• 181
    maçın özeti:
    ---------------

    yürüyerek kazandığımız maç. son 10 dk. rakip 10 kişi kalmasına rağmen bize üstünlük sağladı. takım son 10 dk koşmadı sadece yürüdü. her 2 yarıda da rakip ceza sahasına yeterince adam sarkıtamadık,baros çok yanlız kaldı.

    3 gol atmamız sorunları görmememize sebep olamaz. takım'ın orta sahası hala yeterince tempolu değil. kondisyonumuz ise maçı tamamlamayı yetecek düzeyde değil.
  • 184
    skor aldatmasın gayet güzel oynadık.

    tamamen yeni oluşturulmuş bir takım eğer 2. maçında kalesinde pozisyon görmüyor ise. (üçüncü golden sonrakileri saymaya gerek yok orda maç bitmişti) yediği pozisyonda tamamen şanssızlık üzerineydi.

    hücumda en çok etki beklediği oyunculardan birisi selçuk henüz tam ısınamamış baros ise kayıpları oynarken bu kadar güzel pozisyonlar bulup 3 gol atıp bi 4-5 tanede kaçırıyorsa.

    her ne olursa olsun bence iyi top oynamış sayılmalıdır.
  • 185
    kesinlikle çift forvet oynamamız gerektiğini gösteren maçtır. kötü futbolla da olsa kazandık. oyuncu ve sistem değişikliği tam zamanında yapıldı. iyiki ikinci hafta maçını ibb ile oynamadık. içerde alınacak mağlubiyet yada beraberlik daha ağır yaralar açabilirdi.

    seyirci sayısı 36000 i bulamamıştır. bilet ve kombine fiyatları düşürülmeden kolay kolay 50000 i göremeyeceğiz sanırım.

    maç 1-1 giderken bir kısım taraftarın neden servet diye bağırdığını anlayamadım. 1-2 den maçı çevirip daha çokmu heyecanlanalım istediler *
  • 191
    ujfalusi'nin yanında gökhan değil de neill oynamış olsaydı tek bir pozisyon bile vermeden maçı tamamlardık.

    paslaşmalar oldukça iyiydi. kanatlara çok daha fazla top indirdik ve pozisyon yarattık. takım savunmasını daha da üst düzeylere çıkardığımız zaman saçma sapan gol yeme huyundan da kurtulmuş olacağız. oda ancak haftalar ilerledikçe oturacak bir şeydir.
  • 192
    mactan yeni gelmis biri olarak hemen ozetimi geceyim:

    kuzey ve guney tribunleri disinda tribunler kellesmis. eski kapali artik neredeyse yok, adamlar birtek biricik sevgilime kalktilar o da zorla. numaraliyi zaten gectim. ultraslan kuzey 4cu kata da baya eleman yollamis ustune davul koymus. adamlar 1ci kattaki gibi kontrol saglayamadiklari icin cok sinirleniyorlar. genellikle ergen amigolari sinir hastaliklari bolumunden sectiklerini dusunuyorum. sarpin golunden 2ci golumuze kadar tribunlerden cit cikmadi, sonrasi malum. oyun olarak diye bilirimki baros bitmis. ha yardima geleni cok az ama baros artik pas veremiyor ya da gozleri zayiflamis. kanatlari kotu kullandik, sutlar vasat. ayrica sabri reyise deyinirsek cok uzulerek soyluyorum gitme vakti gelmis.
  • 193
    maçın ilk 20 dakikasında iyiydik.melonun attığı mükemmel golden sonra bir kaç dakika daha oynadık.daha sonraki 40 45 dakika boyunca rezalet bir oyun sergiledik.elmander ve sercanın oyuna girmesi,dolayısıyla çift forvete dönmemiz maçı değiştirdi.sercanın pası da elmanderin şutu da çok çok iyiydi.penaltı saçmaydı,karar ağır.zaten 3-1 olduktan sonra bir iki pozisyon dışında yine durgunlaştık.maçın en iyisi meloydu.riera,elmander ve sercanı beğendim.kazım berbattı,selçuk da kötüydü.gökhan zan,sabri her zamanki gibi.eboue yine kötüydü maalesef.takımın durumu şu anda kötü ama gerçekten ışık var.takım birbirine uyum sağladıkça,zamanla çok daha iyi olacağımıza inanıyorum.
  • 194
    ben melo'yu bu maçta çok beğendim. gol attığı için değil dikkatimi çeken savunmada sezgilerinin çok kuvvetli olması. hücumda da devamlı ileriyi düşünüyor. sabri reyiz ise düşüşlerde, acil toparlanması lazım reyizin. gökhan zana da pis taktım bu arada. ağzıyla kuş tutsa yaranamaz bana, bu takımda yeri yok. takım olarak ise iyi olmasak da umut verdi bana ama sol bek ve bir santrafor şart bide gökhan zansız bir defans.
  • 195
    özellikle melo ve ujfalusi'yi çok beğendim. kazımla birlikte sanki 1 kişi eksik oynadık. onun yerine sercanla başlayıp hem barosa yardımcı olarak kullanıp hem de rakip defansı yorabilirdik. kazım'ın ne zaman ne yapacağı belli olmuyor, arada yedek kalması belki forma bulduğu maçlarda daha hırslı olmasını sağlayabilir. bunun haricinde orta sahada yardımlaşma eksikliğinden kaynaklanan çok gereksiz pas hataları yaptık. takım birbiriyle oynamaya alıştıkca bu hatalar azalacaktır.

