benimsemediğim bir laf var : vur , kır, parçala, bu maçı kazan! şeklinde.
işte bu maç tam da böyle bir maç. insanların hayatlarında dönüm noktaları vardır, girdiği bir sınav, bir iş görüşmesi ya da evleneceği kadınla tanıştığı an gibi. futbol takımları için de böyle durumlar söz konusu. tam bu noktada, bu maçın önemini örneklerle anlatmaya çalışırsak: skor 2-2 , 2-0'dan gelmişiz, uzatmalar oynanıyor, ümit davala penaltı için topun başına geldi, atarsa tarih değişecek, peki ya atamazsa?
çok iyi anladınız.
bu maçta alınacak galibiyet dışındaki her sonuç, bizi amansız bir kaosun içine sokacaktır. abarttığımı düşünenler olacaktır, ama öyle değil. şu an keskin bir kılıcın üstünde yürümeye çalışan cambaz gibiyiz, üstümüze bir şeyler atıyorlar takılıp düşmemiz için. aşağıda akbabalar bizim düşmemizi bekliyor. kaybedeceğimiz çok maç olacaktır; olsun da... ama bu maç olmaz, bu maçta takılmamalıyız ve asla düşmemeliyiz...
sahi ya ümit o penaltıyı atamasaydı?
(bkz:
3 kasım 1999 galatasaray milan maçı)