• 26
    şu an için herhangi bir transfer beklentim yok. böyle bir kriz var ortada. bizler bile kendi harcamalarımızı kısıtlıyoruz. peynir bile alırken artık en ucuz seçeneği alıyoruz bakkaldan. benzin, mazot dersen kol gibi zamları bugün gene geçirdiler. açlıktan thata kemireceğimiz günler yakındır.

    şu aşamada galatasaray şunu alsın, bunu alsın diye bir talebim olamaz.
  • 31
    kriz varsa da şu an aşırı bir etkilenme yok. hani diyorlar ya kriz varsa bu harcamalar nasıl yapılıyor diye, evet kriz varsa bu harcamalar nasıl yapılıyor?

    kriz bu yüzden çıkıyor evet ama şu an bile millet çatır çatır para harcıyor. bu krizse çok sıkıntı yok. iktidar seçmeninde hâlâ ufak bir tık dahi yok. bir hareketlenme görürsem o zaman kanaat getiririm krizin olduğuna.
  • 32
    bu yeni avuntu. kriz varsa millet nasıl para harcıyomuş. kim nereye para harcıyor günlük yemeği dışında?? araba satışları %80 düşmüş, ev satışları son 15 yılın en düşüğünde. biz motosiklet işi yapıyoruz sadece geçen seneye göre satışlar %70 düşmüş. yakında toplu işten çıkarmalar başlayacak ama hala bazıları iki ekmek bir peynir aldığı için kriz yok sanıyor.
  • 33
    en çok evlenecek insanlar tarafından fark edilen krizdir. allah izin verirse seneye evlenecek olan bahtsız bedevi ben tarafından gayet güzel hissediyorum bu krizi. bir uçak firması reklamı vardı. hatırlayanlar olacaktır. sloganı; 77 cm'in kıymetini oturanlar bilir, diye. evet bildik. annemlerin 1 sene önce 2700'e aldığı, daha 5 ay önce 3500 lira olan buzdolabı bugün aynı tekno markette 5500 lira. 4000 liradan aşağı tv yok. eskiden, ohaaa 10000'e tv satıyorlar diyodum ve bunlardan çok az sayıda olurdu. şimdi reyonda 10000lerden geçilmiyor. hele 4 harfli bi marka var mağazasına girince nevrim döndü. koltuk takımları falan filan hayret verici cinsten. kim nası alıyor bu fiyatlara. dedim en ucuzu şu isveç markasına bakayım. anam anam. maaşımın iki katı bi yemek masası. çok dertliyim. iki senedir para biriktiriyorum. benim biriktirdiğimle 3 tane beyaz eşya alınmıyor. sonumuz iyi olur umarım.
  • 35
    türkiye’nin orta ölçekli holdinglerinden birinde finans yöneticisiyim. farklı sektörlerde faaliyet gösteren ve krizden önce 9.500 personele sahip bir holding.
    idi.
    ağustos ayından bu tarafa, bugünkü rakama göre 4.342 kişinin ne yazık ki işine son vermek durumunda kalmış, 2.128 personeli işsizlik maaşından faydalanmak için başvuru yapmış ve tesislerin açılmasını bekleyen, bazı mevkilerinde 3 aydır maaş alamayan personele sahip, geriye kalanının iki maaşı içerde olan bir holding olduk.
    o harcayanlar bana bi gelsin.
    o eşkiyaya dönmüş devlet şirketleri olan botaş’ta, teiaş’ta, epiaş’ta neler çektiğimi anlatsam, bu kafanın ekonomiyi bitirmeye nasıl yemin etmiş gibi didiştiğini anlatsam, ilk uçakla kaçarsınız bu ülkeden.
    adamın tepesinin tasını attırmayın; satın almacı kız “gelinlik alamıyorum abi nolursun yardım et” diye ağlarken burada gelip saçma sapan konuşmayın, canımızı sıkmayın.
    insanlar acı çekiyor hâlâ bu krizi inkar eden varsa ya satılmıştır ya da beyinsizdir.
    arası yoktur.
  • 36
    bula bula bizi buldu yine tipini sevdiğim. 2001 krizinde mal mülk hiç olmuştu. o günlerden bu yana götü yeni yeni topluyoruz. o zaman yazar kasaydı anayasa kitapçığıydı konuşulurdu şimdi de bir papaz muhabbeti almış başını gidiyor. şimdiler de diyorlar ya dıjjjjjj güjjjleerr, ameeerrihhaaaa. asıl o dönemler bu muhabbetin kralı gerçekten vardı. sen 16 yıl kesintisiz iktidar ol sonra dıjjjjj güjjjlerr bizi sabote ediyeeeahhhh.

    neyse efenim bende sadede geleyim. önümüzdeki yaz bende nişan düğün bir şeyler düşünüyorum. ama gel gör ki bu işler nasıl olacak nasıl bitecek ekonomik olarak nasıl altından kalkacağım hiç bilmiyorum. her ne kadar parayı pulu sallamayan bir kadına sahip olsam da para olmadan bu işler kolay ilerleyemiyor. ama bir şekilde üstesinden geleceğiz. bu zamana kadar hep geldik. dile kolay 7 sene olmuş. ne diyeyim herkesin her şey gönlünce olsun.
  • 37
    taşıt kredisi kullanmıs olup halen taksit ödeyen biri olarak bu kredi işlemini farkında olmadan harika bir zamanlama ile yaptığımı düşündüren krizdir. eğer şimdiki oranlarla bu işlemi yapmış olsaydım aynı miktar için %50 ye yakın daha yüksek bir meblağ ve taksit miktarı ödemek zorunda kalacaktım. kriz vardır ve varlığını öküz gibi hissettirmektedir.
  • 38
    düğün lobisini bitirmesini istediğim kriz. mahalleli göt atacak diye gençlerin anası ağlıyor, daha yolun başında kamyon yüküyle borca giriyorlar. bindallı diye bir şey varmış, arkadaşım 2000 lira vermiş. neymiş bu diye baktım, 2 gün kustum. insan boyunda ses sistemleriyle gelenin kulağını 3 gün ağrıtacak sikik ankara havalarından bahsetmiyorum zaten de ben bu yaz bir düğüne gittim gelinle damat havada gemiye binmiş piste öyle geliyordu amk. bu ne lan! ayrıca cem yılmaz'ın bahsettiği straplez elbiseli kadın akrabaların çoğunluğunun 100 kilo olması sebebiyle gözümüz kanıyor. verim 0, fayda 0, maliyet 100. külliyen zarar bu düğün işi.
  • 39
    bu krizden tek çıkış yolu devletin insiyatif alıp, gerekirse piyasalara müdahalede bulunmasıdır. bir diğer deyişle 17 yıldır unutulan devletçilik ilkesidir zannımca kurtuluş. konkordato ilan eden firmaların borçlarını ötelemek değil, gerekirse zarar gören şirketlerin yönetimine devletin geçmeli ve zararını karşılamılıdır. önümüzdeki süreçte devlet eliyle istihdam ve üretime geçilmezse şahsi olarak kitlesel eylemler bekliyorum. erdoğan yakın bir zamanda tasarruf adı altında kamu alımlarını azaltacağız diyerek umursamazlığın dibine vurdu maalesef. insiyatif almaktan kaçınan, tasarruf adı altında abalıya bir de kendisi vuranların böyle giderse sonu gelecek.
  • 40
    heryerde uzun uzun yazıldığından ben tekrar aynısını yazmama taraftarıyım. renktaşlarımızdan thebankmanager ile biz herhalde 4-5 ay önce mesajlaşmıştık. kendisi finans sektörü çalışanı, ben sağlık ikimizde bütçe kontrol politikalarına 2017 civarı ile başlamışız bireysel çekirdek ünite olarak.

    şu çok övülen sıra beklenmeyen hastanelerin durumunu anlatmayayım ama şu kadar söyleyeyim bir devlet hastanesinin ödemesi fatura tarihi itibariyle herşey yolunda giderse 360 gün, bir üniversite hastanesi(çok uğraştılar bu hale getirmek için yönetenler) 1440 gün ve üzeridir. (3000 tl altı ödemelerde 60 gün esastır ama o bile şaşıyor artık bütçesizlikten)

    bu arada sgk'nın hastanelere verdiği tedavi karşılığı ödeme listesindeki fiyatlar 2007eden beri aynıdır hatta bazı branşlar düşürülmüştür ödenek olarak . sut u bir araştırın.

    artık hastanede size bir alışveriş listesi verip yollayacakları günler normalleşecek mecburlar çünkü. kaliteli üretim için döviz girdisi, kaliteli ithal ürün için döviz girdisi şartı varken ve kurlar ortadayken sen ilaçlarda 2,68 tl = 1 euro dersen sonra soramazsın bu ilaçlara ne oldu diye...

    en büyük zenginlik sağlığınız renktaşlar.

    alternatif huzur önerileri olarak dün yazdığım giri silindiğinden ekliyorum: paylaşım ekosistemleri - alın harici bellekleri birbirinizden arşivleri kopyalayın, kitap değiştokuşu yapın. beceriniz doğrultusunda yarattığınız değere karşı başka bir dostunuzun beceri değerini değiştirin , üretiminizin sonuçlarını çeşitlendirin.
    balkon saksınıza domates biber ekin benim gibi - tırtıllara ve kelebeklere kaybettik domates mahsülünü ama olsun :)
    üretmek keyiflidir.
  • 41
    halihazırda olan krizdir ancak ne hikmetse herkes yokmuş gibi davranmaktadır. krizi yok sayınca yok olmuyor, aksine ilerideki etkisi çok daha büyük olacak * şu anki durumumuzu; titanic batarken çalan müziğin devam etmesine benzetebiliriz *

    şahsen beni çok mu etkiledi, hayır ancak vatandaşlarımıza üzülüyorum. 2015 mezunu bir mühendisim. millet mezun olup maaş almaya başlar başlamaz ev / araba kredisi çekip borca girer. evliliği hiç saymıyorum bile. bunlardan hiçbirisini yapmadım. yapanları da uyardım; bakın ülkenin geleceği gelecek değil dedim. işlerin o zamanlar bile sarpa saracağı belliydi. iş seçimimi de bu minvalde yapmaya çalıştım, daha çok yabancıların sahip olduğu şirketlerde iş bulmaya ya da döviz artışından etkilenmeyecek alanlarda işe girmeye çalıştım. benim iş bulmaya çalıştığım zamanlar özellikle inşaat sektörüne giren ihya oluyordu bilindiği üzere. ben mütevazi bir maaşa iş bulup çalışmaya başladım. hala da maaşım öyle ahım şahım bir şey değil.

    neyse, bugün gelinen noktada herhangi bir kredi borcum yok * * aile geçindirmiyorum vs. patronlarım döviz artışıyla göbek atacak seviyedeler. şirket kar açıklasa ve biz de haklı olarak zam istesek bile 'isterseniz gidin, ülkenin hali ortada' deyip bize bile zam vermeme niyetindeler zaten. kendimi mutlu edecek hiçbir şey alamıyorum neredeyse * sadece yaşıyorum; krizin bitmesini umut ediyorum. hayat bu işte.

    şimdi diyeceksiniz ki insanlar ev almasın mı araba almasın mı evlenmesin mi? alsın, evlensin; bunları yapanlara da lafım yok. ancak biraz da ülke gerçeklerini göz önünde bulundurun. bir akrabam evlendi ve birkaç yıldır hala anne babasından yardım almadan geçinemeyecek durumda. madem ekonomik olarak maaşınızı falan biliyorsunuz ne diye maaşınızın katlarca yükseğinde bir düğüne girişiyorsunuz? ya da maaşının bilmem kaç katını bir telefona bir bilgisayara gömmek? giysiyi falan bir nebze anlıyorum, orayı geçelim ancak teknolojik aletlere ciddi paralar sayılması! maaşımın tamamı değil belli bir bölümüyle ps 4 alabilecek konumdayım ben bile yıllardır alsam mı diye kritik yapıyorum. millet maaşının tamamını gömüp alıyor. bunları direkt insanların yüzüne söyleyince kırılıyorlar ya da kıskandığımı falan düşünüyorlar. artık söylemiyorum. burada yazmama bile kırılanlar olmuştur belki. kusura bakmayın arkadaşlar. niyetim sizi ayıplamak falan değil, en iyi arabalara, evlere, düğünlere layıksınız. ancak ülke şartları şu an bunu yapabileceğiniz bir durumda değil. biraz da çevre şartlarına göre kendinizi konumlandırmanız gerek. yarın faizlerin nereye fırlayacağı ya da elinizdeki paranın pul olup olamayacağı belli değil.

    en kısa sürede düzelmemizi temenni ederim ancak yapılanlar hala gösteriş. naçizane olarak ciddi bir şey yapıldığını düşünmüyorum. en az hasarla bu günleri atlatırız umarım.
  • 42
    hakkında sosyal demokrat iktisatçıların bile "dış yatırımcı kaçıyor" diye ağladığı kriz. ülke zaten tüm varlığını dışarıya sattığı için bu halde ama bu kişiler sanırım emperyalistlerin gözlerine girmek ve iktidar olabilmek için bu şekilde konuşuyorlar. yoksa bu kadar yabancı yalakalığının anlamını çözemiyorum.

    fakat bir yandan şu da var: bu tipler iktidar olmaya çalışsalar "adam kazandı" diye pısıp kalmazlardı herhalde.

    bildiğim tek şey var: islamcı neoliberal iktidar ve onun politikaları artık iflas etmiştir. zaten büyüme temelli ekonominin, doğa talanının, borsanın, kâr hırsının, para odaklı hayatın özetle insanı kendisine yabancılaştıran kapitalizmin ayakta kalma şansı yoktu. bütün bunlarla birlikte sosyal demokrasi de çökmüştür. çünkü dikkat ederseniz artık kapitalizm "refah devleti" algısını yutturamıyor. örnek verecek olursam, istanbul'un kenar mahallesinde oturan bir aile yarın iktidar değiştiğinde kendi sınıfsal durumunun değişmeyeceğinin farkında artık.

    ayrıca sadece bizde değil tüm dünyada bu sancılar yaşanıyor. "başkasından bana ne ben kendime bakarım" gibi bencil ve dünyayı kendisinden ibaret gören zihniyetle çözüm imkansız. başka hayatları da inceleyip birlikte bir çıkış yolu bulmak gerek.
  • 43
    ekonomik kriz vardır. hem de çok bahsedilen 2001 krizini misli misli aratacak bir kriz vardır. şu an itibarıyla olanlar olacakların habercisi durumundadır. ülkede ki medya tek el olduğu için krizi makyajlama çabasındalar. o makyajın da en yeni unsuru "konkordato" ilan etmek.

    konkordato ne demek? konkordato, "borçların yeniden yapılandırılması suretiyle iflasa tabi borçluların mali durumunun düzeltilerek iflastan kurtulmasını, diğer borçluların ise mali durumunun düzeltilmesini amaçlayan, alacaklıların da belirli bir tenzilatla veya vadede alacağına kavuşmasını sağlayan ve mahkemenin tasdikiyle taraflar açısından bağlayıcı hale gelen bir anlaşma" olarak tanımlanıyor.

    konkordato ilan etmek kısa vadede firmalara avantaj sağlayıp, batmalarını bir süre daha engelliyor. ancak her geçen gün bu firmaların sayısı artması ile beraber piyasada sıcak para akışını durduracak ve doğru düzgün bir şey üretemediğimiz için her gün bu firmalara yenileri eklenerek devam edecek. borçların ötelenmesi demek olan konkordato, borçlu olanın piyasaya para sürememesi sebebiyle malı aldığı kişinin de bir süre sonra alacak - verecek arasında uçurum oluşmasına sebep olacak ve onlarında hızla batmasına sebep olacaktır. yani bir kar topunun zirveden yuvarlanmaya başlamasıyla beraber gittikçe çığa dönüşmesine sebep olacak olaydır.

    konkordato ilan eden firmalar;
    https://odatv.com/...kliyor-17091824.html (haber 17 eylül tarihli)

    2001 krizinde devlet borçlu durumda olduğu için alınan mali disiplinler ile birlikte kriz atlatılabilmişti. şu an borçlu durumda olan ise holdingler, şirketler vb. tarzda serbest piyasa ekonomisidir. henüz başlangıç aşamasında olan ve sancılarını uzun süre hissedeceğimiz bir krizin başlarındayız.

    kurtuluş reçetemiz çok basit, izmir iktisat kongresinde alınan kararları incelemek yeterli;
    - el işçiliği ve küçük işletmecilikten çıkılıp bir an önce fabrikasyona geçilmelidir.
    - devlet, ekonomik gücü olan bir yapı haline gelmelidir. özel sektör devlet tarafından desteklenmelidir.
    - özel sektöre destek ve kredi sağlayacak iki tane devlet bankası kurulmalıdır.
    - yabancıların ürünlerinden kaçınılmalıdır ve dışarı ile rekabet içerisine girebilmek için sanayi bir bütünlük içinde olmalıdır.
    - demir yollarının yapılmasına kısa sürede başlanmalıdır.
    - amele kelimesi yerine işçilere işçi denmelidir.
    - işçilere sendika hakkı tanınmalıdır.
    - hammaddesi yurt içerisinde yetişebilen sanayi dalları kurulmalıdır.
    - milli bankaların kurulması sağlanmalıdır.
    - sanayi teşvik edilmelidir.
  • 44
    nedeni "bilim, teknoloji ve sanayi bakanlığı" bütçesinin 5 milyar tl civarından 2 milyar tl civarına "tasarruf önlemleri" kapsamında indirilirken diyanet işlerini bütçesinin 7 milyar tl'den 10 milyar tl'ye çıkarılması olabilir mi acaba diye düşündüren kriz.

    üretmeyelim, gelişmeyelim, istihdam yaratmayalım. sonra da "kriz yok". olmaz tabi, diyanete bağlı imam için neden kriz olsun.

    kaynak: https://i.sozcu.com.tr/...1ekimbutcegraf-1.jpg
  • 45
    dayanışma kültürümüzü, paylaşım ekosistemini tekrar keşfedeceğimiz düzinelerce ay sürecek bir döneme acı ve keskin fren sesiyle giriş yapıyoruz. ekonomistler güzelce özetliyor ama maalesef bu işin toparlanmasının 10 sene bulması olası - 2014 2015 teki alım gücüne 2028 de uygulanacak aklı selim politikalar ulaşacağız tekrar. 2007 deki alım gücüne ise düzgün politika ile 2028 - 2032 arası ulaşırız.

    maalesef 10 yıllık bir toparlanma sürecine girmemiz gerekiyor 450 milyar $ borç, ödenemeyenlerin devlete yığılması, hazine garantili köprüler, hastaneler (şehir hastaneleri için paranız yoksa geçmiş olsun) askeri operasyonlar derken bu yığılmış borcu türkiye ekonomisi çevirmek zorunda , azaltarak çevirmek zorunda bu da en az 10 sağlıklı olarak 20 - 40 seneye yayılması gereken bir borç ödeme devri demek.

    borç çevirmemizde cds yüzünden sıkıntılı ve pahalıyken, arjantin ve yunanistan zaten piyasaları yeterince geriyor. ticaret savaşına tam gaz giren trump ile 20 yılda oluşan küreselleşme altyapıları çöp oluyor, bu tüm dünya için maliyet o konuya girmeyelim hiç.

    #2525163 nolu girdi de belirttiğim konuya bir parantez açalım - ticari bir işletme, amacı kâr etmek olan tüzel veya özel kişilik (şahıs firması) - bir devlet hastanesine ürün verdiğin parasını en erken 1 sene içinde alacak demek.

    4 sefer muhtasar , geçici vergi ve 12 ay kdv ödenecek cepten - devlete 108 tl kdv dahil sattın ; 8 tlsi kdv 1. ay ödenecek.
    100 tl içerisinde mal bedeli 50 tl , kalan brût kâr 50 tl. bu 50 tl için de 12,5 tl geçici vergi çıkacak, firma 54 tl ye alıp 108'e sattığı mal için 54 tl + 8 tl kdv + 12,5 tl geçici vergi (kâr bedeli) olarak devlete 72,5 tl ödeme yaptı. 1. ay ve 3 aylık dönemin kapandığı geçici vergi döneminde.

    her ay personeli için sgk, gelir vergisi, kira stopajı vs gibi idari giderler ayırması lazım onu da 5 tl olarak ayıralım.
    geçici vergiyi takip eden ay 15 tl daha ödenecek. bu da gayet iyimser rakamlar oran olarak.

    3 ay sonunda devlete 72,5 tl ödendi 5x3 tl idari gider ödeyecek. 4. ay sonu oldu mu size 87,50 tl.

    maaşlar var , aylık geçim gideriniz var, bunlar içinde kredi çektiniz 100 tl, 140 tl olarak 12 taksitte ödenecek, kredi faizleri %40. 11,66 tl aylık taksit+faiz ödemesidir.

    4 aylık hesaplarsak 46,66 tl gider ekle 87,50 tl'ye 50 tl kâr ettim sanırken ne olmuş 134,16 tl ödeme yapılmış.
    100 tl kredi ve 54 tl mal alımına harcanan kapital pul olmuş 5. ayda para bitiyor nakit olarak. geçmişten gelen alınacak ödemeler yoksa geç yatan veya yatmayan maaşlar, işten çıkarmalar, yeni krediler - tamam 12 ay değil 24 olsun ayık ödeme düşük olsun - ile ticari işletmenin pamuk ipliğinde sürüncemeye girmesi. ticari bakanlar ne dediğimi anlayacaktır.

    kim bu düzende iş yapar ? hangi deli iş yapar? tamam başka ürünlerde satıp döngüyü arttıracaksınız, kısa vade umarak. sağlık bakanının kendi özel hastane zinciri 11 ayda ödüyor.

    hangimiz 15.10.2018 tarihinde işe girip 2019 ekim'inde aylarca takip ederek, bir sürü departman yakın takibiyle uğraşarak maaşına erişmek için ayrı stres yaşarayak çalışır? (medikal de, sarf depo alır sonra muayeneye gönderir. onay çıkınca satın almadan gelen imzalı evraklar ile alım işlemi tamamlanıp gider tahakkuk'a gider olarak kaydedilmek üzere evraklar faturanız sıraya girer. bu işlemleri takip edecek çalışan varsa fatura kesildiği ay içerisinde tahakkuka geçer yoksa 1 ay da işleme girme sırasında vakit kaybı var).

    unutmadan söyleyeyim o mal 50 tl + 4tl kdv ile alınırken ithalatçının euro kur ortalaması 5.20 - 5.50 idi.

    geçen hafta devlet hastanelerine ilaç veren bir firma mesela 80.000 tl teminatını yaktı, devlete bıraktı 1 sene ihale yasaklısı olmayı kabul ederek. işi devam ettirseydik zarar kat ve kat fazla olacaktı diyorlar.
  • 47
    çok küçük bir bilgiyle neden burnumuzun boktan kurtulamayacağına değineceğim. veriyorum bilgiyi...

    --- alıntı ---

    bakanlıklar ve kamu kurumlarının 2019 yılı bütçeleri belirlendi. gelen son bilgilere göre bilim, sanayi ve teknoloji bakanlığı'nın 2019 yılı bütçesi %56 azaltıldı. buna karşın diyanet işleri'nin 7.7 milyar liradan 12.5 milyar liraya çıkarılan bütçesi dikkat çekti. mit bütçesinin 5 katı, yatırımcı bakanlıkların bütçesinin ise 4 katı seviyesinde olan bu bütçe, rekor bir artış yaşadı.

    --- alıntı ---

    dostum, dünyanın en büyük panayırında yaşamaya çalışıyoruz dostum.

    http://gss.gs/zYg
  • 50
    dizüstü bilgisayarım bozuldu geçen ay yaptırmak için bilgisayarcıya gittim en az söylenen fiyat 250tl’ydi. ben de kemer sıkma politikası uyguladığım için youtube’dan bilgisayar nasıl açılır nasıl tamir edilir gibi videolar izleyerek sadece 35tl bi parça siparişiyle kendi kendime tamir ettim. sonucunda beni bi konuda yetenek kazanmama sebep olan krizidir kendisi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın