mevcut durumda imkansıza yakın bir söylem.
bunu,
28 aralık 2019 galatasaray antalyaspor maçı'na, diğer tüm maçlarda olduğu gibi, izmir'den kalkıp giden ve her ay minimum iki kere, sırf takımıma destek olmak amacıyla 1000 km yol yapan biri olarak söylüyorum.
saat 9'da bir otobüs taraftarla yola çıkarsın. araç herhangi birinin ihtiyacı için 40 kere durur. çoğu sadece sigara molasıdır bunun. sigara içmiyorsundur ama herkesin üzerine sinen o sigara kokusunu duymazdan gelmeye çalışırsın. saat 3'te otobüs statta olur. gaza gelip bir üçlü çekersin, kafaları milyon olmuş renkdaşlarınla. sonra açarsın cinemaximum'un sayfasından kendine uygun saatteki filmlere bakar ve uygun avm ararsın. tek başına metroyla cevahir'e gidersin avmlerden nefret etmene rağmen. metrodan tek seferlik bilet almak için 20 lira atarsın makinaya ve eline 15 tane demir bir lira verir makine. koyarsın cebine şıkır şıkır. avm'ye vardığında etrafında çoğu arap milyonlarca insan vardır. yemek katını falan hiç sormayın hele, elinde tabldotlarıyla birilerinin zahmet edip de masadan kalkmasını bekleyen bir sürü insanı gördüğünde şaşırırsın ve yemek yemekten vazgeçersin. sinemada asla izlemeyeceğin bir filme, sırf vakti denk geldiği için girersin. ben mesela bu hafta jumanji'ye girdim 38 lira verip. çok saçma değil mi?
sonra geri dönersin metro'ya, saat 6.30 olmuştur. yağmur yiye yiye stada girersin erkenden. saat 7'dir ve sadece muslera sahada ısınıyordur. donarsın. kafanı kaldırıp tepeye baktığında çift gözlü ısıtıcıların yalnızca tek gözünün çalıştığını görürsün. büfeden aldığın çay da ısıtmaz içini. 7.40 gibi yanındaki kombine sahipleri gelir ve sorarlar;
"la bu maçada mı geldin manyak mısın?"
sene başı 4000 lira verdik. her ay minimum 1000 lira da yola-istanbul'da yemeye içmeye-gezmeye verdik. formamızı ve atkımızı aldık. digitürk'e üye olduk. dergiye abone olduk. arkadaşlara ve akrabalara gsstore'dan hediyeler yağdırdık. şampiyonlar ligi maçlarında sabah 5'te güvenliklerin şaşkın bakışları içinde, üzerinde formayla ofise gelir ve mesai saatine kadar tekli koltukta uyumaya çalıştık. bunları zevk aldığımız için de yaptık eyvallah ama esas amaç takıma destek olmak istememizdi. şükür kendimizce de gerçekleştirdik bunu.
sonra maçta 5 attık bu kez ve doğu tribünden otobüse kadar dona dona ve ıslana ıslana otobüse gittik. uyumaya çalıştık ama uyuyamadık. eve geldik ve pazar gününü de dinlenerek yedik.
e bırakın da, lütfen, izin verin, ben "inançsız" olayım. yani ben bunu hak olarak görüyorum kendimde ve yazdıklarınızı da kabul etmiyorum. galatasarayımız bu sene şampiyon olamayacaktır. üzücü müdür? pek tabii üzücüdür. ama bir taraftan da fırsattır. hiçbir takım her sene şampiyon olamaz ve olmamalı da. bu sene devre arasında yapılacak hamlelerle biraz daha heyecanlanırız, o kadar. ne sivas'ı sivasta, ne başakşehir'i, ne fenerbahçe'yi deplasmanda yenebiliriz. şu şartlarda mümkün değil bu.
kimse kimseyi kandırıp boşa ümitlenmesin. ve özellikle altını tekrar çizmek istiyorum ki, kimse "inançsız" insanları etiketleyip cadı avcılığına başlamasın. evinde başakşehir'e yenilen, 10 kişilik ankaragücü'yle berabere kalan, göztepe gibi bir takıma şut dahi atamayan bir takım birden şahlanıp şampiyon olamaz. olursa ne olur derseniz, tam olarak "mucize" olur. üstümüzdeki 4 takımla oynayacağız ve bence hepsinde, "dediğim mucizeler gerçekleşmezse" sahadan mağlup olarak ayrılacağız.
diyorlar ki "sol bek saracchi gelirse, eskişehir'den jesse alınırsa, onyekuru bitirilirse, belhanda satılır yerine iyi bir orta saha alınırsa, taylan antalyalı'nın içinden zidane çıkarsa, muslera god mode açarsa, 6 aydır maç yapmayan linnes cafu gibi dönerse, falcao sakatlanmazsa şampiyon oluruz."
tam olarak ninemin sakalları olsaydı dedem olurdu durumu anlayacağınız. yapılacak şey, bu seneyi unutup, şimdiden geleceğin kadrosu için oyuncularla anlaşmaktır. babel'den, mariano'dan, feghouli'den, selçuk'tan, falcao'dan ve belhanda'dan derhal ama derhal kurtulmamız gerekmektedir.
tahminim gerçekleşirse ve haklı çıkarsam seneye ancak avrupa'ya gideriz. genç ve dinamik bir kadroyla 20-21 sezonuna başlarsak, avrupa ligi'nde güzel yerlere gelebiliriz. fazlasını ummak hayalciliktir. hele ki mert hakan yandaş gibi vasat türk futbolculara 2 milyon euro'ya yakın yıllık vererek
* bu hayallere asla ulaşılamaz. yapılması gereken şey kuzey baltık ülkelerinden ve güney amerika'dan oyuncuları galatasaray'da oynamaya ikna edip makul fiyatlarla transfer etmektir. geleceğe genç ve enternasyonal oyuncularla bakmaktır. umarım bunları gerçekleştirebildiğimiz bir ikinci yarı bizi bekliyor olur.