• 76
    protesto edebilme hakkı , özgürlük gibi kavramları bütün türkiye'nin tekrardan galatasaray seyircisi sayesinde hatırladığı olaylardır. en başından beri olayı "peşkeş" olarak gösteren ve karşılık ödenmediğini iddia eden belirli çevrelere galatasaray seyircisinin tepki vermesine "cevap hakkı" değil "terbiyesizlik" diyenler bu günü "kara leke" olarak göstermektedir. oysa bilen bilir ki protesto etmek , eleştirmek , bir duruş sergilemek insanları ve kurumları "terbiyesiz" değil "gerçek" yapandır. zira galatasaray spor kulübü bu ülke için her zaman bunu yapmıştır ve yapmaya da devam edecektir. bunu yapmayanlar ve yapamayanlar ise galatasaray'ı hak eden insanla değildir.

    bunun dışında ortada "karşılıksız" bir şey olmadığı gibi esas dengesizlik galatasaray aleyhine yapılmıştır. ali sami yen gibi bir stad yıkılacak , içinde anıları ve mazisi ile kaybolacak ve üstelik yeni stad için harcanan paranın çok daha fazlası kazanılacaktır. kimse galatasaray'a "bedava stad yapıldı" suçlaması yapamaz.

    http://t.co/LqHyo9Y
  • 77
    “yaşa,itaat et,öl!”mantığının varolduğu günümüzde bunu benimseyemeyenlerin olduğunu gurur içinde bize gösteren gerçek taraftarların yaptığı protesto.yaptığı iyiliği göze sokan,lütuf ettiğini sanan,merhum başkanımıza saygısızlık yapan,sağlığını bu uğurda kaybetmesine rağmen ona bir teşekkürü çok gören insanlara yerinde ve zamanında yapılmıştır bu protesto.burada “adamlar size stad yaptırdı,sizin yaptığınız hak bilmezlik.”diyenlere,bu stad için seyrantepedeki arsanın 3’te 2’sinin hibe edildiğini,üstüne ali sami yen’in üst hakkından vazgeçildiğini,özhan başkanın bu uğurda sağlığını kaybettiğini,bu stad için ayrılan ödeneğin verilen vergilerden ayrıldığını,başbakanın “galatasaray’ın burada 1 kuruşu yok” diyerek sanki cebinden bize sadaka vermiş gibi konuşmasının ne kadar anlamsız olduğunu ve galatasaray’ımızı yıprattığını hatırlatmak isterim.bir düşünün biz bu stad için cehennemimiz’den vazgeçtik.bugün bize ağır ithamlarda bulunanlara da bir çift sözüm var.biz ne başarılara,ne stadlara,ne de futbolculara bağlıyız.bizler asil renklerimize,armamıza ve şanlı tarihimize vurgunuz.bu takım kurulurken hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan kurucularımıza vefa borçluyuz.bize laf edenler bir şeyi daha gözden kaçırıyorlar.bizler bu takımı amatör kümeye düşse dahi desteklemeye devam edeceğiz.bir laf varya, ”sokakta oyna kaldırmdan destkeleriz.”diye aynen öyle.son olarak orada o protestoyu yapanların alınlarından öpüyorum.onurlu ve de vakur duruşlarının devam edeceğini adım gibi biliyorum.bu protesto bana bir kez daha iyiki galatasaray’lıyım,iyiki bu renklere gönül vermişim dedirtti.böylesine onurlu bir grubun içinde yer almaktan inanılmaz mutluyum.durmak yok,protestoya devam!
  • 80
    hala protestonun neden ayıplandığını veya yeri olmadığını düşünüldüğünü anlamadığım protestodur. bilen bilir bilmeyeninde kulağına küpe olsun , siyaset sadece mecliste, sokakta , içki masasında , iş yerinde yapılmaz. siyaset her yerde yapılır. o gün o protesto olmasaydı , alkış olsaydı , kimse burda siyaset yapılmaz kardeşim demiycekti. protesto gayet güzel bi şekilde , organize olunmasına gerek olmadan yapıldı. eğer o stada geliyosan o ıslıkları yuhalamaları duymayı göze alıcaksın. ha yok benim işime gelmiyo dersen de , hiç zahmet edip gelmiyceksin. gelirsende staddan böyle dönersin.

    protesto iyiydi ...

    sonrasında medya beklendiği gibiydi ...

    mehmet demirkol'u hiç sevmem ama, bugün tek doğru şey yazmış. adı üzerinde orası arena , oraya ..... yemiyosa çıkmıyacannnnnnn ...

    şimdilik bu kadar ...
  • 82
    bu konu hakkında medyada yazı yazan herkese kızıyoruz ya hani, e ne yapsın adamlar? son günlerde, türkiye'de en çok konuşulan olay hakkında sessiz mi kalsınlar? üstelik "yazmak" onların görevi, işiyken.

    bu olay hakkında aleyhte yazı yazanlara "başbakana, akp'ye yaranmaya çalışıyor satılmış köpekler, yalakalar, dalkavuklar!" vs. diye sallıyoruz, leyhte yazanlara da "galatasaray'ı, sporu siyasete alet ediyolar, üzerimizden iktidara sallayıp rant elde etmeye çalışıyolar!" diye giydiriyoruz. hiç biri konuşmasa, sessiz kalsalar bu sefer de "vay efendim yazmak senin işin değil mi? böyle bir olayı nasıl yazmazsınız bre korkaklar, bre haysiyetsizler! fenerli medya, iktidar yanlısı medya, yandaş medya!" olacak.

