• 1
    mustafa denizli ile baslayan bu sureci biraz degerlendirelim. sonra neler olabiliri, taraftar gozunden nasil yapilabilir olarak degerlendirelim.

    mustafa denizli'nin galatasaray'a gelmesi benim gibi denizli'yi bilenler icin cok da sevincle karsilanan bir durum degildi. yine de su gercek ki futbol bilgisi hamza'dan daha iyidir, fakat denizli'nin futbol anlayisi 90'larda zincirlikuyu'ya gomuldu. bu bizim icin avrupada sorun teskil etse de turkiye'de bir sorun cikarmaz. cunku ulkedeki futbolun durumu icler acisi.
    80'lerin ortasindan beri futbol izlerim, hadi ilk zamanlari anlamamiz imkansiz ama geriye donup inceledigimizde de su cikiyor karsimiza, ulkede belli bir dizilis ve onun sadece 1-2 uygulanisi trend oluyor ve herkes ayni seyi yapiyor. yani 80'ler 3-5-2 ve turevleri ile gecerken 90'lar ikinci yarisiyla 4-4-2 ve tandem ogreniyoruz, 2000 basi 4-5-1 hayatimiza giriyor ve 2010'a yaklasirken 4-2-3-1 hayatimiza cikmamak uzere giriyor. butun 1.lig kulupleri ayni dizilisleri kullaniyor allah kelamiymis gibi.
    70'leri izlemedim ama bildigin kadariyla o donem de 4-3-3'u one dogru acilacak sekilde oynuyorlarmis. aslinda w'nun biraz daha defansif hali.

    mustafa denizli fazla garantici bir adam ve fazlasiyla klasikci. mesela terim surekli arayis icindedir, dizilislerle oynar, takima ilginc ne yapabilirim diye bakar, hucum oyuncusundan savunma yapmaya calisir. mustafa denizli tersini dener. savunma oyuncusundan nasil onde faydalanirima bakar. turkiye futbol tarihinin bence en teknik oyuncusu tugay, turkiye futbol tarihinin en hizli reaksiyon gosteren, en cevik dlp'si suat kaya dururken, selcuk'tan bile daha yavas ve teknigi kotu tayfur'u oynatirdi defans onunde.

    tayfur'u izlememislerin anlayabilmesi icin soyle ornek vereyim, bugun defans oyuncularindan biri selcuk'a sirti rakip kaleye donukken pas verse ve arkasinda 10 metre boyunca rakip yoksa selcuk once topa basar (cunku beli hemen donemez) sonra sag ayaginin acisina gore yonunu donmeye calisir ve etrafa bakar, gorebildigi alnda oyuncu varsa topu verir, yoksa biraz daha basip rakibi bekler, rakip ona gelince pas verir, ama iyi ama kotu pas. tayfur ise arkasinda 10 degil 20 metre bosluk olsa bile top kendisine atildiginda eger sirti rakip kaleye donukse hic topa basmadan tek pasla tekrar kendisine pas atan defansa pas atardi. bunu her mac, macin her dakikasi ve her rakibe karsi yapardi. tayfur bu kadar fiziksel olarak mevkisinde yeteneksiz, teknik olarak vasat bile olmayan bir adamdi. neden mustafa denizli oynatirdi? cunku tatfur sahada oyunu ozleyebilen ve kendini konunlandiran bir adamdi. sadece bu. bunun disindaki katkisi da defans ici de 3.stoper olmasidir.

    sirf tayfur orneginden dolayi en buyuk korkum denizli'nin chedjou'yu on libero gibi oynatmasiydi. cunku hem selcuk'u tekrar one itecek hem de takimin temposubu dusurecekti, sanki tempomuz varmis gibi. korktugum basima geldi ve chedjou orta sahada denendi. allah'tan selcuk'u one atmak yerine yine geride tuttu ki selcuk orada oynamaya basladigindan beri daha iyi mucadele edebiliyor. fakat chedjou'nun varligi orta saha dinamizmini olduruyor. savunmaya katkisi versin diye alinan kisi tam tersi savunmanin olmesine sebebiyet veriyor. cunku rakibi surekli kovalayamaz, adam stoper. rakibi karsilayip hamle yapmak baska bir sey, rakibin surekli uzerinde kalmak, hamle yapmak yerine skstirarak oynamak, cizgiye surmek baska bir sey. ve bunu tempolu yapmak zorundasiniz. chedjou bunu yapamaz. 30 yasindan sonra boylesne adamlar stopere cekilir, stoperden orta sahaya degil. popescu gibi adam bile tamamen defans oynamaya baslamisti 20'li yaslarini bitirmeden. marquez de oyle.

    chedjou hatasini tekrarlar mi bilmiyorum fakat denizli'nin iyi yapacagi seylerden biri dizilisi daha kolay olanlarla degistirmek olacaktir. buradan turkiye'deki dizilis olayina tekrar girelim.

    sozlukte galatasaray sadece 4-4-2 oynar diyen arkadaslar vardi. hayir her seyi oynayabilir esasen. ama su dogru, turkiye'de turk futbcusunun en kolay ve en rahat oynadigi hep 4-4-2 olmustur ve oyledir de. sebebi de basit, turk futbolcusu bosluk oyununu ve hizi bilmiyor. zaten hizli oyuncu sayisi az (burak gibi uzun adimlarla hizdan degil, cevik ve suratin birlesiminden bahsediyorum. burak'in hizlanmasi patinaj yapan araba gibi uzun suruyor) ustune hizli olan ender adamlar, gokhan tore gibi, futbolu surekli yavaslatarak oynuyorlar. ya gec pas vererek ya da topu sevgilisi gibi surekli ayaginda tutmaya calisarak.
    haliyle 4-4-2 bireysel hiza tamamen bagimli olmayan, sahadaki konumlanmasincok net ve belli bir oyun oldugu icin turk futbolcusu cok kolay adapte olabiliyor. belki bu saatten sonra avrupada bu dizilisin basarili olmasi icin yine bireysel hiza ve gecis futboluna ihtiyac vardir ve onlarsiz yine husran olabilir ancak turkiye'de cok rahat basari getirebilir.

    elimizde santrfor olmadigi icin sneijder'i ikinci forvet olarak degerlendirmek bizim icin en hayirlisi. simdi yapilanmadan bahsedelim.

    denizli'nin yaptigi ilk is tarik'i takima sokmaya calismak oldu. carole geldiginde muhtemelen denizli'nin en cok guvendigi isimlerden biri olacaktir. sabri'den kurtulus yok denizli de onu kullanacak gibi. fakat ara donem kampinda takimda suprizleri bekleyebiliriz. sinan gumus'e daha fazla sans taniyacagini dusunuyorum. sneijder'in saha ici gorevi biraz degisebilir. podolski'nin ise kesin degisecek. kamp donemini sabirsizlikla bekliyorum diyebilirim.

    taraftarin istedigi " nasil olur"a bakalim. taraftar baskili oyun ve hucum aksiyonlari gormek istiyor. denizli'nin eski 3-5-2'siyle bu olmaz. 4-2-3-1 ile kesinlikle olmaz. geriye denizli'nin kullandigi iki dizilis kaliyor, 3-4-1-2 ya da 4-4-2. yukaridaki 4-4-2 kismini aslinda biraz da bu nedenle ekledim. en kolayi bu gorunuyor. burak'in yedek oldugu, macina gore podolski'nin en onde ya da solda oldugu bir duzen. en ideali mi? bence degil. fakat denizli ideali degil kolayi yapan bir teknik direktor olmustur hep. aksi halde oyun ustunlugu icin tugay'i, hucum icin suat'i koyardi, garanti icin tayfur'u degil.

    bu iki dizilisin de nasil olabilecegini yazip ben nasil yapardimi ekleyecegim. ama ondan once yapilanma kismina ne eksigimiz var ve ne eklenebilir/cikartilabilir kisaca bakalim.

    sag cizgi eksigimiz var bu kesin. sag bek de degil sadece, sag onde oynayabilecek tek bir oyuncumuz yok. burak ve umut'un caresiz gorunen halleri de bir forvet ihtiyacina isaret ediyor. bu transferleri yapmamiz icin de takimdan gitmesi gerekenler var, takimin agirliklari ve negatif enerji yukleri. olcan'i bu gruba katabiliriz. kendi kariyeri acisindan gitmesi en mantikli olur. burak ya da umut'tan beri kesinlikle gitmeli. eger sene sonunda sabri gidecekse tarik'i bir takima kiralamak en mantiklisi olacaktir. koray kiralanmali.

    kimin gelecegi ise cok onemli degil. hatta daha da iddiali konusuyorum, sag kanat icin fransa veya almanya'dan, forvet icin ingiltere veya italya'dan herhangi bir oyuncuyu getirebilirler. takimin kimyasini dusunursek gelebilecek en kotu versiyonlar bile takima katki verecektir.

    dizlislerin uygulamasina gelince; 3-4-1-2, 10 numaralarin en sevdigi oyun olabilir. elimizdeki en onemli konu 3'lu savunmada kim olacak. bunu iki sekilde yapabiliriz.

    1. carole'u 3'lu savunma icinde kullanip carole, chedjou, denayer yapmak. bu sefer solda olcan'i tutmaz gerekece fakat en guclu 3'lu savunma ancak bu gruptan olusur.

    2. hakan, chedjou ve denayer. carole orta dortlunun solunda, saginda jose, merkez selcuk ve emre. derinde sneijder, ileride podolski ve keske sinan ama muhtemelen burak.

    bu cok riskli bir uygulama sayilir. bu nedenle denizli'nin yapabilecegi daha kolay ve garantici dizilise bakalim.

    4-4-2'yi 3 farkli sekilde oynayabiliriz.

    1- geri dortlu hep ayni kalmak suretiyle (carole, hakan, chedjou, denayer) yasin, emre, selcuk, jose. ilerisi sneijder ve podolski.
    burada yasin yerine emre'yi cekip merkezde bilal de dusunulebilir.

    2- podolski, emre, selcuk, jose. ilerisi sneijder ve burak/umut.

    3- emre, sneijder, selcuk, jose. ileride podolski ve umut/burak.

    bu 3 kadronun da kendine gore avantajlari ve dezavantajlari var .hepsini de ayri sebeplerle kullanabilirsiniz. deplasman icin asimetrik dizilip podolski'yi sola almak en mantiklisi. ic saha icin sneijder'i merkeze almak en mantiklisi. daha bireysel sonuclar icin sneijder-podolski en mantiklisi.

    benim en ideal cozumum ise bunlardan cok farkli. 2 sekilde galatasaray'in kisa vadede cozume ulasacagini dusunuyorum.

    1- sneijderli bir false 9 ve 4-3-3. sol forvet podolski kesinlikle, merkezde false 9 sneijder, sagda ilk adayim sinan ama o olmazsa da jose (nedeni arkasinda koymayi dusundugum kisi) orta saha kurgusu 1-2 olacak sekilde derinde selcuk, onunde solda emre ve jose ideali, jose ileride sagdaysa, solda bilal, saginda emre colak.

    2- en hardcore takim ise dar 4-3-3 oynar. orta uclu: sol sneijder, derinde selcuk, sagda emre colak/jose. sol forvet podolski, merkez sinan/umut, sag jose/burak.

    benim ideal dedigim iki cozumde de eksik olan sag oyuncu ve forvet. belki 4-4-2 yapmasi daha kolay ancak 2 makul transferle takim cok daha hizli ve modern futbola yakin bir sey oynayabilir. en onemlisi elimizdeki gercek degerlerden (sneijder, podolski, selcuk, emre, jose) maksimum verimi alabiliriz.

    ve bu kilit oyunculardan maksimum verimi alirsak aradaki fark nisan bitmeden kapanmis olur. sampiyonlugu bize form tutan burak ya da umut degil, bireysel becerilerinin disinda da verim verebilecek kilit oyuncularimiz getirecek. sneijder'den imkansiz bir golle degil, sneijder'in olusturdugu ataklardan gol bulmaya baslayinca sampiyon olabiliriz. bunun icin de futbolu bilen tamamlayici iki oyuncu gerekli, yildiz degil, futbolcu. forvet ve sag kanat.
  • 2
    uzun uzun öngörülerle değerlendirmek istediğim ancak "finansal fair play" başlığı sebebiyle öyle uzun uzadıya yazmam için sebep kalmayan yapılanma...

    http://www.sporx.com/...saray-SXHBQ509586SXQ

    yukarıdaki haberin açıklaması şu:

    -"galatasaray'ın normal şartlarda 2015-2016 sezonu için avrupa kupalarına katılmasının yasaklanması ve galatasaray'a en az 2 dönem transfer yasağı cezası gelmesi gerekiyor..."

    evet, kendimizi bu acı gerçeğe alıştırsak iyi olacak, galatasaray 3 dönemdir uefa'nın gözetimi altında, 2 dönem uyarı aldı, son dönem 1 sene erteleme talep etti, bu sene o 1 senenin sonu...

    sonuç?: galatasaray'ın yıllık zararı, yıllık gelirinin %70'inden fazla... bırakın borç kapatmayı, borcun artma hızını durduramıyoruz bile...
    ...ve bu durumda normal şartlarda avrupa kupalarına katılmamız ve transfer yapabilmemiz imkansıza yakın...

    2015-2016 yapılanmasına ilişkin söyleyebileceğim birşey varsa o da şu olur sanırım:

    - u20 takımından eli yüzü düzgün 7-8 topçu,
    - 2. lig ve anadolu ekiplerinden başarıya aç ve ayağı düzgün 4-5 topçu,
    - bunlara ek olarak muslera, sneijder, chedjou ve podolski'nin takımda kalmasının sağlanması,
    - takımın başına galatasaraylı ve yine başarıya aç, genç bir hocanın getirilmesi
    - önümüzdeki 4-5 sene için takımdan herhangi bir beklenti içerisinde olunmaması

    3. madde ile 5. madde tamamen çelişiyor farkındayım, hedefi olmayan bir galatasaray'da bu isimleri tutamazsınız, işte o durumda da bu 4 ismin takımdan finansa katkı sağlayacak biçimde bonservisli satışına izin çıkması en mantıklı karar...

    bunlar benim arzuladıklarım değil gerçekler...
    bana kızmayın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın