---
alıntı ---
3 temmuz’dan beri şike soruşturması kapsamında önce gözaltına alınan, sonra raporlu sayılan, ardından da tutuklanan f.bahçe başkanı aziz yıldırım 29 gündür suçlu birçokları için...
konuyu merakla takip ediyorum...
özellikle boğaz köprüsü yolunda polise “allah allah” diye saldıran, shaktar maçında sahaya giren azgın sarı-lacivert kalabalığı gördükten ve tiraj kaygısını hesap ettikten sonra, medyanın bu konuya bir hayli mesafeli durmasını da doğru bulmasam da anlayabiliyorum.
***
ama akıl ve izan varsa, böylesine ciddi bir konuda, taban tabana zıt 2 mutlak doğru da olamaz.
f.bahçeliler 2’ye bölünmüş durumda...
annem de birinci “duygusal” grupta olanlardan biri:
- f.bahçe aleyhinde hiçbir şey duymak istemiyorlar.
- yaşanan her şey dış mihrakların ve onların başarısını çekemeyenlerin komplosu...
- şike diye bir şey varsa herkes yapmıştı zaten düne kadar... niye kabak f.bahçe’nin başına patladı?
- aziz yıldırım’ın başına gelenlerde bir iş var. adam zaten hasta, onun üzerinden f.bahçe’ye ceza kesiyorlar...
- aziz yıldırım içerden çıkmazsa f.bahçe de küme düşecek.
***
“rasyonel” olan ikinci grup ise sesi az çıktığı için daha azınlıkta kalıyor.. onlara göre de:
f.bahçe kesinlikle şike yaptı. fazla bağırmanın manası yok. hatta ağırlarına gidiyor içine düştükleri durum, utanıyorlar.
- aziz yıldırım’a kızıyorlar. “mehmet ali aydınlar başkan olacak diye, üst üste 3 şampiyonluk sözü verdi diye, sırf kendi koltuğunu korumak için f.bahçe’ye tarihi bir leke sürdü bu adam” diyorlar... ama fazla ses edemiyorlar. çünkü azgın çoğunluktan korkuyorlar.
- ben nihat özdemir, ali koç kalibresindeki işadamlarının kafalarını bu kadar kuma gömebileceklerini hiç sanmıyorum. bal gibi biliyorlar şike yapıldığını, bu ayıbın kendilerini de bağladığını...
- buna rağmen aziz yıldırım meselesi ile f.bahçe’yi birbirinden ayır(a)mıyorlar... ya aziz yıldırım gazabından korkuyorlar ya da onun 13 yıldır mürit haline getirdiği f.bahçe taraftarından... dolayısıyla aziz yıldırım istifa etmiyor, f.bahçe de işin içinden çıkamıyor.
***
aziz yıldırım’ın telefon konuşmalarını teker teker okudum. 250 sayfa civarında... şunları yaptığı kesin:
- ali kıratlı, ilhan ekşioğlu, yusuf turanlı, abdullah başak ve birkaç kişi aracılığıyla etkin bir şike ağı kurmuş. bu adamlar kulüpten çıkan paraların bir bölümünü cebe indirmiş bile olabilir ama f.bahçe şike yapmış... çok açık ki, bu ekip daha önce de bu işlerde mesai yapmış, uzman kişiler...
- f.bahçe-ibb maçı (2-0) kesin şike... i.akın ve iskender maçı satmış.
- bursa-ibb maçında (1-1) 4 oyuncuya 60 bin lira teşvik ödenmiş. bursa puan kaybedip zirve yarışından düşsün, f.bahçe ile trabzon başabaş kalsın diye...
- aziz yıldırım, kendi maçlarından önceki hafta emenike sakatlandı diye küplere biniyor telefonda. verilen bazı paralar geri istenmiş, hatta alınmış. menajerler birbirine girmiş. aziz yıldırım o kadar da açık etmek istememiş durumu...
- g.saray-trabzon maçı için adnan sezgin ile bağlantı kurdurmuş, ne olur ne olmaz diye...
- bucalı musa’yı ayarlaması için cemil turan ve ilhan ekşioğlu’nu devreye sokmuş ama ret cevabı almış.
- federasyon başkanı ile ilgili federasyon yöneticilerine sarfettiği sözler buram buram tehdit kokuyor. hep para veya “adalet” adı altında bazı talepleri oluyor. istemediği bir şey olunca “yarın basın toplantısı yapıyorum, hepinize gününüzü göstereceğim. sizi ben seçtirdim arkadaş” diyor.
- kim ne derse desin federasyondan vadesi gelmemiş 12 milyon lira alması bu baskının doğal sonucu... benim anladığım hep anlattığı gibi ekonomisi öyle düzgün değilmiş f.bahçe’nin...
- benim kulağıma gelen ama ‘tape’lerde yer almayan başbakan’la ilgili bazı sözleri de var.
***
aziz yıldırım bunların hepsini başarı için, f.bahçe’yi şampiyon yapmak için, önümüzdeki yıllarda daha rahat o koltukta oturmak için yapıyor.
belki de futbol dünyasının doğal işleyişi bu... bu kayıtsızlığı başka bir kavramla açıklamakta zorluk çekebiliriz çünkü.
şu saydığım maddelerden 2 sonuç çıkarıyorum:
- f.bahçeliler bir zahmet karar versinler. f.bahçe büyüklüğü çok övündükleri islam çupi sözündeki gibi “kupalara bağlı olmayan başka bir büyüklük müdür?”
- yoksa her şart altında kazanmak ve bunun için her şeyi göze almak mıdır?
bu soruların cevabını bulanlar, aziz yıldırım meselesine daha steril bir gözle bakabilir.
***
bu, parmaklıklar arkasındaki birini suçlama yazısı değil, onun neyle suçlandığını anlatabilme çabasıdır...
düne kadar bu yapılanlar normalmiş, ama artık değil ne yazık ki...
aziz yıldırım’ın avukatı faik bey’in medyaya söylediklerini balyoz ilk ortaya çıktığı dönemdeki çetin doğan’ın haline benzetiyorum.
“türkiye değişiyor” sözünün az kaldığını, artık değiştiğini bile anlamıyorlar sanki...
bu işin tek duygusal yanı, değişimin sancılı, zaman zaman adil olmayan, insan onurunu ayaklar altına alabilen yanlışlar da yapması...
allah aziz yıldırım’a ve eşi gonca’ya sabır versin...
---
alıntı ---
http://gss.gs/hd