    "aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık" durumunu geçtim, sağa sola tükürmeye çalışsan bile bir yerlere denk geliyor, sizi rahatsız ediyor.
    e o zaman sorarım size, nasıl olacak bu iş?
  • 85
    söylenenlerle, yapılanlarla öyle bir hava oluşturuldu ki... sanki stadı başbakan* tek başına yapmış gibi.

    kimse ''başbakanın, toki'nin bu stadın* yapımında hiç emeği yoktur.'' demedi ki. bizim tek isteğimiz vardı, başbakana, toki'ye teşekkür edilirken türk telekom arena'nın yapımında gerçekten çok büyük emek sarfetmiş kişilerin, özhan canaydın'ın, galatasaray taraftarının, mustafa sarıgül'ün, gece gündüz çalışan ve -maalesef- hayatını bile kaybetmiş olan işçilerin unutulmamasıydı. ama unutuldular ne yazık ki...

    sonra... toki başkanı* çıkıp galatasaray yönetiminin acziyetinden* bahsedince, hele ki bu bahsettiği yönetimin başındaki adam* şu an hayatta değilken*, susacak mıydı taraftar? ne bekleniyor ki?
  • 86
    evet bu maçta yapılan protesto ıslıklama yuhalama bize yakışmadı. kim olursa olsun bu gecede kimseye kin ve öfke beslememeliydik. her şeyi bir kenara bırakıp günün tadını çıkarmalıydık ve tarihe tanıklık etmeliydik. ama oldu bir kere her ne kadar sebepleri doğru olsa da olmamalıydı.

    o gece bizim için bir bayramdı ve bu bayram bizim dönüm noktamızdı. her ne kadar ali sami yene veda edeli birkaç gün olmuş olsa da hüznümüzü ve kederimizi içimize gömüp çıkmıştık yollara. akın akın insanlar gidiyordu stada. evet giderken de çok zorlanmadık. zira dedikleri gibi metro ile gitmiştik stadyuma. en sonunda stadyuma gelmiştik ve ufukta stadı görünce ve ilk kez bu kadar çok yakından bakan birisi olarak “has siktir ya oğlum çok güzel lan burası” diyordum içimden. evet tam olarak bitmemişti ve hala eksiklikleri vardı ama burası bizim yeni cehennemimizdi. ali sami yen in hüznünü bir kenara atmış bayramda hediye almış çocuklar gibi şendik. gişelerden içeri girince de ağzımız “shrek’in ağzı” gibi olmuş resmen salgı bezlerimiz şelale olup akmıştı. hemen stadı incelemeye başlamıştık. gözümüz sürekli tribünlerde, koltuklarda ve ilk defa bu kadar çok yakın olduğum zemindeydi. her ne kadar ben grip olduğumdan koku alamıyor olsam da yanımdaki ağabeylerim “oğlum çimin kokusu buraya kadar geliyor lan” diyordu. sanki bir hayaldi ve gerçekleşiyordu. aslında bizler için son 15 senedir hayalden öte gidememişti zaten. ama bir şekilde hayaller gerçekleşmişti. herkesin elinde fotoğraf makinesi bu anı ölümsüzleştiriyordu. üzerimizdeki şaşkınlığı bir türlü atamamıştık. insan psikolojisi işte hemen başlamıştım stadyumda kaç kişi var diyerek hesap yapmaya. saymak ne mümkün acayip bir duyguydu. bir tarihe tanıklık ediyordum. seneler sonra çocuklarıma ve torunlarıma anlatacağım uefa kupasından sonraki en büyük anımdı. “oğul işte ben o zaman tribündeydim, bir tarihe tanıklık ettim” demenin verdiği hazzı şimdiden yaşıyordum. her şey çok güzeldi. takımın kötü gidişi, yönetimin başarısızlıkları umurumuzda değildi. vodafone reklamındaki gibi “anı” yaşıyorduk.

    buraya kadar her şey normaldi ve çok güzeldi. bir ara skorboard da a. polat’ı gösterdiler ufak bir yuhalama ve ıslıklama oldu. “oğlum yapmayın lan bu günü böyle berbat etmeyelim” dedim. ama onlarda haklıydı. uzun zamandır yaşanan sportif ve ekonomik başarısızlar artık sabır taşımızı çatlamak şöyle dursun, artık o taş paramparça olmuştu. yönetime olan tepkilerimiz de ilk değildi zaten. kaldı ki bunlardan birisi de ali sami yen in veda gecesinde olmuştu. üzüntüyü bırakıp tepki göstermiştik. ben her ne kadar ali sami yen için içten içe ağlamayı tercih etsem de taraftar haklıydı. ulan ali sami yen’e veda sezonumuzda bu başarısızlıklar olmamalıydı.

    neyse bundan sonra şeref tribününde a. polat başbakanı anons edince zaten a.polat’a olan tepkilere birde bu eklenmişti. başbakan konuşmadan sözü sayın toki başkanı aldı. biz konuşmalarından adolf hitler sandık onu ama başta sayın toki başkanı olarak takdim edilmişti. acayip ve gereksiz bir yırtınışla önce yönetime sonra canaydın’a ardında da bizler saydırmaya başladı. acayip bir durumdu zira şok olmuştuk “ne diyor lan” bu diyorduk. söylediklerini aynen takdim ediyorum. "...galatasaray yönetimi ali sami yen ile ilgili kiracılık yükümlülüklerini yerine getiremezken bize geldi. hem ali sami yen'de hem de burada yükümlülüklerini yerine getiremedi. özhan canaydın'ın karşımıza gelip naif ve sessiz sedasız duruşu dün gibi aklımda. galatasaray yönetimi inşaat için neredeyse bize yalvardı. stad neredeyse galatasaray'dan ayrılacaktı..." böyle diyordu sayın toki başkanı. o konuştukça biz daha çok öfkelenip tepki gösteriyorduk. ulan nasıl olur binlerce galatasaraylı taraftarının önünde nasıl galatasaray’ı kötülersin, nasıl yönetime saydırırsın nasıl rahmetlinin arkasından konuşursun. o kadar sinirlenip öfkelendim ki anlatamam. hatta dün gece yatağa girince 2 saat uyuyamadım. dön o tarafa dön bu tarafa “nasıl olur lan nasıl böyle bir şey yaparlar” diyerek uykularımı kaçırdı. zaten sabah 6:30’da gözlerimi açınca aklıma yine ilk bu geldi. işyerine gelene kadar da düşüne düşüne deli oldum. işin özü sinirliyim öfkeliyim ve gencim. 200+40 kamera beni tespit etmemiştir diye söylüyorum evet bende protesto edenlerden birisiydim. kimse galatasaray’ıma laf söyleyemez. ne futbolcu ne yönetim ne de kimse umurumda değil benim için baki olan tek galatasaray’dır. diğerlerinin bilmem neresine.

    sayın toki başkanı bu konuşmayı inanın bana adolf hitler’in halka seslenişi gibi yaptı. belki söylediklerinde gerçeklik payı vardı ama bizim yüzümüze karşı bunları söyleyemezdi. hem kimdi bu adamda bize saydıramazdı. o bağırdı ben saydırdım, o daha çok bağırdı ben daha çok saydırdım. bizleri çileden çıkarmak için elinden gelen ne varsa yaptı. anlaşılan kendisi mevki ve makam sahibi olmuş ama insan olamamış. nerede, nasıl ve ne zaman konuşacağını öğrenememişsin. zaten yönetime kızgın ve öfkeli bir taraftar karşısına elinde körükle gitmemeliydin. bende seçim zamanı aynı şekilde elimde körükle senin üzerine geleceğim hiç merak etme. gerçi bu performansınla gelecek seçimlerde bir bakanlık kapacaksındır. ama ben buna engel olmak için elimden gelen ne varsa yapacağım.

    yine bu sayın toki başkanı konuşmalarının bazı yerlerinde rahmetli canaydın’a da değindi. ulan adam ölmüş rahmetli olmuş. bari bunu göz önünde bulundur da arkasından konuşma rahmetlinin. tamam bende kendisinden haz etmedim. başarısızlıklar yaşattı bizlere ama adam rahmetli olduktan sonra bıraktık arkasından konuşmaya. ama haklısın zira değerli büyüğün de rahmetli inönü arkasından konuşmuştu. ot kökünde biter diye boşuna dememişler.

    yine bu sayın toki başkanı bizle ilgili olmayan icraatlarından ve hele ki galatasaraylıların arasında fenerbahçe’ye tahsis edilen araziden bahsetmesi ruh bozukluğu değildir de nedir. ulan her şeyi söyledin bari bundan bahsetme lan.

    bu arada biz maçı izlerken bizim yönetim işi gücü bırakmış herkesten özür dileme derdine düşmüş. siz giderken peşinize düşmüş her adımda bizim adımıza özür dilemiş. siz gidince peşinizden tüm bürokratları federasyon başkanı ve yetkilileri, belediye başkanı, vali, gsgm müdürü felan ne varsa toplaşıp peşinizden ayrılmış stadımızdan. ama adamlar haklı “koca başbakan stadyumdan ayrılmış a.q. bizim ne işimiz var bu ortamda. başbakan yoksa bende yokum” demelerinde. keşke baştan hiç gelmeseydiniz de bizi stadımızla baş başa bırakıp bize bu siniri yaşatmasaydınız.

    gelelim madalyonun öteki yüzüne. başbakan bize “kavşak” açılış törenlerinden cevap vermiş. “galatasaray kulübünün cebinden bir allah kuruşu çıkmadı. biz 600 trilyon harcadık yaptık. bu tamamen bizim eserimiz” demiş. evet haklıdır kulübün cebinden para çıkmadı zaten çıkmamalı da zira çıkarsa enayilik olurdu. zira siz bu stadyum için 600 trilyon harcamış olabilirsiniz ama bizde üst kullanım hakkı bizde olan ali sami yen stadyumundan vazgeçmiş durumdayız. bu bahsettiğim ali sami yen stadyumu şehrin merkezinde bulunan ve beklide türkiye’nin en değerli arazilerinden birisidir. sizin dilinizle konuşmak gerekirse yani sayın toki başkanının tabiriyle “bu arsanın değeri 800 milyon ila 1 milyar dolar”. yani bize 600 trilyon bahşedip bir servetin üzerine konmuş oldunuz. öyle sizin bahsettiğiniz gibi bir tablo yok ortada. hem siz yaş tahtaya basmazsınız niye kendiniz sobeliyorsunuz ki. kaldı ki hem deli misiniz lan seçim geliyor neden bize böyle 600 trilyonluk bir kıyak çekiyorsunuz. adamın makatından kan alırlar. bunun hesabını seçim zamanı nasıl verirsiniz. ama siz haklısınız neyin hesabı soruldu ki size.

    birde söyle bakarsak stada ve yollara 300+300 trilyon para harcadınız. bu paralarla bize metro yaptınız. üstelik 30-35 bin kişinin buradan gidip gelmesi için proje ürettiniz. yani kaz gelecek yerden tavuğu esirgemediniz. zira galatasaray taraftarı altın yumurtlayan bir kaz gibi değil mi. kaba taslak 3-4 sezonda oynayacağımız maçlarla metro için bırakacağımız parayı hesabı katarsanız zaten metro kendimi amorti etmiş olacaktır. yani burada da boşa yatırım yapmış olmadınız. bu arada maç sonunda yaşadığımız çileyi de unutmuş değiliz.

    bu taraftar aynı senaryoyu olimpiyat stadında da yaşamıştı. bizi kobay gibi kullanıp anasının nikahı kadar uzak bir yere kondurduğunuz 6 yıldızlı stadyumu üzerimizde denemiştiniz. yolları yapılmayan stadyuma giderken çektiğimiz çileleri unutmuş değiliz. dakika 75 ti ve hala insanlar yürüyerek stadyuma gelmeye çalışıyordu. orada da sizin gibi zihniyetler vardı. yolu yapmadan diktiğiniz stadyum sorgulanmadı. o stadyum için kaç lira harcandığı kimsenin umurumda bile olmadı. kaldı ki olimpiyatlara aday olmadan diktiniz stadyumu ve gördünüz çaresiz galatasaray’ımı, bize bela ettiniz stadyumu. rüzgar sorunu çözülecek dendi, yollar dendi ama yapılan hiç bir şey olmadı çektiğimiz çileler yanımıza kar kaldı. gecenin 3-4 ünde evlere geldiğimize mi yanalım, donduğumuza mı yanalım, yoksa 2+2 biletle stadyuma ulaşmaya çalışırken iett’nin üzerimizden kazandıklarına mı yanalım. şimdi bu yaşadıklarımızın bir benzerini de burada yaşadık. sağ olun alıştık sayenizde.

    başbakan konuşmalarının bir yerinde “anlaşma imzalamadık” felan da demiş. adama sorarlar 2004 yılında rahmetli canaydın’ın almış olduğu 30 yıllık üst kullanım hakkı tapusu ne olacak peki. boşuna uğraşmayın bizim bu stadyuma ihtiyacımız var, sizinde bize bu stadı vermeye ihtiyacınız var. kısacası ne bizde öyle bir “göt” var rest çekmeye ne de sizlerde var. bana kalsa size minnet etmeyip ali sami yen’e geri dönmeyi tercih ederim ama bu bombastik bir düşünceden öte gidemeyecek gibi gözüküyor. yine de çok isterdim 800 trilyon bir yerden borç bulup suratınıza çarpmayı, 600’ü masraflarınız için 200’üde bahşişiniz olsun demeyi. ama yok ki anasını satayım.

    sayın başbakan biz canaydın döneminde hayalimiz olan ali sami yen’in yıkılıp yenisinin yapılması düşüncesine “şehir merkezi” diyerek yaptırmadınız ama bu geçen süre içerisinde kadıköy’de yükselen yapıya ses çıkarmadınız. haklısınız mecidiyeköy şehir merkeziydi kadıköy şehir merkezinden sayılmazdı. biz yeni stadyum için bulunduğumuz yerden taşınmak zorunda kalıyor ve ali sami yen arazisinden vazgeçmek zorunda kalıyorduk. ya kadıköy’de yükselen yapı için neler aldınız bunun karşılığı olarak. bırakın stadyumlarını taşımayı yükselmesine izin verdiniz. üstüne de sayın toki başkanı beyanatında dediği gibi ataşehir’de bir arazi mi tahsis ettiniz. onun karşılığında ne aldınız. bir yanda ali sami yen arazisinden vazgeçme, bir yanda üstüne birde arazi tahsis etme. belki olayın içinde başka konularda vardır bilemiyorum ama uzaktan görebildiğimiz sadece bu gerçekler.

    sayın başbakana yapılan bu protestoyu oran ve orantı yoluyla biraz kurcalamak gerekirse; öncelikle sayın başbakan yapılan anketlerde oy potansiyeliniz %40-45 arasında ve stadyumda 40-45 bin kişi olduğunu düşünürsek sizi destekleyen 16-18 bin kişi, desteklemeyen 20-25 bin kişi var demektir. bu taraftan bakınca da protesto edileceğiniz aşikardır. sizin şanssızlığınız a. polat’a yapılan protesto ve sayın toki başkanı konuşması sonucunda oluşan tepkilerin bir araya gelmesidir. ama siz alışkınsınız alkışlanmaya zorunuza gitmiş olabilir. zira siz hep alkışlandığınız ve sizi destekleyen insanların bulunduğu yerlerde mitingler yaptınız. belki şimdi bizim yaptığımız yuhalamalara ve ıslıklamalara kızıyorsunuz ama ne çabuk unuttunuz mitinglerinizde muhalefet partiler saydırıp destekçileriniz tarafından yuhalatmalarınızı. kaldı ki onlarda sizlere aynısını yapıyordu. bir ara bel altı vurmalara kadar indiniz. o zamanlar “ayıp” olmayan şeyler şimdi biz yapınca birden “ayıp” olup verdi. alt tarafı sizleri islıkladık ve yuhaladık bunu bile hazmedemediniz. kaldı ki siz seçimlerde “biz herkesin başbakanıyız, hükümetiyiz” demiştiniz. ama görüyoruz ki sizi protesto eden yine bu ülke vatandaşlarının bulunduğu bir ortamda bulunmayı kendinize yediremeyip stadı terk ediyorsunuz. siz “bizim” başbakanımızsınız değil mi?

    ama siz merak etmeyin sizin karnenizde artılarınız bol. siz seçim zamanları “bir torba kömür” vererek yine yapacağınız yapar halkı yanınıza çekersiniz. ben yine de o vatandaşlara kızmıyorum onları bu hale getiren sizlere kızıyorum. diğer bir artınızda stadyumdan çıkarken arkanızdan gelen bürokratlar ve yöneticilerdir. sizi bu derece yalayan kişiler olduğu sürece sırtınız yere gelmez merak etmeyin.

    işte bu sayın başbakan’a yapılan sözde “ayıp” yandaş medya tarafından seçim malzemesi olarak kullanıldı ve kullanılmaya devam ediyor. işin kötü tarafı herkes bunu bir malzeme olarak kullanmaya başladı. en başta da muhalefette olan isimler vardı. böylece zaten üzerimize oynayan medya bu yaşadıklarımız nedeniyle daha da üzerimize oynamaya başladı. ama bazı kesimlerde bizlerden yana olduklarını beyan edip gazetelerde yazılar yazmaya başladılar. ama ben onların da samimiyetine inanmıyorum. onlarda sizin gibi bir ekmek kapısı bulmuşlar paylarını almaya çalışıyorlar. aynı kasap önünde bekleyen kediler gibi. onlar bizim yanımızda çünkü siz iktidardasınız. biliyoruz ki onlar sizin gibi sadece yaşananları fırsata çevirmek ve seçim malzemesi yapmak için çalışıyorlar. istemiyorum kimsenin desteğini veya bizden yana olduğunu beyan etmesini. bırakın galatasaray sadece bize kalsın. biz bize yaşattığı her duyguyla sevdik onu. ne diyim basın yalan yazıyor….

    bazı sosyal paylaşım sitelerinde bazı şahıslar ki bunlarda sizlerin yardımcıları galatasaray taraftarına “nankör, şerefsizler” gibi hakaretlerde bulunmuşlar. bunları sizlerin aracılığıyla sahiplerine fazlasıyla kendilerine iade ediyorum. aklınız başınıza devşirin bu taraftar gerekli cevabı size zamanı gelince verecektir.

    bu arada unutmasın ki parti taraftarlığıyla, takım taraftarlığı birbirinden ayrı şeylerdir. particilik bir yere kadar gitse de takım taraftarlığı baki kalmaktadır. her hangi bir vaatte bulunmadan sadece lafta bir “galatasaray partisi” kursak emin olun mecliste iyi bir konumda oluruz. sizin %40-45’lik destekçiniz varsa bizimde mütevazi bir rakamla 25 milyon taraftarımız var. kaldı ki bu rakam sadece yurtiçi içindir, yurtdışını saymıyorum bile.

    galatasaray, türkiye’ye hiç yaşamadığı duyguları yaşatan bir takımdır. bu ülkeye “uefa kupası” ve “süper kupa” getiren avrupa’da yarı finaller oynayan bir takımdır. galatasaray spor alanında türkiye’nin lokomotifidir. yıllarca gurbetçilerimizin boynu dik yürümesine vesile olup, ekonomik olarak bir türlü belini doğrultamayan türkün ortak sevinci olmuştur. fenerbahçelisi, beşiktaşlısı, trabzonlusu fark etmez hep beraber omuz omuza sevindirmiştir bu ülkeyi. her ne kadar şimdilerde bu durumlarda uzak olsak ta bu böyledir değişmeyecektir. sizlerin milyon dolarlar harcayarak 15-20 senede ülke tanıtımı ve ülke reklamı için yapacağınız çalışmaların karşılığı asla galatasaray’ımızın bu ülkeye kattıkları kadar olamayacaktır. hala yurtdışında insanlara “türkiye” diye sorulunca “galatasaray, hakan şükür, hasan şaş…” diye cevaplar alırsınız. biz bu başarıları ülkemize yaşatırken hiçbir karşılık almadık. bizim için sizde olmayan “devlet üstün hizmet madalya”mız bizlere yeter de artar bile. biz siz miyiz lan başka şeylerin peşine düşecek.

    yine tekrar ediyorum keşke şimdi stadı vermiyoruz deseniz bizde ali sami yen’e dönsek. benim bu konuda yapacağım tek şey hanımdan gizli aldığım kombinemden vazgeçmek, store’lardan alış veriş yaparak kulübü bu kötü durumundan kurtarmaya çalışmak olacaktır. zengin değilim yapabileceğim ancak bunlardır.

    işte biz böyle bir taraftarız ve bu taraftar takımı sokakta oynasa bile kaldırıma çıkıp destek olacak bireylerden oluşur.

    yukarıda yazılı nedenlerden dolayı sayın polat’ın özür dilemelerini kabul etmiyorum. “ayıp” edilmişse sadece “galatasaray taraftarına” ayıp edilmiştir. özür dilenecekse sadece bu taraftardan “sizler” özür dilemelisiniz. bayramımızı zehir ettiğiniz için. ama aşağılanmalara sessiz kalan hatta hak veren, stadı terk eden a.polat’tan bunu beklemiyorum elbette.

    saygılarımla
    tcoskun
  • 87
    erasmus nedeniyle olayları biraz geriden takip etmek durumundan dolayı açılış gününü kaçırmış olsam da daha sonra takip ettiğim kadarıyla,toki başkanı olan şahsın yenilir yutulur cinsten olmayan sözleri karşında ve stadı sanki babasının parasıyla yaptırmış gibi davrananlara taraftar verdiği tepkide sonuna kadar haklıdır. biri çıkmış 40 bin taraftarının önünde galatasaray'ı yerin dibine sokuyor,vefat etmiş başkanına sallıyor,sanki miting meydanında gibi elini kolunu sallıyor bu protesto edilmez de ne yapılır? ben videodan izlerken sinirden titredim,statta buna şahit olanların bunu ıslıklamasından daha doğal birşey olamaz..
  • 88
    arkasından bir takım şahıslar tarafından başlatılan "galatasaray yanlış yaptı" yorumlarının yavşaklığından utandığım protestodur.

    protestonun kendisinden utanıyor muyum? tabii ki hayır.

    ne kadar meraklıymışsınız el,etek öpmeye arkadaş. sporun içine siyaset sokulalı yıllar oldu yıllar. galatasaray taraftarının onurlu duruşu mu "sporu siyasileştirmek" oldu sonradan sonradan?
    ankaraspor olayı hala taze, ligin balans ayarı ile oynandı birileri gücünü sergilesin diye. bak şimdi ne yapıyorlar, ismini duyunca akla basketbolun geldiği takımın ismiyle oynuyorlar.
    bazılarının elinde ne kadar il-ilçe belediyesi varsa, hepsinin derme-çatma, camiasız, kültürsüz, hormonlu futbol takımları kategorilerinde zirveye oynuyor. onbinlerce tutkunu olan demirspor, kocaelispor, göztepe, idman yurdu gibi takımlar sürünürken; 100 adet taraftarı olmayan takımlar başa güreşiyor. örtülü ödenekten birilerine nakit akışı sağlanarak seçim yatırımı yapıldığı iddiası vardı, ona ne oldu bu arada?
    kayserispor, sivasspor gibi takımların gösterdikleri aşama da tamamen tesadüf mü? sivasspor kasapları her maçı nasıl 11 kişi tamamlıyor?
    ezeli rakibimiz beşiktaş'ın son kongresinde koskoca adamlar, demirören'e neden muhtaç kaldı, o kongredeki rakibi kimdi, o seçilseydi neler olacaktı hatırlayan var mı ilaç niyetine?

    ağzımızı açmaya kalksak, hayırlı, uğurlu bir yerde durabilme imkanımız yok; tokici midir, nedir, adamın birisi kalkmış rahmetli başkana sallıyor, camiaya gider yapıyor. taraftarın canaydın damarına basılıyor, ne yapacaktık arkadaş?
    alıştıysanız doğru-yanlış her lafı, her resmi alkışlayan bindirilmiş kıtalara, o sizin mallığınız, kusura kalmayın.

    ülkenin sportif anlamdaki her hareketi boğazına kadar siyasi oyunlara alet edilmiş zaten. ne kaldı geriye, kim kaldı? şimdi bir aslan kalkıp birilerine "dur !" demişken, neymiş de tepkiler siyasiymiş. hadi oradan ! bu noktaya nasıl gelindi diye sormak yok, spora siyaseti asıl kimin bulaştırdığını soran yok, galatasaray'ın duruşuna giydiriliyor.

    biz başlatmadık, başlatanlara anladıkları dilden cevabını verdik. o kadar !
  • 90
    15 ocak 2011 protestosu ertesinde ilk toplu organizasyon*(u: işçileri ve olaylar ertesinde her türlü suçlamalara maruz kalan galatasaray taraftarlarını savunmak amacıyla)* "erdoğan’ı protesto eden galatasaray taraftarına karşı hükümet kanadından gelen organize hakaret ve küfürleri kınamak için perşembe 18:00’de taksim tramvay durağından galatasaray lisesi’ne yürüyoruz." açıklamasıyla yapılacakmış. (u: umarım bu sefer "ilgi alanımızın dışında" değildir!)

    http://twitpic.com/3r7j77
  • 91
    bence gayet haklıydı taraftar.erdoğan hiçte misafir havasında değil zaten son birkaç yıldır padişah havalarında dolaşıyor.yine de çok kişi protesto etmedi sanırım.sanırım diyorum çünkü bu sene kombinem yok.erdoğan bayraktar ise sonuna kadar hakediyor.rahmetli özhan canaydın'ı bu şekilde hatırlatmak yakışmadı eşi o stattayken olmadı arkadaşım dediği halde yapmamalıydı.zaten ondan sonra iş koptu kopması gerekirdi.sayın erdoğan neye kızıyor ki hem orası partisinin kongresi değil ki illaki sevmeyeni olacak stat açılışını oy için yapmadı mı her miting de başka partileri yuhlatan siyasetçiler değil mi?
  • 92
    bu protesto ve aslında sonrasında kamuoyunda galatasaraya karşı oluşan olaylar, senaryolar, oyunlar*** o kadar insanlara inandırıcı anlatılmaktadır ki insana kendi kendine "acaba ben mi yanlış düşünüyorm gerçekten?","gerçekten yanlış mıyız? haksız mıyız?" sorularını sordurtmaktadır.o kadar kirli bir ortam oluştu ki gerçekten doğruyu net görenler bile bu insanlar yüzünden bulanık bakmaya başladı etrafına.
    bu protestonun tesadüf veya anlık birşey olmadığını kanıtlamak lazım,ancak bu sayede at gözlükleriyle rant dünyasına ve futbola* bakanlar doğruyu biraz olsun görebilrler ya da en azından farkedebilirler.bir ümit...
  • 93
    aşağıdaki haberi dikkatle okumanızı tavsiye ediyorum sayın yazarlar. her ne kadar kaynak güvenilir olmasa dahi; eğer doğruysa, son kısımda yer alan uzun açıklama çok önemli bilgiler yer alıyor.

    http://www.hurriyet.com.tr/...16798730.asp?gid=373

    linkten okumaya üşenenler için;

    "biz 529 yıllık bir gelenekten gelen, bir enderun mektebinin mensuplarıyız. bizim kökenimizde devlete adam yetiştirmek, devlete hizmet etmek amacı vardır. böyle bir yapıdan gelen kulübün, devlet erkanı ile yaşadığı bu olaydan son derece üzgünüz. ama bu konuda bazı olayların da netleşmesi gerek. stadın yapımı merhum başkanımız özhan canaydın'ın deyimi ile bir inovasyon projesidir. ve projenin mimarı özhan canaydın'a sayın başbakanımız en büyük desteği vermiştir. belki de canını stat uğruna vermiş olan merhum başkanımız özhan canaydın yüceltilmesi gereken törende maalesef toki başkanı erdoğan bayraktar kastını aşmış, rahmetli başkanımızın kemiklerini sızlatıp, sevenlerini üzmüştür. özhan başkana ne kadar fazla değer verdiğine emin olduğumuz başbakanımızın da bu konudan rahatsız oluğunu tahmin ediyoruz. ayrıca erdoğan bayraktar'ın hatasını farkedip, gerekeni yapacağını umuyoruz. aynı şekilde o gün açılışta bulunan bazı kişilerin açıklamaları da bizleri fazlasıyla üzmüştür. 2007 yılında merhum başkanımız özhan canaydın, 2. başkan mehmet helvacı, o dönemin devlet bakanı mehmet ali şahin, gençlik ve spor il müdürü mehmet atalay tarafından imzalanan ortak sözleşmede türk telekom arena 49 yıllığına bedelsiz olarak galatasaray'ın kullanımına verilmiş, kulübümüzün hakları koruma altına alınmıştır.

    biz fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir topluluğun fertleriyiz. konuşmalarımızı da bu ilke çerçevesinde yaparız. sayın başbakan'a ilettiğimiz üzüntü de, teşekkür de bu çerçeve içinde samimiyetle söylenmiştir."
  • 97
    uğur meleke'nin de ısılıklayanların arasında olduğunu itiraf ettiği protesto.kendisi ıslıkladığını aşağıdaki şahane yazısında ifade etmiştir.

    bende islıkladım!

    hafta sonları stadyumlarda toplanan bir küçük ilçe nüfusu kadar insanı, sadece o günkü müsabakayı boş gözlerle izlemeye gelen işsiz/hissiz ve fikirsiz kalabalıklar olarak değerlendirme hatasına sıkça düşeriz. oysa bir futbol müsabakası sadece çayır-çimen, top-kale, ıslık ve düdükten ibaret değildir; bir kentte yaşayan 40-50 bin bambaşka insanı, siyahı-beyazı, kadını-erkeği, dinliyi-dinsizi, faşisti ve komünisti yana yana, omuz omuza getirebilecek tek organizasyondur aynı zamanda... bir sinema ya da tiyatro salonu birkaç yüz, bir konserse birkaç bin kişiyi toplayabilir genelde... bir futbol müsabakasındaysa farklı hayat standartlarına, eğitim düzeylerine ve siyasi görüşlere sahip 50 bin farklı insan 10-12 dönüme sıkışabilir.
    bir spor müsabakası, bir ayakkabı boyacısıyla bir fabrikatörün, bir travestiyle bir profesörün, bir rahiple bir yankesicinin bir arada ya da ayrı ayrı tepkilerini gösterebilecekleri bir ortamdır. parti mitingine, sendika toplantısına benzemez. demokratik ülkelerde bu kadar farklı insanı tahakküm altına almaya pek kimsenin gücü yetmez. iki sezon önce fenerbahçe yönetimi tribünleri kontrol etmek istedi, yapamadı; aylarca zico sesleri yükseldi. beşiktaş’ınki denedi, sonuç vermedi. bir tribün engellemeye çalıştığı halde diğerleri hep bir ağızdan yönetimi protesto ettiler. türk telekom arena’da yaşanan da daha öncekilere benziyor: birleşik bir grup alkışlıyor, ama bağımsız çoğunluk dinlemiyor. toki başkanı’nın konuşmasına kızıyor, tepkisini yuhalayarak ve ıslıklayarak gösteriyor.
    o yüzden bu stadyumlardan yükselen sesleri küçümsememek lazım. statlar hürdür ve masumdur. hırvatistan’ın temelleri zagrep’in maksimir stadı’nda atılmıştır. çavuşesku’nun çöküşünün önemli bir evresi bükreş’in ghencea stadı’nda yaşanmıştır. istanbul’un seyrantepesi’nde yaşanan da öyle hür, öyle masum bir tepkidir özünde...

    10 liranın hesabı
    tabii ki hiç kimse ali sami yen spor kompleksi’nde böyle bir protestoyu arzu etmezdi. zaten bu protestonun da çoğu başbakana değil, ondan önceki konuşmacılarıydı. başbakan ve ekibi istanbul’a harika bir spor kompleksi yaptılar. bu statta 2020 avrupa şampiyonası maçları oynanacağına eminim. ve samimiyetle söylüyorum, bu stat son iki avrupa şampiyonası’nın oynandığı (portekiz, isviçre ve avusturya’daki) bütün statlardan daha güzel...
    ama protestonun kökeni, bence stadın fiziksel özelliklerine dayanmıyor. kamu vicdanını yaralayan başka iki büyük hata var: birinci hata, 600 trilyonluk bir yatırımı ikide bir ayda 600 lira kazanan insanların gözüne sokmak.
    o 600 trilyon, bakanın/bürokratın cebinden çıkmadı. pardon çıktı. ama 600 trilyon değil, 10 lira çıktı. ülke nüfusu 70 milyon olduğuna göre, bu stadın yapımı için kaba bir hesapla hepimizin cebinden 10 lira çıktı. o zaman devlet erkânı, cebinden 600 trilyon harcamış gibi değil, cebimden 10 lira harcamiş gibi konuşmali. bana 600 trilyonu değil, 10 lirayı anlatmalı...

    nahif ve güçsüz
    ikinci hataysa daha bireysel. ölmüş bir insanın arkasından kullanılan iki sözcük çok yaralayıcı: “özhan canaydın’ın karşımızda nahif ve güçsüz duruşu, dün gibi aklımızda” diyor toki başkanı... kamuoyu o sözcüğü naif (saf, deneyimsiz) olarak anladı; oysa cümlenin gelişinden o kelimenin nahif (zayıf, cılız, çelimsiz) olduğu tahmin edilebiliyor.
    “sayın toki başkanı; bugün kuvvetli-güçlü-sağlam olabilirsiniz, olabiliriz. ama unutmayınız: toprağın altı, nice kuvvetli şahlarla, sultanlarla, padişahlarla dolu...”

    5149 sayılı yasa
    islık meselesinin en trajikomik kısmıysa, en sonunda saklıymış: galatasaray başkanı polat, ıslıklayanları 240 kamerayla tespit edip stada bir daha almayacaklarını beyan etti. şimdi sayın başbakan’a, sayın spor bakanı’na, sayın tff başkanı’na soruyorum:
    1) insanlar hoşlarına gitmeyen bir şeyi protesto etmek için ne yapmalı? tribüne döner bıçağı, keser, kasatura mı sokmalı? birbirini mi vurmalı? küfür mü etmeli? yoksa en medeni protesto biçimini mi (yani alkış, ıslık ya da yuhalamayı mı) tercih etmeli?
    2) 5149 sayılı sporda şiddet ve düzensizliği önlemeye dair yasa içeriğinde “ıslıkla protesto” stada girmeme sebebi olacak mı?
    3) aynı yasada stada girecek/girmeyecekleri kulüp başkanları mı belirleyecek? mesela karabük başkanı tipini beğenmediği adamı, antep başkanı kendisine muhalif olanı stada sokmayabilir mi? eğer kulüp başkanlarının böyle bir yetkisi yoksa sayın polat, hangi hukuka dayanarak böyle tehditte bulunabiliyor?
    eğer bu ülkede ıslıkla protesto yasaksa; stada girecekleri/girmeyecekleri il güvenlik kurulu değil, bakanlık değil, polis teşkilatı değil, kulüp başkanları belirleyecekse; ben bundan sonra hiçbir stada girmek istemiyorum. hatta, kendimi ihbar ediyorum: cumartesi 19:30’da ben de ıslıklı protestoya katıldım. 240 kameranızla zaten yerimi ve kimliğimi tespit etmişsinizdir. beni de bundan sonra tt arena’ya almamanızı arz ederim.
    nokta...

    uğur meleke
    http://spor.milliyet.com.tr/.../1341630/default.htm
  • 98
    orda olduğuma eminim, hayır kesinlikle gittim ben bu protestonunun yapıldığı açılışa. ama haberturk, millyet, hürriyet gibi gazetelerin bazı yazılarını okuyunca "yok ya ben başka bir yerdeydim" diyorum. tutturmuşlar, başbakan'a ayıptır, kimseye yapmadığı kıyağı galatasaray'a yapan adama bu yapılmaz vesaire vesaire... benim bildiğim başbakan için önce sadece münferit ıslıklar geldi, 25-20 saniyede susturuldu zaten. yani herbir ıslık dalgası, toki başkanı denilen zatın konuşmasına kadar taş çatlasın 10 saniye sürdü, he bilinçli yapılmış olabilir, ayrıca bu insanlara da saygı duyuyorum, benim tercihim ortamı bozmamaktan yanaydı, o yüzden "of ya yapmasınlar" diye söylendim birkaç tane 10 saniye boyunca. ne zamanki toki başkanı saçmalamaya başladı, işte o zaman 1000 kişiyi susturan 10 binler de katıldı ıslığa. eğer bu olaylar böyle olmadıysa a) ben orda değildim b) kulaklarımda ciddi sorun var artık c) bizim arena'nın akustiği iyi filan değil...
    protestocular tek tek tespit edilip ifade vermeye davet edilecekmiş. ben olsam iki iş yapmam, daha bu insanlar pazar günü ellerinde selpaklarla protesto da yapacaklar, bunu da beklesinler ve toplu yargılasınlar; hayır maksat valiliğimize çift iş olmasın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın