• 57
    abartmıyorum türkiye tarihi için kurtuluş savaşı kadar önemli bir seçimin yapılacağı gün. savaş benzetmem kimseyi yanıltmasın. öncelikle huzur ve barış içinde sonlanmasını istiyorum bu sürecin ve bu tarihin ertesi sabahında umutlu, mutlu, huzurlu iyilerin kazandığı bir güne uyanmak istiyorum.

    benim gibi 80 lerde doğup 90-2000 arası çocukluğunu yaşayanlar bilir ki o zaman da türkiye'nin sorunları eksikleri problemleri vardı fakat son yıllarda yaşanan yozlaşma ve kötülük gerçekten eşi benzeri görülmemiş seviyede. 40 yaşına merdiven dayamış biri olarak tabi ki benim de yaşamak istediğim ülkem adına ve kendi adıma çok güzel hayallerim var fakat en büyük hayalim, dileğim evladıma evlatlarımıza iyiliğin huzurun olduğu bir ülke bırakmak.

    ülkemiz için hayırlısı olsun ve ne olur iyilik kazansın artık.
  • 58
    yakın zamanda okuduğum bir kitapta milliyet, millet olma, ulus bilinci vb. kavramlara dair güzel değerlendirmeler vardı. millet olmanın yarattığı kollektivizmin getirdiği faydaların, mensup olanların menfaatine olan noktalarını açıklıyordu. örneğin; geçmiş çağlardan örnek verecek olursak o klana, kabileye mensup birkaç zeki kişinin yapacağı icatların veya atılımların bir anda o topluluğu rakiplerine karşı nasıl öne çıkarabileceğini daha önce düşünmemiştim. toplumların oluşmasında da bireysellikten ziyade kollektivizmin bu ve buna benzer bir çok pozitif yanının etkisi var.

    neden bu noktadan giriş yaptım derseniz ülkemiz açısından bunu değerlendirelim istedim. andımız okuyarak büyüyen 80 kuşağının son temsilcilerindenim. işçi çocuğuyum. bizleri ailemiz okuturken "okusun, adam olsunlar" mottosu hakimdi. peki neydi adam olmak, sadece para kazanmak mıydı? hayır, toplumuna fayda sağlamak, ülkesine bağlı olmak, nitelikli bir eğitim alıp liyakatle toplumda iyi bir konum edinebilmek, iyi ve ahlaklı bir insan olabilmekti.

    bazen geçmişi düşünüyorum. çocuk yaşta ingilizce öğrenmeye çalışırken listening sorularında konsantre olabilmem için walkman alıp gelen babam vardı. okumanın, eğitim ve öğrenimin kutsal kabul edildiği günlerdi. bununla gurur duyulan zamanlardı. çünkü eğitimli olan insanların saygınlığına, ekonomik refahına vs. imreniliyordu.

    peki o günden bu güne neler değişti? artık eğitim alanın cezalandırıldığı bir ortamdayız. sağlık çalışanları aylarca yırtındılar, kimisi istifa etti, kimisi yurtdışına gitmek durumunda kaldı. kalanlar için zoraki bir iyileştirme yapıldı. adalet bakanlığı mensuplarını memnun etmek gerektiğini düşündükleri için çok zorlamadan gerekli düzenlemeleri yaptılar, malum çok işleri düşebiliyor.

    diğer yandan ülkedeki akademisyeni, öğretmeni, mühendisi, mimarı ve saymayı unuttuğum nice meslek kolu ilkokul mezunu ve torpille alımı yapılan işçiden düşük bir standarda razı edilmek istenir hale getirildi. yan hakları ve ek ödemeleriyle beraber uçurum oluşmuş durumda. burada şuna da dikkat çekmek gerekir ki, sınavsız olarak alımını yaptıkları lisans mezunu personelleri de işçi statüsünde olduğu için bundan faydalanabiliyor. bir yanda tüm riski, sorumluluğu üzerine alan kişiler; diğer yanda (ağır işlerde çalışanları tenzih ederek söylüyorum) çay getirdiğinde sevindiğin kişiler.

    özel sektöre baktığımızda kurumsal şirketler haricinde durum vahim. yeni mezun gençlerimizin iş bulma olasılığı düşüyor, bulsa da asgari ücret seviyesinde rakamlar teklif ediliyor, çalışma şartları zaten global ölçekte zor. bir raporda meksika'dan sonra çalışma saatinin en yüksek olduğu ülke olarak listede yer almıştık.

    yer gök vakıf üniversitesi ile doldu. gerekli niteliğe sahip olmayan zengin çocukları da parayı basıp diplomayı alıp iş dünyasındaki limitli alanı işgal ediyorlar. neticede kamu / özel fark etmeksizin ikili ilişkilerle işlerini yürüten bir toplumuz.

    bugünümüze bakmaya devam edelim mi? ihaleye fesat karıştırmak, mafya - aşiret türevi bağlantılarla mekan açıp kısa yoldan voleyi vurmak, tarikatlar vasıtasıyla iş bulmak veya daha üst düzey bir pozisyon elde etmek, parti devlet yapısına gidilen yolda yerel yönetimler, gençlik kolları veya bağlı vakıflar üzerinden bir şeyler elde etmek artık alışıldık geliyor.

    daha fenası yok mu? katar'daki dünya kupası'nda dahi bazı muhabirler çok sayıda türk kızına eskort olarak otellerde denk geldilerine değinmişti. onlyfans vs. birçok örnek daha sayılır. işin bu noktaya gelmesinde neler etken oldu? gençler babadan aldığı harçlıkla gönlüne göre birkaç parça kıyafet alamıyor, cafe'de - restaurantta takılamıyor, istediği bir etkinliğe katılamıyor. bırakın gençleri, artık çalışanlar dahi bu hususlarda zorlanıyorlar. insanlar kirayı ödemekte, kiralık ev bulmakta zorluk çekiyor. büyükşehirde maaşlı yaşamak imkansızlaşıyor, küçük şehre gitse iş imkanı olmuyor. sürekli olarak ek hesaplar dolu, kredi kartları asgari ödeme ile geçiştiriliyor. yani özetlersem işin temel kaynağı, ekonomik yıkım.

    daldan dala atlamış olabilirim. konuya nerden başladım, nereden bağlarım diye geriye de bakmadım. ancak şunu söylemek istiyorum; gençler yaşadıkları ülkeye olan inancını yitirdi. orta sınıf, ki bir toplumun taşıyıcı sütunudur, yok olmaya yüz tuttu. bir ülkenin, bir toplumun çöküşünü hızlandıran etmenlerdir bunlar.

    yüzbinlerce nitelikli kardeşimiz yurt dışına neden gitti diye lütfen bir düşünelim. bir ülke bazı kayıplarını telafi eder; ancak beyin göçünün faturasını uzun vadede acı biçimde öder. az önce de belirttiğim gibi o toplumun içindeki küçük bir azınlığın yapacağı hamlelerle 80-85 milyonun refahı olumlu biçimde etkilenir. en ilkel topluluklarda dahi bu konuya değinilmiş, doğruluğu kabul edilmiş.

    insanların tekrar bu ülkeye olan inancını yeşertemezsek dönüşümüz zor. mahalleniz, çevreniz imam hatiplerle dolduruldu. özel okul fiyatları uçuk seviyelere çıktıkça kiminiz mecburiyetten çocuğunu bu okullara yönlendirmek durumunda kalacak. yeni bir toplum inşa edilmek isteniyor, yeni bir millet inşa edilmek isteniyor. 100 yıl önce bize isyan edenlerin, bağımsızlık kazananların veya dünyanın geri kalanı tarafından kabul edilme imkanı olmayanların doluştuğu bir yığınlar ordusuna dönüştürülüyoruz. karar vericiler lüks muhitlerinde, sırça köşklerinde güven içindeyken bizler bu ne idüğü belirsizlerle aynı ortamı paylaşmak zorunda bıraktırılıyoruz.

    geçen gün 2002 yılındaki dünya kupası kutlamalarımızı izledim; sanki hiç yaşanmamış gibi, sanki o dönemlerde ben bu ülkede yaşamıyormuşum gibi yabancılaştığımı hissettim.

    tüm bu sürecin yaşanmasında siyasal islamın ve geldiğimiz noktada liyakatsız, niteliksiz kadrolarının büyük payı oldu. o nedenle sinan oğan'ın da dediği gibi "cennetin kapılarını açamasak da, cehennemin kapılarını kapatmak gerekiyor." ikinci tura kalırsa o iki haftalık süreçte neler yaşanabilir bilemiyor insan. o nedenle ilk turda bu işi bitirmek gerekiyor.

    sonrasında yine yanlış bildiklerimize karşı ses çıkarmaya devam edeceğiz. biliyorum ki, bu ülke insanıyla bu coğrafya, çok güzel hayallerin kurulacağı ve bunların da gerçekleşebileceği bir yer değil. muhalefet partilerinin yönettiği belediyelerde yaşamış biri olarak dönen rantlarına birebir şahit olduğum için dile getiriyorum.

    ancak en kötüsünü geride bırakmak da bir adım olacaktır. ve toplum olarak o ahlaki düzeye erişmemiz, hesap sorabilir hale gelmemiz lazım. bir sonraki başa geçtiğinde hesap vereceğinin korkusunu iliklerinde hissetmeli. devlet mekanizmasını tekrar harekete geçirmek zorundayız. parti kavramlarından ayrıştırılmış, devletinin çalışanı olma bilincine erişmiş bir kadro şart.

    ülkemiz için en hayırlısı olsun.
  • 59
    hem benim kişisel hayatım için, hem de ülkemizin kısa ve orta vadeli geleceği için hayati önem taşıyan seçim.
    aramızda iktidar seçmeni renktaşlarımız varsa lütfen alınmayın, ancak şu ana kadar kendi içinizde “efsane” olarak sınıflandırdığınız ve ne olursa olsun adını ülke tarihine büyük harflerle yazdırmış erdoğan’ı eğer bundan 10-15 yıl sonra iyi anabilmek istiyorsanız bu seçimde gitmeleri gerekiyor.
    kadrolarında ülke yönetme yetileri kalmamış, her kararları tepkisel. parti içi çatışmalar neticesinde değişen söylemler ve iş yapmak için değil nemalanmak için oturulmuş koltuklar... erdoğan, sizin gözünüzdekinden bin kat daha kabiliyetli bir lider olsa dahi bu çürümüş yapı ve kaybolmuş organizasyonla canım ülkemizi o kadar kötü yerlere sürükleyebilirler ki…

    değişelim, gelişelim ve en önemlisi baştakinden her zaman hesap soralım!
  • 60
    seçimin ne yazık ki sadece oy verilerek kazanıldığı ya da kaybedildiği bir ülke değiliz. o yüzden seçim sonuçlarını televizyon ve sosyal medyadan takip etmek kadar görev almak da son derece önemli. bir partide görev almak istemiyorsanız dahi sandıklar kapandıktan sonra oy verdiğiniz sandıkta sonuçları takip edebilirsiniz. bu seçim sadece bir partiye ya da bir gruba bırakılacak kadar basit bir iş değil.

    (bkz: her şey çok güzel olacak)
  • 61
    gerçekten çok önemli bir konuya değineceğim.

    dün almanya’da stuttgart bölgesi mercedes şirketinde siyasi kavga neticesinde 2 türk vatandaşı katledildi.
    https://gss.gs/OPI.jpeg

    https://gss.gs/Yqc.jpeg

    katil iş yerinde mesai arkadaşları ile siyaset yüzünden tartışıyor.
    patronu sakinleşmesi için bu kişiyi eve gönderiyor.
    maalesef bu şahış eve gidip silahını alarak yine mercedes şirketine gelip tartıştığı mesai arkadaşlarını öldürüyor.

    katil tiktok’ta lazmuro lakaplı biri. (hakaret ve nefret içeren) videolarından sıkıntılı biri olduğu belli oluyor.

    erzurum’da imamoğlu, gaziantep’te iktidar taraftarı taşlanıyor.
    avrupa’da seçim bürolarında iktidar ve muhalefet taraftarları arasında yumruk yumruğa kavgalar oluyor.
    bazıları berlin türk konsolosluğuna baskın düzenlenmeye çalışıyor.
    ve en son iki türk vatandaşı mezara biri de cezaevine giriyor.

    lütfen artık herkes biraz daha sağduyulu olsun.
    yazdıklarınıza, sosyal medyadaki paylaşımlarınıza, tartışmalarda söylediklerinize dikkat edin.
    ortalığı kızıştıracak insanları şiddete yönlendirecek eylemlerden uzak durun.
    çünkü olan hep garibana oluyor.

    sonuç ne olursa olsun hayat dün olduğu gibi 14 mayıstan sonra da devam edecek.
  • 62
    oy vermenin kabiliyet işi olduğu bir dünya düzeninde, gözümde ego ve egonun savaştığı; en sevilen egonun kazanacağı seçimden öte hiçbir şey olmayan, ülkenin kaderini ve dolayısıyla beni, benden sonra doğacak nesilleri etkilendiren yönetim değişikliğinin beklendiği seçim. çok sevdiğim filozoflardan biri olan socrates'e göre oy rastgele kullanılan bir şey değildir, bilakis her yetenek öğretisi gibi o da sistematik bir öğrenim gerektirir. ona göre, eğitimsiz herhangi bir vatandaşa oy kullandırmak fırtınalı bir gecede samos adası denizlerine inen bir gemiyi bilgisiz kişilere emanet etmek gibidir. benim rengim ilk günden bu yana belliydi, hem siyasi olarak üst düzey yetkili olduğum partinin hem de kendi vicdanımın el verdiği adayın kazanması için üç aydır çabaladım, çabalıyorum umuyorum cehaletin yön vermediği, fanatizmin demokrasinin eteği altına sığınmadığı bir seçim olur. benim gönlümde yatan aslanın kazanma ihtimali ne denli kuvvetli bilemem hakeza kendi içimizde yaptığımız anketler bizim için olayın o kadar kötü sonuçlanmayacağını gösteriyor olsa dahi, insan bu ülkede hiçbir şeyden emin olamıyor.
  • 63
    dizimdeki bağ sorunları nedeniyle iki koltuk değneğimle muhtemelen okul binasında 3 kat çıkarak katılacağım seçimler. biz zor günlerin adamıyız. çıkık omzuyla mücadele eden bülent korkmaz ruhuyla tekrarlayalım,

    "artık zamanı geldi. herkes tek yürek olsun, yüreğini sahaya koysun; her şeyini... bedenini vücudunu, beynini; her şeyini koysun sahaya... biz, biz, yalnız kırmızı renk. gören herkes kırmızı'yı görsün! şimdi zamanı haydi!"

    https://www.youtube.com/watch?v=KxBYVSyizRk
  • 65
    inşallah ayrışmaların bittiği bir seçim olur. yemin ediyorum bıktım artık bir tarafın dokunulmaz olmasından. yandaşlar parti liderinin adını ağına alarak istediği kişiye hakaret ediyor, tehtid ediyor ama karşı taraf en ufak bir sözünde daha da vahimi yandaşların düşüncesine katılmadıklarında bile terorist olmakla, hain olmakla suçlanıyor yani taraf olmayan bertaraf oluyor.

    sonuç ne olursa olsun tüm bunlardan arınmış bir şekilde uyanalım 15 mayıs sabahına.

    taraf olmayan bertaraf olmasın, her şey çok güzel olsun.

    bu arada askerdeyken 2 ayda bir çaycı değşiyordu. komutana bu sık değişimin sebebi nedir dediğimde, değişim şart demişti, bak bardaklar tertemiz çay daha güzel, çay bardakları kirlenip çayın tadınının bozulmaya başladığı an yine değişecek, yani değişim iyidir.
  • 66
    sonuçlanmasının ardından, ülkemdeki istinasız her kurumda liyakatlı kadroların görev yaptığı günleri yaşamak istediğim seçimdir. özellikle, bağımsız kurum veya federasyon adı altında kadrolaşılan, bizim adamımız denerek yönettirilen bu kurumlar ve federasyonlarda, gerçekten bağımsız olmak, bağımsız karar almak ve en önemlisi de adaletli olmak çok önemli.

    burası için şöyle örnek verebilirim; düşünseniz öyle bir federasyon ve mhk var ki, sezon sonu kim şampiyon olursa olsun, herkes bunun hak edilmiş, masa başında değil sahada kazanılmış olduğuna gönülden inansın.

    son olarak yine söylemiş olayım, tek dileğim liyakatın ve adaletin ülkemin her zerresinde hissedildiği bir seçim olsun.
  • 67
    2 gün kalan seçim.

    https://gss.gs/mg2.jpg

    (bkz: yüz yılın en önemli seçimi)

    --- alıntı ---
    büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şumullü medeniyetlere de sahip olmuştur. bunu aramak, tetkik etmek, türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur.

    vatan imar istiyor, zenginlik ve refah istiyor, bilim ve ustalık, yüksek uygarlık, hür düşünce ve hür yaşayış istiyor.

    ulu önder gazi mustafa kemal atatürk

    --- alıntı ---

    konsantrasyon!
  • 68
    belki ekonomik ve toplumsal etkileri olacak ama zihniyet olarak hiç bir şeyi değiştireceğine inanmadığım seçim. mevcut düzen zaten ''benden olmayan x'tir y'cidir'' zihniyetiyle yeterince toplumu kutuplaştırdı. alternatifi olan zihniyet de daha iktidarı elde etmeden, güç zehirlenmesi yaşamadan farklı düşünenleri sarayın adamı olmakla yaftalıyor. ilk turda alamazsak ülkede şu olur bu olur söylemi de birebir reis giderse ülke biter söylemiyle aynı zihniyette. bence sorun temelde ekonomi, adalet vs. değil bunlar bir şekilde aşılır. ama tüm topluma sirayet etmiş hasta bir zihniyet nasıl aşılacak onu bilmiyorum.

    parlamenter sistemin döndüğü, adaletin ve ekonominin iyileştiği, ne idiğü belirsiz mültecilerin evlerine def edildiği ve haramzadeler ile helalleşme değil hesaplaşmanın yapıldığı bir netice olmasını diliyorum.
  • 71
    senelerdir aynı zihniyetle yönetilen ülkede değişimin habercisi olacak seçim. hiç denenmeyen denenmeli artık, bıktık. istanbul ve ankara'da çok iyi iş çıkaran muhalefet 2023'te devralacağı hükümette de bariz hamleleri yapacak, adama dayalı çarkları kırma yolunda adımlar atacaktır.

    bunların hepsi aynı ya demeyin, stratejik oyunuzu verin dediğim seçimdir.
  • 74
    bugün, 9 sene evvel yaşanan ve 301 madencimizi kaybettiğimiz soma faciasının yıl dönümü. yine kadercilikle, fıtrat edebiyatıyla suçu allah’a attıkları başka bir felaket. madenci yakını tekmeleyip sonrasında ödül niyetine 6000 euro maaşla yurt dışında ateşeliğe atanan yusuf yerkel. unutmadık olm seni. yakınlarını kaybetmenin acısıyla feryat figan eden vatandaşları yerlere yatırıp tekmelemeni unutmadık. yarınlar yokmuş gibi, bu devlet tapulu malınızmış gibi davranmayın diye çok uyardık. yargılanacağın(ız) günler artık çok yakın. kaderin cilvesi ki yarın da seçim günü. allah katında yatacak yeriniz zaten yok da inşallah bu dünyada da hesap vereceksiniz.
  • 75
    kesinlikle ilk turda bitmeyecek seçimlerdir. artık yeterli çoğunluk mu sağlanmaz, sağlansa da çamura mı yatılır bilmem. mesela ben halen istanbul seçimlerinin neden yenilendiğini anlamış değilim. 1 ili dahi vermemek için çamura yatanlar tüm ülkenin iktidarını güzellikle ve demokrasiyle teslim mi edecekler?

    herkesi oy verirken elini vicdanına koymaya davet ediyorum. açlıktan ölen bebeklerin, ordudan atılıp iftiralar yüzünden intihar eden şerefli subayların, 60 yaşından sonra çöpten yiyecek toplayan ninelerin, pazar alışverişine gidecek parası olmadığı için banyoda kendini asan babaların, atanamadığı için ailesine yük olmayı kaldıramayıp intihar eden öğretmenlerin, çağ dışı zihniyetle ülkeye doldurulan ortadoğu kaçkınlarının öldürdüğü gençlerimizin vebalini almayın...
App Store'dan indirin Google Play'den alın