    ayrıca geçen seneden beri peşimizi bırakmayan şanssızlığımız devam ediyor. melonun engellemeye çalıştığı bir top ve saçma sapan bir m.sarp vuruşuyla saçma sapan bir gol yedik. geçen sene de rakibin tek atağında saçma sapan hareketlerle gol yeme durumu çok başımızı ağrıtmıştı. en az 10 puan sırf bu yüzden kaybımız vardı ve getirdiği moral bozukluğu da o puanlardan daha önemli dezavantaj oluşturdu. umarım artık bu şanssızlıklar yakamızı bırakır.

    edit: imla
  • 197
    eboue'nin enteresan pas hataları yapmasına rağmen kendini beğendirdiği, melo'nun adeta bir maestro gibi oynadığı, elmander ve sercan'ın "4-4-2 var, huzur var" dedirttiği, riera'nın ışık verdiği, selçuk'un bu takımın bel kemiklerinden olduğunu gösterdiği, ujfalusi'nin defansta taş gibi bir oyun ortaya koyduğu ;

    gökhan zan ve hakan balta'nın saç baş yoldurup klasik yorumlar yapmamıza devam ettirdikleri, engin baytar'ın elinin ayağının birbirine dolaştığı, baros'un formsuz olduğunu

    gördüğümüz maç olmuştur. buradan maçı babamla beraber izlememe vesile olan afffection abime çok teşekkür ederim. büyüksün valla abicim, çok sağol.
  • 198
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 2
    sabri 0
    ufoluji 5
    gökhan -1
    hakan balta -2
    melo 8
    aboue -4
    selçuk 3
    baros 0.5
    riera 0.75
    kazım 0

    zurnanin zirt dediği an:
    -mustafa sarp’ın vuramadığı topun gol olması, golü kendisi atmış gibi sevinmesi, ikinci yarıda oyundan çıkması, galatasaray taraftarından küfür yemesi.
    varil:
    -aboue; fildişli olmasa, arsenal’den transfer edilmese, normal bir futbolcu demeye bin şahit ister. zayıflamış sumo güreşçisini andırıyor.
    gladyatör:
    -melo; pitbull, takımda futbolcuya benzer tek futbolcu. büyük maç futbolcusu, 5 maça kalmaz, galatasaray efsanesi olur.
    borozanci:
    -kuddisi müftüoğlu; var mı yokmu belli değildi. demek ki iyi yönetim gösterdi. futbolcular hakemin işini kolaylaştırdı. hakemlik en ufak bir olay olmadı. nerdeyse düdük çalmadan maçı tamamladı.
    bir soru – bir cevap:
    arena ne zaman tıklım tıklım olur?
    fener maçı hariç hiçbir maç bu stadyum dolmaz.
    imparator:
    ligin en kötü takımına karşı, arena’da tek santraforla oynamak neyin nesidir? her zaman gök tanrı yapacak değil değişikliği. beraberlik golü gelince, mecburiyetten elmander’i soktu, arkadan goller geldi. ölüsü olan bir gün ağlarmış, delisi olan her maç. kulübede hocamız değil, delimiz var artık.
    -
    ordakiler:
    -oradakiler için durum çok vahim. maça gittiğime bin pişman oldum. büyük maç haricinde de kolay kolay bir daha gitmem. sradyumdan çıkış 2 dakika, maç bittikten tam 1.5 saat sonra kendimizi metroda bulabildik. tünelde, istasyon haricinde durdu, bu sezon mutlaka birileri metroda ölecek. havasızlıktan geberiyorduk, 40 yaşından büyükler, eğer 30 lira otopark parası vermeyi göze almayıp, devlete güvenerek metroyla dönerim diyorsa sakın maça gitmesin. maça yaya olarak giriş çıkış yok. tek yol metro, yani yerin altındaki yürüyen mezar. bunun dışında tribündeki seyirci takımın çok kötü oyununa rağmen maçtan kopmadı. büyük boşluklar olmasına rağmen, dolu olan yerler üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirdi.
    analiz:
    takımın geçen seneden tek farkı, mustafa sarp yerine pitbull’un oynamasıydı. hücumu hiç düşünmeyen bir takıma karşı, takım alışılmış, üzerine yapışmış berbat oyununu oynuyordu. sanki baros’un bilerek kötü oynaması, kovulması, çekip gitmesi üzerine kurulmuştu oyun. tek başına kalmış, zavallı baroş, formsuzluğunun da etkisiyle kaybolup gitti. orhan ak’lı, cihan haspolatlı’lı takımın, sahaya 4 forvetle, hakan, ümit, hasan kabze, necati ilk 11 iyle çıktığı maçları hatırlarım. koskoca fatih terim, arena’da, samsunspor’a karşı bile sadece baros’la gol arıyor, akıl alacak gibi değil.
    takım durarak oynuyor, orta sahada tek pas bağlantısı yapan futbolcu melo. selçuk inan, beklediğimiz büyük oyunlarını bakalım ne zaman ortaya koyacak? servet çetin’siz bir maça çıktık, kendisini hiç aramadık, rahat olsun. üstelik kendisi gibi diğer kazmanın, kazmalık yapmasına rağmen. sabır edelim, duacı olalım, servet biraz daha istirahat etsin, hayırlısıyla gökhan zan’da takımdan ayrı çalışmalara başlayınca takım ideal defans düzenine kavuşmuş olur. sabri kontenjan senatörü gibi oynadı. dağlara taşlara şut çekmedi, kötü orta yapmadı, çünkü hiç orta yapmadı. olmasa da olurdu, maçtan sonra üçlü çektirerek günü tamamladı. takımın tek galatasaraylı futbolcusu olarak kredisini sürdürdü.
    hakan balta beklenen ruhsuz futbolunu oynadı. geçen hafta çağlar’ı gördükten sonra sol tarafımızın balta ile ruh çağırmasına razıyız. önüne transfer edilen riera, arda’nın tek bacağı bile etmez. takım gol atmak için her hangi bir taktik üretemiyor. bu yüzden gol kişisel becerilere kalmış. nitekim uzaktan melo’nun muhteşem şutu tabelayı değiştirdi.
    hastalık devam ediyor, kaleye gelen ilk topun gol olması hastalığı. muslera bir ilk yarı maçlarını tamamlayıp en azından bir tur atması, futbolcuları tanıması lazım. mustafa sarp’ın futbolcu olmadığını biri ona söyleseydi, o gölü yemezdi. ne yapsın, normal bir futbolcu o pozisyonda soluna doğru şut çekerdi o da kurtarırdı. o pozisyon dışında top gelmedi, kendisine verilen pasları ise en çabuk şekilde pas olarak kullandı. ne var ki ufoluji’ye verdiğinde sorun yok da, gökhan zan’a pas verirse saatli bomba.
    galatasaray iğrenç futbol oynadığı bir maçı 3-1 kazandı. maçtan hiç zevk almadım, bir de maçtan sonra metroda kalbim sıkıştı, maça gitmeyen, uzakta olan, arena’da ah bende olsam diyen varsa sakın üzülmesin. ben eşek gibi pişman oldum maça gittiğime. geçen hafta 2-0 yenildik, bu maç 3-1 yendik. bana göre bu maçta çok daha kötü oynadık. bu gidişle bu sezon çok az gol atarız, servet ve gökhan’la da gol yemeden bir maçı bitirmemiz çok zor.
    futbol dilenmeye devam, belki bir daha ki maç duamız kabul olur.
  • 199
    galatasaray' ımızın kendin pişir kendin ye yaptığı bir başka maç daha. topa sahip olan bizdik, samsunspor' un da ilerde baskı yapamaması sonucu oyunu genel olarak rakip yarı sahasına yıktık ve sorun da tam olarak burada başladı. galatasaray oyuncuları rakip ceza sahasına girmiyor. ne herhangi bir savunmayı yanıltıcı koşu, ne orta sahadan sürpriz isimlerin ceza sahasına girmesi hiç biri yok. bunların sonucunda da pozisyon kıtlığı yaşamamız kaçınılmaz bir durum. yaratıcı oyuncu eksikliğimiz de cabası. bir de üzerine kaymak olarak zaten az pozisyon bularak ilerleyen maçta kaleye gelen ilk şutu ağlarımızda görünce hem futbolcuların hem de bizim kafamızda "ulan yine mi amına koyyum" düşüncesi oluştu. ama imparator çok doğru değişikliklerle maçı aldı diyebiliriz.

    muslera: kendisine hiç iş düşmedi. bir kere düştü onda da sarp adlı yetenek özürlünün henry plasesi yapabileceğini düşünüp uzak köşeye yattı. karşısında ki adamın burun dışında topa vurma tekniği bilmediğini varsaysa golü yemezdi. galatasaray taraftarı kendisine güveniyor, ama kendisi de gol yemeye devam ediyor. 3 senedir süren senaryoyu bize tekrar izletmez umarım. kendisini gösteremezse 5 maç sonra dillerde "7 milyon avro + cana, uf çok para" sözleri dolaşmaya başlayacak. maç kazandırması dileğiyle. öptüm.

    ujfalusi: bir numaralı adamım. daha önce sağ bekte bugün de stoperde gösterdiği performansla hayran bıraktı. söylenecek pek fazla bir şey yok. kendisini fahri serikli, baba tarafından toprağım ilan ediyorum.

    gökhan zan: "abi aslında servet' ten iyi biliyor musun?" geyiğine gireceğimiz anda hatasız oynadığı maçı ateşe atmıştır. maç içerisinde bu kadar çok değişken performans gösteren başka bir futbolcu tanımadım. bir bakıyorsun mükemmel kademeye giriyor, vücudunu en iyi şekilde kullanıyor, 5 dakika geçmeden saçma sapan pas hatası, gereksiz risk almalarıyla ortaya çıkıyor. b12 vitamini kullanmasını tavsiye ediyorum.

    sabri: her zaman ki gibi ileri geri çok koştu. kazımın kötü gününde olması nedeniyle tehlikeli bölgede pek fazla etkili olamadı ama vasatın üzerindeydi. bir ara imparatorun "sikicem tahtanı düzgün kessene şu topu" haykırışlarına hedef oldu. yakışmadı.

    eboue: her maç farklı mevki' de oynayan futbolcumuz. performansı idare etti. ne parladı ne sırıttı öyle bir şey işte. bir de çok karasın amına koyim.

    felipe melo: maçın en iyi adamıydı. mektup yazsan 2 günde gitcek mesafeden kalecinin' de saflığından yararlanarak mükemmel bir gol attı. gol sevinciyle millet deliye biz akıllıya hasret dedirtti. görevini fazlasıyla yaptı.

    selçuk inan: çok daha iyi performans beklediğim futbolcuların başında geliyor. özellikle hücum performansının düşük olmasında en büyük etken diğer takım arkadaşlarının ayağına top beklemesi ve içeri koşular yapmaması. sercan' a bile ligte 10 gol attırabilecek yeteneğe sahip. takım oturdukça parıl parıl parlayacak adamdır. adamdır.

    kazım: bu aralar formsuz gibi. bebek geceleri uyutmuyor herhalde bizim coca cola kid' i. kazım' ın en güçlü yanı fiziği dolayısıyla fiziksel olarak güçsüz olunca oyunu da vasat gözüküyor. lig için anahtar futbolcularımızdan birisi. en kısa sürede toparlanır umarım.

    riera: ilk maçı olduğu için bir değerlendirme yapmak için çok erken. iyi topçu, umarım iyi top oynar.

    baros: yazarsam ikimizde üzüleceğiz o yüzden pas geçiyorum.

    elmander: maçı getiren adam. ayağı inanılmaz düzgün, fizik olarakta kuvvetli duruyor. baros' un elinden formayı almaya çok yakın.

    sercan: ben bu çocuğun yerinde olsam kendimi elmander' e evlatlık verir elmander' in gece gündüz peşinde dolaşıp topa vurmasını öğrenirdim. bu sezonda takımımız için kilit isimlerden biri olacak. bir aydın yılmaz olmaz umarım.

    ayhan akman: oğlum o tribünde ki hareketler ne lan? yenge kızmasın.

    maçın özeti: hakan balta dakika 86' da rakip ceza sahasına deparla girdi. ciddi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın