bu sene izlediğim kadarıyla anadolu efes gözlemimi yazmaya çalıştım. bu maçın galatasaray ve euroleague geleceği adına önemini anlatmaya sayfalar yetmez ama bu maç özelinde...
- yarı sahada baskıyla başlayan savunma ve rakibi erken şut tercihine zorlama.
- sinan ve kinsey gibi atletik, uzun kollu kısalarla arka alan savunmasında işleri sıkı tutma.
- rakibi mümkün olduğunca dış şuta mahkum etme ve baraç oyundayken ikili sıkıştırmalar yerine yeterki uzuna top inmesin gerekirse penetre edebilir, şut atabilirler prensibi.
anadolu efes'in savunmada şu ana kadar yapmayı planladığı düzen bu. bazı maçlarda özellikle yavaş tempoda oynayan milano ve kısmen partizan maçlarında tutan bir senaryo oldu. fakat yüksek tempoda oynayan real madrid ve tempoyu yükseltebilen maccabi ve mallet'in oyunuyla ilk spirou maçlarında bu savunma başarısız oldu.
başarısızlığın temel nedeni yüksek tempoda oynayabilen takımlarda ve oyun kurma konusunda tek bir opsiyonu olmayan takımlara karşı ya da set hucumdan daha çok fast-break düşünen takımlara karşı pek tutabilecek bir savunma anlayışı değil bu. hatta onların ekmeğine yağ sürer. oysaki belirli aralıklarla set hucumu yapan takımların ritmini bozmaya yarayabilecek bir oyun tarzıdır.
anadolu efes kısa rotasyonu çok kısıtlı olduğu dönemlerde bile stratejiyi denedi. öyleki kinsey'in sakat, vlado'nun formsuz olduğu dönemde kerem tunçeri'nin yaklaşık 35 dk süreyle oynadığı maçlarda kendi ayağına sıkarak gereksiz yere bu riski aldı. hem maccabi deplasmanında hemde real madrid maçında maçın sonuna fiziksel olarak düşmüş vaziyette çıktılar ve kaybettiler.
biz bunu nasıl kendi lehimize çeviririz?
öncelikle 4 guardla başladığımız sezonda artık 5 guarda çıktık fakat ne yazıkki ender'in sakatlığı ve tutku'nun hastalığı nedeniyle öngörüler biraz kağıt üzerinde kalabilir. tam kadro olacağımızı varsayarak konuşuyorum. 2 guardla oynayacağımız için kısalarda bir avantaj sağlayacağımız düşünülebilir. bende aynı kanıdayım. fakat özellikle bu tam saha baskıyı nasıl aşacağımız ve topun hızlı dolaştığı bir hucum takımı olduğumuz için uzun kollarıyla pas kanallarını rahatsız edecek kinsey&sinan'ın varlığını nasıl pasifize edeceğimiz en önemli konuların başında geliyor.
burada en büyük avantajımız bizim efes'in oyununa düşmeyecek bir takım olmamız. yani "- aa ben boşum dur şutu atayım" diyecek bir oyuncu topluluğu yok parkede. tam tersine daha müsaiti bulmaya yönelik bir oyun planı hakim. bununda en büyük faydasını onların bu boş şutlarda getirecekleri yardım savunmasından bulacağımız sayılarla göreceğizdir.
yinede bu tam saha baskı mevzusunun özellikle bizim pas alış-verişlerinde daha kısa düşünmemize yol açacağı için handikabımız da olacaktır.
tahminim efes'liler bu maça genel olarak savunma üzerine çalışıyorlardır. amaçları bizi 65 sayının altında tutmak olacaktır. çünkü onlarda biliyorlar ki bireysel olarak efes'in sayı potansiyeli daha fazla. ancak savunmada bizi durduramazlarsa spirou-tofaş maçlarının bir benzeri olabilir.
özellikle bizim p&r'lerimizi durdurmaya yönelik hamleler peşindelerdir. bu açıdan büyük bir avantajları var baraç'ı daha fazla kullanabilirler. baraç'ın savunmada en büyük handikabı kalıplı uzunları birebirde savunmakta zorlanması. bizim pota altında sırtı dönük kullanacağımız bir 5 numara olmadığı için baraç'ın bu handikabını avantaja çevirme olanağımız pek yok ve onlar içinde baraç gibi bir hucum silahını bol bol kullanmak demek olacaktır. ligdeki maçta olduğu gibi.
efes'in hucum silahlarına gelirsek çok bilinmeyenli denklem değil. kerem tunçeri oyundaysa gayet akıcı, topun her oyuncuya en doğru anda inebildiği bir organizasyon yaratabiliyorlar. fakat özellikle vlado oyundayken .........................................
*- hızlı hucumlar. doğuş-sinan-kinsey gibi savunmacıların sayesinde euroleague'de maç başına 8 top çalan ve bunları fast break sayısı olarak bitirebilecek oyuncular sayesinde ciddi bir avantajlarının olduğunu söyleyelim.
- sasha vujacic'in screen'den çıkıp yolladığı üçlükler.
- baraç'ın boy avantajını kullanıp pota altında bitirici rol üstlenmesi.
- batista'nın hucum reboundları ve ekstra sayıları.
- gerektiği zaman skorer kimliğini ön plana çıkartabilen kerem tunçeri'nin varlığı
- ve son olarak avrupanın en elit hucum silahlarından dusko savanovic.
son maddeye kadar olan her şeye çözüm getirmenin yolları bulunabilir fakat savunmada en zayıf olduğumuz yer olan 4 numarada dusko'nun varlığı bi' hayli can sıkıcı ya da ben ona hayranlığımdan biraz fazla abartıyorum.
bu konuda avantajımıza olacak tek konu dusko'nun 4 numarada fazlaca süre alıyor olması ve yeni transferimiz boris savovic'in oynayabilecek olması.
bu sene zone savunmayı pek tercih etmediğimiz için yine adam adama göreceğizdir maçın büyük bölümünde. göksenin'le kerem tunçeri'yi kitleme yoluna gider miyiz, eğer gidersek bu nasıl sonuç verir yine maçın önemli detaylarından olacaktır.
pota altında baraç'a ikili sıkıştırmalar gelecek mi, gelirse bunu kimin adamından yapacağımız da çok önemli.
son olarak anadolu efes'in bize karşı dezavantaja sahip olduğu ve başını yakabilecek birkaç detay.
1) ufuk sarıca - oktay mahmuti eşleşmesi. ufuk sarıca iyi bir coach olmadığı gibi pek saygılı bir coach da değil. maçı kişiselleştirebilecek bir yapısı var. bu onlara zarar verir.
2) vlado ilievski ya da zabian dowdell: hangisi daha çok süre alırsa alsın. hazır olmayan ve faydasız görüntü veren bu iki isim kerem yorulduğunda onların oyununa en büyük zararı verecektir. bu maddeyi kerem'in yorgunluğu olarak da algılayabiliriz.
3) sasha vujacic ve bir türlü bulamadığı şut ritmi.
4) dusko savanovic'in verimli kullanılamaması ve 4 numarada yalnızlığı.
5) son maçlarda uzun rotasyonunda yaşanan faul problemleri.
maçı kazanmak haftaya olympiacos önüne son 8 için çıkmak manasına gelebilir. bize bu grupta 2 galibiyet bile yetebilir 3 galibiyet ise sayı averajlarına takılmadan son8'i getirir.