• 194
    selamlar. hazır ortalık sakinleşmişken bi kaç kelam edeyim maçla ilgili naçizane. zaten teknik taktik analiz bir çok kişi tarafından yapılmıştır. 3lü savunma-4lü savunma. cavanda, linnes, yasin, carole bunlar konuşulmuştur sözlükte entrylere de pek bakamadım. ama ben olaya farklı bi açıdan yaklaşmak istiyorum.

    trabzonspor bugün bizi sahada futbol olarak evire çevire dövdü. resmen sahadan sildiler. bunu yaparken de yedek kulübesinden gelenler dahil kullandıkları 14 oyuncunun 3'ü altyapı kökenli (mustafa akbaş, yusuf erdoğan ve yusuf yazıcı). yusuf yazıcıya da ayrı bi parantez açmak lazım. 20 yaşında olup bu kadar teknik olup bu kadar az topla haşır neşir olan, sade futbol nedir bize gösteren, oyunu inanılmaz okuyan, genç yetenek olmanın illa topla her buluştuğundan çalım denemek olmadığını gösteren bi adam yusuf. inşallah yoldan çıkmaz ve türk futboluna büyük katkılarda bulunur. yusuf erdoğan ve mustafa akbaş sonradan girdikleri maçta ellerinden geleni yaptılar. daha 19 yaşındayken trabzona gelen bir başka oyuncu onur'u altyapıdan saymadım bu analizi yaparken. onunla birlikte 2 ilk 11, 2 hamle adamları altyapıdan. öte yandan oyuna girmeyen bir başka oyuncuları zeki yavru da trabzonspor altyapısından yetişmiş bir başka isim.

    gelelim galatasaray'a. tudor geldikten sonra formasına kavuşan semih kaya altyapımızdan çıkan tek oyuncumuz. öte yandan yedek kulübesinde başlayıp yedek kulübesinde bitiren sabri de bir başka altyapı ürünü galatasaray'ın. geri kalan oyuncular ya yabancı, ya da başka kulüplerden galatasaray'a transfer olmuş oyuncular. şimdi ben şunu merak ediyorum. koskoca galatasaray spor kulübü'nün altyapısında, luis cavanda denen şu adamın gösterdiği performansı gösterecek bir tane stoper yok mu? bakın ilerinin yıldızı olmasına falan gerek yok. cavanda'dan iyi bir performans göstermek zor bir şey değil. adamın oyun zekasını, gerçek zekasına çevirmeye kalksak 2x3 işlemini yaparken kağıt kalem ister. bu nasıl bi rezalet.

    bu arada sahada galatasaray'ın altyapısından yetişmiş oyuncu sayısı 3! kırmızı kart görene kadar podolski'ye nefes aldırmayan, hava toplarını silip süpüren uğur demirok galatasaray altyapısından yetişme.

    gelelim bir başka noktaya. galatasaray'da bugün forma giyen 14 oyuncunun 3'ü (yasin, selçuk, cavanda) geçmişte trabzonspor forması giymiş isimler. altyapıdan çıkma değil hiçbiri, ancak özellikle selçuk trabzonspor'da rüştünü ispatladı bildiğiniz üzere.

    yani nereye varıyorum buradan. bu maç değer üreten bir spor kulübü ile, dengesiz ve sağlıksız bir şekilde tüketen bir spor kulübünün maçıydı. bir tarafta eskiden obez olan ve yeni yeni genç, üretken, kendine dikkat eden "fit" bir takım olan trabzonspor ile durmadan yiyen, yediğiyle doymayan çünkü kalitesiz yiyen, yılların obezi galatasaray'ın koşu yarışını tabii ki trabzonspor kazandı. hem de tur bindirerek!

    trabzonspor nasıl fit oldu kısa sürede. en başta gittiği hastahaneyi değiştirdi! doktoruna ve hastasına güvenen, arkasında duran her fırsatta sabır kelimesinin altını çizen usta hastahaneleri ve dr.ersun yanal trabzonspor'u iyileştirdi.

    galatasaray'ın bu yaz acilen bir diyet ve spor programı uygulaması gerekli. doktor biraz inatçı, biraz tecrübesiz ama ışık var, tek ihtiyacı hastahanenin komple yıkılması ve kendi istediği programları uygulayabileceği bir yapı. bu hastahane yıkılır mı? liseli yapılanması böyle güçlü ve bunak kaldıkça, zor gibi duruyor...

    edit: imla
  • 197
    trabzon akilli oynadi. hatta trabzon galatasaray gibi büyük bir takim hüvviyeti ile oynadi, galatasaray ise siradan bir anadolu takimi gibi. yok lan, o kadar bile oynamadilar terbiyesizler. 90 dk. o kadar da belliydiki gol atamayacagimiz. 7-8 hafta öncesinin kabiz futbolu vardi adeta. sakatliktan düzelememi$ bir sneijder. forvetsiz, defanssiz bir takim. 2 haftadir bir $eyler yapmaya çali$an selçuk ve 2. yari oyuna giren rodriguez di$inda biraz da yasin iyi göründü. trabzon çiki$ta bir takim ve daha komple bir ekip. takima devre arasi katilan futbolculari olmasina ragmen sahada daha uyumlu bir görüntü çiziyorlar. biz ise lig bitse de eve gitsek havasindayiz.

    trabzon'un 1. golünde topa ilk vuran vatanda$ bombo$. ayriyeten kale çizgisi üzerinde 2 oyuncumuz olmasina ragmen gole engel olamiyoruz. bir acayip $ey. 2. golde ise carole'un uyu$uklugu ile kaptirilan topta geldi. o dakikaya kadar maç iki orta saha arasinda geçiyordu ve gs daha iyi oynamaya ba$lami$ti. golden sonra sahada olmayan sneijder de çikinca pozisyon olu$turmak iyice zorlandik ve 10 ki$ilik rakibimize boyun egdik.

    tudor için henüz bir yorum yapmadim. bu sene de yapmiycam. takimi avrupa kupalarina götürürse kalacaktir diye dü$ünüyorum. 5.-6. falan olursak kiçina teneke baglayip gönderirler gibi.
  • 198
    maalesef tudor'un göz göre göre verdiği maç. o dönem cezalı olduğum için mecburen şimdi yazıyorum.

    maça 3-4-3 ile başlıyorsun ama stoperlerin cavanda, semih ve carole, üçünün de pres altında top kullanma yetenekleri içler acısı. trabzonspor deli gibi önde basıyor, bu sebeple stoperlerden topu çıkaramıyorsun. ortasaha oyuncularının zaten top çıkarma özelliği yok. sneijder ve bruma geriye top almaya gelse rakip yarısahada oyuncun kalmayacak. çünkü 3-4-3'ün temel esprisi bu adamların serbest biçimde oynayıp enerjilerini hücuma saklayabilmeleri zaten. onları da geri çekersen 3-6-1'e dönmüş olursun. kısacası sistem çöküyor, trabzonspor sürklase ettiği ilk yarıyı 1-0 önde kapatıyor, bir topu da direkten dönüyor. senin ise kontrataktan doğan yalnız iki tane etkisiz pozisyonun var.

    buna rağmen devre arasında sistem değiştirmiyorsun, oyuncu da değiştirmiyorsun. sanki sorun oyuncuların motivasyonuymuş gibi "hadi aslanlarım alın şu maçı" diye gaz verip yolluyorsun. ikinci yarı başlayalı 5 dakika dolmadan linnes top kaptırıyor, defanstaki her oyuncu pozisyonunu kaybediyor, ortasaha oyuncuları önde yakalanıyor, yusuf yazıcı elini kolunu sallaya sallaya ikinci golü atıyor. o dakikadan sonra trabzonspor 10 kişiyle "çanakkale geçilmez" oynayacağı için zaten maç bitiyor. şansın yaver giderse maksimum bir puan alabilirsin, maalesef onu da alamıyorsun.

    işin enteresan tarafı tudor'un maçtan sonra "trabzonspor'un bu kadar atak oynamasını beklemiyorduk" diye röportaj vermesi. hocam beklemiyordun ve ilk yarıyı bu sebeple yenik kapattın, sorun yok herkes yanılabilir. iyi de ikinci yarıda neden aynı iflas etmiş taktikle çıkıyorsun? baktın trabzonspor beklemediğin şekilde atak oynuyor, o zaman sen de ikinci yarıya ona göre çık. rakibinin beklerinin arkasına pas at, 4'lü defansa dönüp kanatlardan yüklen, beklerini aktif biçimde hücuma çıkar. 3-4-3'le zaten hiç şansın yok. tudor bu maçın ikinci yarısına hangi mantıkla çıktı gerçekten anlayamadım.

    umarım tudor'un yaşadığı bu maça özel bir akıl tutulmasıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın