uluslararası hukukçular derneği'nin açıklaması imiş.
---
alıntı ---
uzun bir süredir gündemi meşgul eden ve uzun bir süre daha meşgul edeceği anlaşılan şike soruşturması kapsamında yaşanan bazı gelişmeler ve özellikle türkiye futbol federasyonunun 11.7.2011 günü ve sonrasında yaptığı açıklamalar, konu hakkında aşağıdaki açıklamanın yapılması gereğini doğurmuştur.
spor karşılaşmalarında şike yapılması veya teşvik primi verilmesi eylemleri ceza hukuku yönünden bir suç teşkil ettiği gibi spor hukuku yönünden de bir disiplin ihlali olarak kabul edilmektedir. bilindiği gibi spor hukukunda şike, teşvik primi ve diğer yasak fiil ve davranışlar ile bunlara uygulanacak yaptırımlar 14.4.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanun’la düzenlenmiştir.
bu kapsamda, tff liglerinde yer alan kimi futbol kulüplerinin yönetici, futbolcu ve öteki yetkilileri hakkında istanbul özel yetkili cumhuriyet savcılığı tarafından başlatılan adli soruşturma, ceza muhakemesi kanunu hükümlerine göre yürütülmektedir. suç soruşturmasının bir evresi olarak hazırlık soruşturmasında alınan gizlilik kararı nedeniyle, soruşturma dosyasında yer alan ve adli kolluk güçlerince elde edilen bilgi, belge ya da delillerin başta tff olmak üzere öteki kurum ve kuruluşlardan gizlenmesinin hukuka uygun olduğu ortadadır. bu yönden son günlerde yaşanan gelişmeleri hukuka ve yasalarımıza uygun kabul ettiğimizi belirtmekteyiz.
ancak, futbolda şike yapıldığı veya teşvik primi verildiği yönündeki savların spor hukuku yönünden bir disiplin ihlali oluşturduğu da gözden kaçırılmamalıdır. bilindiği gibi türk futbolunu sevk ve idarede tek yetkili organ olan özerk türkiye futbol federasyonunun yetkili organlarının ve bu organlarda görev yapacak kişilerin nasıl hareket edecekleri ya da yükümlülüklerinin ne olduğu tff statüsünde açıkça belirtilmiştir. buna göre; tff’nin organ veya kurullarında görev alanlar ile tff’nin yetkilileri fifa, uefa ve tff’nin statülerine, talimatlarına, düzenleme ve kararlarına ve ayrıca kendi faaliyetleriyle ilgili olması halinde fifa’nın etik kurallarına ve fair play kurallarına uygun olarak bağlılık, dürüstlük ve sportmenlik ilkelerini gözetmekle yükümlüdürler. bu düzenlemeden hareketle, türk futbolunda ortaya atılan şike ve teşvik primi savlarının futbol mevzuatı hükümlerine göre (5894 sayılı kanun, tff statüsü, futbol disiplin talimatı ve etik kurulu talimatı) ivedilikle incelenerek karara bağlanmaları zorunluluğu bulunmaktadır.
önemle belirtmek gerekir ki, futbol disiplin talimatında tanımlanan ve yaptırımının ne olduğunun belirtildiği şike ve teşvik primi eylemleri nedeniyle tff’nin konuyu etik kurulu’na sevk ettiğini basından öğrenmiş bulunmaktayız. tff’nin yönetim kurulu ile hukuk kurullarının görev ve yetkileri ile yargılama usul ve esasları futbol mevzuatında açıkça düzenlenmiştir. bu kapsamda, suç soruşturması yargı tarafından kendi kurallarına göre yürütülürken, futbolun etik ilkelerine, fair play kurallarına aykırılık oluşturan eylemlerin varlığı konusunda en küçük bir ihtimal olması halinde dahi tff’nin yetkili organlarının adli soruşturmanın sonucunu beklemeksizin kendi kurallarına göre disiplin soruşturmasını başlatması ve eldeki bilgi, belge veya öteki bulgulara dayanarak bir karar vermesi gerekmektedir.
unutulmaması gerekir ki, suç soruşturması ile disiplin soruşturması bağlı olduğu usul ve esaslar yönünden kimi benzerlikler göstermekle birlikte, tff’nin yetkili hukuk kurullarının (etik kurulu, disiplin kurulu ve tahkim kurulu) karar vermesi için adli soruşturmanın sonuçlanmasını beklemek zorunluluğu hiçbir şekilde bulunmamaktadır.
bu çerçevede, henüz tff tarafından soruşturma yapılmamışken;
-uefa’ya avrupa kupalarında “gündemdeki soruşturmanın tarafı olan kulüplerin de” yer aldığı türkiye’yi temsil edecek listelerin gönderilmesi,
-türkiye liglerinin başlamasının içinde bulunulan üst düzeydeki güvensizlik ortamına rağmen ertelenmemesi,
-tff’nin açıklamalarında ki farklı ve çelişik yorum prensipleri,
maalesef uzun sürede türk futbolunun her yönde ciddi manada zarar görmesi sonucunu doğuracaktır.
unutulmamalıdır ki, uefa’nın ve fifa’nın ulusal bazdaki gelişmelerle ilgili alacağı tedbir ve kararlar tamamen türkiye futbol federasyonu’nun alacağı kararlar yönünde şekil almaktadır.
işte temel nokta ve temel problem buradadır ki, inisiyatif sahibi tff’nin yukarıda bahsettiğimiz hususlarda alacağı ve daha doğrusu almış olduğu kararların sonuçları ile de uefa türkiye’yi mesul sayacaktır. uefa ve fifa yerleşik kararlarında, bilinmelidir ki iddiaların doğru çıkması, türkiye’nin uluslar arası tüm müsabakalardan (milli müsabakalar dahil) uzun süreli men cezası alması sonucunu doğuracaktır.
türkiye’nin sadece tüm uluslar arası müsabakalardan men’i değil, bahis ve benzeri meseleler yönünden de geriye dönük maddi sorumluluklarını da beraberinde getirecektir.
bu bağlamda tff tarafından ivedi bir şekilde olayın soruşturulmasının ve gerekirse bu soruşturma sonuca bağlanıncaya kadar liglerin ertelenmesinin türkiye’nin uluslar arası alandaki imajı açısından daha doğru olacağı kanaatindeyiz.
kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.
---
alıntı ---
http://www.uhder.org.tr/...fa=icerik&sid=47