arjantin milli takımı için felaket ötesi bir dünya kupası yaşanıyor rusya'da... önce izlanda maçında yıldızı oyuncusu messi'nin kaçırdığı penaltı ile beraberliğe razı olan tangocular, dün gece de hırvatlar önünde 3-0 gibi farklı bir mağlubiyet alırken, gruplardan çıkamama tehlikesi ile karşı karşıya kaldılar. turnuva öncesi arjantin'i favori gösterenler ya ülkenin dünya kupaları tarihinde elde ettiği başarıları kriter almışlardır ya da başta messi olmak üzere hucüm silahlarının albenisine kendilerini kaptırmışlardır. oysa ki sahaya çıktığında kimse senin geçmişine bakmıyor, savunman ve kalecin "beceriksizse" yenilmeye de mahküm oluyorsun. rusya'ya gelmeden aslında yaşanılacakların sinyalini vermişti arjantinliler, güney amerika grup elemelerinde son maç öncesi dünya kupasına katılamama tehlikesi yaşamışlar, "messi'siz ve arjantinsiz dünya kupası olmaz" diyen futbol dilencileri gecenin bir yarısı arjantin'in ekvator deplasmanında galip gelmesi için az dua etmemişlerdi. messi'nin 3 gol atıp "şahsi" gayretleriyle geldikleri dünya kupasında yine messi'ye bel bağlayınca, felakete de sürüklendiler. önce izlandalılar 4-5 kişiyle "hapsettiler" messi'yi, dün gece de hırvatlar top göstermediler "leo"ya... yıldız oyuncusu "kitlenen" takımın maç kazanmak için diğer elemanlarının sahneye çıkması gerekirken, onlar da boş gözlerle etrafı seyredince kaleci caballero'nun ikramıyla öne geçmesini bildi "damalılar". serseri mayın gibiydi arjantin kalecisi, izlanda maçında da pek güven vermemişti, dün gece de ilk yarıda perisiç'in şutunu kurtardı ama kendi ceza sahasında savunma oyuncularına verdiği paslarla "yürekleri hoplatmadı" da değil ki aslında bunlar felaketin habercileriymiş, rebiç'e harika bir asist yaptı, o da jeneriklik bir vuruşla teşekkür etti "dağınık" file bekçisine. zaten gol atmakta zorlanan ve "berabere kalsak, nijerya'yı yeneriz"in hesabına inceden giren mavi-beyazlılar, geriye düşünce iyice saldılar yelkenleri suya. saha kenarında jorge sampaoli ceketi atsa da, bir orya bir buraya koşup dursa da, elde avuçta golcü kim varsa sahaya sürse de, hırvatlar çok konsantreydi, arjantinliler de kafada bitirmişlerdi maçı... yine de son düdük çalmadan bir şeyler değişir ümidiyle subasiç'in kalesinde gol bulmak için çırpınsalar da, maçın yıldızı modriç çıktı bu sefer sahneye, kalede "kova" caballero varken, "uzaktan bi' çakayım, neden olmasın" dedi ve oldu... iki sıfırla fişi çeken hırvatlarda, rakitiç de skoru belirleyen golü atarken, "emektar" corluka'ya da 100. defa milli formayı giymesi için şans doğdu son dakikalarda...
tabii, karşılaşmayı arjantin üzerinden okumak çok da doğru olmaz. karşılarında avrupa'nın en disiplinli ve yetenekli oyuncularına sahip takımlarından biri olan hırvatistan vardı. genelde almanlar için kullanılır turnuva takımı yakıştırması da, hırvatlar da dünya kupaları olsun, avrupa şampiyonaları olsun katıldıkları organizasyonlarda sürekli belirli bir seviyenin üzerinde top oynuyorlar. dünya kupası grup elemelerinde bizim milli takımımız ile aynı grupta yer almıştı hırvatlar ve türkiye'ye 1-0 kaybettikten sonra iç sahada da finlandiya ile 1-1 beraber kalınca rusya'ya katılamama tehlikesi baş göstermiş ve final gibi ukrayna deplasmanına 2 gün kala zlatko daliç'i takımın başına geçirmişlerdi. işte o daliç, hem takımı rusya'ya taşıdı, hem de burada ikide iki yaparak ülkesini gruplardan çıkardı...
https://ultrasmovement.blogspot.com/...in0-3hrvatistan.html