• 86
    sonuçları:
    1)akp güç kaybetmeye devam ediyor.
    2)yaşanılan göçler ve siyasi konjonktür türkçülük ve atatürkçülüğü konsolide etmeye başladı.
    3)fatih erbakan’ın merkez sağ alternatifi veya ilerleyen dönemde ana noktada bulunacağının işareti.
    4)chp’nin gittikçe dönüştüğü doğu eksenli profilinin partiye zarar vermesi.
    5)tip’in millet üzerinde bir etki bırakabilmesi.
    6)deva partisi, gelecek partisi ve saadet partisi’nin müthiş bir iş başararak siyasi ustalık göstermeleri ancak bunun yanında millet üzerinde bir taban oluşturamamaları.
    7) hüdapar’ın etkisiz bir parti olması.
    8) chp’nin yanlış bir politika gütmesi. (göç ve ekonomi temelli bir politika izlenmesi gerektiği ortaya çıktı. chp ise bunun yerine millette karşılığı olmayan soyut kavramlar üzerinden (demokrasi, adalet, hak vs..) politika yürütmesi. daha keskin bir üslup olmalıydı. ayrıca chp yetkililerinin iha-siha gafları ve “demirtaş’ı serbest bırakacağız” gibi toplumu direkt kendisinden soğutacak söylemlerde bulunmasının kaybetmesine neden olması.
  • 94
    bazılarımızın sosyal çevresi gerçek toplumla örtüşmeyebilir. bu seçim sonuçları ile ilgili yorum yapanların çoğu bunları göremeyebiliyor. gerçekler ne yazık ki starbucks çevreniz gibi değil.

    recep tayyip erdoğan'ı lider olarak gören %35-40 arası bir kesim var. onlar sadece ülkenin cumhurbaşkanı olarak seçtik yönetemez ise değiştiririz kafasında değiller. o sebeple bu ekonomik durumlar, deprem, hakaretler, mülteciler falan çok takılmıyor insanlar. sokak röportajlarında dikkatli izlerseniz reis diyor adam sadece. bu sebeple erdoğan'ın karşısına kim çıkarsa çıksın bu %40lık kesimden oy alamayacak. tepki oyu diye aynı ittifakta olan mhp'ye oy atıyor bu insanlar. hüdapar rahat rahat meclise giriyor. kimsenin tepkisi yok. yarın ülke topraklarından 3-5 tane ili israil'e sattık dese bir bildiği var derler. mansur yavaş 2014 seçimlerinde melih gökçek'e bu sebepten kaybetti. ankara'yı soyup soğana çeviren gökçek normalde %5 bile alamaması gerekirken başabaş geldi ve o gece bir sürü olay oldu. ysk'da kazandılar. yine bir sonraki seçimde özhaseki dünya kadar oy aldı. mansur yavaş ülkücü olmasına rağmen o taraftan yine oy alamadı. şuan genel seçimlerin net bir simulasyonu.

    %40'ı unuttuk. %5'lik bir karanlık kısım var. orayı tamamen unutun. kalan %55'de de %10luk bir anti chp seçmen var. geri kalan %45'i kılıçdaroğlu aldı zaten. yani imamoğlu da olsa mansur yavaş da olsa sonuç yakın olacaktı.

    ikinci turda inanılmaz bir şey olmadıkça erdoğan yeniden seçilecektir.
  • 19
    galatasaray sözlük tarihinin en önemli ve muhtemelen sözlük var olduğu sürece de en önemlisi olmaya devam edecek olan tarihtir.

    türk futbolunun kanserli hücre gibi girmiş ve her tarafına yayılmakta olan organize kötülüğün son bulduğu gün olmasını diliyoruz. bu mesele bizim şampiyonluğumuzdan, şampiyonluklarımızdan dahi çok önemli uzun vadede. tanrı bize o gün hem şampiyonluk yaşamamızda hem de organize kötülüğün son bulduğunu görmemizde yardımcı olsun.
  • 14
    eğer seçim bu tarihte yapılırsa türkiye cumhuriyeti tarihinin en önemli günlerinden biri olacaktir. bu tarihte bu ülkenin insanı nasıl yaşamak istediğine son kez karar verecek. 20 yıllık yalan, hamaset, yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik, ihanet bu tarihte bitebilir. ya da bu ülke bir daha toparlanmamak üzere tamamen karanlığa gomulebilir. şu anki gidisatimiz devam ederse takımımız da o tarihlerde şampiyonluğunu ilan edebilir. çifte bayram yasayabiliriz.

    şu anki durumda bile bu ülke insanı için bu seçimler belirsizliğini koruyorsa bu da bütün ülkenin ayıbıdır. bir taraf ejder meyveli smothiler içip, manda yoğurdu yiyerek 1000 odalı saraylarda uyurken diğer taraf bayat ekmek sırasında bekliyor. bu ülke bu kadar acıyı en son kurtuluş savaşı döneminde görmüştü. artık yeter demenin tam zamanı.

    şike yapanları bir gecede kural degistirip aklayan, sporun dinamikleriyle oynayan, istediği takımı şampiyon yapan, istediği takımı ya da kişiyi biçen, proje takımları çıkarıp kaynağı belirsiz paralarla büyük transferler yaptırarak ülkenin köklü kuluplerine suni rakipler yaratan bu iğrenç iktidar artık gitmeli.

    çifte şampiyonluk dileğiyle.
  • 100
    sene 2013. 20 şubat. henuz geçtiğimiz ağustos ayinda rahmetli olan babamla galatasaray-schalke 04 macini izlemeye bir tane cafe'ye gitmiştik. hatirlayacaginiz uzere ilk golu biz atmamıza ragmen mac 1-1 sonuclanmisti. babam biraz üzgündü. ona dedim ki: " baba valla ikinci maçta nolur bilmem ama bu maçtan iyi yirttik dedim, adamlar çok gol kacirdi ". gercekten schalke o maçta çok gol kacirmisti. 2.macta deplasmanda 3-2 yendik schalke'yi. demem o ki enseyi karartmaya gerek yok, suleyman demirel'in dediği gibi siyasette 24 saatte bile birçok sey degisebilir. biz ilk turda kaybetmedigimize şükredelim, yarin ola hayır ola...
  • 65
    inşallah ayrışmaların bittiği bir seçim olur. yemin ediyorum bıktım artık bir tarafın dokunulmaz olmasından. yandaşlar parti liderinin adını ağına alarak istediği kişiye hakaret ediyor, tehtid ediyor ama karşı taraf en ufak bir sözünde daha da vahimi yandaşların düşüncesine katılmadıklarında bile terorist olmakla, hain olmakla suçlanıyor yani taraf olmayan bertaraf oluyor.

    sonuç ne olursa olsun tüm bunlardan arınmış bir şekilde uyanalım 15 mayıs sabahına.

    taraf olmayan bertaraf olmasın, her şey çok güzel olsun.

    bu arada askerdeyken 2 ayda bir çaycı değşiyordu. komutana bu sık değişimin sebebi nedir dediğimde, değişim şart demişti, bak bardaklar tertemiz çay daha güzel, çay bardakları kirlenip çayın tadınının bozulmaya başladığı an yine değişecek, yani değişim iyidir.
  • 66
    sonuçlanmasının ardından, ülkemdeki istinasız her kurumda liyakatlı kadroların görev yaptığı günleri yaşamak istediğim seçimdir. özellikle, bağımsız kurum veya federasyon adı altında kadrolaşılan, bizim adamımız denerek yönettirilen bu kurumlar ve federasyonlarda, gerçekten bağımsız olmak, bağımsız karar almak ve en önemlisi de adaletli olmak çok önemli.

    burası için şöyle örnek verebilirim; düşünseniz öyle bir federasyon ve mhk var ki, sezon sonu kim şampiyon olursa olsun, herkes bunun hak edilmiş, masa başında değil sahada kazanılmış olduğuna gönülden inansın.

    son olarak yine söylemiş olayım, tek dileğim liyakatın ve adaletin ülkemin her zerresinde hissedildiği bir seçim olsun.
  • 75
    kesinlikle ilk turda bitmeyecek seçimlerdir. artık yeterli çoğunluk mu sağlanmaz, sağlansa da çamura mı yatılır bilmem. mesela ben halen istanbul seçimlerinin neden yenilendiğini anlamış değilim. 1 ili dahi vermemek için çamura yatanlar tüm ülkenin iktidarını güzellikle ve demokrasiyle teslim mi edecekler?

    herkesi oy verirken elini vicdanına koymaya davet ediyorum. açlıktan ölen bebeklerin, ordudan atılıp iftiralar yüzünden intihar eden şerefli subayların, 60 yaşından sonra çöpten yiyecek toplayan ninelerin, pazar alışverişine gidecek parası olmadığı için banyoda kendini asan babaların, atanamadığı için ailesine yük olmayı kaldıramayıp intihar eden öğretmenlerin, çağ dışı zihniyetle ülkeye doldurulan ortadoğu kaçkınlarının öldürdüğü gençlerimizin vebalini almayın...
  • 57
    abartmıyorum türkiye tarihi için kurtuluş savaşı kadar önemli bir seçimin yapılacağı gün. savaş benzetmem kimseyi yanıltmasın. öncelikle huzur ve barış içinde sonlanmasını istiyorum bu sürecin ve bu tarihin ertesi sabahında umutlu, mutlu, huzurlu iyilerin kazandığı bir güne uyanmak istiyorum.

    benim gibi 80 lerde doğup 90-2000 arası çocukluğunu yaşayanlar bilir ki o zaman da türkiye'nin sorunları eksikleri problemleri vardı fakat son yıllarda yaşanan yozlaşma ve kötülük gerçekten eşi benzeri görülmemiş seviyede. 40 yaşına merdiven dayamış biri olarak tabi ki benim de yaşamak istediğim ülkem adına ve kendi adıma çok güzel hayallerim var fakat en büyük hayalim, dileğim evladıma evlatlarımıza iyiliğin huzurun olduğu bir ülke bırakmak.

    ülkemiz için hayırlısı olsun ve ne olur iyilik kazansın artık.
  • 78
    ülkemizin cumhurbaşkanını ve millet vekillerini seçeceğimiz seçimlerdir.
    bugüne kadar herhangi bir partiyi takım tutar gibi tutmamış, kendisini sağ veya sola ait hissetmeyen bir insan evladı olarak söyleyebileceğim ve hayatın bana öğrettiği tek bir şey var. bir insana olması gerekenden fazla gücü vermeyeceksin. verirsen o insan nefsine yenilir. kimisi tutar ufak birşey yapar kimisi büyük. ama her insan fırsatını bulduğu kadar yapar. ha kimi insan vardır nefsini yenebiliyordur. ama o bile farkında olmadan ufacık da olsa birşey yapar.
    seçim yaparken ve bundan sonraki ülke düzeninde sorgulayan ve eleştiren bir yapıda olmamız şart. başa kim gelirse gelsin bunu yapmak şart.
    mesela x,y,z bankası kredi veriyoruz bilmem ne işi için dediğinde "bu insanlar neden kredi alma gereği hissediyor?" sorusunu sormalısınız.
    mesela bilmem nereye bilmem ne yatırımı yapılıyor denildiğinde bunun maliyetini ve ihale sürecinin açık şekilde gösterilmesini talep etmelisiniz zira bordronuza baktığınızda maaşınızın bilmem kaçı bu tarz işler için kesiliyor. sizin paranızın nereye harcadığını sorgulamak zorundasınız.
    mesela kızılay başkanı gibi görevini yapmayan adamların zamanında görevden alınması için baskı yapmalısınız.
    ve en önemlisi vekillere, bakanlara, cumhurbaşkanına, tabii ki makamlarına saygı duyarak, çok çok önemli insanlar gibi davranmamalısınız. onları görünce şirazeniz kaymamalı. onlarla normal bir insan ile konuştuğumuz gibi, ama saygı çerçevesinde, korkmadan konuşmalısınız.
    düzeltilmesi gereken pek çok konu var ama en önemli konu benim için: eğitim.
    öyle bir düzene döndü ki durum, özellikle de büyük şehirlerde, parası olan çocuğunu özel okula gönderiyor orada iyi eğitim aldırıyor; gariban çocuğunu devlet okuluna gönderiyor. orada şanslı ise iyi eğitim alıyor.
    eskiden bizim gibi gariban çocukları için anadolu liseleri vardı. ilkokul sonunda girdiğin sınavda başarılı olursan girerdin. hazırlık sınıfı ile beraber 4 yıl ortaokul, 3 yılda lise eğitimi alırdın. aldığın eğitim de öyle sıradan eğitim değildi zira oraya gelen öğretmenler de sınav ile gelirdi. gariban çocuklarının okumasının yolu, yabancı dil öğrenmesinin yolu açılırdı.
    ez cümle pazar günü kim kazanır bilmem ama umarım eğitimi özel kurumların tekelinden kurtarıp herkese eşit şekilde olacak hale getirecek birileri olur.
  • 71
    senelerdir aynı zihniyetle yönetilen ülkede değişimin habercisi olacak seçim. hiç denenmeyen denenmeli artık, bıktık. istanbul ve ankara'da çok iyi iş çıkaran muhalefet 2023'te devralacağı hükümette de bariz hamleleri yapacak, adama dayalı çarkları kırma yolunda adımlar atacaktır.

    bunların hepsi aynı ya demeyin, stratejik oyunuzu verin dediğim seçimdir.
  • 101
    şu an muhalifler olarak bir çoğumuz iktidarın istanbul seçimlerinde düştüğü "hiç bir şey olmasa bile kesin bir şeyler oldu" modundayız ve gerçeği bir türlü kabullenemiyoruz acı olan bu.

    bende şok içersindeyim inanamıyorum ama bir gerçek var ki 2.5 milyondan fazla oyla geriye düştük. artık o 2 milyon suriyeli midir ıraklı mıdır afgan mıdır ölülere mi oy kullandırıldı bilmiyorum fakat seçimden önce öyle bir rüzgar estirildi ki muhalif blok, dip dalga hepsini ezip geçecekti o dalga tersten geldi.

    ben muhalefetin 28 mayıs ikinci tur seçimleri için "bakın reyisi cumhuru halk istemiyor" diye avuntuya dayalı kampanyası ile de motive olamıyorum geçin o işleri birader. kardeşim muhalif bloğu bu kadar birleştirmene, o kadar anket sonucunda önde olmana, gümbür gümbür gelmene rağmen yeniliyorsan ikinci tur için "işte halk reyisi istemiyor" diye kitleleri motive e-de-mez -sin ! geç o işleri.

    ikinci turda elbette vatandaşlık görevimi yapacağım ama bu derece emin olunan bir seçimden sonra bu şok sonucunda direnci kırılan muhaliflerin sandığa gitmemesinden de çekiniyorum. muhalefet seçime 12 gün kalmışken hala seçmenini güdüleyecek bir kampanyaya başlayamadı en son kılıçdar sanki sinirlenmiş gibi sarıgülvari bir video paylaştı ki adamın yapısı sinire müsait bir yapı olmadığı için o görüntü insanları motive edeceğine komik bile durdu.

    herkes reisi cumhurun sonuçlara itiraz etmemesine takılmış fakat bence kılıçdarı ikinci turda ezip geçmek için bilerek itiraz etmedi ve şu an pusuya yatmış bir şekilde ikinci turu bekliyor ve ezici bir galibiyet alırsa bunu 9-10 ay sonraki belediye seçimlerinde bir referans olarak kullanacak.

    umarım kemal bey'in ikinci tur için şu kısa zaman diliminde coşku oluşturacak tekrar muhalif seçmeni motive edecek bir kampanya modeli vardır hiç olmazsa imkansızı kovala dedem artık bu model olmadı ümit özdağı yanına alıp suriyelileri 1 seneye yaka paça yollayacağım mı dersin bize pkk lı diyecek adamın alnını karışlarız mı dersin, karşı blok gibi nefret dili mi kullanırsın ne dersin bilmiyorum ama yeter ki bir şeyler yap artık !
  • 87
    meral akşener aday mansur yavaş veya ekrem imamoğlu olsun dediğinde kabul görseydi,
    kılıçdaroğlu kendi zaferini değil milletin geleceğini öncelik yapsaydı,
    ince, ali babacan ve davutoğlu'nu gönder hiçbir şartım şurtum yok seni desteklerim dediğinde bay kemal kabul etseydi,
    bay kemal hiçbir faydası olmamasına rağmen anayasanın ilk 4 maddesini tartışmaya açalım, türk tanımını değiştirelim dediğinde babacan'ı ve yanında eşantiyon davutoğlu'nu ittifaktan çıkarmış olsaydı,
    ince'ye yapılan operasyona destek vermek yerine şiddetle karşı çıkılsaydı,

    şu anda bambaşka şeyleri konuşuyor olurduk. öyle bir stratejik deha uygulandı ki toplam getirdiği oy yüzde 1 bile olmayan ama söylemleriyle çok daha fazlasını götüren 4 partiye 38 milletvekili bile verildi.

    söylenecek o kadar çok şey var ki. tek söyleyebileceğim birisi yine kaybetmek için uğraştı ve kaybetti. hiçbir şey yapmasa ve söylemese çok rahat kazanabileceği seçimi kazanmak istemedi.
  • 58
    yakın zamanda okuduğum bir kitapta milliyet, millet olma, ulus bilinci vb. kavramlara dair güzel değerlendirmeler vardı. millet olmanın yarattığı kollektivizmin getirdiği faydaların, mensup olanların menfaatine olan noktalarını açıklıyordu. örneğin; geçmiş çağlardan örnek verecek olursak o klana, kabileye mensup birkaç zeki kişinin yapacağı icatların veya atılımların bir anda o topluluğu rakiplerine karşı nasıl öne çıkarabileceğini daha önce düşünmemiştim. toplumların oluşmasında da bireysellikten ziyade kollektivizmin bu ve buna benzer bir çok pozitif yanının etkisi var.

    neden bu noktadan giriş yaptım derseniz ülkemiz açısından bunu değerlendirelim istedim. andımız okuyarak büyüyen 80 kuşağının son temsilcilerindenim. işçi çocuğuyum. bizleri ailemiz okuturken "okusun, adam olsunlar" mottosu hakimdi. peki neydi adam olmak, sadece para kazanmak mıydı? hayır, toplumuna fayda sağlamak, ülkesine bağlı olmak, nitelikli bir eğitim alıp liyakatle toplumda iyi bir konum edinebilmek, iyi ve ahlaklı bir insan olabilmekti.

    bazen geçmişi düşünüyorum. çocuk yaşta ingilizce öğrenmeye çalışırken listening sorularında konsantre olabilmem için walkman alıp gelen babam vardı. okumanın, eğitim ve öğrenimin kutsal kabul edildiği günlerdi. bununla gurur duyulan zamanlardı. çünkü eğitimli olan insanların saygınlığına, ekonomik refahına vs. imreniliyordu.

    peki o günden bu güne neler değişti? artık eğitim alanın cezalandırıldığı bir ortamdayız. sağlık çalışanları aylarca yırtındılar, kimisi istifa etti, kimisi yurtdışına gitmek durumunda kaldı. kalanlar için zoraki bir iyileştirme yapıldı. adalet bakanlığı mensuplarını memnun etmek gerektiğini düşündükleri için çok zorlamadan gerekli düzenlemeleri yaptılar, malum çok işleri düşebiliyor.

    diğer yandan ülkedeki akademisyeni, öğretmeni, mühendisi, mimarı ve saymayı unuttuğum nice meslek kolu ilkokul mezunu ve torpille alımı yapılan işçiden düşük bir standarda razı edilmek istenir hale getirildi. yan hakları ve ek ödemeleriyle beraber uçurum oluşmuş durumda. burada şuna da dikkat çekmek gerekir ki, sınavsız olarak alımını yaptıkları lisans mezunu personelleri de işçi statüsünde olduğu için bundan faydalanabiliyor. bir yanda tüm riski, sorumluluğu üzerine alan kişiler; diğer yanda (ağır işlerde çalışanları tenzih ederek söylüyorum) çay getirdiğinde sevindiğin kişiler.

    özel sektöre baktığımızda kurumsal şirketler haricinde durum vahim. yeni mezun gençlerimizin iş bulma olasılığı düşüyor, bulsa da asgari ücret seviyesinde rakamlar teklif ediliyor, çalışma şartları zaten global ölçekte zor. bir raporda meksika'dan sonra çalışma saatinin en yüksek olduğu ülke olarak listede yer almıştık.

    yer gök vakıf üniversitesi ile doldu. gerekli niteliğe sahip olmayan zengin çocukları da parayı basıp diplomayı alıp iş dünyasındaki limitli alanı işgal ediyorlar. neticede kamu / özel fark etmeksizin ikili ilişkilerle işlerini yürüten bir toplumuz.

    bugünümüze bakmaya devam edelim mi? ihaleye fesat karıştırmak, mafya - aşiret türevi bağlantılarla mekan açıp kısa yoldan voleyi vurmak, tarikatlar vasıtasıyla iş bulmak veya daha üst düzey bir pozisyon elde etmek, parti devlet yapısına gidilen yolda yerel yönetimler, gençlik kolları veya bağlı vakıflar üzerinden bir şeyler elde etmek artık alışıldık geliyor.

    daha fenası yok mu? katar'daki dünya kupası'nda dahi bazı muhabirler çok sayıda türk kızına eskort olarak otellerde denk geldilerine değinmişti. onlyfans vs. birçok örnek daha sayılır. işin bu noktaya gelmesinde neler etken oldu? gençler babadan aldığı harçlıkla gönlüne göre birkaç parça kıyafet alamıyor, cafe'de - restaurantta takılamıyor, istediği bir etkinliğe katılamıyor. bırakın gençleri, artık çalışanlar dahi bu hususlarda zorlanıyorlar. insanlar kirayı ödemekte, kiralık ev bulmakta zorluk çekiyor. büyükşehirde maaşlı yaşamak imkansızlaşıyor, küçük şehre gitse iş imkanı olmuyor. sürekli olarak ek hesaplar dolu, kredi kartları asgari ödeme ile geçiştiriliyor. yani özetlersem işin temel kaynağı, ekonomik yıkım.

    daldan dala atlamış olabilirim. konuya nerden başladım, nereden bağlarım diye geriye de bakmadım. ancak şunu söylemek istiyorum; gençler yaşadıkları ülkeye olan inancını yitirdi. orta sınıf, ki bir toplumun taşıyıcı sütunudur, yok olmaya yüz tuttu. bir ülkenin, bir toplumun çöküşünü hızlandıran etmenlerdir bunlar.

    yüzbinlerce nitelikli kardeşimiz yurt dışına neden gitti diye lütfen bir düşünelim. bir ülke bazı kayıplarını telafi eder; ancak beyin göçünün faturasını uzun vadede acı biçimde öder. az önce de belirttiğim gibi o toplumun içindeki küçük bir azınlığın yapacağı hamlelerle 80-85 milyonun refahı olumlu biçimde etkilenir. en ilkel topluluklarda dahi bu konuya değinilmiş, doğruluğu kabul edilmiş.

    insanların tekrar bu ülkeye olan inancını yeşertemezsek dönüşümüz zor. mahalleniz, çevreniz imam hatiplerle dolduruldu. özel okul fiyatları uçuk seviyelere çıktıkça kiminiz mecburiyetten çocuğunu bu okullara yönlendirmek durumunda kalacak. yeni bir toplum inşa edilmek isteniyor, yeni bir millet inşa edilmek isteniyor. 100 yıl önce bize isyan edenlerin, bağımsızlık kazananların veya dünyanın geri kalanı tarafından kabul edilme imkanı olmayanların doluştuğu bir yığınlar ordusuna dönüştürülüyoruz. karar vericiler lüks muhitlerinde, sırça köşklerinde güven içindeyken bizler bu ne idüğü belirsizlerle aynı ortamı paylaşmak zorunda bıraktırılıyoruz.

    geçen gün 2002 yılındaki dünya kupası kutlamalarımızı izledim; sanki hiç yaşanmamış gibi, sanki o dönemlerde ben bu ülkede yaşamıyormuşum gibi yabancılaştığımı hissettim.

    tüm bu sürecin yaşanmasında siyasal islamın ve geldiğimiz noktada liyakatsız, niteliksiz kadrolarının büyük payı oldu. o nedenle sinan oğan'ın da dediği gibi "cennetin kapılarını açamasak da, cehennemin kapılarını kapatmak gerekiyor." ikinci tura kalırsa o iki haftalık süreçte neler yaşanabilir bilemiyor insan. o nedenle ilk turda bu işi bitirmek gerekiyor.

    sonrasında yine yanlış bildiklerimize karşı ses çıkarmaya devam edeceğiz. biliyorum ki, bu ülke insanıyla bu coğrafya, çok güzel hayallerin kurulacağı ve bunların da gerçekleşebileceği bir yer değil. muhalefet partilerinin yönettiği belediyelerde yaşamış biri olarak dönen rantlarına birebir şahit olduğum için dile getiriyorum.

    ancak en kötüsünü geride bırakmak da bir adım olacaktır. ve toplum olarak o ahlaki düzeye erişmemiz, hesap sorabilir hale gelmemiz lazım. bir sonraki başa geçtiğinde hesap vereceğinin korkusunu iliklerinde hissetmeli. devlet mekanizmasını tekrar harekete geçirmek zorundayız. parti kavramlarından ayrıştırılmış, devletinin çalışanı olma bilincine erişmiş bir kadro şart.

    ülkemiz için en hayırlısı olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın