(bkz:
25 ekim 2000 monaco galatasaray maçı) ve kerem inan’ın o günkü performansı bugün sözlükte hatırlatılmış.
o zamanlar şampiyonlar ligi start tv tekelindeyken; 2000-2001 sezonunda teleon vardı.
maç yayınları, tivibu-trt / star-dsmart şeklinde bir açık kanal star tv, bir de şifreli kanal teleon şeklinde yayınlanıyordu. şampiyonlar ligi 2.tur ilk grupları ilk maçımız da milan deplasmanındaydı -geçtiğimiz sezondan bize kurulan milan- ve startv’deydi. anlatan ise babasını saygı ve rahmetle andığımız, o dönemlerde çok sevdiğimiz fakat 2010’lardan sonra bizim başarılarımızı çekemeyen ve galatasaray başarıları çekememezliği hastalığına yakanan, bizi eleştirdikçe adeta kulakları daha da büyüyen güntekin onaydı.
taffarel’in tombalacı nouma tarafından sakatlanması sonrası malesef 3 ay boyunca maçlara kerem inan ile çıkıyorduk.
san siro’da maça iyi başladık ve ergün’un ortasında jardel’in golü ile öne geçtik.
2 dk sonrasında ise yeni tarzı ile çıktığı ilk maçta hasan, hagi’nin akıl dolu pasını gole çevirdi.
ondan sonraki 50 dk’yı ise sormayın. hatırlayanlar dönmüşlerdir o geçmeyen anlara.
tamamen savunma yapmıştık. sürekli dakika saydığımı hatırlıyorum annemle ekran başında.
ancak kalan dakikalarda iki gole engel olmayıp gruptan çıkma yolunda büyük avantaj yakalamıştık.
veya aslında bu skorun dezavantaj henüz olduğunu bilmeden. lakin grupta ya bu, ya 6. psg deplasmanından alamadığımız ekstra puanlar ya da en kötü deportivo deplasmanında ise 1 yerine 2-0 yenilmemiz bizi çeyrek finalde real madrid karşısına çıkardı. tamam ilk maçta 0-2’den 3-2 ile tarihe geçen bir geri dönüşe imza atmıştık. ama 2.maçta fatih’in sol bek oynadığı barnebeu’da 3-0 ile elendik. halbuki bunun yerine grubu lider bitirsek;
çeyrek finalde, geçtiğimiz sezon
* uefa kupası yarı finalinde elediğimiz leeds united ile; (ki “galatasaray uefa kupası alırken güçlü takım mı eledi ya diyen” beşiktaş'a 6 atmıştı gruplarda)
o turu geçmemiz halinde ise
* yarı finalde ise valencia ile eşleşecektik.
belki de bizim için 21 kasımda çıktığımız san siro;
parken stadyumu sonrası sevdiğimiz ve kalplerimize kazıdığımız bir diğer stad olarak tarihe geçecekti bayern ile oynayacağımız final ile. kimbilir 03-04 / 04-05 yıllarında porto’nun yaptığı duble’yi belki de biz yapacaktık 99-00 / 00-01 sezonlarında.
kerem inan o gün, ispanyol underrated forvet
jose mari ve 4 yıl sonra fenerbahçeye kadıköyde 4 tane sallayan, türk futbol tarihinde ilker yasin’in ‘döndürmeyin’ vecizesine en çok yakışan ve z kuşağının
fifa ultimate team iconlarından tanıdığı shevchenko’nun gollerine engel olamamasına karşın çok güzel bir maç çıkarmıştı. bir çok kurtarış yapmış ve taffarel’in yokluğunda o maçta kalemizde mükemmel olmasa da iyi performans sergilemiştir.
benim aklıma kendisi, monaco deplasmanında 4 yiyen hali ile değil bu maç ile kazınmıştır.
sonrasında izlediğimiz aykut, orkun, ufuk gibi yerlilerin de yanında çok daha iyi bir kaleciydi kerem. ayrıca sağlam da galatasaraylıydı. ki halen öyle.
umarım ismail de en az onun kadar iyi bir kaleci olur.
kimbilir, beklide psg maçına; rotasyonlu bir kadro ile çıkarak
* bizi belki de olası şampiyonlar ligi şampiyonluğundan eden; şimdilerde yabancı sınırı ile ilgili rezil ve sığ yorumlarından dolayı antipati seviyesini günbegün arttıran luce’ye değil; o büyük kupa yakın gelecekte imparator’a nasip olur.
uefa kupası alırken kulübede yanında kerem otururken, kupa 1 finalinde de yanında belki ismail oturur.
`hayat, neden olmasın?`