maçtan çıktıktan sonra "maç yazısı yazmayacağım" dediğim maç.
yazmayacaktım, dayanamadım.
maç önü yazdım, bizim kadroyu hatta bire bir verdim. ne yapmak isteyeceğimizi fenerbahçe analizinde gördüm, yazdım.
bu oyunun çözümü geçiş oyunuydu, fenerbahçe'nin 2. bölgeden 3. bölgeye geçişini engelleyecek ve kaptığımız toplarla da hızlı çıkacaktık.
kağıt üzerinde her şey okey, planlamada her şey okey, rakibin alışkın olmadığı bir sistemle çıkmış, stadı doldurmuşsun her şey inanılmaz ya her şey tam da olması gerektiği gibi.
üzerine golü de bulmuşsun.
ama sonuçta maçı kaybediyorsun.
bakın hakem vs. konuşmak istemiyorum. elbette umrumda, elbette halil umut meler'in de yaşar kemal uğurlu'nun da kariyerleri bugün bitsin isterim. ama ben bizi konuşuyorum.
maçkolik istatistik verilerinde bizim xg'miz 2.0, fenerbahçe 0.97 ve buna rağmen biz sadece 1 gol buluyoruz fenerbahçe 2.
bizim 2 orandan en az 3, belki becerikli isek 4 gol bulmamız gerekir. fenerbahçe bu becerikliliği (şans yardımı vs. de olsa) göstermiş ve 0.97'den 2 gol bulmuştur.
burada sorum şu: napıyoruz abi?
14 şut atmışız, 4 isabetli. maç boyu. kalede de berke var ha. yemin ediyorum berke'yi staddaki taraftar olarak biz daha fazla rahatsız etmişizdir bizim forvetlerden.
çektiğimiz o 4 isabetli şut:
https://gss.gs/ORB.png bir köşeye kerem vurdu gol oldu, diğer köşeye cicaldau vurdu gol olmadı. diagne - feghouli zaten üzerine vurdu.
kim ne düşünüyor ne yazıyor emin olun okumadım bile, bugün hiç bir şeye bakasım yok. twitter'a bile bakmadım, telefonu elime kız arkadaşımın mesajlarına cevap vermek için alıyorum, arkadaşlarla biraz konuşuyorum o kadar. maçı kimseyle konuşmuyorum, sorana da "aman abi derbi bu ne olacağı belli olmuyordu olmadı işte" diyip geçiyorum.
ama umrumda be beyler. benim umrumda. bu takımın kadrosunu bilip, oynayacağı düzeni gören, ne oynaması nasıl oynaması gerektiğini bu kadar yazıp anlatan benim, dün gördüğüm oyuna açıkçası isyanım var.
bakın oynayamamak başkadır, dersin ki "kapasitemiz yok oynayamayız bunu" ve değiştirirsin. ama bunu da yapmıyoruz ve görünüşe göre yapmayacağız da. oynayabileceğimiz benim için halen meçhul olan bir taktiğe, bir sisteme, bir şablona böylesine saplanıp kalmamız benim umrumda.
bitiricilik yok. duran top desen elalemin dosta güven düşmana korku salar duran topları, bizimkiler tam tersi. duran top kullanacağımız zaman ben korkuyorum artık, kontra gelecek çünkü.
bu işin çözümü bitiricilik. dün kaideyi taciz eden istisna ile maç sonunda da konuştuk, elindeki forvetler senin 2 xg yarattığın maçta 3 gol atamıyorsa sorun forvetlerinde, forvetleri değiştirirsin sorun çözülür. ama saplanıp kaldık, bilmiyorum ne olacak.
umarım bazı doğru adımlar görürüz bu bitiricilik sorununu çözmek için.
maçın tek pozitif yönü, tüm sözlük ekibimiz ile birlikteydik bu maç.
pivot santrfor malum yeni bir döneme geçiyor hayatında ve tribün jübilesini yaptı. tüm diğer arkadaşlar;
azmimertcelik -
varian -
erman41 -
galatasarayla -
kaideyi taciz eden istisna ve nacizane ben
galatasarayefendisi jübile gününde onun yanındaydık. jübileyi kaybetmemiz güzel olmadı tabi ama artık yelkeni açıp devam ettiği yeni hayatındaki mutlulukları bu hüznü elbet unutturacaktır.
sabah 7'de eve girdim bu arada, uykulu gözlerle anahtarı kapının deliğine sokamayınca eve alttaki cümle ile girdim.
"ah ulan kerem, atsana o topu içeri be..."
(bkz:
benzer işler)
edit: sabah 7'de eve girmenin yamulmuşluğu ile elbette
eric cantona ile de görüştüğümüzü unutmuşum, twitter'dan yazdı şimdi. yazınca eklemiş gibi oldum ama valla unutmuşum, yine de geç olsun güç olmasın :)