik bir orta sahanın olduğu takımda forvetler nasıl pozisyona girebilir? 2019'dan beri yaşadığımız sorun bu zaten o nedenle gol atamıyoruz. sol kanat olan babel evet kağnı gibi, topu karşılıyor, on saat göğsünde yumuşatıyor, hücuma kalkması ağır çekim oluyor, pozisyonları öldürüyor ama forvet olan babel o kadar kötü değil. yine de artık forvette de 34'lük babel oynamasın bir zahmet bu takımda. kanat zaten oynamasın. maç için konuşursak bir çabası vardı ama boşunaydı.

    mustafa: babel için söylediklerim kendisi için de geçerli. adam gibi orta saha yok ki etkili olabilsin. forvetlerimizi pozisyona sokamıyoruz iki yıldır. sakatlıktan da yeni çıktı zaten. adamı pozisyona sokacak bir kadromuz, sistemimiz yok. o da zafer biryol gibi oynuyormuş gibi görünüyor bu nedenle taraftara.

    feghouli: gecenin en kötülerindendi. oyuna ikinci yarı girdi. feghouli oyuna girince zaten maç 3-1'den 5-1'e gitti. berbat oynuyor. ya da belki oynamak mı istemiyor? artık taraftarın yorumuna kalmış. lütfen git artık bu takımdan.

    yunus: sonradan girenlerden oyuna. zaten başka hamle şansımız yoktu. pek yorum yapamayacağım bir futbol koydu ortaya. ne koktu ne bulaştı.

    falcao: öyle büyük bir hayal kırıklığı ki, bu adamı neden 2,5 ay her akşam deli gibi bekledik anlayamıyorum. kendisi sizce de böyle plajda arada bir yanınıza gelip sonra ortadan tekrar kaybolan arkadaş profilini andırmıyor mu? arada bir kendini hatırlatıyor bu takımda sadece. kendisi maçlara girdiğinde reklam çekimi yapılıyormuş gibi hissediyorum artık. bizde oynamıyor bu adam çünkü bana kalırsa. zihnimiz bizi yanıltıyor. 89'da girdi oyuna topla bir kere buluştu falan. yorum yapmaya bile gerek görmüyorum artık. çünkü her şey ortada.

    e.taşdemir: iyileştiği anlaşılsın diye oyuna aldı sanırım terim 89. dakikada. maç sonu başlığına tek bir entry bile girilmemiş. hakkında söylenecek bir şey yok zaten.

    fatih terim: kendisine ne oldu böyle de pas futboluna taktı kafayı anlamak güç. çağdaş futbola adapte olmak bu değil. ileri oynayan, hücuma kalkan ve pozisyona giren, daima ligin zirvesinde yarışı götüren takımlarını severdik biz yıllarca. sağa pas, sola pas, oraya pas, buraya pas yapan ve durmadan rakiplerinden 8 puan geriye düşen takımlarını değil. umarım kendine gelir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın