ışıl alben'in galatasaray'a dönmesi ve biraz da dördüncü yıldızı takmamız dışında beterin beterini, kötünün kötüsünü, dibinin de dibini gördüğüm yıl. en sevdiklerimi kaybettim, akıl sağlığımın bir kısmını kaybettim, mutluluğumu kaybettim, umudumu ve yaşama sevincimi kaybettim, yaklaşık 1200 saat nöbet bekledim, hapis yattım, işkenceye(pardon düşman ateşi altında ilerleme usülleri) maruz kaldım...
öğlenden itibaren artan ve gece 12'deki geri sayımla zirveye çıkan bir heyecanla girdiğim 2000 muhtemelen heyecanlandığım son yılbaşı idi. basit bir takvim değişikliğine o kadar anlam yüklemenin manasız olacağını erken öğrenmiştim de, altı boş olsa da kendi kendime sağlayacak bir motivasyon kıvılcımından dahi bu kadar uzak olduğum bir "yılbaşı" hiç ama hiç olmamıştı...
herkesin temkinli ya da uçuk beklentileri/hedefleri var yeni yıla dair. heryerde konusu geçince ben de bir ara kendime sordum bu soruyu. herhangi bir hedef bulamadım. üç beklentimin en gerçekçi olanı imkansız; gerisinden bahsetmiyorum bile...
keşke bir mucize olsa, ya da bütün bunlar kötü bir rüya olsa. uyandığımda tarih tekrardan 1 ocak 2015 olsa...
230 şafağa bile razıyım ama...